Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
“Mukadder gün Dünkü »e Ht Kınr&' ğâf“)'enin hülâsası | — Peki ama, evlâdım, İstanbulda babadır, Kin Mitat, gayet müstebit bir| kalmadığımı bilmiyorsun?.. İki günlük Saki ya ON altı yaşlarmdaki Zeynep,| yola gidiyorum.. Hem de deniz aşırı.. . tüt bey tü tîîîdflm:lue sevişmişler. Mi | Oranın şeraitine dayanamazsın. Fi Üş. Şlmdıqıîn AF KP eee — Dayanırım... Dayanırım., Görür. dok çS (ki ihtiyar ve has, sünüz. ::ııhnm l mîâ:îm;ı ıe Baktım . ısrar, ısrar.. Teyi g.m:m Sevgilisine aralarında muhıbe: — Eh, haydi baıîaım' gel... Ti dcdım *deceğimi söylüyorum. O zaman, kızcağızın sevincini gör- ;3 T k a n : : k meliydiniz... Ne oluyordu. Yaralılar ara- ten Bönden tizi yok, daha henüz ders.| *'P'da sevgilisini görmeği mi?... Yoksa, '*Wıu tım ki, hemen tahkikata gi. benim kendisini baba şefkatiyle sevdi- Üm, ., Hurşsidin izini buldum. İlk i-| ğim gibi, o da beni hakiki evlât gibi mi Birişmey © Pakkında el altından tetkike| Seviyordu. Her ne ise... Cük oıdu_üldu. Gayet namuskâr bir ço. İma büingunu öğrendim. Mektepte da. hiç bir ei' çıkmıştı. İçkisi, — kumarı, k'"ll yi yoktu. Eşraftan olan bir aj,, “de Mitat bey için, pek fakir teski bi _V'e öksüz çocuğu olmak özür Heblhr. Fakat ben, o şeraite rağ- çe Ürşidin kendi kendine yetişip bi me Sikmış olmasını kusür değil bel. B“V?Gt sayryordum. eıü“üum Naleyh, onu buldum. Halefi "dnm Ü söylemekle beraber, mak. yi îhm: Mitat bey, bu iki bulm, dSi kadar biribirine uygun *M“hd ben, muvafk, buluyorum. ğ €dr gün,, elbette gelip çatacaktı. k_ada,r da, bu, bu saf, lekesiz *Ttsiz, elemsiz devam etmesine bir 9lücüktım, — Bünda zihnimce hiç Mahzur Bgörmüyorum. Gittik... Söylediğim gibi, pek ağır şerait vandı. Zeyneb, canla başla çalış - tıysa da, ancak bir sene kadar mukave- met edebildi. Sonra, yıprandı, bir kuş gibi serildi, yattı. Çok üzülüyordum. Ona cesaret vt kuvvet verebilmek için, sözler, vesilele: arıyordum. Fakat ne yalan söyliyeyim, bunları bulmakta güçlük çekiyordum. Nihayet, işte bir tanesi zuhur etti.... Hemde en parlağı... Hurşitten mektup... Evet.., Cephede küçük bir mütareke aktedilmiş alil zabitleri mübadele etmiş- ler. Bu meyanda, bizimki de ihtiyat za- biti olarak, değiştirilmiş.. fakat, bacağı Doğrusu, ben kendi hesabrma mem- l:""'du_ Bunlardaki aşk, tamamiy-| Sanıyordum. Boyuna “Mukadder gün,, ÜAhi, Yap, d"hıı. Ut? hisleri taşıyordu. Oku- %N'““hrı benim de ruhumun bu Te y) Şirkinliklerinden temizlenmesi. h;:'ll ediyordu. hq__ Sene mi, bir buçuk sene mi, iyi üke "'lly_ orum, bu vaziyet devam et ' %üh— nihayet, günün birinde dememize rağmen, bunun bir türlü gel miyeceğini sanıyordum, Demek ki kızın hisleri doğru imiş... Bin türlü girizkâhlardan sonra, ona, mektubu okuttum... Hasta yatağında dirildi. Gözleri ışıl- dadı: | — Ben onun her gönderdiği yere gi- derim... Ona bakarım.. Tahta bacak yap- tırırız... * diyordu. Herkeş Patlak verdi: Harp... fabiatiyy, D yana dağıldı. Hurşidi de, lar Ben' S€nç olduğu için, askere aldı. şinciye kadar toplanır, İstanbula döner- sin.. Ö