yermi gana e ime Apaua UL > PIN PN EPEY wp duo *uomoyef » poslimmeyıi CPEPOŞ AEŞTÇRAŞ PAŞA 4 PEŞ AVI poopuf daşıoerşu Asma 3f punoj F yonlo;sş — Aliymynk m; zaambozl oy izninpyng su iüLtejepo yook ak PO YALİ MLDPMO İYYAŞMZ 218 SPAZM PDA, Hi eğ 4 ÇAPUUIp,, :apMLA$ Kot ig zpvang Meslopo YENE “NX Önşip *EANGTEH Oka W Prç eos VAP 80) RR 49)9U1H94 4YBIBU9JUBGZI. *AOÂLAJA 1506 fin “UF |ZTPE3 Yulsug 01 “osi $ PuLrd yea "Havı — s4 dn :osanoo Jo *XGA U 71 rus LP 4 PUR “andız ata Taş uu adak, ) u0d0ğ — pese e aye x “20Ğnunyo Of) $ UZ E1UOS UZpUNSTpUON « 491 Ma ; “puf Suyurp,, “PATH dolurek 2 vp uğeunnyo £ “ püpyi “p #ğuünmyo Ş Pouyajg OpupSOULYON LOUU!P, —anö olnunyo fp :4 UÇ, nğnplo W a Opuşsıduryı :104n “1x0 4 oaağ $ uf nğnpyo W çı “opayuouzug Ş1 YOYeI i suosuyop oy ye Suyuna mok Sofu mo< pip woy "NM — ! : i ; i i i i i i *(nfi opmaz “pap İ MŞA) *Çusya- Bu op aŞp PAD NA pp av) ENR AYLIĞIN “MAZDA Oİ MOL nok yuuya 'paopur yön Ko — gooduşup zy puşş No4 pip MOH — uaapa aypodan “Kipapdağ rita y0d god ? ; i : 1 : E (izmsng 9p 39 Guşuyar anfi fos nfi pip a0 0) 184 HORTLIYAN FAUSTA VE sonra korkuyla ürpererek ilâve — Şu halde... k Ne, Sözünü yarıda birakma (oŞiko!. Söylemek istiyorsun? m Şu halde Juanayla eN ye Şikocuğum! Yan'lıyorsun! imkân yok! Evvelâ onu (o sevmi. Ve sevmeme de imkân yok. Evet iy İstediğin kadar bana © ters ters fakat bu böyledir. Bu küçük Juana mazarında dünyanın en güzel kı- Rd diye, herkese de öyle mi geliyor ? Yuananın çirkin bir kız yağan iddia edemem, bilâkis gayet SİN ve güzel bir kezcağızdır. Onun için il veriyorum, Fakat dedim ya ©- ve sevmiyorum ve sevmiyeceğim. * cücenin içini sızlatan ve onu, ye. ilerden daha fazla temin eden, elem- bir sesle ilâve etti; | gür Rim kalbim çoktanberi öldü, kü- El Sike içini çekerek mırıldandı: Z Zavalir Juana! İndir gülünç bir kızgınlıkla ba. > Al sana bir dahal,. Şu #şıklar ka- e garip İnsan yoktur. Biraz evvel Ju- ak ii kalmasın diye beni bıçakla. Yorum Yorum, Bu defa da onu osevmi. Ne; SİYe üzülüyorsun. Allah Allahi. sar, ediğini galiba kendin de bilmiyor vu Mr cevap vermedi. Zavallı Jun, U “diyordun? nâ,, derken neyi kast Bi Şike teessür içihde cevap verdi: kiş MA sizi seviyor, Bunu bana zateri söylemiştir. Ben ağ — Fakat. — Fakat, ben ölürsem onun da kede. rinden öleceğini sana söyledi. — Nasi?.. Siz böyle söylediğini nere- den biliyorsunuz? . — Küçlik parmağım. Fakat her şeye rağmen tekrar ediyorum ki Juana beni sevmiyor. — Buna imkân mı var! Pardayan omuzlarım silkti? z — Bana bak Şiko, dedi, banâ itimat ediyor musun? El Şiko içten gelen bir sesle: — Tabit, dedi. — Pekâlât Şu halde işi bana bırak. Juananı her zamanki gibi bütün kalbin- le sev ve başka işe karışma, üst tarafını bana bırak, Cüce ellerini göğstinde birleştirerek derin bir hürmetle Pardayana baktı: — Siz bir iyilik (o ilâkıymışınızda., dedi, size karşı yaptığım alçaklığı ha. tırladıkça... — Anlaşılan gene saçmalamağa başlıyor sun Şiko, mademki artık biribirimizi ta. mıdık. Hiçbir mesele kalmamıştır. Şim- di artık gidebiliriz. Cüce öne atıldı ve yerden kaldrıdığı kamayı Pardayana uzatarak: — Bunu alın, çünkü birçok kimselere yastlamamız ihtimali var, Yarık ki kılı. cnız yanınızda değil! Pardayan kamayı kınma yerleştirerek sakin bir sesle'cevap verdi: — Ne yapalım bununla iktifa etmek Jâzım, El Şiko Pardayanın hazır olduğunu görünce: — Haydi, dedi, artık gidelim. — Dur bakalım küçük. Ya bu aitm- ları? Onları burads bırakacak değüsin ya? k — Onu ne yapayım? 128“ saa» Be ir v bi Ul lilitejii MİLLERİ İç; * ike dr, (3 2:10 gik 5 eee a 3 ; isi Ho: e ipli hi ? psn? Pipi Z rl ağer Ş EsİE z li garp, 25 SERA yeli g3 Meni ii liği VE c KEL “ KR Ta Sea ai sa rağ Lr, g EEE SUFİ z Ez g 8Ş27 $ ğ ipi şii Slaj ğe io bareğieğ 1 8İŞ çoyld Eş irişi!e? “oalaipdşr öçuğ Glee sesiiidisişiği ii av Ğİ id Rİ miş göte İİ yi | ERE düşü ge EE LERE İsi a deki işli © 3ğü ii. , Keşiş gidi di > z > iz; adi Jİ ş Sira EPA SER (ay favnd da Can'smz dayniağ.üm vöri atrektie in. “Ben buldum Cans'ların yemek oda çok cazip haki, deed. did). kater”, dum. TI liked their pictures, their curta'ns, their lights and their delightful old fashloned fireplace. (Ay lâyked dör pikçörz, dör kartnz, dör Tâytz, end Cansın'ların yemek odasını hakikaten çok cazip bul. dör dilâytful oldfâşöned fâyrplös). Bizim, yemekte lâzım olacak diğer seylerimiz de vardı. TI found the Jolınsons' dining.room very attractive in- mek”, HORTLIYAN FAUSTA 181 de, (Pardayanm alay ettiğini bilmiyor” du) bütün soğuk kanlıdık ve gururunu toplamıştı. Bu cücenin hakikaten cesur bir genç olduğunu pekâlâ gösteriyordu. Kendisini müdafaa etmek için hiçbir hareket yapmadı. Omuzlarına inen kuv- vetli ellerden kurtulmağa da çalışmadı. Canı acıdığı: halde, mağrurane bir ta- vırla rakibine bakıyordu. Ölüziden hiç korkmıyordu, kim bilir, belki de bunu ,candan temenni ediyordu. * Evet! Ölmek en iyi bir kurtuluş çars- siydi. Böylelikle Pardayan da mahvola- taktı, Öyle yal” Cüceyi öldürdükten sonra buradan nasıl çıkacıktı? Vak döşemelerden biri açıktı. at sonra ne yapacaktı? Bir mezardan * kurtulup diğerine girecekti. Derhal ölmek! O da zaten bunu İsti yordu! Juanayı kaybelecekti, fakat hiç olmazsa, tekibi de onu elde edemiyecek- til. Evet! Hiç şüphesiz, en iyi çare bu idi. Fakat cücenin fikri birdenbire değiş- mişti. Çün'kü, biraz evvel, yüzünde müt- hiş bir tehdit ve hiddet bulunan Parda- yan bu defa öyle tatlı, öyle şefkatlı bir) tavırla kendisine bakıyozdu ki, cüce dik duran mağrur başını, mahcubiyetle önü- ne eğmeğe mecbur kaldı ve yavaşça mel sıldandı: — Beni öldürürteniz. buradan #esıl çıkacaksmız? K ” — Doğru söylüyorsun! Maamafih kur tuldun zannetme, buradan çıktikten! sonra ölezektin. Ve Pardayan eücenin omuzlarında duran ellerini çekti. Şiko adeta pişman olmuştu ve sankı Pardayanın bid“etini uyandırmak isti- yormuş gibi sert ve hakaretâmiz biri sesle: ğ — Öyleyse yürüyün, dedi. Ve ben sizi kurtardıktan sonra, siz de beni öldü- rebilirsiniz. Merak etmeyin, kendimi müdafaa ede:ek değilim. Ve içinden ilâve etti: — Ölüm benim için bir kurtuluştur! — Demek ki ölümü temenni ediyor- sun, öyle mi? Şiko sonuna kadar gitmeğe karar vermişti, soğuk bir sesle: — Gelin senyör, dedi. Yoksa sonra geç olur. — Biraz dur bakalım!.. Ben müteces- sis bir adamım! Doğrusu öğrenmek isti- yorum, beni niçin ölüme sürükledin? Bu defa, Pardayanın yüzünde müs tehzi bir tebessüm vardı. Şiko kindar bir tavırla Pardayanın yüzüne baktı ve bütün kuvvetile bağırdı: — Çünkü sizden nefret Nefret ediyorum! Pardayan büsbütün alaycı bir tavır takınmıştı: — Demek ki, benden bu kadar nef- ret ediyorsun? — Sizden o kadar nefret ediyorum ki sizi kurtarmak için söz vermiş olmasay. dım, muhakkak iri sizi öldürürdüm. — Beni öldürür müydün? Neyle, zâ- vel küçük? Cüce, yatağına doğru koştu ve şilte- nin altından çıkardığı bir kamayı gös. tererek: — İşte bununla! diye bağırdı. — Yahu küçük bu benim kamam! — Evet! Siz duvarı aşmağa (uğra şırken ben onu sizden çaldım! Anlıyor musunuz? çaldım! Çaldım! Bu kelimeleri, meydan okur tarze da söylüyor ve bundan ödeta tekdir yordu, şi Pardayan gene sakin ve alaycı bir sesle: ediyorum! < Ss ? i : İş 3 » e. 5 0 şi 3 ğe üdy e Ce İİ E; İR Evi: İE SE geli: agi. EE OL2i* 13$ ğe KOSE 2g” a E.Ş; öde Pİ 4 E9 gi LERE ie &g BE izi; İz Gepii.e Eri MataLLA $55 ERSE Pek REEEAZA 3 a3 Bu dersimizde gene öyle bir isim görüyoruz: (De Smitz dröinğrüm). The Johnsons' “Ben sevdim onların resimler, onların perdeler ve on lann yüzel eski tarz ocak.”