7 Ocak 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—3 iei Yazan: A, Cemalettin Saracoğlu Milli mücadele senelerinde Enosis vapuru mnasiıl zaptedilmişsti ? “Kaptan dur!,, Emrini işiden Leonidis kaptan kulaklarına inanmak istemedi — Müttefiklerimiz, Almanların ellerinde bulunan deniz altr gemileri- ni ve diğer harp gemilerini aldıktan maada Türk gemileri de şimdi İstan- bulda, Halicin ölgün sularında son dakikalarını yaşryorlar. Bugün w mum cihan denibzlerinde düşmanla- . 7: ö f Tefrikamızda ismi geçen İzzet Kaptan rımıza mensup bir tek harp gemisi göremezsiniz. Bu şartlar içinde ne- den endişe edebileceğinizi anlıyamr rum, _ “Enosis,, deki deri hamulesinin ahipleri olan iki Yunanlı tacir, üze- — rine uzanmış oldukları — salmcaklı sandalyelerde sallana sallana süvari- ,jnin sözlerini tasdik ederlerken kar marot, kahve tepsisi elde yolcular a- — Tasmda dolaşryor ve kendilerine kâ— îgmğglerîni dağıtryordu. Bir köşede ci- gara ve kahvelerini içmekte bulunan birkaç yolcu; aralarında rumca ve şa- — Matalı bir mübahase ile meşgul bu- — kanuyorlardı. — Şimdi “Enosis,, sahilden kırk mıl — kadar açılmış ve rotasımı İstanbul ü- — Zerine tanzim etmiş bulunuyordu. Ş 1100 ton hacim istiabında bulu- — nan İkoca vapur kudretli makinesinin F temin ettiği sürat sayesinde hafif, ha #f yalpa yaparak nazlı bir eda ile sim” ah sular üzerinde süzülüyordu. Et- Lhiç bir şey görünmüyordu,. İnrz geminin bordalarma hafif itımla çarpan ve gecenin ses çi arasında billüri bir şmıltı ha- ikseden denizlerin hışıltısından ka bir ses de işitilmiyordu. zaktan uzağa akseden pistonla- o ve muttarit gürültüsü bu şırıltılarma sanki tempo tutu- dar, dolu midelerle iskemlelere u- anmış yolculara uyku ihtiyacı veri- Eıî Geminin baş ve kıç güvertelerin- Açf'le.şmiş olan güverte yolcuları a- rasında ise başka bir manzara göze Büyük bir kısmı Rusyada yerleş- miş olup son vakalar üzerine mem- leketlerine dönmek mecburiyetinde kalan, Yunanlılar teşkil eden gü- verte yolcuları münferit kümeler har linde akşam yemeklerini yemişler — şimdi eğleniyorlardı. Bir kısmı kita- re, mandolin, armonik gibi musiki a” — letlerine ağız uydurarak rumca şar- kılar okurken bir kısmı da aralarında hararetli, hararetli konuşuyorlar, A- nadoluda fütuhatla meşgul Yunan — ordusunun menakibinden bahsediyor Bunların Aarasında ticaret için — Rusyaya gidip bolsevik inkılâbı üze- — rine elinde avucundakini kaybederek ı — beş parasız dönen Galatanın Havyar !ğî. hanı tacirleri, çabucak zengin olmak | hevesine kapılmıs serseriler, amele- © lerde yardı. ' Söylediklerine inanmak lâzım ge- | İirse hemen hepsi de asker yazılmp A- — nadoluya koşmak için vatanlarına gi- diyorlardı. Türkün ekmeğiyle bü- — yüdükleri halde ilk fırsatta onun can sahte kahramanlar müstakbel yağma ları düşünerek şimdiden coşuyorlar ve kudurmuş “Zitol,, lar biribirini ta- kip ediyordu. Aradan yarım saat kadar bir za-| man daha geçti. Birdenbire “Enosis,, yolcuları, kaptan ve zabitanı gecenin karanlığı arasmda megafondan fışkıran; — tu” fan ve âmirane akseden bir sesle tit- rediler. Ve bu ses: — Kanptan, stopl.. emrini veriyor- du. “Leonidas,, kaptan