in) bu kadmın, yirmi beşindeki bir deli- | b , katılı tarafından sevilmesi, gururunu; Wi Mi bakışlı bir) Kn yaş Vücudu, ince Ne Raj, AZAR dikkatini Aşı ile onun bir R elm yüzüşü a imkânı ilâhıma benzi- iğ kiyafetin kendi- SLİÇİN hiçbir za. İMA Adem ba- P ederdi, dini Pek iyi bili- kısa yoldan tm n < direktiz tey Maden N hn e eke 7 elleri arasm İ bir gey demem.. Cünkü orada tehlike >İ az geç kaldım. Çünkü bürodan çika- © hin içinde kendisini güzel güstereme- *vehin köşesine oturdular. “İ masrafa sokmak istemiyordu. Parasız -İ ladılar. Aptal aptal bakışıp gülüm *İ iuyordu. Parlak güzleri pek fersizdi.| Otuz beş yaşında olduğunu itiraf eden okşadı: “- Demek ben hâlâ geçiyorum!, diye kalbi sevinçle çarptı. Biran, onu, şöylece, kocasile kıyas! etti. Bay Sabit, başı kabak, şişman ka- rmlı, yanakları düşük bir erkekti. Derdi günü, ucuz fiyata bol yemek yemek! Halbuki Bülent.. Ah, Bülent. Çayır görmüş tay gibi oradan araya koşuyor, zıplıyor.. Kürek çekiyor, yü- züyor.. Bütün manasile zarif bir sportmen! Kulağnım dibine gelip de yalvaran delikanlıya, gözleri bayım bir halde esvap verdi: — Yok Bülent, yok! Burada ol maz., Şehre döndüğümüz vakit, eh,| yoktur. Burası , küçük yer. Kocam| gok kıskanç.. Her dakika yapıp ottiği- mi takip ediyor. Ama İstanbulda ter- zi, sinema bahanesile kolay.. — Peki.. O halde katl söz veriyor musunuz? — Vallahi, billâhi! Artık dönme zamanı gelmişti. Genç kadın, İstanbuldaki evine yerleşir yer- leşmez Bülende telefon etti. Delikar- lı, bir bankada küçük memurdu. Ran- devüyü sevinçle kabul etti. Şişlide son istasyonda birleşecek- lerdi. Seniha, helecanla, sevinçle ha- zırlandı. Tayin ettiği saatten hatta! biraz daha evvel de mülâkat yerine gitti, Uzaktan sevçilisinin gelişine baktyordu. Birdenbire kazları çatıldr. Hayretle afalladı. Bu gelen, &oluk ceketli, diz yerleri ütüden pırıl pırl parlamış lâcivert opanlalonlu bir adam.. Sahilde gördüğü o şahane vü- cut bu biçimsiz kılığın içinde miydi? Yüzünü tanımasaydı, o olduğuna katiyen ihtimal vermiyecekti. . Çekin- gen bir tavırla, delikanlı yaklaştı. Eli- ni uzattı: — Safa geldiniz! Affedersiniz. Bir madım, Endişeli bir hali vardı. Bu çerçeve- diğini anlıyordu. Sordu: — Nereye gidelim? — Nereye istersen... Biraz yürüdüler. Mecidiye köyündeki tenha bir kah- Kadm onu olduğunu anlamıştı. Bir kahve ısmar- sediler, Ne deniz, ne ses, artık onların hususiyetini temine yardım etmiyor- du. Bayan Seniha ya a, mühatü bmı süzüyordu. Delikanlınm güneşten yanmış teni, Floryadayken pek güzel görünüyordu. Fakat elbiselerinin dışr.; na çıkan vücut parçaları adeta Habe- ge benzemişti. ilentse, sevgilisini pek neşesiz bu- Kadm, biran, kendi kendine şöyle dü- gündü: “ Şimdi şu çocukla bir yere gide- ceğim,. Bir saniyelik “zevk,, için bü- tün rahatımın bozulması muhtemel olacak.. Evim güzel, Rahatım var. Kocam zengin.. Göbekli ama, otomo- billi!..., Esnedi, Ve birdenbire yerinden fırlayark: — Aman.saat altı olmuz.. Geç kal- dım.. Kaynanam eve yemeğe gelecek- ti.. Kaçıyorum. Bülent, ısrar etmedi. Hararetsiz sordu: — Sizi ne zaman görebilirim? — Yakmda,. Ben telefon ederim.. Hafifçe bir öpüştüler. İkisi de, ayrı ayrı yollara saptılar.| Seniha, bir koca “oh!,, çekti. İ “.- Rahat rahat terzime uğramağa| yakit var! Bülentse kendi kendine: «— Bizim bankanm daktilosu Mü- zeyyen'e telefon edevim., Zavallı kızı! son zamanlarda pek ihmel ettim. Bu akşam birlikte sinemaya çifelim!.., diye düsiinerek yolunu yürüdü. Nakleden: (Hatice Süreyya) Ton Ton amca polis hafiyesi Akşam postası HABER AKSAM POSTASI (DARE EVI Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgraf adresi ; Istanoyi HABER Yazı işteri telofonu . 3X7? idare ve ân 474870, ABONE ŞARTLARI Türkiye Eenebi 1400 Kr. 27006, 730 , 4480 0809 . 