27 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

27 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazanlar: —İj— kurşun mlara ihtiyacımız olabileceğini dü- düm. Halrların bize niçin lâzım ola. teğini; sonra anlatırım. Hampşayr ! şimale götürdü. İrmak geçitlerine klerin motör patırdımızı işitemiye- ri kadar yaklaştık. Yolun müteba yaya yürüyerek karanlık bas DONDUK! 'anı harektimiz, gece yarısında bir *me eğlencesi idi. Suların ne kadar n olduğunu ve Türklerin geçitleri p tıkamadığını anlamak — istiyor- h. Bu berbat bir vazifeydi. Türk nö. 'Çilerinin gece karanlığında — beyaz tlarrmızı farketmelerinden korktü- Muz için soyunamazdık. Yalnız çiz- terimizi çıkararak boynumuza astık Mürekkep gibi bulanık suya daldık. Soğuktu; hem de ne soğuk! Suyun N sülük dolu id. Geçitlerin — keskin arı da ayaklarımızı kesti. İrmaktan Eğrya doğru yolaldık. Yüzük, — düşe, ka yürüdük. Bir ara ayağım kaydı ve Prültülü bir şapırtı ile — düştüm. Bir Ptk nöbetçisi suyun kıyısına — koştu. Üfeğine kurşun sürdü. Mekanizma ka- n kapandığını işittim. İkimiz de telerimize kadar suya dalarak soluk. zı kestik. “Nöbetçi bir şey işitip işitmediğine pek Hin olmamakla beraber pek de — gafil Manmak taraftarı değildi, — Asırlarca düdetle oradan ayrılmadı; . yahut bu lddet Hampşayr'la bana Bir asır — 288 ghl ı.&alzb e nh a'ıeâe(e'u tngm; ordusu hava zabitlerinden Kenneth | Brovn Colline. Meşhur seyyah ve muharrir Lovell Thomas Bir Türk nöbetçisi suyun kıyısına koştu. Tüfeğir_ıe MABER — Akşam postatr Dülmizegevirm:A.E.! sürdü dar üzün geldi. Su içine çömelmiş buz “kesiyorduk. Neredesise donarak ölecek- tik. Nöbetçi nihayet uzaklaştı. Biz de işi. mizi bitirdik ve ırmağın cenup sahiline sürünerek çıktık. Her ikimiz de müthiş soğuk algınlığına yakalandık;bunu haf | talarca geçiremedik. Fakat erkânıharbi- yemizin bilmek istediği şeyleri öğren. miştik. Geçitler kullanılabilezek bir hal de değildi. Birkaç kişiden ibaret bir ile- ri yürüyüşkolu buralardan karşıya bel- ki de geçebilirdi, fakat yağmurlar geçit. leri o kadar — derinleştirmişti ki büyük kıtaların su içinden yürüyüş yapmasına imkân yoktu. Bu fena havadisti. Kayık, sal kullan- mak ve dumbaz köprüler yapmak mec- buriyeti vardı. Fakat toptan bir katliâm dan korunmak için Türklere sürprizli baskın yapmak lâzımdı; halbuki köprü kurmak ve bunların üstünden yürümek böyle bir sürprize imkân bırakmıyordu. Buna rağmen Benson'un — Yafadaki vazifesinden bir haber almadıkça ümit. sizliğe düşmemeğe karar verdim. Daha yola çıkmadan köprü kurmak mecburi-| yetinde kalacağımızdan şüphelenmiştim ve bunun içindir ki Bensonu halıdevşir- meğe göndermiştim. Eğer kalasları sa. racak kadar sayıda halı bulabilirsek yü- IRadyodaki nut- ku dinlemediği . için Bir Alman muhbharriri habse vlahküm oldu Morning Post'un Berlin hususi mu- habiri yazıyor: İktısat işleri üzerine yazı yazan bir Alman muharriri general Göringin Al- manyanın dört senelik plânına dair söylediği açma nutkuna kâfi derecede saygı göstermediği için altı hafta Bu müharrir, general Göringin nut- ku radyo ile neşredildiği sırada, Stut- gart'ta bir lokantada bulunuyordu. Fakat nutka hiç ehemmiyet vermiye- rek bir yığın gazeteyle meşgul görün- mekteydi. Kendisiyle konuşan bir garsona da demiştir ki: “— Bu, böyle haykırdıkça işi nasıl tanzim edebilirim ?,, Muharrir bununla da kalmıyarak general Göringin nutku bittiği zaman milli şarkılar söylendiği esnada dahi “tahrikâmiz bir surette oturduğu yer- den kalkmamakta devam etmiş,, ve kendisinin bir ecnebi