Ye YAZAN: Edgar Wallace Tefrika numarasi: ek, ÇEVİREN: fa Balondakiler bu sizleri söylüyen Odama Göndüler. Fayı hiddeti derhal © yütişmesiz Çünkü kapıdan içeri gire. odam ( Fiterdi. Fit: | — Doğrusu Fay, nereye gitsem (karşıma Dedi ve Valeriye dönerek. — Mi Hovet, dedi, saat dörttş bir ran. devumuz var, unutmadmız ya, Aşağıda bek- leyip duruyordum. Valeri, gene bir hata işlediğini anlayarak. kürkünün yakasını kaldırdı ve tam zamanm da çıkagelmiş olan Fiterin önüne düştü As şağı indiler. Otomobile binince, Piter, tatlı bir sesle: — Yalnız gidebileceğiniz, ve gidemiyeceği» hiz bir çok yerler var, Dedi, “WI Horo,, amini taşıyan bu yete de yalnız başımıza gelemezdiniz. Burası en azık katillerin ve merserilerin o buluştuldarı bir yeröir, Saviniyi yalnız başıma gördüğüm ze man bu hususta kendisine bir çift sözüm © lacak. —Osun kabahati yok. Ben kendisine, bizi kimsenin tanımıyacağı ve yalnız olahllere gimiz bir yer bulmasını söylemiştim. — Bir daha sefere, size Vesiminster kilise sini veya Sen Pol kfllsesinin İulesini tavstve ederim. Ham sakindir, hem de kimsenin naza rt dikektini celhetmezsiniz. Biter sonra tavrını değiştirdi: — Evet, dedi, Savininin size Beliami hak“) kmâa malömat verdiğini tahmin etmem 18. sımdı, Yalnız, bu odam, efendisine o İhanet ettiği gibi size de İhanet edebilir, Mis Hövet: — Emliyoruni. Beni bütün gün takip etti. niz mi? — Hemen kemen evet. — Bir seyahatte zannediyordum. — Ne yazık ki öyle değil, ğer bana kal saydı, gu dakikada Tirol dağinrmdn spor yasi pardım. Fiter böyle söylerken yalan söylüyordu Zira gu dakiknde, keddini Veletinin yünm- ân hianetmekten © kadar Omemnundu k!| bütün dünyanm hazineleri için bu yeri de ğiştirmek istemezdi, Valeri bunu bilmiyor da. Birdenbire otomoküi durdurdu g vw Xi: — Şuna bir bekar mem Pire oldukça büyük bir kâğrt paketi ır — Vu bir şato pine. — Evet. Gar şatamınun eski bir o plân İM yüz senelik bir kütüpüenede o tadım. Bokmuz şimdi kütüğbanenin olduğu © ver aşkiğden mahkeme salonu İmiş. — Evet. Eski derrbeyler esirlerini burade muhakeme ederler, hizmetçilerini ve teban. Jarmı banda sorguya çekerlermiş şimdi, gar tonun sofası olan yerde, İşkence odası imis, Cinayetlerini söylemiyenlere burada söyle tirlermiş. Ne yazık ki bu usul (şimdi yok. yokza Bellamiye iyi şeyler söyletebmirdik. — Rica ederim, Jitifeyi berakın da burs*) sam sahiden kütüphane olup (olmadığın söyleyin. — Evet, Kütlpharedir. Çünkü © gatonur eski sahibinden aldığım yeri bir plânda Byte gösteriyor. — O veni pihmı bana verebilir misiniz? — Niçin? — Lazım. Bu süster, kA derece İkna edlei değildi Bu sebepten Piter ödü ki; — Bize, iyi bir nasihat vereceğim. Eder Canmız İsterse, Limehouse gidip Smiti bul muz. Yahut tekrar WI Moro gibi bir yere gfe diniz. Fakat sakın Gar şatosuna yalnız ba gınıza girmek teşebbüsünde o bulunmayınız. Zira oraya giderseniz, Akibetinizin ne On” Cağını tahmin edemem. Bunu bana vande der misiniz? Valeri cevap vermedi, Bir müddet düşün. a0 semra: — Hayır, dedi, vandademem. — Pekl ama, şatoda ro bularatımızı Umit ediyorsunuz. Bellaminin Batıratmı yazarak masaları üzerinde raktığımı zannediyor sanız, nldanıyorsunuz, Miş Hovet bu içi tamı berakınız. Sizin için Korkuyorum. Bu adam” da merhamet denilen bir şey yoktur. OHem köpekleri hiç söz anlamaz cinslenden. Pus; kat bütün bunlardan daha çok endişe ettir gim yeşi bayalettir. Valeri hâyretle Ginliyordu. — Ne, dedi, yezti hayaletten korkuyor mu sunuz? Doğrumu inanamıyacağım, herhalde lAtife ediyorsunuz. — Hiç de tile değil, Valeri (o atrldığınız tehlike mthtm olduğu için o nisbetin kor kungtur, Sizden hata #ümat ederek gatoğr| ne aradığınızı, madem Heldin kim olduğunu söylemenizi istemiyecorim. Sadece bana, şu” toya tek barınıza girmek teşebbüsünde to Tunmüyacağırıza söz veriniz. — Buna söz veremem Piter. Bana Oöyle geliyor ki siz tehlikeyi biraz mübalâğa dj yorrunuz. : — Belki... Bgor müsade ederseniz burada Meceğim. Otomobilin durduğu yer, polis müdtiriyeti| 8 Yakın bir yerdi. Valeri, onun vozihandit 09 gideceğin! tahmin etti. Va Fiterin kenafeil için mekadar feânkârlıklar o yaptığımı, onu Kaç defa müşkül mevkilerden kurtardığm:| o gittikten sonra hatırladı. Yalnız, bu ça) S9 adanın hayaletlere inanabileceğine ve önlür'' un o air SM a, dan korkabileceğine bir türlü axir ermiyor) du, YENİ KÖPEKLER Savininin bulunduğu trende, bir adamın ne zaretinde mütkiş iki köpek de vardı. Bunlar,i şekilde bağlanmıştı. Köpekleri getiren adüm — Mösyö Bellamiye, dedi, bu köpeklerle boş vakit geçirmesini temenni ederim. Pakat Bellami cesaretini bir daha (isbat etti, Köpekler gelir gelmez onların ağızlar»! mi çözdü ve başlarmı oleşadı. Yırtıcı köpek ler derhal elendilerini tanıdılar, ve kendile rine tahala edilen yere hiçbir hırçınlık gör termeden gittiler, öteki köpeklerin Oo yanna yattılar, GAZETEDE BİR İSİM Bellami nadiren gazete okurdu. o Yegüne alâka gösterdiği Deyli Giob idi, Bundan baş ka okuduğu, daha doğrusu Saviniye okutup dinlediği gazete, o bavslide haftada bir ç- kan ve mahalli hâdiselerden bahseden “Ber kahir Herald, $di, Savini, köpekleri yerlerine yerleştirdikten snra elinde garete kütüphaneye giri, Belis İsmi ocağın karşısına oturmuş gözlerini a teşe dikmişti. - Oku, dedi, dinliyorum. Savini okumağa başladı. Başmakele, bir kaş gün evel yapılmış olan bir parli içtima) mdan ve nutuklardan bahsediyordu. — Biyar! hâdlseleri, geç, dedi (o Bellami, bana vizgelir. | (Devams var) Macera ve aşk romanı PA Yeni gözde, baş kadına itirafta bulu “Saraya bir erkek aldım, sultanım !,, Geçen tefrikaların hülâsası: Başkadın Safiye sultanla tiçüncü Murada gözde olan Venedikli kon- tes, sir yoldaşı olmaktadırlar. - - - — Aman, kızım o nastİ söz? — Evet, velinimetim!.. Ben saraya! bir erkek aldim... İ — Ne demek istediğini anlıyamıyo. rum doğrusu! — Anlıyamıyorsanız müsaade bu - yurun da anlatayım... Siz, demin ba.; na dediniz ki: “Ben #ana eararımı verdim. Sen, beni mahvedebilirsin!,! Buna cevap vermek istiyorum. Yani size de ben esrarmmı veriyorum. Ta| ki, bu suretle yüreğiniz rahat olsun.. Size ebediyyen boğli olduğuma kana at getiresiniz! Safiye sultan, yerinden kalktı. Kontesin alnımr” öperek: — Berhilidar ol, kızrm! - dedi . nin bu samimiyetini, bu istikametini asla unutamıyacağım... Artık yüre. gim rahat etti... Seninle el ele vermek” süretiyle bu devleti idare edeceğiz. | Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: Gözünü kırptı: — dare... - dedi. Ve ilâve etti: — Bundan maksadımın ne olduğu . nu anlıyorsun... Fatih, Beyazıt, Se. lim, Süleyman, İkinci Selim... Ve on- dan daha evvelkiler... Türkleri değil yalniz Asyada hattâ bütün Avrupada yerleştirdiler... Düşün, kızım... Bu dünyayı titreten Romanın üzerinde yel ler esiyor... Adı kuru bir unvandan i. baret kaldı... Bütün ümit, Cinevizdey- di, Venedikteydi... Halbuki, Türklerin denizsileri bizimileri her gün biraz daha mağlüp ediyor, her gün karada Türk orduları biraz daha bağrımıza doğru yaklaşıyor... Kontes!... Venedi . ğin köylüklerine akmlar oldu... İşte beni Adriyatik denizinden aşırdılar... Seni Akdenizde çaldılar... Halbuki bun lar: Möre Nıstram!... Anlıyor musun? — Anlamaz mıyım? “Bizim denizi, miz!” — Hani ya?... Sade lâfta...” İkisi de, başlarmı önlerine iğdiler... Tarzan Rokofftun tuzağına yakalanmaya mı gidiyordu? #— Bana çocuğun nereye götürü düğünü söylerseniz hiçbir şeyden korkunuz olma! — Peki! Yalnız söyliyeceğim yere tek başınıza gelmelisiniz. Ve böyle geleceğinize yemin et- melisiniz. Çocuğunuzu kurtarmak için tasarladığım plân, yalnız başınr za olmazsanız başarılamaz. Ee sabrı tükenmek © üzere adı: — Nerede ve ne vakit sizi bulacar ğım? Diye sordu. Telefondaki adam Duver liman: da yalnız denizcilerin dolaştıkları bir) rıhtımın adresini verdikten sonra: — Bu akşam saat ona doğru ge lin. Fakat daha erken geleyim deme yin bal Çocuğunuz o sente kadar emniyette bulunacaktır. Buluştuğu” MuzZ-zaman sizi çocuğunuzuh yanı” na götürürüm. 1 İskotland yarda haber vermemeli” siniz. Aksi takdirde hiçbir şey yapar mam.. Dedi. Meçhul adam, başka bir kelime söylemeden mükâlemeyi kesti. Tar zan telefonda söylenenleri başmdan sonuna kadar karısına anlattı. Ka- nst “birlikte gitmek için * şiddetle 1s- rar etti; fakat Tarzan evlâtlarmmn kurtarılması için ileriye sürülen kati sartı hatırlatarak karısının arzusunu şiddetle reddetti, Jeyn itiraz eti, Fakat sonunda ısrardan vazgeçmek - mecburiyetinde kaldı, bir sant sonra da Tarzan ümit ve üzüntü içinde Düver trenine bin-| di. Gerek Tarzan, gerekse karısı ayrılıslariyle buluşacakları zaman a i rasından ne kadar bir zaman geçe. bileceğini düşünmediler bile. Le : Tarzan gittikten sonra karısı Jeyn Kürüphanedeki koltuklardan birin- de on dakika kadar hareketsiz kaldı. Kocası Lord Greystek için hiç tehlike! varit ye ao ai, biliyordu. Fakat, İ iki başım üstünde çok a- ör tehlikeler dolaştığını ar di la a Sn in İ du. Yüreği tasalı baba kısaca: « “telefon muhabe:| : Düşündükçe; İedelnin; bir hileden başka bir şey o- lamıyacağma hükmediyordu. Bu hi- le, çocuk İngiltereden uzaklaştır. lirken polise haber verilememesi için yapabileceği gibi belki de Rokoffi bizzat Tarzanı bir tuzağa düşürmek için de yapmış olabilirdi. Jeyn bu düşüncenin tesiriyle tit- reyerek yerinden fırladı. Çocuklar nı kaybetmenin verdiği ümitsizlik kendilerini Rokoff'un hilesini seze- miyecek kadar sersemletmiş miydi? Böyleyse Tarzan, hiç bir şeyden işkil lenmiyedek, sadece çocuğunu kurtar* mak ümüdiyle kendisini en baş düş- manmm kucağına atmış bulunuyor demekti. Jeyn saate baktı. Tarzanın binece- ği trene yetişmeğe vakit yoktu. Fa- kat ikinici trenle'de yabancı adamın tayin ettiği randevu saatinden evvel Duvra yetişebilirdi. © Jeyn birkaç dakika sonra otomebi- le atlamıştı. O da böylece Duvr tre- ninin yolunu tutmuş bulunuyordu. *.. i Lord Greystok Manş denizi üs - tündeki büyük imanım, kötü söbretli| bir barina girerken saat ona beş var! dı. Cigara ve pipo dumanlariyle bulanık odada boş bir inasa srayor - du. Bv srrada yolunu bir adam kes” tü: ' — Mey! buradan! Tarzan yabancıyı tekinetti, A- dam süratle bardan cikarek rihtm” boyunca yürüdü ve birdenbire dur. i— Çocuk nerede?... Diye sordu. — Bakım! Işıklarmı buradan gö- rebildiğiniz küçük gemi yok mu? İş- te orada!... Tarzan, bu yarı karanlık öle, tanımadığı adamm yüzünü görmeğe uğraşıyordu. Eğer mülâzim Rokoff| Aleksis Pavlviç ile hesaplaşmak üzere bulunduğunu bilseydi, kendisine kar- şı kurulan yaman tuzağın farkına varırdı.. Yabancı adam alçak sesle "anlatmağa baslar <s Hiç birşeyden şüphelenmi- yorlar.. Kinkayd'da yalnız iyice sar hoş ettiğim iki tayfa var. Diğerleri! hâlâ karadadırlar. Gemide hiçbir tehlikeyle karşılaşmadan çocuğu ala- biliriz!,, Vakit geçirmeden gidelim, — Haydi yürüyelim! Yabancı adam öne düştü. Tarza-! nı, nhtıma bir kancaile bağlanmış küçük bir tekneye götürdü kayığa atladılar, Pavlviç küçük gemi” ye doğru hızlı hızlı kürek oçekmeğe başladı. Tarzan geminin bacaların” dan çıkan kalm, dumanları görmedi. Yoksa bu dumanlar geminin hareket etmek üzere olduğunu kendisine anla tabilirdi. Yalnız çocuğunu düşünü- yor ve birkaç dakika sonra onukol ları arasında sikabileceğini düşünü- yordu... Geminin yanından düğümlü bir halat sarkıyordu; iki adam halattan kisi de, yukarıya tırmanarak bordaya çıktı” lar. Güverteye adım alar atımaz, Tarzah yabancıyı gözlerile isticvap etti: — Çocuk aşağıdaki (o kamarada uyumaktadır. : Şuradan geçin de onu kendiniz alın. Beni görecek olursa çığlığı basar. Ben de burada gözcü: Tük yaparım.. Tarzan daha fazlasını dinleme” ğe lüzum görmeden yabancının gös- terdiği lumbazdan aşağıya indi." Fa: kat, birdenbire, Başının üstünden gelen eğm bir gürültü, ona, tuzağın tamamlanmış olduğunu öğretti; şim di karanlıklar içinde kalmıştı. Tarzatm gözlerini saran perde- nin kendiliğinden açılmasına bu ha- dise kâfiydi. O artık nasıl birton- geya bastırıldığını anlamıştı. Çocu ğunu haydutlar ellerinden kurtara- madıktan başka, “kendisi de bu hay” dutlarm pençesine düşmüş bulunu- yordu. > Bir-kibrit çakarak bulunduğu ye ri gözden geçirdi. Burası sanki ken- disi icin hazırlanmış daracık bir de likti: Dekkte yalnız başıma bulunu: yordu. Eğer oğlu da gerçekten Kin-i kayd'da ise herhalde başka bir taraf. ta olmalıydı. (Devamı var) ne analar doğuyof» Kontes, emniyetle — Ne ânalar vAf” guruyor!... e evlâtlarıni yes dürtüyorlar... — Ne gibi? Safiye sultan, anlattı, Bunu kon! kunlukla dinledi: : — Bu gibi fevi i iktidarı bende de YAT alnmı yukarılara — Hayal, öyleys# ih Fakat her gede aldığın erkek neyi miş, anlat... — Sultanım... size daima böyle yap mı baska söze af” tanım... Ben, öğrendim... Bir ea fatla koyunlarına gli man sonra İse, eğ larmış dışari... Safiye sultan: — Ah, öyle. var... Hattâ, şi gibi gene izzet V? ve gi” salar bile, İni yk da yene boynu Ma min bir yarısı da ya. pi efendim, cekleri daha evvel ' için ihtiyatir dav yi j dilmekten da majyetimde sarti” Safiye sultan bu ip tes, ona, hastane © ra macerasını 3 ş dişahıtım oğlu m e Mihrümahla kon. ğanın delâletini, asi mesini, hepsini, Safiye sultan: — Ya... Ya.. gor . diyordu. gir © Ve gihnini yyl Kontes: — Fena mi von takın © ediyorsun Düşünün, sulti ömrümü bir gay? > pek âl,.. Buna kâfi derecede DF yapacağım değil midir? Başkadımn: — Kâfidir. dedi, - ei uğratacak değil baska şey k cidden seviyor msi — Evet, BB dakat gösterdi. Kendisine fevki — Beşiri? — O ün Mf o damı... . — Pek wi vi sından o'an e dedir, Bir Ge , setmiştim. E ei gi Şimdi senin |! rum. Bunu, peri İ tebşir et... Son yet da'rene yemeğe 2 e pe ON miyorum, 7 » — Peki... üç ver sz mediğin yemekli” — Alaturka a — Hiç. » mu? * dir? — Onuda ÖN ogi mek yiyecek$i metleri ri