300 Senenin 3 409 * ayık O 150 Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası HABEFR'in Güzellik Co'toru Kuponu: ,.sında zekâ ve ruhunun , gençliğini! Yazan: Niyazi Anmet Bugün En büyük şairimiz Abdülhak Hâmid'in doğum günüdür Eşsiz âbide'er yaratan Hâmid, 1850 de mi, 1852 de mi doğdu? Süleyman Nazif merhumla Bayan Lüsyen, yanlışlıkla Hâmidi iki yaş büyütmüşlerdi En büyük şairimiz Abdülhak Hâ- mit, bugün 866 yaşını idrak edi yor. (1) Pek çoksa da yaşlanan mahasin Yoktur sanırım zekâ için sin Diyen dahi şair, bugün de şahe- serler yarattığı sahada, debiyat saha ümidin büyüle babası Helimbaşı Abdülhak Molla haykıran eserler hazmlıyör. Hâmit, Bebekte Hekimbaşı yalı sında doğdu. Büyük babası Hekim- başı Abdülhak Molla, babası Tahran sefiri iken ölen Hayrullah efendidir Hâmit, ilk tahsilini Pariste yaptı.! Bundan sonraki tahsili tamamiyle! hususidir. Zamanının âlimlerinden Bahacttin, Selim Sabit, Hoca İshak! efendilerle Tahranda Mirza Hasan Şevketten Türkçe, Farsça ve Arapça okudu. Ba lisanlardan bişka İngi Viz ve Fransızcayı da pek iyi biliyor. Tahranda babası öldüğü vakit on altı aşmda idi. İstanbula döndü- ğü zaman maliye ve şuravıdevlet ka- İemlerinde bulundu. 1292 de Paris sefareti ikinci kâtibi oldu. Mâmit, iki sene Pariste kaldıktan sonra İstanbu-| # la döndü ve bir müddet Rizede mu” tasarrıf bulunan biraderi “Nasuhiniri yanında bulunduktan sonra'Poti şeh- benderliğine daha sonra da Colos baş sehbenderliğine tayin edildi. 1299 da Bombay baş şehbender. liğine tayin edilerek buradan ilk zev cesi Fatma hanrmın hastalığı yüzi den ayrıldı, Berutta çok sevdiği zev cesini kaybetti. Büyük Hâmid, bu ölümün mate- (1) Süleyman Nazif merhum ilik dels 1825 ylındn Hümldin 75 inci doğüm yılını kutlulamak için Galataz de büyük tir tören haz amda gene sekeri mia te ve) Yatımış, kendisine parlak biz türen yapılmıştı! Eu tarihten be nene sönra, büylük şairin 80 İnci doğum yılmın kutular sanslar birliğinde b dt. Ba kululnma * müdürü Rek Ahmet & Hâmdi ziyaret ederek tö> wlerini ona etmisti, Bimit| Rett Ahmet Sayen yicasetinden şierie #wiyetini ishar ederken, rak tevasmı Pp sekneninei yaşına ahenk ge sonra has isinin 40 p ererken £ etmisti An, Ra Bır, Bave Onel #nsum v tnt», Falmt Say n Masif rnerlmın “YA mit ciinü,, hasatı, şarmadan devam efe metedir. Bu noktaya işaret ederken, dahi çeltim”e 100 indi ve dalın fazla doğum yölermir dn! kutlulamak #sadetine erigmayi dileriz. | a, mini Makber, ölü, ebediyete haykırdı. Yüce şair, bundan sonra hayatı« nin 25 senesini geçirdiği Londraya tayin edildi. 1908 de Brüksel sefiri oldu. Meşrutiyet inkılâbından son” ra âyan azası ve âyan reis vekili ol du. Hâmit üçüncü Millet Meclisi se- çiminde İstanbul mebusu * seçildi ve hâlâ mebustur. Eserleri: Macerayı ask, Sabır ve sebat, İçli kız, Duhteri Hindu, Na zile, Nesteren, Tezer, Eşber, Diva» ne gönlüm, Sahra, Tarık, Makber, Bunlar odur, Bir sefilenin hasbıhali, Zeynep, Sardanapal, Finten, İlhami yatan, Turhan, Tayflar geçidi, Ruh- lar, Arziler, İbni Musa, Balâdan bir ses, Garam, yabancı dostlar, Hakan.. Bunlar odur da Beynelmilel bir şöhret olan en ü ikimizin yüksek duyuş ve ine tetkik, ciltler doldurur, Burada, her biri başlı başına bir edebiyat abidesi olan şiirlerinden mis. ralar alıyoruz: Makber:den Yareb bana bir melek âyan et Bir de beni öyle imtihan et Doğsun göreyim o mâh yerden Nurun çıka ey ilâh yerden Maksudu hayatı dermeyan et Ferdayı beşer nedir beyan et Ya fikrimi ruhuna kıl iysal Ya ruhumu hâkin revan et Madam şu aczi hilkatimle Mahşerler içinde vahdetimle En bikesiyim muvahhidinin En alçağıyım bu safilinin Kim olmalıdır cihanda yarab Ben olmazsam senin karinin En Diliyle GAİTNMZ dümesine Yarab bana ıztırap lâzım Her şeyde bir inlolâb lâzım Gölrten yere düşmeli dualar başa yağmak beliler şhir olunun ezel tepinsin Bin velvele bin kıyamet olsun ir inzyel olsun Lâkin bu derin süküt dinsin “Bi sölemiki İpi ümidim neşem, n idi her sün her dem Düşünürdüm o büyük sahrada Bani hal” eyleyeni tenhada Duruvorken hareketsiz sessiz Yere inmiş möğe benzerdi deniz Aksi tekbir ile dolmuş dereler, Secere etlerdi buna meşcereler mehtapta kim her küse (Devamı 11 incide)