çılgma dön” müştü. Bordaya koşarak iki eliyle vardavelelere yapışmış, sesin geldiği tarafa eğilmiş, zifirt karanlıklardan akseden “Stop!,, emrinin samiasının bir galeti, bir hezeyanı olduğuna ken disini inandırmak istiyordu. Hiç imkânı — var mıydı? Yunan filosunun mekik dokuduğu bu sular da bir Yunan vapuruna hangi ses: — Kaptan, dur!.. demeğe cesa- ret ederdi? (Devamı var) T Macera ve aşk romanı — —-—54d -— Yazan : (Vâ-Nm__j Ah, o kadar naz ve nimete alıştım... O feci hayata şimdi nasıl dayanacağım ?.. Yarabbi £ benim canımı al daha İyi... ; Geçen tefrikalarm hülâsası: Esir taciri hacı Mustafa, yeni bir insan avından avdet etmiştir. Büyük konağın da yarım fevkalâde bir insan satışı var dır. Onun için harıl harıl — hazırlıklar yapılıyor. Beşir ve biraderi Nesim işmin de iki haremağası da, — kafalarında bir sürü entrikalarla dolaşırken — bu faa Hyetilin nasıl olduğuna bakryorlar. Beş on adım daha yürüdükten son- ra, gözlerinin önünde başka bir kapı açıldı. Bir sürü pencere camı çıkarıl- mış, yere konulmuz, bunları, ellerinde- ki bezlerle kızlar silip duruyor.. Daha ötedeki kapılardan da buna yakm manzaralar gördüler.. Meselâ, Yerin altı sahrnıç.. Bunun etrafında, kızlar su çekiyorlar.. Bir odada aptegs- hane oğuyorlar, ötekinde musluk par- latryorlar.. Hülâsa, bir evde halayıklar tarafından yapılması icap eden ne ka- dar iş varsa hepsi için ayrı bir oda vardı. Ve hepsinde de, ellişer altmışar, icabma göre yüzer cariye harıl harıl #meşk,, etmekteydi. Bunların kisim âmirleri, hocaları, küşüfaları, müfet- tişleri başlarımda duruyordu. Gözlerini 5 * — 5 munamcamn ö0 ave — *rratrin (omA Ka sında bir tek kusur yapılmamasmna şimdiden gayret ediyorlardı. Derken koridorun o kısmı bitti. Baz- ka bir dehlize geçtiler. Orada da doa- kuma tezgâhları başında çalışan kız- lar, iplik buran kızlar, ipliği hep bir- likte ve güratle, meharetle, asla hata etmeden, kolunu boşa sallamadan iğ- neye geçiriveren kızlar.. (Malüm ya, dokumacılık filân, eskiden hep ev hiz- metleri arasmdaydı.) Hülâsa, bunlar aşağıkilerden daha nazikçe hizmetlere talim ediliyorlar, Beşir, kardeşine izahat verdi: — Maamafih, hepsi de harcıâlem. cariyeler.. Halkın, küçük evlere kolay- ca ve ehven fiyata alabileceği kadın- lar.. Görüyorsun ya: Hepsi de çirkin.. Nesim: — Garip şey.. - dedi. - Benim zama- nımda. bu kadar teşkilât yoktu . — Tabil değil miya., Şimdi her şey asrileşti.. Hacı Mustafanın diğer esir- cilre tefevvuk etmesi de bu sebeple oldu. O, babasımdan gördüğü gibi de- vam etmedi. Yeni usuller buldu. Bil- hassa bu kâhya yaman adam.. Zira hatimizden evvel konuşulanları hef kuvveden fiile çıkarmış.. Doğrusu, esif taciri piyasasını altüst deceğiz.. Birdenbire Nesim durdu: : — Bu ne?.. Yine dayak mı.. Hem * kadar adam birden döğülüyor.. | Beşir gülümsedi: — Hayır.. O kadar işkence yapıld yok.. | — Fakat hakikaten de, birçok suratâ birden müteaddit tokatlar — atılryormuj gibi, bir şakırtı işitiliyordu. Beşir — Mutbak dairesine geldik.. Aşı yetişiyor! - dedi. Hakikaten de, ilk kapıdan bakıncdı kocaman kocaman hamurların açıldığ!” nrı, bunların; kızlar tarafından yuğrulu? yuğrulup bir taraftan öte tarafa 3 kadak atıldıklarını gördüler. O devrin de en büyük meharetlerin” den biri hamur açmak olduğu için pe? çok kız bü işe bağlanmıştı. Belki if yüz cariye hamur açıyordu. Nihayet mutbak sanatının her şubt” sinin talim edildiği odaların da önünde? geçtikten sonra, ev hizmetleri daires' N ” Surnts 9y3 vT Si Koğ oYi — 199991 V BUNLAM ST SOYTEJ 9ÜL e f dört açmışlardı. Yarımki Ssergi esna- fikirleri iyi tatbik etmiş.. Bizim seya- | hitam buldu; hizmet halayıkları şube$ — evine saldıran bir trynette olan bu ' : ©X0 Para vermezlerse şarap deposu meselesini polise ihbar edeceğim Yavaşça cebinden aynasını Yüzüne, saçlarına baktı: — Hayır.. Hayır.. Benden şüphelen- mesine imkân yok. Saçlarım çok tabit.. Yüzümdeki kırışıklıklar, alnırmdaki çiz. giler kat'iyyen şüphe uyandırıcı bir hal de değil, Hele bir iki bardak bira içe- yim de. Aklım başıma gelsin... Garsonla bir konuşma daha yapmak pek faydasız olmayacak! Acaba bu da bir dolap mı ? çıkardı, Götenberg camekânla ayrılmış olan duvarın arkasında iki garsonun müna. kaşasını duymuştu. i Polis hafiyesi şu konufmayı merakla dinledi: — Bana az para vereceklermiş.. — Nerden anladın? — Ahçıbafı söyledi.. Bizim hizmeti- miz hafifmiş. Biz yararlık göstermemi- şiz. — Haydi canım, yararlık gösterdiğin zamanda da patronun sana ne verdiği. ni görüyorum. — Para vermezlerse deceğim.. — Neyi? polise ihbar e- — Şarap deposu meselesini.. Garsonlar konuşmayı burada — kesti- ler.. | Götenberg kendisine — hizmet eden garsonu uzaktan görmüştü. Parmağfile işaret edereks — Buraya gel! diye seslendi. Garson kollarını sallıyarak koştu: — Bira mı istiyorsunuz? — Hayır. Seninle konuşmak istiyoa. rum biraz.. — Emrediniz! — Eski şarap bulunur mu sizde? — En âlâsı bizim lokantamızda bu- lunur, Her! Garson bir şişe açık şarap getiridi. Götenberk şaraptan bir yudum içti. — Çok nefis. Çok lezzetli. — Şarabımızın Berlinde eşi yoktur, Her! — Ben sarap meraklısıyım Patronu- nuüz bu şaraptan bana fazla satar mı a. caba? — Parasını verdikten sonra şüphesiz satar, Fakat, bu biraz pahalıcadır sanı- rım. — İstediği parayı verirdim. — Böyle nefis ve lezzetli şaraba çok ihtiyacım var. — Ne kadar almak fikrindesiniz? — Bir kaç fıçı birden.. Fakat, bu fi- çıları yakından gâmenylm_ — Fryatta uyuştuktan sonra şüphesiz görebilirsiniz ! Garson bu sözleri söylerken kekeli. yordu. Bu yağlı müşteriden epeyce pa- ra sızdıracağını söyliyen diğer garson- lar, bu müşterinin şüpheli bir adam ol. duğunu anlayamamışlardı, Garson: — Pazarlığı yarın akşam — yaparız, Her! dedi Bu geçe patronumuz hasta- dır.. Burada yoktur. Götenberg: — Pekâlâ,, Pekâlâ.. yarın gece ko- nuşürüz Diyerek çarçabuk hesabını görüp kalk t Polis hafiyesi, lokantadan ayrılırken garsonla bir daha gözgöze gelmişti. Götenberg, Kempinski lokantasında, birçok entrikaların döndüğünü esraren giz bir yer olduğunu anlamamış değildi Fakat, elinde bir ipucu yoktu. Salon ona hiç de tehlikeli görünmüyordu. Lo. kantanın patronu da Meydanda yoktu. Yolda giderken, kendi kendine düşü- nüyordu: ' — Acaba fazla ihtiyat mı gösterdim? Şu lâfr geçen şarap deposunu bu gece aramalı mrydım ? Götenberg bilmem kaçıncı bir skan. daldan korkarak garsonun sözünü din- lemiş ve şarap pazarlığını ertesi geceye bırakmıştı. Polis müdürüne yeni bir rezaletten bahsetmektense, henüz bir ipucu bula-| madığını söylemek elbette daha kolay ve daha tehlikesiz olacaktı. # * * Heyecanlı bir pazarlık! Polis hafiyesi, ertesi gün, henüz mak yajini yapmamış, Kempinski lokantasrmna gitmek üzere hazırlanmamıştı. bitti. Şimdi bir merdivenden çıkıyorlar” dı. Üst kata çıkıyorlardı. Burası, göl* çarpan bir ihtişam manzarası arzediyof” du. Zamane duvarlarının alt kışımlarmm dan (yani biçare güverte ve anbar yof cularımnın yattığı kısımidan) ayrılıp G& lüks kamaralara vardığınız zaman göz“ lerinizin önünde manzara nasıl ansızıf -Ğ ©J7 LTEfEĞEĞ VUR Ziy SA YNDOĞ YOYLA “YADOĞ ANİNDE g Yazan: i başkalaşırsa burada da aynı hal oluyof” du, , — eee lldıı'sF.z yösEiyi H Nerede o aşağıki iş, zahmet ve işkent : Zi üre E ce muhiti, nerede burasının lâtif koku” | Ez lu, sakin, rahat hali.. | Birden bire kulaklarına bir inilti çâ“ lmdr: — İnmem.. İnmem.. Öleyim daha İyi İnmem. Ben ki, senelerdenberi naz ve i$“ tiğnaya alıştırm.. O feci hayata ğmlu_ nasıl dayanacağım?.. Yarabbi! Yarabbi! Canımr al daha iyi.. Bir genç kız.. İnce, nahif vücutlür Sırma saçları omuzlarına dökülmüşe Arkaya doğru dönerek yalvarıyordu: oturuyordu, Birdenbire oda kapısı ça- lındı. “— Girl,, Demeden düşündü: — Eğer misafirse kat'iyyen çene ya- rıştıracak vaktim yok, Yemek — zamanı yaklaşıyor. Ortalık karardı. Kempniski lokantasına gitmeliyim. - Kapr bir daha çalındı. Götenbergi — Yanında iki kadın , vardı. Bunlardaf! — Giriniz.. diye haykırmağa mechur | biri konaklardaki hanımefendiler kıli” olmuştu. ğındaydı. Öteki ise cadaloz bir kalfa.. — Kapı açılınca, Üstadın rengi birden sapsarı oluverdi. — O ne?!, Siz.. — Evet. Ben dün — gece size Kem- pinski lokantasında hizmet eden gar- son, — Ben mi?.. Bana mı hizmet ettiniz? Hayır.. Hayır.. Yanılıyorsunuz! Ben dün gece o taraftan bile geçmedim Garson ısrarla söylüyordu. -— Sizinle şarap pazarlığına bile gi- rişmiştik.. Pazarlık bu geceye kalmış- tı.. Niçin saklıyorsunuz? Hem ben sizi çok iyi tanıyorum Her Götenberg! (Devamı var) Hanımefendi kılıklısı: | / — Ne yapalım?.. —Mukadderat!l. * dedi. - İneceksin kızım.. Alnının karâ — yazısı büuyınuş.. — Ah, Küşüfam, Küşüfam,. Sen ba* na on bin altın edersin idemiyor muy” dun?.. Beni şimdi oralara nasıl yollıyo sün.. " Kalfa, onu çekti: | — Yürü.. Senin kırıtmçlarını dinl — yecek değilim.. : Beşir izahat verdi: ' — Yatak halayığı yetiştiriliyordu. Şimdi hizmet halayığı olacak. | — Neden? (Devamı var) Türk Hava Kurumu Büyük Fiyangosu Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir 3. Cü keşide'11 ikinci Künuk 937 dedrl Büyük ikramiya: 45.000 Liradır. Ayrıca: 15.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle (10 000 ve 20.000) lirahık iki adet mükâfat vardır. Dikkat: Bilet alan herkes 7/İkincikânun /937 günü akşamma kadar biletini değiştirmiş bulunmalıdır. Bu tarihten sonra bilet üzerindeki hakkı sakıt — olur... Müdüriyetteki yazrhanesinin başında

Bu sayıdan diğer sayfalar: