O karlı, tipili, kapanık hava İi- man dışında volta vurarak fırsat arı- yan amiral Nahimof için ele geçmez bir fısattı. O gün saat ona doğru fi- lonun amiral sancak Oo gemisi olan “İmparatoriçe Mariya,, kalyonunun mizena direğinin işaret çubuklarında renk renk flâmalar yükseldi. Çarın amirali şu işareti kaldırmıştı: , — Harbe bazır olunuz! Sinop li-i manına doğru rota tutunuz! ! Düşman filosu şimdi iki kolone halinde Sinop limanma dağru ilerli-| yordu. Sancak kolonesi bizzat ami- ral Nahimofun kumandası altında idi. ve “İmparatoriçe Mariya,, , “Çeşme,, ve “Kostantin,, kalyonlarndan mür| rekkepti. Amiral Novosilski kuman! dâsı altımda bulunan iskele kolonesi! ise “Paris,, , “Rostilav,, ve "Trisyo- yetelya,, üç anbarlılarından mürek-| kepti. Komilofun kumandası altında”) ki dört vapur Türk gemilerini çıkıp! kurtulmalarma mâni olmak için li man dışmda karakol bırakılmışlardı. Amiral Nahimofun gemileri ten-| teleri sara edilmiş, harbe hazır bir halde Sinop limanma doğru ilerler ken Osmanlı amiralı dakika geçtikçe kendine yaklaşan büyük tehlikeden haberdar olamadı. o! Moskoflar Sinoba gittikçe yakla. şiyorlardı. Şimdi bütün gözler Nahi- mofun sancak gemisine dikilmiş, bu geminin çubuklarında yükselecek: — Başla ateş!.. emrini bekliyor Düşman talim ateşi yapma ya gidiryormuş gibi emin ve müste- rihti Çünkü karşılaşacağı Türk gemi” lerinin hafif gemilerden ibaret oldu- ğunu biliyordu. Biraç sonra biribirine saldıracak iki düşman deniz kuvveti arasındaki kuvvet farkı lâyıkiyle anlryabilmek için Bay Fevzinin “Deniz muharebe- leri,, ismindeki eserinin şu satırlarma bir göz atmak kâfidir: Ekserisi kalyon sınıfından ağır hattı harp gemilerinden müteşekkil olan Rus filosunun bir bordaya te vecciih edebilen, 38 Tane 68 fundluk 206 36 68. ,, 24 n Ağır çaplı topu vardı. Bu ezici top kuvvetine karşı kor vet ve firkateyn gibi zamanın zayıf gemilerinden teşekkül (eden Türk filosunun bir bordaya tevcih edebile- ceği İ4l top icinde 24 fundluğu ge- / çen ağır top olmadığı gibi mevcutla” rm hepsi de som gülle atan eski, ber bat şeylerdi. Buna mukabil düşman topları kumbara atıyorlardı. Vakıa Sinop kalesinde de birkaç eski top vardı. o Lâkin bunlar 20, fundluk ve daha küçük çaplı harp kıvmetlerini çoktan kavbetmiş si- lâhlardı. Bir kaleden, bir istibkâmdan ziyade eski silâhlar müzesine lâyık toplardı.,,, HARP İşte amiral Nahimof, müsait rüz” gör kullanarak Sinop limanma he men hemen görünmeden (inmiş ve Osmanlı filosunu demir üzerinde bas tırmıştı. Kar tinisi düşmanım limana girmesinin görülmesine mâni olmuş- tu, Sinop limanma kapanıp kalmış olması kifayet etmiyormuş gibi ka- rakol yaptırmak suretiyle | filosunu emniyet altına almayı da ihmal et miş olan Osmanlı amirali hiç bir şey görememiş, düşman vaklaştığmı iş iş- ten geçtikten sonra farkedebilmişti. Amiral Nahimof ezici kuvvetiyle limana inip top menzili dehiline gir. dikten sonradır ki Osmanlı gemile- rinde asker silâh başı edildi. Zaten gemilerin mürettebatından! bir kısmı karada idi. Bu vaziyet ve; | şerait içinde yiğit Türk denizcileri! mahv ve harabi yüzde bes aktı. Evvelâ ditsmanm ğü vardı. Sonra top, arasında hiç bir itün bunlar yetişmi- ” ” Sinop muharebesi Harbe hazır olunuz! Sinop iimanına doğru rota tutunuz! Yazan: A. Cemalettin Saracoğlu yormuş gibi filo demir üzerinde ya" tarken baskına uğramıştı. Tıpkı bi- risinin elinde çakı, karşısındakinin elinde son sistem bir tabanca bulu- nan iki hasmın çarpışması gibi bir şey. Büna rağmen yılmak nedir za” ten bilmiyen Türk denizcileri yılma” dılar. Onlar kumandan diye başla- rına getirilmiş gafil adamın bağışla! namıyan kabahatini temiz kanlariy” le ödiyeceklerdi. Alelacele gemiler harbe hazırlan dı. Yani Türk denizcileri bu kahir kuvvet karşısında şanlı bir ölümle ök meğe hazırlandılar. Zaten yapacak başka bir şey de yoktu. | Düşman gemileri top Gilimei gelince İva amiral Hüseyin paşanın sancak gemisi olan ,,Nizamiye,, ilk; yaylımı yaptı. Bu müddet zarfında düşman da Osmanlı filosundan bin metre mesâfede ofundademir etti. Osmanlı gemilerine ateşe başladı. Os manlt amirali kendi sancak gemisi 0- lan “Avnliilâh,, firkoteynin işaret se- tenine şu işareti kaldırmıştı: — Harbe başlayınız. Millet ve devlet uğrunda canını feda edinciye kadar çalışmak muktezai hamiyet- tir. i İşte bu işaretin kaldırılmasından sonradır ki “Nizamiye, ilk mermile” ri düşmana savurmuş ve harp bu su- retle artık bir emrivaki olmuştu. Amiral Nahimofun sancak gemi- si olan “İmparatoriçe Mariya,, kak! yonu iki Türk firkateyni arasma ei mirlemis ve ezici ateşiyle iki talisiz! Türk teknesini hırpolamıya başlar, mıştı. (Devamı var) Valeri kalktı, babası kına (o yardım için atıldı; - Krem, topuğunu hir döktora göstere im. — Bu akşam iyileşir, yatağıma (o uzana tağım, latirahnt edeceğim, Kimsenin de yib zünü görmiyeceğim, Ve gin; kadın gölerek babamnm yardımr) si reddetti, biraz topallıyarak odasına girdi. Biraz sonra babası odaya girerek sordu: — Biter seni görmek istiyor. Girebilir mi? — Eğer konuşmaş pek uzun sürmiyecek- se. Fiter İlinn İle, ayaklarının ucuna basarak odaya girdi, — Sizi böyle gördilğilme çok müteessirim? Manmafin, çabuk gezer Ümit ediyorum! Ras batmz almaym. Mreyö Hovet mektuplarını Ookumak icin! gene aşağıya inince Fiter tavrı değiştire. Tek sordu: — Dün akşam neredeydiniz? — Yatakta. — Evveki gece? — Gene yatakta, — O halde tir suni sorayım: “Limehouse,, elvarında Koldhartur Smit adi: birini arama ga giden Kömdi? Gene kız sabırsızlığını anlatan bir bareket yaptı. Fakat Piter devam etti ; — Dürunur, mösyü Koldnartar Sriti ae rarken, hemen bütüm möşterilöri Çinli va senet olan hir iokantaya gitmediniz mi? ve o cnnda müthiş Me kavga başlamadı mn? Valeri o gecenin hatirasile titredi. Piter: «— Bereket versin, diye devam etli. Bir İnelliz remieisdi söz! kurtardı. LAkin daha «| vel avntmından . yaralanmantırıZ. — Yoln o verlej Biz miydiniz? i — Hayır. Adamlarımdan (Biri, Muavin; iyi Bir çocuktur. Fakat se İçin oraya katta Mizimdi, Kr serip Tellarrilen nara aldeğrar, Reflarinin ana İm narnvı vektile kendine yapmış olö- mi yofitbiş bir yardımdan verdiğini tdliymre; dum. Va » t de, — Evet bhiyorum. Koldharbur Binit pek sayi damdin vA ANN milaananarine geler ter e bey ipten kazririnn kurtulma adam. imrder, İ Fitar bunları söylerken datemdı Meni) — Demek, dedi, Kolat Emit de Bas lamidin para alver. » Bilmiyordum. Püre | saredan öğrendiniz. mese evvel görmem Geçen tefrikaların hülüsası: Padişaha tairdim edilecek pek gii- zel bir Venedikli kontes seruyk.| lardan Mihrümak e arkadaş ol. muştur. Ona esrarını anlatıyor, “ Mn — Bakire değil miydiniz?.. — Değildim... Çerkes halayığının yüzünde korku ve endişe alâmetleri belirdi: — Peki şimdi... Şimdi ne yapacak. SINIZ... — Dur hele, — Fakat şunu bilmiyor musunuz ki, padişahım koynuna verilen bir kız #2” yet bakire çıkmazsa işler sarpa sa. rar. — Tahmin ediyorum kardeşim... — Öyleyse. — Fakat beni vaktiyle alacak olan! delikanlı da, bu hususta, sizin padi şahtan daha ez sert değildi. Esasen! bizde, “İsmet kemeri” denen bir şey vardır