olup olmadığı şek linde nazik b'r suale: “— Göringle hiecbir alışverişim yok. Onun da benimle alışverişi yok!,, ceva- bını vermiştir. Muharrir, muhakeme edildiği sıra- larda halkm milli şarkıları istediği za man söyliyebileceğini, fakat herkesi de beraber söylemeğe mecbür etmeme- leri şeklinde mütaleada bulunmuştur. Hâkim, mahkümiyet hükmünü verir- 'ken, suçlunun umumun istirahatini sel bettiğini ve canınt sıktığmı söylemiş ve bu muharririn hâmil oldu#u akade- mi “derecesi” ne lâyık olmadığını ılâve etmiştir. rüyen ayakların seslerini boğabilirdik. (Devamı var) CEMAL SAHİR İlk modern Türk opereti - SAHİR OPERETİ Pek yakında İstanbulun her tara” ifında yeniden tanmacaktır. İlk o ret Madcî”' Meşhur Kastadiva GÜZEL PRENSFS Mavi mumların esrarı Bütün Avusturyada Noel ve yılbaş' yortularında süs olarak yakılmak için mavji renkli mumlar çok yüksek fiyatlar b ağ la satılmaktadır. Bunun hikmeti mavi rengîn Alman taraftarı ohn pa.rtınin L ehmakdlk , , n RADYÖ İSTANBUL: 18,380 Ambasadörden naklen varyete mll * zik, 19,30 konferans, Suat Derviş tarafından, 20 Müzeyyen ve arkadaşları tarafından Türk muüsikisi ve halk şarkıları, 2080 —Belma ve arkadaşları, tarafından Türk — musikisi ve halk şarkıları, 21 saat ayarı, orkestra, 22 a jans ve borsa haberleri ve ertesi günün prog ramı, 22,830 plâkla soölolar, 23 sön. VİYANA: 18,40 konser, 19 havadis, 19,1l0Ü — musikili konuşma, 19,50 balet, 21 könser, 22 havadis, 23,30 piyano konseri, 24 hafif musiki. BERLİN: 18, muhtelif şarkılar, 19 güzel melodiler, 20,40 spor haberleri, 21 temsil, 22 — könser, 23 havadis, 23,20 konser, 23,45 havadis, 24 dans müsikisi, PEŞTS: 19,40 orkestra könseri, 21 muhtelif şarkı tar 238 havadis, 23,20 konser, 24,10 çigan or kestrası, BÜKES5Ş: 109,05 dans musikisi, 20 konuşma, 21,25 koro, 22,80 havadis, 22,45 şen dul opereti, 24 gece koönseri. LONDRA: 19,30 konser, 20 havadis, 21,380 — muhtelif şarkılar, 23,45 havadis, 24,05 koönser, PARİS: | 18, koönser, 20,15 musiki 21,15 — konuşma 21,80 havadis, 22,15 Cha'ipin tarafından şar kılar, 22,380 havadis, 23,80 Noel — şarkıları, 24 dans musikisi, ROMA: 18, operet parçaları, 19 havadis, 21,40 şar kılı temsil, 23,05 Viyana valsları, 24 havadis, TIYATROLAR < Aı...o.ı. V— JEPEBAŞI ŞehirTiyatroso) dram kısmında ıııııımııııı BABA Fransırz Tiyatrosunda LEYLA e MECNUN HALR ÖPERETİ Maksim — tiyatrosunda "ozo Dalmas ve Fono: kosun iştirakile )SRKİ HAMAM ESKİ TA& ö JÜyük operet. Yeni kadro HALK - ÖPERETİ GÜZEL PRENSES SIN«HALAR h BEYOĞLU SARAY 3 Gizli izdivaç ve 987 Miki. nin şen saati FTÜRRK g Sirk İ MELER $ Küçük prenses ve Lorel Hardi Kan kardeşler - ı,ıı. ” Ü İPEK $ Boksör sütçü(Harold Lul)j SAKARYA 3 Filoyu takip edelim h: YILDIZ ş$ Çapkm genç ve Çingene geceleri SÜMER * 'Tatlı belâ ALKAZAR : Çöl silâhşörleri FAN $ EKahraman haydut ve GOf düren gözler ŞIK $ Çiılgın gençlik ve Kars odanın esrarı, ŞARE * Saadet ve Karayılgı ASRİ t Kasta Diva ve Dantenin cehennemi ASTORYA — $ Canavar avı ve Patpata şon kız hırsızları CUMURİYET : Kız mısm erkek misin ve fırtımadan sonra İSTANBUL FERAH $ Korkusuz kaptan ve Viys na aşk beldesi | MİLLİ * Mazurka HİLAL $ İşte Bahriyeliler ve aşk ölüm ve Şeytan. AZAR $ Viyana seni seviyorum ve Karakedi ALEMDAR t İşte bahriyeliler — ve aşk, * ölüm ve şeytan. “KEMALBEY ; Define adası ve düşman lar peşinde ÜSKULDAR HALB *t Kanundan kaçılmaz , BALAT çat MİLLİ * Bitmeyen — istrrap, Nev york esrarı — ve spor ve gençlik. Büyük illüzyonist ve manyetizmacı Pr. Zati Sungur Şehzadebaşında FERAH sinemada