13 Şubat 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

13 Şubat 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a zg YEŞİL YAZAN: Edgar Wallace Bavini fazla bir söz söylemedi ve onları içeri aldı. Bellami de gazeteciyi görünce ve sini çikarmadr. Bilâkis, güler yüz gösterdi, Ve Valeriye: — Sizi görmekle pek memnun oldum, dedi, komşu geldiğinizi daha yeni haber sldem. yoksa, Bellami missfirleri hiç kullanımmayan yı” mek salonuna götürdü Orada eski resimlerle dölü bir galeri vardı Bu resimler nefis esere erdi, Gazetesi bunlar: görünce hayret etti: «- Böllami sizin resim kolleksiyonu me“ rakmız olduğunu bilmiyordum. Şato sahibi gazeteciye soğuk soğuk baktı: — Ben hayatımda paradan gayri bir şeyi kolleksiyon yapmadım. Bu resimleri de şato io berâber aldım. Bana, yarım miyon Jira| kıymeti var amma, İki misli eder dediler Mis Hovet, size Wiihasss şu tabloyu göster” mek İsterim bu tabloya "Bereli kadın, diyor | Jar, Flaman ressamlarından birinin. Sağ ke unda bir bere varmış da. Ye gülerek Mâve etti: — Ekseri kadınlar berelerini (saklarlar, Fakat o zamanım kadmları bugünün genç kızları gibi değillermiş? Bu, bir tuzaktı. Valeri (arka varmadı ve tuzağa düştü: — Herhalde, dedi, ben değil, Benim sol kolumda, dirseğimde bir bere vardır. Küçük ken düşmüştüm. Birdenbire durdu. Tuzağı anlamıştı. Fe | kat artık geçti. Böylemiş bulunuyordu. Bek Bellami ağır ağır sor .— Demek çocukluğunuzdanberi sol kolu Burun dirseğinda bir bere vârik, Şimdi artık kannati katileşmişti. Misafir” İsri sip kütüphaneye götürdü. Hal ve tavrm Gezeteci: — Kulelerinizi güstermiyecek miainiz? Diye sordu. İhtiyar homurdanarak cevap verdi: — Bu kalın duvarlı yerleris Mis o Hoveti piikndar edeceğini zannetmiyorum. — Bülkis mösyö Bellami, — O halde buyurunuz. #itiyar bir saniye diyerek müsaade aldı ve kâtihinin odanma gidip kulelere giden yolun kapısının anahtarımı aldı. Bu asnada Sevin! de onlara fitihak etli, Bellami kâtibinin ken dierila olduğumu görmekle beraber (peşini “çikarmiedi. Tölrâr restelerin olduğu guleri. “den güğiner. Sonra kilçük bir kapıdan, büyük merdivenleri çıkarak dört köşe bir salona gir diler, Bu salondan biir merdivenle kubbeli bir mahzene İniliyordu. Bellami: — Lümbay: yakayım. Dedi ve elektrik düğmesini çevirdi. Bura m, kubbesi üç büyük sütuna (dayanan bir geniş salondu. İhtiyar izahat verdi: — Burası eskiden hapishane idi Şudır varlarda gördüğünüz halkaları mahpuslar ve esirler bağinrırdı. Ne dersiniz Mis Ho yet? — Focmat! — Burası, dedi, öteki küçük hapishane lerin yanmda bir cennettir miz Hovet. Eğer inip bakmak isterseniz görürdünüz. Fakat tavsiye etmem. Hem merdivenler çok diktir, Bemi de oralaria elektrik yok, fenerle İnmek lazım. — Görmeği pek isterdim. Beliami mecburiyet altına girmişti. Sav piyi gönderdi, bir fener (o getirtti. İndiler. Hakikater feci yerlerdi. Adeta birer kipek Kulübesi genişliğinde olar bu yerlerde birçok )nsarlar neneleros yaşamışlardı. Nas yüğte muşlardı. Beliami izahat veriyordu: — İşte şü mermer masa gibi geyi gördünüz Yatı * Burası yatak idi, Üzerine dikkatle ba» Karannız, senelerle Üzerinde yatanların vü” Gatlarnm izleri çilkmişter, görürsünüz , Genç kız beyecan içinde idi: — Yarabbi, dedi, insanlara böyle ceza ve Yenler ne canavarlarmış? Hem na diye böy Ie