— 12 — “Demirhisar,, Yazan; A. Cemalettin Saracoğlu ın heyecanlı sergüzeştleri “Demirhisar,, da üçüncü torpito tüyübe sürüldüğü sırada ufukta kesif duman bulutları belirmişti Birinci torpitonun foga edildikten sonra elli metre gider gitmez battı - gm gören Alman mütehassıs Fon (Kayzerling) ikinci torpitoyu da fo- ga etti, Fakat heyecan ve utancm - dan olsa gerek iyi nişan olmamalı ki tüyüpten çıktıktan sonra muntazaman seyretmiş olan bu torpi. to (Manitu) nun baş tarafını â- deta sıyırtıp geçmek suretiyle hedefe isabet etmeden boşa gitti, Bu suretle “Demirhisar,, cüretkâ- rate “seferine çıktığı andanberi beş torpito atmı$ oluyordu. Bu torpito « lardan dördü Almanlar, yalnız bir danesi bir Türk zabiti tarafından a- tılmıştı. Almanlar tarafından atılan dört torpito boşa gitmiş, Türk zabi- ti tarafından atılan tek torpito hede - fini bulmuştu. Le a bu vuzuhu lassa fazla bir mütalea ilâve etmeden mev: Zua döneceğim: (Manita) ya karşı atılan © ikinci torpito da boşa gittikten sonra mec-! buri olarak sıra ücüncü ve sonuncu torpitoya gelmişti. Binaenaleyh yedek olarak buludu - rulan üçüncü torpitonun her şeyden evvel hava ile doldurulması lâzım ge- liyordu. Hummalı bir faaliyetle işe başlandı ve yarım ( saat içinde kâfi miktar hava basılarak torpito sü- rüldü. . “* Demirhisar ,. bu işlerle meşgulken (Manitu) da boşdur muyor ve telsizle mütemadiyen: ““Demirhisar,, da telsiz cihazı ol madığmdan düşman nakliye vapuru- nün bu istimdat işaretleri karıştırıla- ve (Maniton) sesini o taraf” larda bela düşman muhriplerine işittirebilmişti. Ve bu yüzden “De mirhisar,, da ünçücü torpito tüyübe sürüldüğü srada ufukta kesif du- man bulutları belirmişti, (Farsod draft — cebri cereyan) ile çalıştırılan ocakların püskürdüğü, her denizcinin gözünden kaçmıya" cak kadar belli olan bu duman şayanı hayret bir süratle yaklaşıyor, cesur Türk teknesinin vaziyeti müşkülleşi. yordu. Gelenlerin düşman ez olduğunda şüphe caiz değildi. yal İngilizlerin (Maniton) ez nin yarı Avusturya ve yahut Çin filosu koşmazdı ya... Bu vaziyet karşısında ücüncü tor pito da atıldı. Lâkin aceleile torpi- tonun hareket valfı açılmadığndan o da hedefe isabet etmeden battı. Almanya o bahriyei ceridesinin şöhretli torpito mütehaasısı fon Kay- zerling yüz metre mesafeden sabit bir bir hedefe, sabit bir torpitobottan atmış olduğu üç torpitodan hiç birile düşman gemisine vuramamıs, bu üç pahalı ve kıymettar silâhi hedefe isa” bet ettiremiyerek heba etmişti. Türkün başma bu Almanları mus sallat edenler için ne acı dets değil mi?... “Demirbisar,, üç torpitosunu at. tıktan sonra düşman nakliyesine isa-| bet temin edemedikten sonra attık onu batacak bir silâha malik bulun muyordu. Torpitobottaki mini mini ve leblebi gibi mermiler atan, tüfek azmanı topla düşman gemisini batır. mıya ne imkân, ne de ihtimal vardı ve göz göre göre tıklım, tıklım asker 7 düşman gemisi elden kaçıyor-| Fon (Firks) on mil süratle kıble ye seyredilmesini emretti ve “Demir- hisar,, da on mil kadar kıbleye rota tatta. | Sonra rota iki kerte iskeleye alm-! dı ve sürat te 12 mile çıkarıldı. Ya- rm saat kadarda böyle seyredildi.! Bu anda düşmundan gelen dumanlar yaklaşmış ve bunlara, İngiliz distro- yerleri olduğu fark bile edilmiye rinde bulunmakta olen fon Firks ya” nındaki Türk arkadaşlarına en yakm Türk limanma yol verilmesini söyle- dikten sonra çarkçıbaşıyı da yukarıya çağırtarak, gittikçe yaklaşan düşman muhriplerini göstermiş ve torpitobo- ta en son süratinin verilmesini tenbih eylemişti, : “Demirhisar,, ı iki büyük distro” yerle bir kruvazör takip ediyordu. Düşman kruvazörü, (Maniton) nak- liyesinden denize dökülenleri kurtar- mıya başlamış olduğundan cür'etkâr torpitomuzun peşinde iki mubrip kal mıştı. İngiliz krovazörü (Maniton) dan can korkusiyle denize atlamış ve| yahut acele mayna edilirktn devril- miş şkampavyalardan denize dökül- müş efradm pek çoğunu kurtarmis olmakla beraber 50 kadar düşman as keri boğulmuştu. (Manitov) nun hücum esnasın» da sahne olduğu intizamsızlıklar fran| #z ve İngiliz matbuatom © şiddetli! tenkitlerini davet ettiği de sonradan işitildi; denizleri boş © zannederek nakliye gemilerini himayesiz bırakan mesul makamlar hücümlara uğradı. İste İngiliz kruvazörü denizden İngi- liz askeri toplarken * “Demirhisar,, ile onun peşine düşmüş olan düşman muhripleri arasındaki mesafe de git- tikçe kısalıyordu. (Devamı var) | | | Kitin yözü sapsarı kesitmişti, — Betlâmi| darvam etti: ARE — Bada bu kadar deği, seni aldığım zaman, diğer kumarbaz ai rm yakalanıp deliğe tıkıldığmı biliyordum. Bana bol aylık ve saklanacak bir yer temin ettim. Bundan pek memnundun, değil mi?| Şimdi gözünü aç da beni dinle. Bu yeşil has yalet dalaveresi derba) bitmelidir. Bundan | snra gözüme yeşil görünen ber şeyin üze rina âteş edeceğim ve şurası muhakkak ki, kimas beni herhangi bir ölümden mes'ul t> tamaz, Betimi ayağa kalkmış, kâtibinin yakası AA yapışınış, onu şiddtele sallıyordu: — Besi ters ve balet olarak tanıyorsun, fakat beni aptal sanıyorsun değil mi? Alda nıyorsun dostum. Ben adamm ciğerlerini bi Mirim. Haydi, söyle, otomobil sast başta ha- zır cisun! Va bir baş işaretile ihtiyar * milyoner ii tibini sevdi; İ Sevir! olanma çekllinem düşünmeğe vap| Indi, Demek ihtiyar, her geyi biliyordu. Sar! vini bundan dolayı böyük bir korku geçirdi. #onrü menmun oldu. Artik hergün “seste Biliyor mu”, diya endişeler İçinde çırpma sma lüzum kalmamıştı, Evet, Bellâmi tik yordu ve bilmesine rağmen onu kullanmakta devam ediyordu. Savini saata baktı. Heniz doluzdu, Saat beşe kadar vakti vardı. Hem gidip müfünde almağa da lüzum yoktu. Esk lâmi, yalnız kalmak istediği zamanlar, rahat sız edilmesini istemezdi. Ona, saat beşte & toraohi hasir olsun demekle, o santa kadar kiyasayi görmek istemediğini anlatmış ölü sordu Peasen bâzan bütün çün, hattâ bir kaç gün fistüzte efendisini görmediği günler oluyordu, Buna muketfi bazın da botün sne atleri onunla meşgul olmakin geçerdi. Savinl bir talsive bindi ve Maide Valede Hir apartmanın önünde indi, Asansöre bine” rek İkinci kuta grrtr, debitden bir Oasahtar çıkarıp 19 nuzsaralı dalretin kapımın açtı, Kam gürütüane içerden, ağrinda sigara; fir genç kadın göründü: — A... sen mizin? — Başka kim olabilir Ki? — Hizmetçiyi yumurta almağa göndermiş Gr da, Dün alışam yemeğe gelmedin? Bu, güzel bir Yozdı, Pahat Üstilbaşı darmde dağınıktı. Sayininin kendisin: dikkatle süzdü Bünü görünce: — Pek öyle bakıma, dedi, dün gece saat W- ga kadar dansettim, daha banyo ve tuvalet yapmadım. Bu sabah Jerriden bir Omektip geldi, m kadın, masanm üzerinden el KA ; HABER — Aksam postası gp 3 9 pi 0 AK A Vi OĞL, Mzcera veaşk romanı —73— Yazan :(V Sandıktan hiç umulmadık bir anda Has annesi olan casus kadın çıktı. ea ihbar eden oğlunun karşısına dikildi , Geçen tefrikaların hülâsası: vi Hasan, Hristiyanlara casusluk eden sahte Mmübtedi annesini anrayn ihbar etmek istiyor. Fakat felek, osun önüme ayni suretle sabte mühteği olan Safiye sultanı çıkariyer. Safiye sültan du, Hasanın annesi Hidayet onamı diğer Mariya gibidir! Şimdi, Hasarla, Safiye Hasanm sırtından bir ıs#pazmoz geç. ti. Yan gözle Nesime baktı. Onunla bir lik olarak bir şeyi gizlememişler miy- di? Başkadım, Hasanin, şaskm şeşlım Nesim ağaya bakmasmda bir fevka lhdelik sezdi. O, son derece zeki, kur - naz bir kalmadı. Bu gibi insanların bir! şey sakladıklarını, hallerine bakinca! anlardı. Muhatabmın ahvali ruhiyesine de| tamamiyle vâkıf olmuştu. — Hasan... - dedi, - Doğruyu söyle. Nerede olduğunu unutmamalısm.. Ben| den bir şey siklanmaz.. Halbuki sen.. Parmağımı uzattı. Kaşlarını büsbü - tün çattı. Sesini ağırlaştırıp hâkimleş. | türerek; l — Sen... Menu hemilseş; bip ey anka; | mak işiiyorsun. Fakat “bize” her #ey, ber şey malâmdur... Anlıyor musun? Hasan, titriyerek: — Anlıyorum... . diye ezilip büzül - dü, — Anlıyorsan söyle. Hasan, bir kere daha, ürkek ürkek —B. “Edin metr YAZAN: Edgar Wallace ÇEVİREN: fa — Aman, dedi, İstemem, Haptehaneden! gelen şeylerden nefret edir. l Genç kadin, biten sigarasınm ateşi ile yeni! bir sigara yaktı ve: İ — Senin, dedi, tallin varmış, yakalanmı"; din. Jerri de altı #y sonra hapisten çıkacak. | Henin ona yardım 68ip etiniyeceğini öğrer. mek istiyor. Şimdi milyoner öldün artık? — Aptnlhk etme! — Evet. Sen milyoner değilsin ama, Bel Jami milyoner, hbörhalde bir iştifâde imkân var, — Orası doğru Bavimi bumu söyliyerek ellerini cebine sok tu ve odanın karanlık bir köşesine çekilerek dedi ki: | — Gar şatomunda yarım milyon O İngiliz Mirası var. — Ne diyormn. Fakat Rellâmi senin kim oldağuntı öğrendiği takdirde paraları orada birakmaz. — Bırakır. Çünkü kim olduğumu çoktan Hiyormuş. — Bahi mi7 Peki bu Yesili hayalet hikâye sl nedir? İ — Bilmiyorum. Ben görmedim. Hizmet“ çferden biri görmüş galiba. moruk da, gece kâpınm açıldığını söyledi. — Ben miydia? Genç kadın, yeşil heyâletin Savini oldu- una yüphe etmiyordu. Fakat 0, büşiyle Çböe yır) deyinop hayret etli. — Hayır, ben değilölm. Ham öyle geceleri! dolaşmağa lüzum yok X, Atomun har tar“ tını Milyorum, Kasanm yerini de biliyorum. Yalnız kasayı açtink Için bu Syin ekb tas) un. Hemi anna bir şey söyliyeyim wi Fay, Artık hepimiz bir tarsfa dağıldık Jerri ve) Ötekiler hapiate. Valter kaçtı, Ortada inal kaldık, Önümüzde de yarım o müyo: servet İmkân ver, Sarım #çiken slyiiş bü serveti elde etmek İÇİN tinayeta bile kes| rar verdim. Bavini yaklaştı. Fey diye hitap ettiği panç kağınn beline sarılarak onu öptü ve güzle rinin içine bakarak: | — San * Polo'da, bir adamım yüz bin dol; Irk bir servet varldatila, prens pfbi yasayı Mleceği bir yer bilfyorum Fay, Matlami bana, bu parayı verebilir ve verecektir. Çünkü Gar| şalosunda bir sir Var ve bu deği yüz Bin) dolar, yüz bin İngiliz Ilranma değer, İ Olursa Her ayın birinci pazarı: Nesime baktı, Titreme nöbeti bu sefer| haremağasına sirayet etmişti. “. Eyvah... Dimyattaki pirince giz! derken evdeki bulgurdan da mı olaca- Kum 2... İkbal merdivenine çıkayım der ken kelle de mi gidecek?..,, l Böyle düşünüp korttuğu, Gitresli | esnada, Hasan, kuzu kuzu palemeğe | başladı: | — Sultanım! Senden sakladığım şu idi: Bu haremağasıyla annem vaktile temastayınış... Ondan divanda atılan müsvedde kâğıtlarını satınalırmış da! fasid fikirlerini kullanırmış... Safiye sultan hayretini gizledi: | — Demek ki senin aüinen işi bu de - receye kadar vardırmış, öyle mi?... Ve! sen... Hartmağamı yerlere kadar iğildi. Yerleri öptü: — Ah, beni affedin sultanım... Siz.! den bunu gizlemezdim... Fakat işte, korktum.. Onun için saklağım. Başkadm: — Götürün bunu!... verdi! Götürdüler, Nesim, kapıda yalvarıyordu: i — Beni öldürtme... Boğdurtma.. Ba-| na ser.. Ben vallahi sana hizmet et .| mek istedim. l Başkadm şu emri verdi: — Benim has dalremin odalarından | birine hâpsedersiniz.. Kendisine yiye- cek, içecek verirsiniz. Muhakeme ede - ceğim, neymiş anlıyalım.. - diye bir işaret Hovetlerle beraber ayni masaya oturmuş olan genç mirsyedı, göründüğünden. daha fazla yaşiı İdi, Valeri Hovet, babası, deliken ya kendisini takdim etugi gün, bunun far»; kın varmıştı. Pwvelâ, delikanirya pek ehetn. miyot vermemişti. Babasile beraber yaptığı seyahatlerde, bilhanmır sk mk gittikleri As tşerikeda, Pitere benzer birçok minasyediler görmüştü. Onların kadtiliyetini biliyordu. Bu miraayedilerin bülün meşguliyet ve kabiliyet lari, yarış otomobilleri ile tataız toplanmalı” ya inhisar edemii. Fakat Valeri, iik defe olse| rok bu tarz bir İngiliz mirasyedisine mili! geliyordu. Birçok bakımdan Ceymis Lamot Piter, Amerikali mirasyedilerden farkir idi Miçhir işle meşgul olmazdı, fakat mahviyet sahibiydi, Öteltiler gibi, mütemadiyen er! dinden bahsedip durmazfıı, ve birçok başka şeylerden, nazar: dikakti ve alâkayı çekedok | tarada bahsedetinirdi. Waert onunla beraber hulunmağa ve doleş mAfa razı olmüştu. Çünkü, babası, bu miras yediyi reğdetliği takdirde, refnkatine Husus, bir polis hatiyesi vereceğini bildirmiş ve bun da ısrar etmişti. Çiinkti Valert, mütemadiyen aramakta olduğu esrarengiz kadını bulmak timiaiyta otur olmez yerlere gidiyordu, Ham, ns de olsa, kibar, Zarif bir deliikinittim rafss kati kendi ginl bir genç kır için daha münâ” sipti, ve Valeri, bi sesniz detikanlıya o kârg ahbaplık duymn8a da başlamışlı, Krlgerin #ldürü'düğü günün ertesi günü, Piter gelip Valeriyi buldu. Perkta berabere! <e getecek'erdi. Çiktifar, güneşli bir yerde boş bir sıra buldrak oturdular, Valeri: (Devamı var) Aylık lisan dersleri programı /Pazartesi ve Perşembe; > ve Cuma: "arşamba ve Cumartesi: ve e Fransızca o İkinci |, i si Üçüncü |, “ Dördüncü ,, Besin Bu sözler, Nes'mir su serpti. Hiç değilse gini anlamıştı. Şimdi artık, odada, sultan, sandık, Hasar nın en sadık adamlari Başkadın, casusu ,dedi ki: — Görüyorsun ki yi a gizli kalamıyor... Ben, e” rım, her şeyi yaparıD- imiyle yaparım.. Hatti ie hak mucizeler vücuda ii r ye we ” de kuvvetinin, neyini İİ zelliğinin Hasan m t ğ | tikçe büyüyordu. Bihasi hiyetle alâkasmdan bütün müessir oldu. — İnanıyorum! « — Peygamberler, ürün İz gösterirlermiş, büsbütün küvvetlenö san!... Bah de sana bir receğim... Ve geni pa 5 — Annenin de, babasi haysiyetli İnsanlar old” ispat edeceğim... » — Evet. Baban dir? kavuşacaktır... Onun © halk anlıyacaktır. a Al! reis diye, onu, el Ü — Annenin de o hs #mda esrar var... — Aman sultanım?» İ — Nasıl mi olur di Sen bana inanacaktm 1 yor musun? — İnanıyorum, fakat — İnanmann fakat nanır insan, yaba de sana bir mucize g 0) nen karşına Seki , imadığın bir yerden! gaşırtıcı bir sahne karşısına annesi çekti Mezardan doğrulmü$ Bu, pek heyecanir Hasan, arkaya doğru tile gözlerini kapadı. Safiye sultan, ona — Korkma! - dedi. Nr yapacak değildir... yapmaz o kadın... mandır... Mariyrya döndü: — Değil mi7 Mariya: — Eşhetüenldül nasiyle sana Jâyık dan sonrada başka bif cağım... İdam edildi rilecektir... Ve siz bir aile halinde, İl rar evdet edeceksin!” adınız hayırla anla” r