bilmiyor musun? — Bilmiyorum... O da nedir? — Şövalyeler seyahate çıkarlarken ve karılarını evde yalnız bırakırlar . ken, onların sadakatlerinden emin ol. mak için, bellerine bir kemer takarlar, | Bu kemer bacaklar nahiyesini öyle, muhafaza eder ki, onu takan bir ka! dımı ordunun İçine koyuversen koca - sına sadakatsizlik edemez. İşte, bi . zim erkekler de o derece müteassıptır. YAZAN: Edgar Wallace ÇEVİREN: fa Valeri doğrudan doğruya cevap vermedi: — Para mukabi'inde öğrendim, Fakat ve rilen malümatım dağru olduğuna eminim. — İyi ki Koldkaftır Smit o gece yoktu. Zira, şimdi çoktan Bellamiye haber vermiş olurdu ve boğuna bir tehlikeye daha girmiş olurdunuz. Birdenbire Valeri ağtamağa başladı, F. ter bu manzara karşımda şaşırmıştı. Adata' nefesi tututmustu. Nihayet genç Kiz: — Har şeyi tecrübe ettim, dedi, her şey başvurdum. Kendimi, bütün dünya potlat, rinden daha akıllı ve onların bulamadıkları; sayi batntileceğimi zannediyordum. Görüye rum ki yanimışım. İk! gencin bakışları birleşmişti. Piter: — Mis Hovet, dedi, ankım bir kaya! peşine! de kosmuş olmayasmız. İ — Hayır, Hayır. Eminim ki bir hayal gi, İçimden bir şey bana bu İşte devam el” memi, mutlaka bir netice elde o edeceğim! söylüyor. — O hade, bana, bu aradıfmız kadınm kim elduğunu söyüyebilir minimiz? — Nizslenef #öyliyemem, Bu, bana mit gis! mayan bir srâm, ÇOCUK KATİLİ Yazı işleri müdürü, Erik Hollanda, Pe, kaya giderek Gön Vud ile görüşmek ve bir seri makale yazmak teklirinde bulunmuştu «| Sgik Holland İnt teh emerenemiyetle kes bul etmisti, Nede olsa küçük bir o seveheti fakat asil onu msmrin eden şey Vvd nel çocik yuvaları hakkında milâkat yapmab-| tan givade, Amerikatmm, ema, Kartın. öten İlnda berahar yemek yedikleri gür Bellami hınkitendn izahat vermek vasdi idi. Yorucu bir deni? #eyahatinden sonra Seik Holland “Felrikava erktı, trene bindi. Yağ» murlu bir hava (ği, Böylece erlemtii bir yo' culuk daha geçti, Nisayet ENİK, 94 numaran) köşkün Kantar çaldı, Kimse cevap vermesi.) ifnet, #çünel bir teşebbüs gene netimesi? kaldı, Gnzeteri şaşırmışlı, o Htrafına bakındı Köşkün arka tarafına gitti. Orada bir kapı Mscera ve aşk romanı JO Demek ki yolda esir taciri Hacı Musta taarruz etti? Fakat, ne münasebet ? Bu tâ seni padişaha arzedemezdi. Çünkü padi$ bakire olmıyan bir kız verilemez! lar... Sizin haepsiniz, daha geniş... Ya. ni, koskoca binalar, bahçeler dahilin- de bir harem... Bizim hapsimiz ise, vü cudumuza yapışık... İkisinin de mak - sadı, “namus koruması”, Çerkes halayık, şaştı, güldü. Ke . mer hakkmda daha tafsilât isteği, Kontes, bir kâğıt üzerine bunun res . mini yaptı. Fakat, fazla tafsilâta ha. cet yol. Çünkü bu kemerlerin bir - çokları, müzelerde de muhafaza edil - mektedir. Karilerimiz elbette resimle. rini olsun görmüşlerdir. Kontes, devam etti. — Fakat bunları yalnız kocalar ka. rılarma takar... Kizlar ise, evli kadm. | lara nispeten serbest bırakılır. — Bizim çerkeslerde de öyledir. Kızlar kendilerine kısmet aramak i - çin sergest bırakılır... İffet ve ismet hudutlarını tecavüz etmemek şartiy - le... Ancak evlendikten sonra kaçar . lar... — Hah, tamam. Bütün âdetler aşa. ğı yukarı biribirine benziyor... Bunun da sebebi meydanda... Çünkü, kızm namusunu muhafaza eğip etmediğini de anlamak zaten kolavdır.. Eğer ede. mediyse vay haline... İşte kardeşim, Ben, muhafara edemedim... Kendimi tutamadım. Evvelâ... Gözlerinin içine baktı: . — Söyliyeyim mi?.. — Söyle... Söyle... daha vardı. Çaldı, İhliyar bir kadın kapıyı açtı, Gazsteri kendisinin kim