arap çeklireceklerine çabucak öldürmü yortardı. ? Bellami hayretle baktı — Öldürüp de, dedi, ortadan knikmaları Sanki iyi mi? Hem niçin? Bir düşmanı öld” Günüz mü elinizden kaçtı demektir. Ha” buld, bu düşmanı bir yerde muhafaza etmek, ara şıra gidip onu görmek.. — Bu ne* Genç kız ayaklarınm dibinde açılan kuyu giti bir yer görmüşlü Bellami ona (ocevap| vermedi. Sadece başını yukarı kaldırdı. Ves. leri onun bakışlarmı takip edince ber şeyi anisdı ve gözlerini kıpadı. Tavanda bir ha” ka wardı ve buram bir derağıcı idi 'T» vandaki halkaya bafl bir ipe adamlarm Boy nü geçirildikten sonra belleğine bir tekmek vuruluyor, çukura düşünce, asılıyorlardı. Yukarı, aydınlığa çıkınca, Waleri rahat nefes alâr. Fakat birdenbire; — Müsyd Bellami, dedi, sizi Yalnız olarak görevilir miyim? Genç kız aklından geçen bu sözleri sövir-| mek için büyük gayretler sarfetmişti Fe; kaf kendini tutamsamış, söyleyivermişti. Re. Yam şâşmdı. Şüpheli şilpheli baktı, — 'Tabit Mis Hovet, süsen çaym kütüp. hanede hazırlanmasını söylemiştim. İsterse” NİZ içer ve sonr görüşürüz. Yürüdüler. Valeri bu teklife pişman ol. müşte, Fakat artık ok, yayından çücmuştu. i ğ $ : | yordu. Fukst kendi kendine Tefrika numarası ÇEVİREN: Geri dönülemezdi. Bir hizmetçi, gay hizme tini görüyordu. Pallamı: — Filip berede? Diye sordu. Filip, yeni beşbademenin ismi ld. ii e fa Onun, bugün izin günü, — Ne kadar da çek izin günü var. Fakat Bellami kendini toparindı. Misnir lerin yarında hiddet etmesi doğru değildi. Çay içildikten sonrt Belinmi gazeteciye — Holland dedi, Savini sizi şatonun diğer taraflarında dolaştıran, bizde biraz mis He. vetle görüşelim. Herhalde üzün sürmez zam nederim. — Hayır. Gençkiz bur silylerken başka şeyler de die #ünüyordu. Gazeteci ile beraber gitmek isti “korkak, &k çak", dedi, Zaafına gülebe çüldt Kapı gaze| teci he katitinin üzerine kapanıp da yalnız| kaldıkları vakit, Ballsmi, geldi, ocağın önün de durdu, eilerini cebine koydu ve genç kıza bakarak dai ki: — Şimdi, Mis Hovet ne İstiyorsanız söyle yiniz bakalım? Sesi sertti. Bir tehdit manası da vardı. Bu mana genç kırın döğüşkenlik hieferini kam çıladı, ona öesaret verdi ve gayet amkin dedi ki: — Mösyö Bellami sizden bir şey öğrenmek istiyorum. . —Size öğrenmeniz iâzımgelen (o ber şeyi söyliyebilirim. — O halde annemin nerede olduğunu söy- teyiniz? Betlaminin yüzünde hiçbir adale titremedi. Gözleri bile kıpımdamadı. Sadece bakıyordu Genç kız tekrar etti: — Annem nerede? Bellaminin vücudunda bir ürperme oldu ağzının bir köşesi kıpırdadı ve eli tehditkâr hir surette kalktı, Valeri, bu biddetin karşı” #nda ttriyerek geri çekiliyordu. (Devamı var) Gorilla, maymun adama nasıl çullanacağını kestirememiş bir halde ilerliyordu Tarzan son bir yumruk darbesiyle ensesini de kmarak düşmanmı niha - yet cansız bir kütle haline getirdi. Gerillalar beyaz adamın bu muvaf- fakryetine o kadar - şaşmışlardı ki, bu (o şaşkmlıkla sersemlemişlerdi. Tarzan yerde de bir külçe gibi kıpır-| damaksızm yatan cesedin göğsüne bastı, ve galip gelseydi tıpkı şimdi ayakları altında yatan Gorillanın ya - pacağı gibi sesinin en üst perdesinden zafer narasmı haykırdı! Sesi ağaçların gölgelediği muaz- zam ormanda akisler yaratarak tek- rarlandı. Dallarda oynaşan küçük maymunlar bulundukları yerlerde kı