ılman artistlerinin kazançlar Songünlerde olan Alman sinema sanayiinde dık “Ein neşr statistik ar. rı pa borsası,, mayan ancak SÜMira kadar) kazanma ALKkek figüran güçlükle 75 ırlar, 170 kadın “İse syda 50 (25 lirayı) mari mektedir. Ya'artisiler7 ne mensup 4000 art yani iki bini, ik bir film çevirmemiş asTtalmışlardır. Bu dört bin artistten ancak iki ; ü filmlerde küçük roller almışlar ve arfmda syda k vasati ASRISI iki sen CUM rdir » 400 marktan fazla kazana stlerin 'adedi 1134 dür. Bun- beş yüzü senede 400-1000 arasında; (420 si 1000-6000 si 6000-10,000 mark; 6tü AAL0,000-20,000 mark; Hü 20.000- (0,000 mark; 19u 50,000-100,000 nark kazanmaktadırlar. Bu 19 artist arasında: Hi xers, Emil Yanings, Villi a yuz Rüman, Jan Kipura, Lilyan Har- r, Renate Müller, Mağda Şnayder, T iMarta Eggert, Yeni Yugo gibi yıldız- —ğMar vardır. KUÇUK HABERLER X& Londrada Fransız rejisörü Jak Feyderin çevirdiği “Zırhsız şövalye,, filmi tamamlanmıştır. Filmin yıldızı Marlen Ditrih bugünlerde Londraya dönecektir. A4. İki senedir film çevirmiyen Sul Carol yeniden sinemaya dönmüştür. 2£ Jorj Bankroft tekrar sinemaya başlamıştır. Artist geçenlerde bir apandisit krizi geçirerek ölüm tehlike- si atlatmıştır. X. Bir müddettir Hindistanda İndor me ns Ak Hs- mele Böker | Şer çevrilmiş İŞ an lg ii va ak İmla 1917 ik Me Man “Son ge iç 89 başlayacak. , iy j *y YY te Bey “a EM roma k e, Üni, filminin n| z bulun, in ektadır. da çevrilen | SOVYetler birli.) » Leonidov Ni , i Ne Epa ahi “Büyük ha- yük ha. ba Ne e e ta la yıldız ( Patrik Amerikaya dön- müştür. X “Goldvin Follies,, filminin 40 mil- yon franga mal olacağı anlaşılmakta- dır. X£ Ronald Kolman yeni çevireceği “Zendanm mahpusu,, filminde iki rol yapacaktır. >. Lilian Harvey ile Villi Friç “Yedi tokat,, almışlardır. » Mümessil Conni Vaysmüller.. bir) mihracesile beraber yaşayan Holivut-| isimli bir operet filminde Tol| * * Makdomald ile Nelson, Eddi, stüdyonun E Kutrulmu uş sahte bir bahçede tok başlarına!” bir aşk sahnesinde lee Istanbulda nasıl Türkçe seslendiriliyor ? Bir kapı açılıyor, arkasından bir da- ba ve loş bir salona giriyorum. Buranm duvarları, tavanı hep ku - maşlaria kaplanmış. Bir köşede orta| boyda bir sinema perdesi ve perdenin önünde de insan boyunda sehpalarm Ü- zerine yerleşmiş üç mikrofon, Perdenin karşısına düşen duvarda üç delik görünüyor... Salonun öbür ucunda, acaip bir ku- Tübe duruyor. İçine iki kişi alabilecek büyüklükte olan bu kulübenin ön tara- fmdaki geniş ve kalm camlarından; içindeki bircok saatler, ziller ve tele-| fonlar göze çarpıyor. Üst kısmmda da küçük bir oparlör var. Yukarda ilk görünüş hetlarmı size kısaca anlattığım bu yer, İpekfilm stüdyosunun ses alma odasıdır. ... Yerli film çevirmenin zararlı oldu- Zu anlaşıldıktan sonra filmcilerimizin, bilhassa “Dublâj” a, yani Avrupa ve Amerika filmlerinden münasip olanla- rı türkçeleştirmeğe ehemmiyet verdik- leri ve bu iş üzerinde çalıştıkları ma İimdur. — Filmeiler bu hususta diyorlar ki: Yerli film çevirmenin zararlı ol- duğunu görünce bu işten vazgeçmemiz İcap etti. Şimdi yabancı memleketler- erden münasip olanları türkçeleştirmekteyiz. Halk bu şekilde hazırlanmış filmlere fevkalâde rağbet or, Fakat bunu temin edebil. için bizlerin de iyi filmler seçip geleştirmemiz icap etmektedir. a bir filmin nasıl seslendirildiğini bizzat seyrediyorum. ,.. Biraz evvel yukarda şeklini anlattı- Zım otlada 6 kişiyiz. Biri ben, biri işi tanzim ve idare & den müberldiz Osman İpekçi ve sözleri , olan İhsan eyi ! kulübesine girince birden odadaki rdaki delikten! Je ses kesil onların & işitilen tonla Bu hareket bir, rar ediyor. Sal Birinci, ikinci seferinde, filmdeki a-| ğız hareketlerine pek de uymuıyan bu konuşmalar, 5 inci 6 mor tekrarlar - madan sonra, temamen düzelylor. İşin iç yüzünü bilmesem, perdede gördükle-| rim türkçe konuşuyorlar sanacağım. İşte vaziyet bu kadar tabiileştiği s1- rada bir zil sesi işitiliyor. Mikrofon başmda konuşanlar vazi - yetlerini hiç değiştirmeden, filmdeki! sahne devrettikçe, tekerlemelerine de * vam diyorlar... Ve biraz sonra ayni zil sesi bu sefer arka arkaya iki de- fa işitilince ışıklar yanıyor, perdeye akseden hayaller kayboluyor. Mikro - fon başındakiler derin bir nefes ala - rak susuyorlar... Artik filmin birisahnesi Dilediğin” tire Camir hücrenin küçük penöeresin - den mühendis başını çıkarıyor ve ba- giriyor ükemmel oldu çocuklar. Haydi! bakairm, 185 inci sahneye hazırlan... O zaman herkes üstünde muhtelif! kâğrtlar, lâmbelar ve bir de telefon du ran bir masanm başma geçiyor.. Bu - rada söylenecek sözlerin fransızca &-- silları ile türkçe terrümeleri durmakta dır. Tercümeleri hazırlamış olan İhsan İpekçi, herkese gelecek sahnenin söğle- rini ezberletmeye başlıyor. Arsdan beş dakika geçmeden gene ziller çalıyor, elektrikler sönüyor. Bir sz yukarda verdiğim tafsilât içinde filmin başka bir sahnesi türkçe seslen- diriliyor. Bu sırada bir şey nazarı dik katime çarptığı için lâmbalar tekrar yanar yanmaz soruyorum: — Peki, nasıl oluyor da türkçe mu») haverelerde ağız hareketlerini filmde ki ağız hareketlerine bu kadar mükem mel uyduruyorsunuz? — Çok basit, diyorlar. Meselâ film- de fransızca söylenen bir cümlede kaç hece var onu besaplarız. Eğer artist 8 heceli bir cümle söylediyse, bu cüm- lenin türkçesini de mutlak 8 heceli o-| lârak tertip ederiz. Ve işin bundan sonrası, perdenin karşısına geçip söz- lerini türkçe olerek tekrarlıyacağı tistin hareketlerini bütün bir dikka takip ederek mikrofonda konuşa lan arkadaşa kalır ki, bu da oldukça! güç bir iş olmakla beraber, mükemme- len basarılmaktadır. Daha fazla konuşmamıza imkân yok- tu, Yeni bir sahnenin y lanıyordu.. Ben bü sefer sin garip odasına girere! Burada oturmak, bi bi iri insanlar için bir is! Kapı kapandı mı, £ top atılsa nız öndek ak'o , gene perde| », milrofon-| mırıldanıyor. — Vaziyet matayı sarsmadan takip etmenizi ri- ca ederim... Sonra telefonla makine, kısmına, ses alma dairesine emirler veriyor, ziller çalıyor ve bu sırada bir düğmeye basınca, tepemizdeki küçük bir hoparlörden, mikrofon başmdaki « lerin söyledikleri sözleri işitmiye baş- yoruz. Mühendis, hoparlörden akse « den seslerle perde üzerindeki adamla rm ağız hareketleri biribirine tamâ- men uydeağı zamanı tam bir sabırla bekliyor, Film tekrarlandıkça mikro « fon başmdakiler söylüyor, söylüyorlar, Nihayet mühendis vaziyeti beğeniyor ve zile basiyor, bu (hazır ol) demek- tir. Artık herkes dikkat kesilmiştir. Mü. hendis birdenbire birçok düğmelere basiyor, önünde duran saâtlerin ibre- leri sessiz sessiz harekete geçiyor. Ve bütün bunlar zil üst üste iki defa çalın caya kadar devam ediyor, ... İşte okuyucularım,” bir film böyle duble odiliyor. Yani - asimdaki lisan, başka dillere böyle çevriliyor. Fakat, bu o kadar karışık bir iş ki, size yu- kardaki birkaç satırla anlatmama im- kân oldu mu doğrusu pek bilmiyorum. Ve aklmızı büsbütün karıştırmamak İçin, işin esasmı teşkil eden ses alma odasmdan sonra gezerek izahat aldı. ğım muhtelif teknik teferrilat için de tafsilât vermeye kalkmıyorum. Yalnız size şu kadarmı söyliyeyim ki, işin en güç tarafı, filmin aslı ile, yani resimleri ile, başka boş bir film ü- zerine almmış olan türkçe seslerin bir- leştirilmesidir. “Montaj” denilen bu ameliye için büyük bir sabırla günlerce çalışmak Jâzım. Bir filmin dublâj yapılmasını iğne ile kuyu kazmaya benzettim ben... Bi- zim rahat koltuklara kurularak bir saat içinde seyrettiğimiz bir filmin yal nız türkçeleşmesi için düzünelerle a dam gece gündüz 15 - 20 gün çalışı « bir film çevirmek için zım, artık onu siz.dü- e Muhittin APAK hig kımıldamadan ve ka Röher Taylor, Greta Garbo ile beraber, çevirdiği “Kamelyak Kadın” filminde Arman Düval rolinde,