oldugunu söy- teyincs ona içeri a'dı, Con Vud, yüksek tavanlı uzun bir odade, onu bekliyordu. Odanm bütün duvari kitap la dölü İdi. Kendisi yazı masasmaâa oturuyor du, Spik Holland görünce: — Ernyo, dedi, bu pis havada genö geldi» mia, Siz3, çocuk yuva'arı hakkmda isteği, niz bütün malömatı © vereceğim. Zira, be mesclş İlrerinde ne kadar çok neşriyst yap» tea o kadar iyidir. Oturdular ve uzun uzun görüştüler. Hi. metçi kadın kahve, sonra (o şarap ve Makal getişm'ıti. Nihavet gazetdei: — Mösyö Vue, desi, öyle zannediyorum | kt Belirmi bakkında birçok şeyler biliyer sunuz, fent #üemele fatemiyorsunuz. Vud, masasınm fzerinda duran gayet gi- zel alim bis beste oynuyordu, — Evet, dedi, onu artıracak kadar malf- matım var, Bpik zaşmdı: — Oru astmacak Kağar malümat sahit”, misiniz? demek mesele ciddi, — Evet, od4r, Fakat tahmin ettiğiniz &r- dar değil. Çünkü söyilyeceğim şeyleri çok itimat etüğim bir adama, yani size mahrem! olarak #öyliyeceğim. Bu itibarla... Gassteci mahrem şeylerden ngiret eder di, Psknt 0 min merakı ga'eba çaldr ve nom retmiyeceğine dai? süz verdikten sonra dir*| Yemeğe Darlerir. Vud dedi ki; — Bu #üyliyeceklerimi isteta mada» olr. cak hiçbir delile akin değilim. Hiç. Mesele) bir çosuğa a'ttir, Bellami hayal meyaj he- tırtamıSım bir çocuğun ölümüne sebep o'- mustur. Cmayeli o mu, yoksa adamlarından bir mi yaptı, bilmiyorum, Fakat (bildiğim bir şey varsa, onüt çocuklardan nefret etil, Hale, Zannedersem size Ha'laminta çocuklar için yanığın tenşbblina yardım edip etin. verevine diir çektiğim telgrafı hatırlıyor: İ sunuz Bu bir Mileaden Sbaretti, Act birli *İfe, Fakat Kendimi tutamadım ve telgrafı | çektim, Emiatm ki, bir çocuğa yardım ei” mektenie, SON parasını denisa atar, | — Bana, Bellaminin ne yaptığını söytiyce tir misiniz? — Evet Bundan çok evvel © Amerikada bir bidise 0'du. Fakat dostum. size şimdilik Kazı derecede bir şeyler sliyledim zannediyor»; rum. Piime kat'i deliller gecinse daha vazih, ve kat? malümat veririm. Bu iş (o Üzerinde sene'erdenkari Uğraşan Iki sönmım var, B5| ri Londrada, biri Amerika#a meşgul oluyor.| ç (Devam var) İ Ha ağlarım, b — Eogboğuz deği! — Yok, yök. BP rarınızı ölünceye K#© derim. g i — Yemin et.. — Vallahi... li Kontes bir an dur yf — Sen eskiden ö dın? Yoksa buray# mi din değiştirdi. » — Eskiden müs” — Eh öyleyse gi latayım.. Ben, > rı saçlı, mavi gözlü ” la şakalışmıya bi#. landı bilsen... Al © ç müddet gittik... FSİ ka oldu.. Anlıyor “4 mem İcap eden şeyi — Vayyyu Babe mez... yi — Vermez elbeti* Een katolik, Mİ asilzade, o esir.. *P de gebertir aliyi p servetini kaybet : nun, sehibi bir yari oynuya sıfırı tüke” ları, köylerini, © rını, balık avlams < rini, birer birr ümidi beni ze! direrek buna mukabil mekti, Göğüs geçirdi: — Zavallı m ümidini de- kaybe” kaybetti. Demin EH ken de işittin ye a Irm bu acı bah y dan açalım... Hulisi ye uşakla mesele hall” la kanar mıyım YO gi rıldı nacak?" GİY? “e dım hangi e sırada, izdivaç cd” geliyordu da: “Ya fe çatarsam eni tiril tiril titriyor. bir asitzadeye bi€ recektim... Meğefs yokken, babam, * den olan nişan müş. O da beni i# danışmışlar. EB kesilmiz... Niha deyi verdi; “NİŞ zengin ve gençtir ziyetler varı. a bir tek meziset” mus ve ismetindii ranılan şey A kalmamıştı. Aldi agi a m ii lk az mm minin mii yaklaştıkça öğün versin ki garı y| cap elti de mu” kurtuldum... Get? “gi dince bir oh ğeğir ram dikketini gittikten sonra »« dedi. . Sende ada rarmı ağz! "Seni gidi yal lar!" diye bir *9 dı. Lâkin, allah derdimin çaresini güvercin