pırdamaz oldular.. Papaganlar sus - tu.. Tâ uzaklardan bir arslanın kük- remesi, Tarzanın narasma aksi sada oldu. Eski Tarzan, kararsız ve sersem gibi duran Gorillalara meydan okur- sına baktı. Maymun - adam ölen şeflerinin yerini almak hırsiyle, bu maymunlardan birisinin kendisine hücum edeceğini biliyordu. Nite- kim Gorillalardan birisi tehditkâr bir yürüyüşle kendisine doğru yak - laşmıya başladı. Küçücük, hilekâr, kırmızı gözlerini rakibinin üstüne dikmişti. Üzerine nasıl ve nereden çullanacağını kararlaştıramamış gibi mütereddit ilerliyordu. Tarzan ha- yatını Gorillalar arasmda geçirmişti. Gerçi bunlar, gövdeleri bakımından, kendisinin aralarında büyüyüp yetiş- tiği kocaman maymunlardan, farklı idiler. Bunlarla Kerçak kabilesi dili ile konuşmağa karar verdi: — Ne istiyorsun? yenilmez Tar- zana karşı gelmeğe mi cesaret edi- yorsun ).. Diye sordu. Gorilla şaşırır gibi oldu. "ixlen- bire cevap veremedi. Neden sunra: — Ben Akutum!, i , M:cera ve aşk romanı Perde aralandı. Beş kadın başı « görü ii “Ferman ediyorsun ama, çıkamay”” padişahım !,, dediler | mu7.. Beğendin mi?... Çok mu muva- (Geçen tefrikalarm hülâsası) Padişah, buyurun diyor. Üçüncü Muradın yeni gözdesi Ve. nedikli kontes, huzura giriyor. ... Küçlik kontes ilerledi, Kendi memle. ketinin âdeti Üzere, yerlere kadar iği- lerek ve bacaklarmı uzun etekleri el - tında kırarak boyunu alçaltıp yükselt. tikter sonra, durdu. Sonra, bir de ala- turka selâm verdi: Padişahm önüne kadar yürüyerek! Bunlar, padişahm pek çok hoşuna gitti. ayaklarma kapandı. Üçüncü Murad, bir saray tabiri kul. lanarak: — Etme! . dedi. Sonra, kontesi kolundan tutarak Köşede, duvara gömülü gibi duran kaldırdı. Gülümsiyerek, yanma oturt-| kalm perdeli bir yatağın içinden bes tu. Gözlerinin içine bakarak: — Ay gibi güzelsin... Sen ay parça- sısm! Adın Mehoemal olsun!- dedi. Canfeda, kapının eşiğinde duruyor « du. — Çok güzel bir isim buldunuz. Tam da yakıştı aslanım... Hakikaten pek yilksek şairsiniz.. . dedi. Üçüncü Murad, kontesi hayrete dü. sürecek bozuk ve dejenere bir kahkaha attı: — Allahmı seversen söyle... Doğru| şeyimiz yok!.. gi 3 Rice Burroughs ve Diyebildi. Tarzanın umduğu gibi Georillalarm bu cinsi de kendini yetiş" tirmiş olan mayunların dilini konuşu” yordu. Hayvan tekrar söylendi: — Ben Akutum, Molak öldürül- dü. Ben kral oldum. Çekil git yoksa seni öldürürüm! — Tarzanın Molakr ne kadar ko- laylıkla öldürdüğünü gördünüz. Kral olmak isteseydim seni de öldürebi- lirdim. Fakat Tarzan, Akutun kabi- lesine kral olmak istemiyor. Barış teklif ediyor. Tarzan size yardım e- debilir, siz de ona yardım edebilirsi- niZ. Büyük maymun Tarzanın bu söz” lerine: — Tarzan, Akutu öldüremez.. di- ye böbürlenerek cevap verdi. Kimse Akut kadar güçlü değildir. Eğer Tar zan Molakı öldürmeseydi Akut bunu yapacaktı; çünkü Akut kral olmağa hazırdır. Tarzan cevap yerine münakaşa es nasında dikkatini biraz gevşetmiş olan maymunun üstüne şimşek hızi- le atıldı. Kolunu yakalayarak var kuvvetile büktü, maymunun fırlattı ğt ıztırap iniltisinin isitilmesine vakit! kalmadan, yere yuvarlanmış ve boğa zıma çelik parmaklar yapıştırmıştı. | Tarzan yavaş yavaş parmaklarmı sıktı.. Fakat düşmanına 80n soluğu" nu aldırmadan, bir fırsat daha ver mek istedi. Altında hareketsiz duran maymuna : — Ka goda? Dedi. Akut az evvel Târzanın kol Tarı arasmda Molakın kırılan kemik- lerinin çetirtılarını işitmişti.. Bunu simdi iyice hatırladı. Duyduğu müti hiş acı ile yorgulan mor dudakların dan: — Ka no! Sözleri döküldü. Tarzan elini gev-| gettiz yu fık düşündüm.., Canfeda, dalkavukça iğilerek: — Tabii değil mi ya, aslanım... Şev- ketlim, yalnız hanedanın şah Selimine değil, şair Bâki efendinin zevkiselim!- ne de tevarüs ettiniz... Şah Selim, babası... Şair Bâki o de- virde yaşıyan en büyük şair... Sonra “şahrselim” ve “zevkiselim” diye yapı. lan kelime oyumu... Bir kahkaha daha attı: — Dur! sana Ihsan vereyim.. Ellerini çırptı: —Kız!. diye seslendi. baş birden uzandı: — Gel buraya kız... — Hangimiz efendimiz? — Biriniz gelin! — Beşimiz soyunuğuz, efendimiz! — Soyunuk gelin, zarar yok... Bu . rada yabancı mı var?... Canfeda, küşü fanız... Zaten o hepinizi seçip muaye ne edip bana getiriyor... Bilmediği bir yeriniz var m1?... Mehcemsl de ortağı nız... Değil mi?... Ondan da gizli bir — Akut! Sen yine kral olacaksm Tarzan kral olmak istemiyor. Fakat senin müttefikindir. Tarzan bunu söyledikten sonra maymunu büsbütün bıraktı. Gorilla yerden, başı eğilmiş bir halde ve ha” fif hafif homurdanarak kalktı.. Şef- liği elinden almaya hevesli bulunup bulunmadığını anlamak için kötü köl tü sağa sola bakarak kabilesine doğ! ra ilerledi, Maymunlardan hiçbirisi böyle bir; tehlikeyi göze almağa kalkışmadı. Bilâkis o kendilerine yaklaştıkça, ge- ri geri çekildiler. Çok geçmeden Tar zan da sahilde yine tek başıma kaldı. Artık hiçbir şey umurunda değil- di.. Moloktan aldığı yaraları yıkadı. Vahşet halinde yaşadığı yıllarda mad di acı ve sızılara karşı kaşerlenmişti. En kısa zamanda hem müdafaa hem de hücuma yarayacak silâh temin et mek lüzumunu düşündü. Gorillalrla karşılaşması, uzaktan uzağa gelen vahşi hayvan sesleri Rikoffun en tehlikeli bir mmtakayı seçmiş oldu- ğunu gösteriyordu. Sahilde dalgaların kopardığı ucu sivri bir kaya parçası buldu. Tarzan bunu sert taşlara sürte sürte büsbü- tün inceltti ve nihayet onu, pek ipti dai bir bıçak haline soktu. Tarzan elinde tuttuğu bu silâhla ağaçların arrsına daldı.. Yürürken et rafmı büyük bir dikkatle gözden ge! Giriyor, eskiden vasıflarını bildiği sert bir tahta veren bir cins ağacı arıyor du. i Çok geçmeden, gövdesi boylu bo-i? yunca yere uzanmış olan böyle bir; ağaç buldu. İnce, sivri bir ii yonttu ve bıçağınm yardımile ağu» cın gövdesine bir delik delerek bunu kuru yosun ve incecik dallarla besle- di. Devamı var) Yazan: Kontese döndü: Venedikli kiğ şey anlıyamı; — Yok... » tirin... Yatağın kadif€ Burası yatek yatak... vik sa asri apart çe pek daha ge e nkü içi Çünkü şa ya bii bunlar yas Padişahın da Y alt p yordu. Demek ye j de yatabiliyor: manın her odası göyle dursun « Ne kuş tüyü gaflar, yorganl: i hepsini çiğni atarak, kimin dişahm emrine Art arda asaf Kontes, onli Kendisine: — Padişah #9 mek memnudur” Krl rine mutsbik deği mişlerdi. n Fakat o, koni aklıma geleni #ÖY” vg için çenesini tuts li — Pek beğendi ş el du. Padişah: — İşte dı sl! . deği “ nasıl biribirin “yer dizerse, o dA yakıştıraraK | ben istemiyor” tyorum. , bi konuşmss( * pe ler... Hepsi KU yal vi sen bir Vi gp? Orlar, kendilik Mutlaka bir fendim, bağ

Bu sayıdan diğer sayfalar: