Yazan: A. Cemalettin Saracoğlu “Demirhisar,, ın - heyecanlı sergüzeştleri Tekneyi hafifletmek için kömürden bir kısmının denize atılmasını tavsiye ettiler Zaten düşmanm yeni ve saatte| 30 milden fazla süratle seyreden kuv l yetli muhripleri önünde mini mini “Demirhisar,, eski ve yıpranmış ma- kineleriyle uzun müddet sürat müsa- bakası yapamazdı. Hiç olmazsa en yakm Türk top-! rağına erişebilmek için en emin çare-| yi gene Türk zabitleri gördüler ve! Fon Firks'e geminin çok ağır olması dolayısiyle süratinden kaybettiğini ve tekneyi hafifletmek için kömürden bir kısmının denize atılmasını tav. siye| ettiler, Halbuki Fon Firks bu tavsiyeye yanaşmadı; dar düşünceli Alman, sanki “Demirhisar,, ı mahvetmeğe| andiçmiş gibi, kömürün bir zerresini bile feda edemiyeceği cevabmı verdi. ““Demirhisar,, kumanda heyeti şu ka- Tarı vermişti: Sakız adasmm cenup| burnunu dolaşın Çeşmeye ve yahut mahfuz başka bir Türk limanma se ğımmak.... Evet ama, düşman muhripleri git- tkçe yaklaşıyorlardı. Dürbinle bakıldığı zaman İngiliz mubhriplerinin yüksek ve keskin pro-| valarmın, - bir ustura ağzı gibi, suları! yarıp köpürterek koştukları, yaklaş-! tıklart iyiden iyi farkediliyordu. Bu şerait icinde Çeşmeye varılabilmesi bir istifham işareti halinde herkesin beymi işinde bükülüyordu. Başka bir çare daha vardı ki, bu son çar» idi: Bitaraf bir limana iltica. Fon Firks düşmanm gittikce yaklaş” makta olduğunu görünce Psara ada- samdan yakm geçilerek icabmda ora- yaya girilmesini emretti. Artık ber kes bu ölüm koşusunun sonuna yak- aşmakta olduğunu hissediyordu. Tam busmada kazan önünde kumanda etmekte olan Alman gedik li namzedi Kravze yukarıya gelerek! fanm bozulmuş olduğunu rapor etti. Fan stimle çalısır bir nevi körük- tür ve stim kaldırılıp sürat yükseltir mek istenildiği zaman bu cibaz çalış- tarılır. “Demirhisar,, da bu cihazm bo- bulması üzerine torpitobotun esasen fazla olmıyan sürati bir hayli daha düşmüştü. İki kocaman muhrip ta” rafından takip edilirken Demirhisar- da zuhur eden bu arıza büyük bir ta” İisizlik, telâfisi mümkün olmıyan aksilikti. Halbuki Fan cihazmın kızıp bozulmasında geminin ocaklarına! memur edilmiş olan Alman gediklisi | Kravzenin büyük bir mesuliyet ve kö bahati vardı: Demirhasrdaki diğer! Almanlar gibi burnu havada olan bu! gedikli taslağı körük makinesinin val| İns eline almış ve bu valfın ayariyle! yalnız kendisi meşgul olmuş, oraya kimssyi yaklaştırmamıştı. Yalnız bu acemi itelâş ve beyecanla yağ vermeyi unutmuş ve| böyle tehlikeli bir zamanda körük ma! kines kızmasna sebep olmuştu. Denilebilir ki, *“Demirhisar, mm| elden çıkmasma düşmandan ziyade| onun icinde müttefik sıfatiyle yerleş- Girilmiş olan Alman denizcileri sebep| olmuşlardır. l Alman gediklisinin “Demirhisar,, m hayatma mal olanbu ahmakça ihmelini bir Türk denizcisi o kısmen telâfi etti ve