zaman, biribirinize kavuşursu- nNUzZ.... Yerinden sıçradı: — O zamana kadar beklemek mi?.. Kabil değil.. Hemen ilk vapurla gidece- ğim.. Zaten sizin de mezuniyetiniz yok mu? Beraber gideriz... — Kızım... Evlâdım... Beni dinle... Dinletmek — kabil olmadı. Başhekim )»&î:ebe ders vermekte devam edi. N cağız, arada sırada, benim x o::ü“ikhel zevcinden mektup. u. Bunlar da hep“Mukad - ;fı" den ınhDı:!uııuycıı'dı.r;. ğ *'?Gıq“_t ğ“ İdeal, ansızın husufa uğ- M ira, Hürşitten gelen mek. %,m“?hu kesildi.. Ben, doğrusu Ünige * düştüm. Lâkin, Zeynebin asla Ordu; | Uı.;;_huıu,mğm' B SÖRün vok de söz geçiremedi. Bütün arkadaşlar: N Ünüz) - d;y.,';du_um AÇ | .— Belki burada kalık, kedeHlilek a de ölür... Yola sedye ile çıkması daha isa- * tabiatiyle onun cesaretini, —“% '::::ıe B tecak . teke İkelime betlidir! - dediler. Böyle de yaptık. Zeynep, alil âşrğı- na kavuşmak için, sedye ile vapura bin- di. Fakat meğer pek ihtiyatsızlık etmi- şiz. Yolculuk kızcağızı sarstı, o gece dünyaya ebediyen veda etti. Marmarada tahtelbahir korkusu var- tat ht;t.udaı başka bir hadise oldu. Mi. M €vvelce söylediğim gibi, şiş - dtah hî'î bir adamdı, Herkesi za. w 'iklik e 'P , onun mizacında deği. :â?di_ ğî:gl-kçünkü. ticareti yerüî_- h Nnıad, €ki yemek, içmek Teji. Biz, l ü ıerdqıgpn' Mitat bey, gizlenmek mecburiyetinde — kalacaktı. sevdiği yemek.| Buna rağmen karayla da irtibatımız ola- LA ğ htıı “Sİna kı: fazla kaçırmış.. Halbuki..| mryordu. Emir, kati idi “ölenlerin de. Yolla $ defa pehriz tavsiye etmiş.| nize atılması |,, klaı-_ Bir de gittim ki, rahmeti b YUşmuş bile!. Si İÇin , Z acınmış gibi oldumsa da, İ. Bütün ısrarlar:ma rağmen, Zeyne- bin de bu kaideye uydurulması lâzım geldi..... | D xıı . x . ) mn:üq,_ Sağız Serbest kaldı! . diye dü. $te, "*“iiu. bu Sıiralardaydı ki, beni de, bah Yollağıy, “kert hastahanelerden birine <N ğl,n ::::u“'k Üzere, Zeynebe gitti . h'm%. iki göz iki çeşme ağlama- Vapurumuz, Karaköy rıhtımma var. dığı vakit, kalabalık arasından Hurşidi seçtim.. Kolttuk — değneğe dayanmış.., Gözleri ümit içinde.. Nihayet gelen “Mu- kadder gün,, ün saadetini bekliyordu... Hayatımda unutamıyacağım bir al- çaklık işledim: Onun yanma sokulama- B'&î Aza Sarılmağa başladı: dım... Görünmeden kaçtım.. Hırsız gibi.. Yal ğ:ı benliğimi şimdi hissedece . Nakleden: (Hatice Süreyya) : tek başıma bırakma. 'H ; L Müwebmbergelmekü' Ar 7 Üizadi © iğ Mi kızım?.. Nereye?, HABER'in 'a._ı%eye___ Viçir Güzellik Do"toru ebet?, _ Kuponu: k hiıhh“e bile, yaşıma rağmen — askeri Hulâsa, hiç bir cesareti kırılmadı. bur kala hizmetlerinde çalışmağa mec. — Acaba o beni nasıl bulacak?... Çok Falka meğer.. zayıfladım, çirkinleştim. Onun brraktığı Üt hük tilk zamanlar hâlâ eski kasaba-| gibi değilim! Ne dersiniz, doktor.. dr. Onun için, vapurumuz, ötede beride | DA * HABER — Akşam posfası Teoen Ten amcea İyilik edeyim derkeri... VA fŞ/ N %ıı'îfn VT y : VAA 'a HABERî AKSŞAM POSTASI iDARE EVİ İstanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgrarf adresi : İstanbul HABER Yazı işleri telofonu . 93872 idare ve llân 124370 ş ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi Senelik YTa0öKr 2700 Kr. 6 aylık 730 « 1âso x 3 aylık 400 w 800 », 1 aylık 150 « 300 3, Sahıbi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Yazan: Niyazi Ahmet 469 sene evvel bugün Osmanlı sarayında terbiye gördükten sonra isyan eden İskender Bey öldü Bütün hayatında ne kendi rahat etti, ne de kimseye rahat ettirdi ve birşey yapamadan öldü » 1467 yılı 14 ikinci kânun günü, 469 sene evvel üçüncü Muratla ikin- ci Mehmede uzun müddet mukaver met eden İskender bey, altmış üç yaşmında öldü. İskender bey Osmanlı tarihinde mühim rol oynar. Padişah Murat E- pire girdiği vakit onu üç kardeşi ile birlikte rehin almış ve sarayda terbi- ye ettirmiş, islâm dinini kabul ettir mişti. Asıl adı Jorj Kostryati iken sarayda İskender bey adını almıştı. 18 yaşında Seyhan beyliğine tayin e- dilen İskender bey bir gün silâhmı o- muzladığı gibi kaçmış ve kendisini büyükten, besliyenlere harp ilân et- mişti. Onun ölümünü yazan Hammer şöyle der: “Pyrhus gibi hasım me- malikinnin kalbine isalı silâh edeme- miş ise de Gentiusdan daha büyük görünüp mağlüpların neticei haline duçar olmamıştır.., Bu benzetişlerin ifadesi şu: Pyrrhus, eski İper kralıdır. Ro- malrlara karşı muharebe ederek İtal- yanın fethine teşebbüs etmiş ve mi- lâttan önce 279 yılmda - Asculum şehrinde büyük zayiat'ile muharebe- yi kazanmıştı. Pyrrhus o vakit şöyle demişti: — Böyle bir muzafferiyete bir daha nail olursam işim bitmiştir. Yedi sene sonra gene büyük bir muzafferiyet kazandı. Fakat Argos şehrine girerken bir koca karının dam üzerinden attığı bir kiremit ile yarar lanarak öldü. İşte büyük muvaffakı- yetler peşinde koşarak neticede - bir şey yapamıyanlara “Pyrrhus'un mu- zafferiyeti gibi,, denir. Gentius milâttan ikiasır evvel İllirya kralı idi. Zalim ve sarhoş bir hükümdardı. -- Karısını - almak için kardeşini öldürmüştü. Romalllar, te- baasınmım deniz haydutluğuna nihayet vermek için 171 donanmasını zaptet tiler. Milâttan önce 168 yılmda Ma- kedonya kralı ile ittifak ettiği halde Romalrlara mağlüp ve esir oldu. Hammer'in ne demek istediği ko- layca anlaşılıyor. İskender bey, bü- tün didinmelerine, yakıp yıkmalarına ve sayısız tebaa öldürmesine rağmen bir muvaffakryet elde edemeden öb- müştü. Hammaer onun vahşsiliğini de tafsilâtiyle kaydediyor. İskender beyin en büyük müdafa- ası Kroyada oldu. Balaban seksen bin kişi ile bu şehri muhasara etmiş, kar- - deşi Yunus beyin getireceği im beklemeğe başlamıştır. — İskender bey, vaziyeti haber almca Yunusu hareketinden evvel karşılamak için bir gece sabaha kadar bütün askerles. rini yürüterek Yunusun kuvvetlerini sardı ve oğlu Hızu ile beraber esir e- derek zincirlere vurdurdu; Balaba- nın önüne getirerek gösterdi. Balaban bu hali görünce kendisi- ni zapdedemedi: — Nankör adam, ben senin ceza" nı vereecğim.. Yaptıkların yeter ar- tık.. diyerek atını Kroya duvarlarına doğru sürdü. Fakat Jorj Aleksinin attığı bir kurşunla boğazından ağır surette yaralandı. Kahraman — ku- mandan, bu yara ile mukavemet ede“ miyeceğini anlıyordu. Vakit geçme- den atınt ordugâhma doğru çevirdi. — Dört nala koşturdu. Çadırmın önüne gelir gelmez atından cansız bir halde yuvarlandı. Ölüsünü olsun düşma- na teslim etmemişti. ** * İskender beyin hayatı başlı başr" na bir eser dolduracak kadar üzun- dur. Fakat netice, ancak Pyrrhus'un muzafferiyetleri gibi olduktan sonra tam yerinde olarak: ' Ne kendi eyledi rahat ne halka verdi . huzur Yıkıldı gitti cihandan dayansın ehli ubur. diyebiliriz, Basıldığı yer (VAKIT) matbaası İ|. 4£ Brovn Colline. Meşhur seyyah —a WA Daha geriden 3000 ile 4000 piyade- den mürekkep ikinci bir kol. Süvarilere bombalarımızı verdik; piyadeleri ise ma kineli tüfeklerimizle orak biçer gibi biç. tik. İsabet ettirmçmek ihtimali yoktu. Ancak cephane bittiği vakit onların ya- kalarını salrverdik. Cephane yüklemek için tekrar tayyare meydanına döndük; on dakika sonra da gene havada idik. Vuracak daha çok hedef, atacak daha çok bomba ile cephane vardı. Bu tam manasile bir facia günü oldu. " » & & Ertesi günkü — akınlarımız Aftle - Samarya yolundaki ricat eden kollara idi. Teşkilâtı bozulmuş, darmadağın ol. muş ve maneviyatını kaybetmiş kıtalar saatte 160 mil hızla uçan — tayyarelere karşı hiçbir şey yapamazdı. Fakat düş- man makineli tüfek — takımlarından bir çoğu kaçmadı, sonuna kadar harbettiler. Ricat eden kollar nihayet yollarının ölü ve yaralrlar tarafından tıkanmış ol- duğunu gördüler. Bizim için tehlikeden sakınmak üzere — yükseklerden uçmak mevzuubahs değildi. Sadece bombaları. mızın intişar sahalarından uzak olacak kadar yükseklerde uçtuk. Bu da ancak 50 metre kadardı. Eylü! 21 in şafak vakti.. Bir Bristol tayyaremiz ne var ne yok dŞ Chlisalib mMmuhâahrebelor; © 40 muha: Bâele'ux / ; . Yazanlar: İngiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth diye Nablise uçtu. Çok geçmeden telsiz telgrafı tıkırdadı; l | * KA D VZ AA bi y " l O TA ve muharrir Lovell Thomas Dilimize çeviren: A, E. Nakliye ile topçu kolları şarkta Şeri- aya doğru giden Ferveh yolu üstünde kaçmağa teşebbüs ediyormuş. : Burası çorak, girintili çıkıntılı ve ar- kadaki Bazalt dağları arasında bir top. rak parçasr idi. Dağların hepsi — sarp, yamaçlarına tırmanılmazdı. Yol vadile- rin, daha doğrusu geçitlerin — yatağını takip ediyordu. Az sonra — orada idik. Bömbacınım cennetine varmıştık. Doküz — mil uzunluğunda kocaman kırçıl bir yı- lan altımızda kıvranıyordu. İleri doğru —— yürümüyordu. Vardığımızdan — birkaç dakika sonra ise artık geriye — gidemez oldu. En kalabalık bir sokakta başta iki üç otomobilin ateş almış olduğu zaman do. ğacak kargaşalrğı gözönüne getirin. Ayni zamanda burada arkalarına ağır yükler vurmuş binlerce insan var. Dağ yamaçlarını bina farzedin. Yukarıda dal gıçlama inerek bomba atan ve — kurşun yağdıran makineler uçuyor. Küçücük yuvarlaklarım vızlayarak a- şağıya düştüklerini görüyorsunuz; bü yuvarlaklarm her birisi birer bombadır. Yüzünüzü nereye çevirirsiniz? Boyu- na büyümekte olan ilerideki karşı mı gelmek istersiniz? — : korkünç — kümeye doğru mu gidersiniz? Sizi mü. — n Ç | % İ