ou - bay :onb 060 — yıfMuyu sonbgpusvu 4300 331704 tad 0 '0 — Pp Mpa STT ANIZ 5 SD İRAN Uşa5 Sruussop 'Teeyıgour — 9)gpu işignoul JEPEY ng — O Şe *“(apaayaak ıgiğ 1405 vu *aşkag su,.) Su 40747 ADAMA Bpap — KUPA GŞİBANODDE Oyasd 'odOp v öyand işonbisd ir yiğop — vd vu :ğsed ooysau sp ll e ve Yay omiayarmraz v a En bk öl dl m »—”.—zZ o-suoujuvkı — g “pusand YUN İp in onb nwag sn Yi Yİ a “ng Ep) 759 UOyeS 1) EO LOİ A 30 pp ölOd | BUVA BABI DAPIYINI “odur snoz uyolp p syeur 'samofnoj pu W—L ölümle u6 pşoryd öp m —S re arman een ik — op üs un “gıreryod un yapnpuod Gun 'çaouj3 opuvağ oun GU40A gnOU 'zaşurayd El Op TONE) © ans 9wned y — "aduyd S9p 'şnoyopas3 un & & fp "yay AY yavas — © ep aupjd gronbeyıongıa Yun oo) 88 UTOf ENİ HORTLIYA zag, bana müracaat edebi- Son derece mütehassis P vermek için kelime a m endisine bu kadar a lap bir kadının. önünde! ayağı ordu. Fakat tam ra, Merak şt birdenbire geri- a Lu Favstaya yaklaştık- ; .” Mine Yağı bir tarzda koltuktan » - m EE b iğ . Mn İ teket yapmamış bi Kagit ie emi çime EK Sıkca, Favsta dü- ei bi #dâm ki, bundan A kağ hayatını verecek- m kimdir ve niçin leş KEN sesinde bir * buy e nuyordu? Bunu! “e bana faydalı ki * » İN “e a kalk, K Mm “ ay > rün derhal yapınız Nİ vera, © Mid, Tep, , *dikten sonra, de i Ma Mardan geçerek, ya Eeldi, e aldanan yattığı MN siye in tarassut ye- Bye, | Okt. Şiralda hâlâ il Ye abm yerini ka e etti, Mai » Sağ tarafta- Ji Ar ve kapıyı iylee oda çok saldel gi Me iye 499 saye goşsnd sanb aoyed donma iEYOJMOk guru — vyand :şonlumod “suna yuz » #yydeya :aonbıdxo Your) Nzas “YOUO)SI “3)ü1549751 'znunsofy)si 49J39LUNH9YM Y893U91199Z74 ayna na SZOJMOA SNOA YAYOZ — Şieup sayma? #rarpte uyun» “ağr2 sun 9 uopLumü uf) — sunıperefdrzey Ud yauLıydeğ uopzp3 oyfrurur Zamosp © Imı-sanor) 98 an — (p e) şuda yaldunığp Wyep Oyroy ppi 119 Şua Şpun$ Tuaısuada YOZISN YUA — lm pa dg av jon v Yİ “Busu tsejigour peni ue uuupo na sozulkıj VEE dö0044 61109 9p oygnou no srjd 9) “sta aryoa y 1 nd — “ozysyıf şeye “api “A POLUAYL İİ ap A “esui 9p Dol PU Kİ DA, *(omliyi g1 95) *ouuld 91187) — “(1gp v1 “ayanod 2) “aaa v1 'agamad n0 ruaısuad YVOZIŞSN VU po ng vipgou pey w eofad şa op (go 0g Mİ N FAUSTA —————. vr tarzda döşcümişti. Fausta oturdu ve bekledi. Biraz sonra açık duran kapıdan Kristobal gözüktü ve içeriye girtbeden: — Oldu madam, dedi. Birsen evvel ; sekilirsek daha iyi olur. Gallba evi ge- zecekler. Fausta, acelesi olmadığın: gösterir bir işaret yaparak, kapıda bekliyen Kristobale aklırmadı ve düşünceye dal. dr. Ne düşünüyordu? Kafasında yeni plânlar mı hazırlıyordu? Nihayet Fausta ayağa kalktı ve Kriş- tobale içeriye girmesini işaret etti. Kristobal birkaç adım ilerledikten sonra? — Madam, dedi artık buradan çit sek. . Fausta cevap vermeden biraz düşün. dü, sonra şu emri verdi? — Kapıyı itin fakat kapamayın. Kristobal merakla Faustanın yüzüne baktı ve hiçbir şey söylemelen itaat etti Kapıyı kapattı ve o zaman hayretle gördü ki, kapı kanadının arkasında, du- varın üzerinde büyükçe bir açıklık var. — Gizli kapı, diye mırıldandı, şimdi anlıyorum, — Bu şamdanı alın ve benimle bera- ber gelin. Kristobal şamdanı alarak girli kapıya doğru ilerledi. Dar merdivenlerden ya- vaşça inmeğe başladı. Fausta da onu ta- kip etti ve gizli kapıyı kapattı. Kristo- bal göz ucile baktıysa da, gizli kapının ne suretle açılıp kapandığını anlayama» dı. Yirmi basamak sonra, genişçe bir ko- ridora girmişlerdi. Bu yer altı koridoru- mun tavanı oldukça yüksek ve yerleri * istiyorsunuz, İstersiniz istiyorlar, isterler (erkek kelime. istiyorlar, isterler (dişi keli . istiyor, ister (erkek kelime için). Elle veut: el vö — İstiyor, ister (dişi kelime için). On veut: on vö — İsteniliyor, istenilir PRANSIZCA DERSLERİ es venlent el vwöl meler için). Nous voulons: nu vulon - istiyoruz, İsteriz. Vous voulez: vw wde: Je veux: jö vö » İstiyorum, isterim Tu veux: tü vö — istiyorsun, İstersin Bu dersimizde göyle bir elimle göreceğiz: Vomlez.vous expliğuer pourguoi ? (Vule vu zeksplike purkua), Tis veulent: il völ “gin). Ni veut: üvö sile. YRANSIZCA DERSLERİ g8 â a İ 3 ö j 3 R s ? ğ 3 ji â Ben bu salonu Düran ailesinin salonundan daha gü- (Jö truv sö salön plü bo kö sölüi döle famiy Dü. zel buluyorum. ran). “Ben buluyorum bu salon daha az güzel Düram : i i İl ia il ger ısı. n “pas” nın yerini tutarak, “ns” İle (İzah etmek ister misiniz, niçin?) Nicin acaba, izah eder misiniz? “İstersiniz siz izah etmek niçin?” “Ne böyle, ne öyle” gibi tabirlerde kullanılan “ne” kelimesinin Fransızcası “ni” dir, Bu kelime fiilde menfi odatlardan biri olan beraber gelir: Burada görüyoruz ki, “izah eder misiniz?” şeklinde sorduğumuz bir suali Fransızlar “izah etmek ister misi, “İster misiniz gölmek?” Gelir misiniz? niz” tarzında soruyorlar, Bunu bir misalle daha görelim; VWoulez-vons venir? (Vule vu vönir?) Ensuita celui de Mime Durand n'dtalt ni aussi grand, ni ausal bien meubiâ (Ansilit, sölüi dö Madam. Düran nete ni osi grün, ni osi biyen möble). — Voulez.vous expliguer pourguol? (Vide vw zeksplike purkua?) — Parve gue ce salon est plus elair, (Pars kö sö salön e plü kler). “Çünkü bu salon dur daha aydın”. “İster misiniz izah etmek niçin?” Çünkü bu salon daha aydınlıktır. Niçin acaba; izah eder misiniz? .ij HORTLIYAN FAUSTA 149 Kristobal çılgın bir sevinçle ayağa! kalktı. Bütün arzuları nihayet tahakkuk edecekti, Çünkü senelerdenberi aradığı — —— rum, bunu da size yardım dden ceşur adamlara dağıtırsınız. Eristobal müthiş bir sevinçle bonola- elendiyi iştinatgâhı bulmuştu. Bundan| rı aldı ve cebine yerleştirerek düşündü! sonra, artık o da emredecek, o da hük- medecekti, Onun da önünde boyun eğe ceklerdi. Efendisine gelince, ona dalma sadık kalacaktı. Çünkü, o, kendisini se- faletten çıkararak en yüksek mevkilere çıkarmıştı. Fausta, sanki onun düşüncelerini an- lam:ş gibi, sakin ve içinde tehdit oku- nan bir sesle; — Evet, dedi, bana sadık kalmalısın, bu senin menfaatin icabıdır.. Bunu kafa-| na koymalısın ki, senin hakkında bildi- ğim şeyler, bir tek parmak hareketile başmı uçurmağa kâfi sebeplerdir. Ve Kristobal dehşetten sararırken il&- ve etti: — Hiçbir zaman unutrha ki, bana hi- yanet etmek imkânsızdır. Kristöbal Faustanın yüzüne bakarak ateşli bir lisanla: — Madam, dedi, Sırf sizin için hiya- net ettiğimden benim sadakatimden şüp- he etmekte haklısmır. Fakat size yemin ederim ki, sire sadık olacağıma söz ve. tirken samimiyim.. Sizin esirinizim.. Ne isterseniz onu yapacağım. Bu sadakat- ten başka, dediğiniz gibi, menfaatlerim de beni size bağlıyor. Biliyorum ki, siz- den başka hiç kimse beni sefaletten kur- taramaz ve yükseltemer.. Me4dam emin olunuz ki, Prenses Faustaya hiyanet etmektense Allzha hiyanet etmeği ter- cih ederim.. Çünkü onu aldatmak ken- dimi aldatmak olur. — Pekilâ! Ne demek istediğinizi an- hyorum. Şimdi işlerden bahsedelim. Ev- velâ, Pazdayanı yakaladığınız için, size; vaadettiğim şu yirmi bin liralık benoyu alın, Size ayrıca da on bin lira veriyo- — Bu adamlara on bin lira mı?. Yok, madam Faâusta, mübalâga ediyorsunuz.. Bin lira nelerira yetmez, dökuz bini de bana kalır. Kristobal Faustayı henüz iyice tanı- Ruyordu ve bunun içindir ki, bu müthiş kadınım, onun düşüncelerini anlayabile- ceğini aklına bile getirmemişti. Halbuki Fausta, onun aklından geçen şeyleri hemen anlamıştı. Netekim, her zamanki âmirane tavrile: — Bu ihtilâş adetini terk etmelisiniz, dedi, Size verdiğim pâra, başkalarınki- ne göz dikmemenizi icap ettirecek ka- dar boldur. Prenses Faustanım maiyeti- ne giren adamların şayanı itimat kimse- ler olmaları lâzımdır. Eğer hizmetimie kalmak istiyorsanız son derece namuslu olmaağ çalışmalısı- ız. Şunu hiçbir zaman unutmayınız ki, ben her Yeri, ve her şeyi gören bir in. sanım ve biliniz ki, paraları tevzi ettik- ten bir saat sonra, her adama ne kadar para verdiğinizi öğreneceğim. Eğer on- lara ait olan mebliğdan kendinize bir tek santim ayırırsanız, size katiyen mer- bamet etmiyeceğim. Kristobal utanarak, kızardı ve sonra yerlere kadar eğilerek: — Madam, diye heyecanla bağırdı, şimdi inanıyorum ki, siz Allahın yer yü- zündeki elçisisiniz. Çünkü gözleriniz in- sanlarm vicdanları içine bile nüfuz edi- yor. Size yemin ediyorum madam, bir daha katiyen aklımdan böyle düşünce ler geşirmiyeceğim. p Fausta soğuk bir sesle: Ce livre n'est pas beau — bu kitap güzel değildir, > one güzeldir., TI n'est ni benu... » Di grand — ,. ne de büyük “Sonra, Madam Düranınli değildi ne bu kadar büyük, ne bu kadar iyi döşenmiş.” ni Bundan maada Madam Düran'm salonu ne bu kadar büyüktü, ne de bu kadar iyi döşenmişti, — Çok iyi yapmış olursunuz, dedi,',