çarkçı başı kazan önüne derhal su vererek fan soğutuldu, bu! kıymetli cihazin yeniden ii si te- min edilmiş oldu. Lâkin ne care ki çok kiymetli da” İ kikalar kaybedilmiş, İnci leri "Demirhisar,, ım yoldan dü sinden istifade ile düşmanm sür mubrioleri ile cesur fakat yıpranmış “Türk botu arasındaki mesafe bir hay- Yi azalmıştı. Deniz harplerinde öyle dakikalar, hatta saniyeler vardır ki, kıymetlerine baha biçilmez ve bazan bir geminin hatta koca (bir filonun mukadderatı o dakika veya saniyeden İ müddet zarfında " | rum istifade edilmesi ve yahut edilmeme" si yüzünden değişir. İşte Demirhisa- rm körük makinesinin kızması böyle şsametli bir dakikaya tesadüf etmiş olduğundan geminin mukadderatı ü- zerinde büyük bir rol oynamıştır. “Demirhisar,, m kazanları önün. de Alman gediklisinin beceriksizliği yüzünden bir facia cereyan ederken geminin kumanda köprüsü de heye- canlı bir müzakereye sabne teşkil ediyordu. Biraz evvel geminin yükünü Ha-| fifletip süratini arttırmak için fazla kö ün denize atılmasını kabul et memiş olan süvari Fon Firks şimdi bizzat kendisi kömürlerin denize &- tılmasını teklif ediyordu. Biraz sonra zabitan, efrat işe sarılarak güverte- deki kömür çuvallarını denize atmıya başladılar. Bu iş bitince efrat man- gasımdaki kömürlerin atılması ka" rarlaştı. Lâkin kıç üstündeki yağ do- lu iki fıçımın atılmaması ve sona kadar muhafazası icap ediyordu. Bu Demirhisar,, la o- nun peşindeki kuvvetli düşman tek- neleri arasndaki mesafe epey inmiş" ti. Bu vaziyet karşısında yağ fıçı» larınm da fedası İzm geliyordu; fi. çılâr da atıldı. — Fiter, dedi. Sizden bir şey rica edeceğim! Dirjeğiniz. Babam beni merak © edip durum, yor. Kendisi ihtiyardır ve bir genç kısmı yal mız sokağa çıkabileceğini kabul etmek iste miyor, Bu itibarla, refakatime, Bir polim has Ayçal bilo vermeği düşündü. Fiter genç kıza bu sırada verilmemesi iel #rmgelen bir cevap verdi: — Babanız akntlı bir adamdır. Valeri sinirtendi fa — Ben de, dedi. Öyle zannediyorum, hat #A una eminim, Yalnız hakikat şu ki. Yal nez olmak istiyorum. Zaman elnyor ki, bü- tüh gin tek Bedma Kalmak istiyorum, Bi mem siz böyle bir İhtiyacm ne olduğunu Mir sizsiniz” — Arlryorumu — Halbuki, babam beni tiyatroda - veya müzede, falan zannetmezse, bir türlü rahat yyen böyle yerlere götürmem. muhatülnm bu kadar aptal ola cağını tahmin etmiyordu. Sinirlerini zapte.| ze, dedi, ağikıça söyliyeceğim. Ricam| şu. Yarm sabah gelip beni alaoakısmız. Soz”) rn, beni yalnız başımın bırlencaltımız. Öte mobile, yalnız, bir yere gilrek (istiyorum. Sonra buluşuruz. Eve dönünce, babama, besi raber, kürek çektiğimizi söylersiniz. Fakat pek de mevsimi değil — Başka bir şey uydururuz. Zaten babam, çarşamba alsam İskoşyaya gidiyor, - Yanl, eğer iyi avladımsa, berabar çıkr- ve #iy İwtedifiniz yere pidecalesiniz* 'sleri derin bir nefes alarn'i dedi ki: — Aman no zekisiniz! Evet. Banu istiyc” Piter, nltm sepir bnatonu te kumlar üze *tdrras, Genç km sak şımları söyledi: - Abel Bellaminin harekâtı hakkında tet kieat ve tahkikata bulunmak işini beşkala. kız. Bu Mir kadmm O yâpacağı iş Bğer din, polla, Krigerin evinin ars) kasmdaki ormanı âraştırmağı önşünseydi, Gel rada niçin bulunduğunuzu izah etmeltte güc Yik çekerdiniz? Vnteri, biran sapar; kestidi, DH ubutdu ndaki adama bakarak kekeledi: öy. Mönyö,, Fiber. Anlayn,, mryorum e'iikanir etrafina göz gezürdi ve samimi bir gekilde gülerek: « Afis Fovet, dedi, daha geçen gün sabahe a kadar boş durduğumu, o Biçbir şeyle meşştl olmadığımı tir kahahat olarak yüzüme vurdunuz, (o tenbeliğiriden şikâyeti ettiniz. Halbuki bir tebbelin, etrafında olan biteni görmeğe çok vakti vardır. Buzun içini dün, apartımanmn penceresiniden bakarken, gözler Macera ve aşk romanı ii Ey muhterem kadın! Oğlunu din uğruna ku" ediyorsun. Bu fedakârlığın Allah huzurun” Ibrahiminkindan bile daha makbule geçeli Geçen tefrikaların hülüsası: ! Üçüncü Muradm biricci zevcesi, Sa #iye sultandır.: Bu kadın, aslen Cene) tolkinatta bulunuyor. see — Emredeteğim bir adamı vurman. dı: —!... — İtaat edecek enisin ? Siyah kadife gözlerini Hasanın göz -! leri içine dikmişti: Onu âdeta manyeti-| xe ediyordu. Adeta değil, adam akik manyetizet... Hasan kekeledi: — Edeceğim.. — Hayır, öyle olmaz.. Daha kat'i söys/ le. Daha candan Daha kendinden emin olarak.. İtaat edecek misin? — Edeceğim. edeceğim... Artık, iyice nüfuz altına girmişti. Fakat, Safiye Sultan, bir kaplan hır. siyle, şikârını büsbütün pençesine al mak istedi, — Srök ile imanla söyle.. getirir gibi. Gözlerini semalara çevi - rerek.. Allahın huzurunda yemin ede- rek... De ki: “Safiye Sultan bana ne &mrederse, kimi öldür derse öldürece- Şahadet İ leri getiren odur.. Edgar Wallace ÇEVİREN: fa sisin bir takel ile Sen Ceymiz enkei geçtiğinizi ve Kriyerin Ford otomobilini te kip ettiğinizi gördüm — Demek Krigeri tarryordunuz? — Eb, biraz tanıyordum. Ben birçok kim- seleri ve bazılarmı çok İy! tanırım. Bazs'şey teri de iyi bilirim. M taksiden Rield Road'da inip penbe yürüdüğünüzü, orman köşkün bahçesine çitten atlayarak girdiğini ri. ve alışam üzeri seat sekize Kadar örme) da kaldığınızı bitiyorum. — Bütün bunlar tahminden ibaret Bas tam, size, yemeğe dönrediğimi söylemiş 0 Piter gülümsedi! -— Ben da orada “im. Haş orada olduğu maa mütesesirim. Aksi takdirde, Odostumur Yeşil hayalein kim olduğunu öğrenmiş ola- caktım. — Ormia na ya; — İtiraf edeyim ii, bir, Sekiiieeii Valeri başmı #ahıyordu: — Ne diyeceğimi gaştrdr böyle tir Bereket ummandım. Hem na mii naşebetle Krigöri takip ettiğimi tahmin et tiniş? Fiter gülümsemekte devam ediyordu: - Niçin mi? dedi, çünkü siz, (oKrigerin hiddetle Beltami hek a biAilderini söyl. yeceğini ve senelerdenberi aradığınız Male. satı ondan alavileceğinizi Ümit ediyordunuz. Zarif delikanlı, bastonu İle kum'ar karı; tarıyor, bir taraftan ön anlatıyordu: | — Miz Hovet, sig senelerdenberi, esreretr) giz şartlar içinde kaybolmuş Me kadını ar yorsunuz. Ve kanaati: 8 Delleminin bu te parmağtı vardır, Belki bunda haki, belki da hakmasmız. Hoy, dlinkünden daha ax mt”, him izler Gserinde günlerce meggmi oldunuz İtiraf edeyim Xi, dir penbe köşke gittiğinizi anlamak iç uğraştım. Nihsel yet, Eellamihin oraya gelscetini, o Krigerle görüşareklerini ve müklismeyi dinlivebilere-| #inizi ümit ettiğinizi tahmin - edebildim. fs #ahlten fazla ormanda ka'ına, Sonra Köyke| gitmeğe karar verdiniz. Pakat o zaman, pes Heleri gördünüz. Piter mırldandr; — Ah. Yeşi hayaletle karşılaşmağı ne de isterdim. 'Valeri şimdi, karşısmdaki gence yeni bir) wâka (le bakıyordu. NÜ; «| kimi öldür derse öldüreceğim. 7 — Mösyö Witer, dedi, six De Artık, Hasan, bir cezbe halindeydi. Tekrarladı: — Safiye Sultan, bana ne emrederse, —'Hattâ en mukaddes bildiğim şah- siyetlerden biri bile olsa, emredilen â- damı öldüreceğim...,, Bu cümleyi de aynen söyledi. — Vallahi! — Vallahi! — Bülahil — Billahi! — Tallahi! — Tallahi! — Bu adam Sokullu Mehmet paşa olsa bile... İşte bu noktada, Hasan dona kaldı. Zira, samanın en büyük adamı o ol- duğunu biliyordu. Sokullu islâmiyı devlete pek büyük faydalar temin etmiş diye kendisine telkinatta bulunulmuş - tu. Safiye Sultan: — Söyle. - diye gözlerini Hasan'ın gözleri içine dikti. - söyle... — Peki ama 02. — Düşündüklerini biliyorum, Hasan. Düşündüğün Sokulliş Mehmet paşanın büyük bir adam olduğudur. Fakat, | babanın da, annenin de başma felâket- Hattâ, el altıdan harikulade adamamız. Adeta babamın yanıma vermek İstediği polla baliyosi kadar da sekisiniz. Piter güldü: — Mis Hovet, dedi, size bir itirafta bili») nacağım. Ben sizi muhafazaya memur polis hafiyesiyim. Skotland Yarda mersubum. Ve Londrada bulunduğunuz gündenberi muhafo-| zarı altında buluyorsunuz. POLİS MÜDÜRLÜĞÜNDE Spik Holland kati) hayalet hakkımda bes) zırladığı makalenin ortasına gelmişti. Tele . Konuştu. Sonra, yazı İşleri — Beni Skotand Tarr'dan (polis müdü:- tüğüy istiyorlar, « Meselads bir kadın olduğuna ömin mi siniz, Makelenizi buşundu bir kadından ban sediyormunuz. Eminim. Hassan İki kişi iesdeni görmüz ler. Zâten oraya bir taksi ile gelmiş. Takelyi do buldum. Şoför Field Road tarafımda otu r kadırım gelip otomobiline bindi Krigerin otomobilini takip etmesini söy A1, ponbe köşk civarına gelince © otorsob. den inip küçük ormana girdiğini gördüğün" söyledi, — Kadının hüviyetini tesbit kabil mi? — Tah kabil. Şoför ile muvaeshe edilir. ce aniaştiacak. — Fakat mesele kadını bulmakta. — Yapılan tarife güre kadını zannediyor. snm tanıyorum. &pik Holand on dakika sorrn polla mikT- riyetine müracaat ediyordu. Orada: — Sizi, dediler, “İL, şubesinden istiyorlar. — (EN) şubesi 48 ne? bilmiyorum. Yol gös teriniz de gideyim. Önzeteciyi bir odaya götürdüler. Mobtivr*, sinin güzelliğinden, odam büyüklüğünden. tu gülenin mühim ve yüksek bir şube oldts fu anlaşılıyordu. Büyük bir musade bazı) ürüne efmiy birisi çalışıyordu. Güzeteci içre rl girince, mana başımda oturan adam başttı kaldırdı. Spik onu görür görmez: — Zannedersem, dedi, «özi bir yerde gör düm. —Oturunuz Mösyö Tolland, eizi bir yerde! gördüğümü hatıriyamıyorum. Beh kömliseri Fiterin. Alelekser beni leman göremez. P'âs| kat sizin için ietlenal bir bareket yapıyorum. Bir sizara içer misiniz? , #pik gülümsiyerek bir sigara (aldı. Piter de gülüyordu. —Holland. dedi, sizi buraya davet edişimin , pembe köşke bir kadın götün bulup onu Istlevap ettiğinizi bili. Gazeteci şaşırmıştı. Fiter gülümsemekte davam ederek: — Şaşirmayınız dedi, mesala basit. Beye rünefer teğkilktemez kuvvetildir. Sizin istic) vâp ettiğiniz şöför gelip bize bütün vaziyeti Anisttı. (Devamı var) entirikalar çevirerek. ni re sürükliyen oğut- yollara sevkediyor.» — Nişin?.. Nasi? » di rap İçinde kıvrand”. çay Safiye Sultan, ona ea yi baymı İki avucu arasi — Niçin, nasıl yoku musun? — İnanıyorum. Öyleyse, söyledikle O zaman, hakikatler caktır. Babanm dirildi sandıktan çıktığı gibi tün islâm ölemiz alla senden bahsedecek. «— Beni paralarlar.. — Paralıyataklardıfı yakabyacaklardır.. lerdir. Sen, diyeceksi” Mehmet paşa, bana Sİ Benim timarımı azalt” f yaptım!,, di k küm edecekler.. istiyecekler... Fazla bir şey söyleme” tam öleceğin zaman, cağım.. Seni kurtaraca! as | gerefli kademesine seni Anlıyor musun?.. Hasan ; — Anlıyorum! « dedi. — İnanmıyor musun? — İnanıyorum. — Can ve yürekle ça? — Can ve yürekfet.. — Öyleyse öp ana” hayır duasını al, Bu © reneide ettin. Fakat İĞ” de senin değildir. Aldan ta da haklıydın.. Çünkü di şaşırtıcı! — İnanıyorum amâ diye Hasan kekeledi.../ Ç, Safiye Sultan, gizli bir — İnananların çoğü anlamamışlardır! Onla hakikati anlı yacaklardıfr” kıyamet günü hakikat? Mariya oğluna yakl” M — Bana karşı yüyük yaptın, evlâdım! - di haklıydın.. Çünkü beni miştin... Sâna bunları © epi mecburdum. Halbuki, yük” rının hakiki manasni fendimizin dediği gibi meydana çıktığı vakit Hasan, yet aydın! ii — Anladı rn, m Çok mesudum! . dedi 2 | Ayni memnuniyet: ayri Jiste hazır bulunan GİS “gi lerinde de parıldıyor! ie yetin yüzünde bu bir de hüzün vardı. Safiye Sultan; w lerinde — Peki, çocuğumu- Haydi, çıkarın dışa Maiyetine işaret K Adamlarından ikisi, i karıp götürdü. Bu iki adam, ves miş Ak ağalardı. Safi?* maiyeti de, hep böyle Milerdi. Onlar da, sihdeydiler.. Yalnız #9 hüşu ile haç çıkard'l#” Safiye Sultan, H taben; — Seni takdis ederi i dın! - dedi. . Sen, #" id annelik hissine bile o 4 lunu kurban ediyor e, rahimin kurbanda $ olacaktır,