f! d Wi 4 dJOJAWUON Y999U9J49gZ7) ayan — guys woyuapis yp puyz “önsş Wp wn Opİ04j ye uadvağ 40p14 KI “87401 ED p8t UYpLOfİ EDT “S9 pür 408 “oy wr “upguaozlin wofiou sinin yp VADĞ ydi swnj ME 22 “YS Op Ur armef arampour Vo UYyeğ sU pin Suajoji 8 jippvoşl MOPDUŞE aDLoİŞmö Sw an F40JI) “GOMEĞOpMY Gop yaou şponmog 995 “oynyoş op uş ayoju 3yağ (iter <04) OEM YIpOZNAŞ pey Up *Çoeliop 45p sapın BD) pe arraap vuran ym00$ 0 YOKYOL ogopyaMa öys, MAMİ MİDİ EML CAMIN MAİ “olm #öselişe 0 GEŞYIN APMŞİŞ POP SOPA OPEN, Nur, öp 18) ng opüamuoy *redokıpiğ 0491400 yaogunpapass Suu “JE SUOH : ğ; | ....... ta, a ey Li olsaydı,| verimi, j z YÖ bunu düşünmemiş. re i Snak iç tiz etmişsiniz! a Mraya gelmek çılgın» İğ... aş MN en ha lemek istemiyo- Tatmak için sara. Di hitap ederek; m diy, Yordu, müyüm yok- Sezar hayretle birl. Servantes garip Yerleştirildikten Cenaze merasi- Sonra da meza- Tuana yav. bire elindeki düşüren, lokan- söyleni- den kırardıktan ikipalof umönumyo oğyANZ Ud gomez “20puEY SEP yard ULA ON (OT) gPİN Ozyey zap 13 ilgoMsr — ug yönunyo ng (dŞ arp puşg “Baz urop We opnalj JaJA ug dap “EŞ OK (OL sw 15) Uoyopzoyg sea “goz pus eng İZTULSUpĞrey ONE -ujghunyo söyl, Oyupığuğu OUA oa znunfnyo wp Jalg app? PrEpiğEİU EIUOS UYINIP! snunyO 14ansudd VONVMATIY “uy#gussp Uanou J8UJ9S Yı uzağ yds Surg SO Le) (roanfi) “yonel “(6n5)) :2n7 “Çopfioaj) sopnaza “(apoy) Z(OH “(doziloy) :assne “(upguazfiv ) :uyeguosyı op va “a Turtey NUN p Urupna L TUEX “ape Pağ sumlamso$ pas darp en Feyat zman Sİ oy&zap ço “Ghupo — gohoN) *Ka) aoauy7 ep ul — ZWOM — (0900p — g0) *(p) amyoş öp uy — gyo — “(musvanli yoğ — ivan) Ka) uoreğlopury Wp uy — ZyoM — 1804'18yaa YONYA'IY 4a|9U3U9D olUNO araşıyasy (sop) sase *(şp) ası MN FAUSTA — Diri olarak mezara nüz? — Doğru yavrum.. Fakat (bardağın içindeki nefis şarabın yere (dökülmesi çok yazık, çünkü bu, yerleri yıkamak için değil bize neşe ve kuvvet vermek için yapılmıştır. Ve Partayan kızın yüzüne bakarak neşeli bir kahkaha savurdu. Şövalyenin bakışları üzerine büsbü- tün kızaran Juana, ürperdi ve: — Ne dehşet verici bir şey, diye mi. rildandı. Servantesle Don Sezar da bütün 40- ğuk kanlılıklarına rağmen ürpermekten kendilerini alamadılar ve Servantes tit- rek bir sesle: — Hakikaten dehşet! diye murıldan. dr, Don Sezar hayretle sordu: — Ve siz orydan kurtuldunüz? — Şüphesiz. Çünkü işte karşınızda. yım. — Tevekkeli değil, yüzünüz bembe- yazdr. — Ne yaparsınız dostum insan ölün. ca... Juana istavroz getirerek: — Yarabbim... diye mırıldandı. — Böyle korkmayın kızım. Ben öl. düysem ayni zamanda diriyim de... Çün kü diri ölüyüm... Ciddi bir tarzda edilen bu alay Öze. rine, Juana sıvışmaktan başka çare bu. Jamadr. Çünkü heyecanmı gizliyemiye- ceğini anlıyordu. Koşarak masadan u- zaklaştı ve odasına gitti, Merak ve heyecan içinde bunalmışa dönen Servantes: — Anlatınız şövalye, dedi, halinizden anlaşılıyor ki, müthiş bir sergüzeştten gömüldüğü- ALMANCA DERSLERİ ALMANCA DERSLERİ tren, katar, .ler, -lar hayhay!, elbette, taşımak als — nazaran üzerinde emin, gerçek der Wâgen, . — araba, vagon, . lar der Zug, Züge jawohl! w diş Schule, .n * okul, mekteb, . ler Teb — sevinçli, sevgili heute — bugün neu yeni aus - den,dan daran sicher tragen - çocuk Brkek çocuk nerede du. Erkek 7 — Hareketifade eden fiillerin susli de: Wohin: ne- reye” dir. Meselâ gitmek, gelmek gibi fiiller hareketli İlilerdendir. Birkaç sunal soralım ve cevap verelim: — Wohin gehen dile Kinder? — Çocuklar nereye gi. — Der Vater silzt auf dem Sfuhi — Baba sardalye de oturuyor. Der Knabe steht neben dem Tisch, — Wo steht der Knabo? masanm yaninda duruyor. ruyor? Birkaç misal görelim: * — Wo sitzt der Vater? — Baba nerede oturuyor? WORTLIYAN FAUSTA — Pardayan elinizde mi (dediniz? Sizin mi?.. Kristobal ayni samimi sevinçle bağır- dı: — Evet madam benim elimdedir. Fausta adama doğru iki adım attı ve gözlerini ona dikerek âmirane Mir ses. le: — İzah edinir, dedi. — Madam, Sir dö Pardayan, halika. zırda lokantada karımı Oo doyurmakla meşguldür. Bu lokanta benim adamla- rım tarafından muhasara altına alınmış tır. Buradan çıkar çıkmaz on kişiyle o- rayâ giderek herifi yakalıyacağım. Fausta sevincine rağmen, bir serseri, nin Pardayanı yakalamasına ve Üstelik kendisine “herif, diye hitap (o etmesine kızmıştı, hiddetle; — Herif mi?.. Herif de kim? diye ba- gırdı Kristobal, şaşalamıştı. * — Pardayandan bahsediyorum, maâ- dam . — Yani mösyö şövalye dö Pardayan demek istiyorsunuz! Kristobalin hayreti büsbütün artmış. tı: — Öyle olsun, diye mırıldandı, mös- yö şövalye dö Pardayanı size getireceği men oracıkta öbür dünyaya yakalıyarak yollarız... Sıfalların şiddet ve kuvvetini artırma ali — yaşlı, — Die Kinder gehen in diz Schule. - Çocuklar mek- tebe gidiyorlar. | İ Yahud isterseniz he-| Merhalde bu daha hayırkı olur. Pausta düşünüyo; "“Tevekkeli değil, aşağılrk, bayağı bir serserinin Pardayan: naml yakalıyabi. İeceğine hayret ediyor, inanmıyordum.. 'Tabii.. buna imkân mı var? Ve müstehizi bir sesle Kristobale hi- tap etti: — Pardayan elimdedir dediğiniz bur muyelu?.. Yanmızdaki on kişiyle bera ber kendinizi de öldürteceksiniz. küçük manalarına gelen bu kelimeler bu şekilde kulla” nimaz. Hangi kelimeyi sıfatlandırıyorsa o kelimenin cin. 8 en yaşlı jung > genç Kicinst - jüngst - #ltest ve ilh. en yaşir, en genç, en Jünger — daha genç jlingst — en genç klein — küçük kloiner — daha küçük kleinst — en küçük acer — daha yaşlı sine uyar. Yani erkekse sonuna; er, dişiyzse Sonuna: « Bitest cinss'z59 sonuna: es alır ve göyle olur: Kız odaya ise barfitarif!:: (dem), disi — (Nerede? — Masada.) 1 — Wo: Nerede? sualinin cevaplarında isim erkek — Wo? — İn der Schule (4), - — Wohin gehit das Mödchen? — Kız nereve gidiyor? — Das Mâdchen geht in das Zimmer veya cinasizse harfitarifi: (der) olur. Yani yedinci derste gördüğümüz harfitarif — Wo? — Avf Pie Tiseh (*), tasrifindeki ücüncü hal, Birer misal gösterelim 129 Kristobal kendisinden emin bir tavır. la: — Öyle mi zannediyorsunuz madam? dedi. Pausta soğuk bir sesle cevap verdi: — Bundin eminim! — Öyleyse. yirmi kişiyle oraya gide remi, — Bu da kâfi değil! Sir şövalye 8 Pardayanı tanımıyorsunuz. Kristobal itiraz edecekti. Fakat Fa: ustanm âmirane bir işaret üzerine sus- mağa mecbur oldu. Fanst# masasına döndü ve küçük bir parşümen üzerine yeniden bazı şeyler yazdıktan sonra: — İşte size yirmi bin liralık bir bona daha,. Eğer isterseniz, bu sizin olacak. tır. Kristobal çıldıracaktı: — Benim mi olacak?. Ne yapmam lâzım ?.. Söyleyin derhal yapayım. Fausta: — Şimdi dikektle beni dinleyin, de. di. Ve bir müddet düşündükten sonra, sakin ve yavaş bir sesle (talimatlarını verdi: Bu işi bitirdikten sonra da elin- deki bonoyu ihtimamla katlayarak göğ- süne yerleştirdi ve: — Muvaffak olursanız bu bono sizin. dir, dedi. Kristobal kurnaz ve sinsi bir tebes- sümle: — Benim olacağına şüphe madam, dedi. — Şimdi derhal faaliyete (geçiniz, çünkü kaybedecek vaktimiz yoktur. Kristobal, tereddüt ve sıkılganlıklar — Madamt!.. diye mırıldandı. — Gene ne var? — Güzel çingenenin Barba Rojaya verilmiyeceğini vaadetmiştiniz, o—o—o—|( * heyecan ve (o sevincinden yoktur âltester (0) — ülteste (4) — öltestes (9). Der Vüter ist jung (Nerede? — Mektepte.) — Wo? — İn dem Zimmer (©). baba gençtir. Der Knabe ist jüngster — erkek çocuk en gençtir,! Der Onkel ist jlinger — amca daha gençtir (Nerede? — Odada). 2 — Wohim: Nereye? sualinin cevaplarında isim en