Ve ai Ü. E JOKTUMNURP çAOAKUPUSUUP VUSİPUSY O —— - *(godap 19 tAaa 14) :2Bodar ös (oyya “aton) L “UNSIOKMUNUKT. ç HASLORLUPUSMULYP TUYPUDY UAŞ 7 » ) ş Ş 0 sPİ H SçÇ? e âî- D $ | ig 'iı : ;ı: k n a Bu zar b K ,', y n '(Zodal 93 143) :8esodai 99 nL O0f Orç LPETEYEGEUY * DGDODUD ULLDIUO 94 LA1PI LDIUO , * W TTT T SN -gşkğ%gğggğuuğgg NHEM gğw' RE y $ ğga'm ..=33&:$38.”BI13E F- S Eı—ğ mW.%::"ıq B ”ğ% - ”_a'oq îgüaâğggâağaw ü E'. ğ_&: ğğ _Sğğğfı-"ğğ—gğ“&':ms"şğ SE 3 * Öi Pa AMi Li Dtç Gk a.;;—gğğ'ğ'zî î%"gm Efğıî-”rğ ğağ' n ; L YD ea Yi M İsp B Si 8 &gğ11S3 gı Fd L ç el 8 İ gağâğ Ve 46 B Ee bgi 6 İi ç : P - g B ' z y ğs, âğ ğğ *E cibiykat ; RL 8 B v Pi 5 N 5g ERE 3 » A & Egı m= mğ 2 & aai ş — BEE LN SN BBT | FN £ KA 3 M e ber HM G, B n H KUt e M E EE ' d g SD |) ei YA P EYEYESEŞEYEYEEŞEEK ÇEŞERELE %ğş%şâââgğğşğğğğ%ğ ğğğğ%ğğğ e aü b SESEFPE A B d - HL HMA HL EsTEsi ” sA-3 : KA M â%ğîa NEff %â Bi c gbtlrk * g aö aB sdeR”a S FEe - F 3 VER, DSTEĞESİLiSE (sX303 Çilştde ağîâ î İ ğ__ğğ Pat î t : HBi O CGRL ÇHYE | E * E B Fal & £ ... îz%a ğğ& ' Ş & ğ SE ç isi K " — 106> O HORTLIİYAN FÂAUSTA ktla, mütemadiyen esrarengiz yerlerde dolaş maktansa döğüşmesini tercih ederim. Pardayan bir taraftan böyle düşünür kenm, diğer taraftan da bulunduğu yeri tetkik ediyordu; — Gene tavan arası! diye hayret et. H. Kimbilir belki de âyni — yer.. dönüp dolaşıp gene buraya giriyorum. Büyük bir sandık Pardayanmn nazarı dikaktini celbetti. Derhal sürükliyerek kapıya dayadı. Tam zamanıydı? Biraz €evvel duyduğu ses tekrar bağırdı: — Koşun! Buraya girdi, Diğer bir ses emir verdi: — Kapıyı kırın! Bu defa cak. Pardayan bu defa bağırdı: — Daha durun bakalım! Kapıya müthiş darbeler inmeğe baş- ladı. Ve bunu kahkahalar, alay ve teh. dit sesleri takip etti. Pardayan, bu daracık ve karanlık yer de elli kişiyle başa çıkamıyacağını pekâ lâ anlıyordu Yegâne — yapabileceği şey ilk hücumda birkaç kişiyi öldürmekti. Fakat nihayet mağlüp olacaktı. Bunun için, geriliyebileceği bir yer arıyordu. Nihayet biraz evvel sandığı kaldırdığı yerde küçük bir kapı gördü. Pardayan bir saniye düşündü ve der hal kararmı verdi: _ — Mademki buradan geçmemi istiyor lar geçelim! Ve buradan geçerek, — önüne çıkan merdivenlerden inmeğe başladı. Parda- yan etrafını görmediği için, tutunarak iniyor ve basamakları sayıyordu. Alt- miş basamak sonra, dar ve zifiri karan. İrk bir mahzende bulunduğunu anlatır. g;n o kadar alçaktı ki, eğiımek mec- yakalana- etinde kaldı. - Etrafını yoklryarak yirmi adım daha ret etti. Bu anda, arkasmda demir bir kabı gıcırtısına benziyen bir ses duy. du. Derhal geriye döndü fakat üzerine kapanan demir parmaklıklara çarptı. Vaziyetiin vehametini anlyarak mirıl dandı: — Evet, beni takip etmiyorlar, fa- kat geri dönmemi de istemiyorlar.. An- laşıldı. İlerledikçe dah fena bir vaziyete düşüyorum. Hakikaten öyleydi. Şövalyenin yu. karıda, beşyüz asker arasındaki vaziye- ti, şimdikine nazaran parlak — denecek kadar iyiydi. Yukarıda, sağa sola dönüyor, utedi- ği tarafa gıdereş nefes alabiliyordu. Burada vaziyet bambaşka idi. Evvelâ iki büklüm olarak dolaşmak. mecburiyetinde kaldıktan başka, zifiri karanlık içinde, dizlerine kadar çamü- ra batarak güçlükle — ilerliyebiliyordu. Dondurucu bir soğuk kemiklerine ka- dar işliyor, diğer taraftan nefes de ala. mıyordu. Bütün bunların üıtüne bir de açlık ve saatlerce heyecan içinde yürümenin verdiği yorgunluk. Şimdi can sıkıntısı yerine müthiş bir hiddet ve kin idluymağa başlamıştı. Sö- zünde durmıyarak kendisini avcılardan kaçan bir av vaziyetine — soktuğu için Espinozaya kin besliyordu, Evet ken- disini bir av gibi kovalıyorlardı. Ve bu kovalamanın, işkence —masasında feci bir ölümle neticelendirilmek istendiğini biliyordu. Çünkü Espinozanın kini, an. cak kendisini saatlerce sağldan sola koş- turduktan sonra öldürmekle tatmin edi lecekti. Bütün bunlara sebebiyet veren Fa- ustaya da kızıyordu. Ve nihayet, askerlere hücüm etmek suretile yol açmak durürken, — buraya ü | ! SA Nize ) Hi İ a vi N Ü, * l -. Yü eee dT y B gm î ğ'ğ ğ ; -i -i B ğ $ g4 " $A âÖ ğ â SN ğ'a 4 ' 5 : l S » e > ğ sögoğ $4 İGİ| İ <sdsali S oO W Öe B MHğ ga AĞ < O DOsl 10 ç ÖziRde) B T BN | Bba ) 0 k 0 ae İ . ÖE gee B : - ' Çd - 2 5y :0j| 33 F AT EE L $£ Ş € ğ sğ g gözüşpüşyek, - 0 ğâ $ ö050800L00ÖF A d aa TTT FGT Te Z| SfsöHğa a a © 8. nn ğ Bi DE 4 şi d $ ' ğ ğz ğ ğ Eğ % > & ğ CON FN $ Ha ğ 'â,.;â:ğd ğğği ü ğğ “ bi £ « & ğt * ; sastı | dti PP 2 EEĞ$A € #RE5 E Ht D ikte âğl—îğâğ F ü Pi KSipi yat) eşeA O Üğüz İi$ş ttti vila BÜt h'üğğ S 3 ğ, ”ğ 'ğ hg:—ı-g g BESE İSER öi BBAR YELİKLETEN İ E MT ah HORTLIYAN FAUSTA kaçtığı için kendiisine kızıryordu. Orada hiç olmazsa ölseydi.. Şerefle — ölecekti. halbüki şimdi belki de bu feci mahzen. de bir siçan gibi catı vermek tehlikeıine maruz bülunuyordu. Ve mütemadiyen ilerliyerek söyleni-/ yordu: — Ömrümde bir defa, makul hareket edeyim dedim, olmadı. Zaten bu şekil- de hareket etmek bana yaramaz.. Ne di- ye bu kadar tedbirli şeyler düşüneceğim tuttu?, İşte şimdi, muhterem Espinoza. nın arzusu veçhile işkence odasına yol- landık gidiyoruz. Ve bu ümitsizlik ve sıkıntı. — içinde ancak bir düşünce onu teselli ediyordu: — Bereket versin ki — herşeyi düşü. nen ve tuzak kurmakta çok mahir olan Espinoza beni silâhtan — tecrit etmeyi unutmuş. Bu kılıç ve kama — bende ol- dukça, muhterem baş — engizitör beni celiâtlarına teslim — etmekte bir hayli güçlük çekecektir! Bu anda ayağı bir yere çarptı. Bunu biraz yoklayınca, bir merdiven olduğu- nu anladı ve düşündü: — Acaba buradan yukarıya çıkmalı mı? Yahud burada oturup ölümü bek. lesem ayni şey değil mi? Öyle ama aç- lıktan ölmek pek de hoş bir şey değil- Uzun müddet, soğuk ve — dehşetten titredi ve sonra: — Hayır! dedi, bir tek damla kanım ve elimlde silâh tutabilecek biraz kuv- küvvetim kaldıkça, kendimi müdafaa etmeliyim. Çıkalım!.. Çıkalım ve işken. ce odasında bizi bekliyen âkibeti göre- lirh. i İşkence odası!.. Bu cümle onun içiin bir esrardı. Bunun îçin koörküyor ve ür- periyordu. Pardayan çıktı. Şimdi kubbeli bir salonda bulunuyor 4 A L a H l r Uo İ T Put yökü 4 ak idğ du. Kubbenin ortasındaki : pencere salona hafif bir ziya du. Fakat bu ufacık ziya, saâ”' (ç ranlıkta kalmış olan Pardayat! * neş kaldar krymetliydi. ” Bi Kollarını gererek geniş bir ? dı. Bu azıcık ziya ve hava 09" ve cesaret vermişti. Bit inıi# Hf muş olmak için yüksek sesle V ” — Çok şükür! Hiç oîmui' ; rada rahatça nefes alrp eti liyor. Biraz evvel dizlerime kl ra batıp dolaşırken, aıkerlc'l' Vati cüm edip yol açmadığına b121) İsabet ki öyle ölmüş. Gğrl Ve Pardayan, böylece fe!“ğ ken etrafı tetkik etmeğe bas'” © zaman ürpererek mırıldandi" — Sevinmekte mana 30*'* hayet kendi ayağımızla bu m kence odasına girdik! Espino diği oldu. Pardayan, böyle müşkül 7& yüzünde beliren acı bir tebeSt” lümsedi ve daha büyük bir © lonu tetkike koyuldu. — Salon son iderece temizdi- yerler beyaz mermerden ? bir çok yerlerde, kurbanların kıtmağa mahsus küçük : Masaların üzerinde, yef“ larda hestapaız işkence Metitf' Kıtkaç, kerpeten, ucu bıçaklar ve envar türlü ocaklarını andıran yakıcı “ gİ ve daha birçok g&ulmemiâ DA ler. Hülâsa bir insanı en m ve işkenceyle ağır ağır öl insanlıkları kalmamış olanı — Kâhiyane bir tarzda — ke$' şeyi burada bulmak '