Arzuyu umumt ü- rine temsillerini birkaç gün — daha devam ediyor. a 285 tâ da memleketlerine döndüler. Orman lar kralını yakalıyacak veya haber vere cek olan adama vaadedilen 20.000 frank para mükâfatı da Sofyada Edvara veril- mişti. .Kral Kristiyan, büyük — teessürünü gont Adolar ile beraber gelen — Annayı bulunca ancak yatıştırabildi. — Verayı bütün saltanat ve miras — haklarından mahrum ederek evlâtlıktan reddetti ve mahkemeye verdi. Günlerce devam eden muhakeme sonunda Vera Ânnanın ken. disini affetmesine rağmen müteaddit cü rümlerinden dolayı müebbeden hapse mahküm olup Karakaleye tıkıldı. Küçük Elzayı da babası Zingaraaldı. Hükümdar, Annanın kendi kızı oldu- ğunu tesbit ettirerek onu — veliaht ilân etti ve bir hafta sonra Adoların şatosun da ve sarayda üçer gün süren merasim. deri sonra Adolarla Anna evlendiler, SON Bu sırada ne yapacağını tamamen şa- şırmış olan Korzakof, hemen Veranın yanına koşarak onu yerden kaldırdı: — Haydi, dedi. Haydi hiç durmıya. İrm. Ormana kaçalım. Orada askerlerin elinden kurtulabilirim. Ben zabit oldu- ğum için bizi yalnız başımıza görürler- se şüphelenmezler, bir teftiş seyahatin. den döndüğüme veya bir aşk macerası geçirdiğime hükmederler. Haydi dur- ma. Eğer asılmak istemiyorsan yürü.. Fakat Vera yerinden bile kımıldamak istemiyordu: — Evlâdım, dedi, ya evlâdım ne ola. cak. Şu mel'un çingeneden onu almadan bir yere gitmem.. Bu esnada sağda solda silâh patırtı- ları işitiliyordu. Haydutlar kaçmak is- terlerken askerlerle karşılaşınca ateş e. diyorlar. Fakat hemen bir yaylım ateşi- le karşılanarak yerlere seriliyorlardı. Kurtulabilmek ümidinin her saniye biraz daha eridiğini gören — Korzakof, hiddetle Veraya çıkıştı: — Delimi oldun? Bir çocuk yüzün- den kendini mi mahvedeceksin? Haydi, durmıyalım, yürü.. Haydutlar reisi sözlerini hıtiremedı Süvariler her taraftan vadiye inmişler ve onların bulundukları yere doğru çen beri gittikçe daraltarak dört nala iler- lemeğe başlamışlardı. Bu sırada, biraz evvel Lâlenkanın çıkarıldığı — tepeden gök gürültüsünü andıran bir kumanda İşitildi: — Teslim olun h.ıydut!ar Yere ya- tın. Ayakta bulunanlar — öldürülecek. Bir.. İki,, Üç.. Ateş! Bukumandayı müteakip biranda hay. dutların üzerine iki yüzden fazla silâh birden boşandı Anna ile Lâlenka, hem korku ve hem sevinç içinde biribirlerine sarılarak ol- dukları yere uzanrverdiler. Bir çadırın dibinde bulunuyorlardı. Korzakof büyük bir dehşet içindeydi. Her türlü ümidin mahyolduğunu görün ce ve zabitin ihtarını — işitince hemen kendini yere attı ve Verayı da kolun« dan çekerek yere yatırdı. Çünkü bir sa. niye sonra üstlerinden bir kurşun yağ- murunun vızıldıyarak geçeceğini anla- mıştı. Anladığı da doğru çıktı. “Ateş,, kumandasını müteakip vızıldayan kur« şunlar şaşkın bir halde ayakta — duran haydutlardan on beş kişiyi biranda kan- lar içinde yere yuvarlamıştı. Diğer hay, dutlarla karıları silâhlarını atarak yer- lere kapanmışlardı. Süvari, çemberi adam akıllr daralttı ve birkaç saniye içinde çadrırların bu- lunduğu yerin etrafı omuz omuza asker lerle veçrildi. Askerin arasında bulunan — polisler atlarından inerek meydanın — ortasına daldılar ve yereyatmış olan haydutların silâhlarını toplamağa ve üstlerini başla- rını arayarak — bileklerine kelepçeler geçirmeğe başladılar. Bu işler görülürken askerin arasımdan iki sivil de atlarından inerek çılgın gibi çadırlara doğru koştular. Bunlardan bi« ri bağırıyordu: —» Anna.., Neredesin? A * 'v .Ğ , v Ç İ seri AA ” """ d : Ça ARL

Bu sayıdan diğer sayfalar: