> VD me ye en ln m Aİ Yazan: A. Cemalettin Saracoğlu izzettin, Erkadi,, vi nası! zaptetti? Korsan vapurunun tahta kısmı ve içindeki hamule tamamile yanmıştı “Girid meselesinin bidayetinden- beri gönüllü namile adaya bir takım eşkiya, "zahire ve cephane taşıyıp filen ve manen fesat ve şekavete| muavenet ve yardım edegelen mahut| “Erkadı,, vapuru adet melunesi veç- hile yine mühimmat ' ve levazımını| çıkarmak üzere salı gecesi “Ayarır| meli,, sahiline yaklaştıkta, oraların| ablukâsma memur “İzzettin,, vapuru süvarisi Hasan bey derhal mezbur, “wapurun üzerine giderek ve iki taraf! tan top endaltiyle muliarebe tutuşularak mezkür vapur maglüben ve münhezimen engine doğru firar etmiş ise de “İzzettin,, vapuru takip ederek “Alafonisi,, sahilinde yetişip! ÜZe'-*rampa etmiş ve tayfasmın pek çoğu kurşun, kılıç, balta ve ma- nivelâ ile; kaptan ve dümencileri telef edildiği sırada “Erka-| dı,, den atılan hamberek. “İzzettin,, tayfasmdan beş altı adamı şehit ve mecruh eylediği halde mumaileyh Hasan bey kaptan ile zabitan ve ne-! ferler gece saat üçten dokuza kadar| merdane ve şeciane sebat ve gayret! edip vekaidei | harp üzere “İzzet tin,, biraz geri alınarak tekrar üstüne bindirilip pek çok yerini ve sancak tarafımını pervanesini şekst eylemiş ve bü bal üzere sahilde ktin taşlar Üzerine uğratılarak - mezkür vapur! garkedilmişiir..,, “ERKADI,, İSTANBULDA “Erkadı,, nm. tshribinin o ferdası çarşamba günü müşir amiral Vesim paşa forsunu taşıyan “Mahmı Sel zırhiisi ile “Alâfonisi,, önlerine gel; di. Korsan vapurunun tahta kısmı ve içindeki hamule tamamile yan- mtştı, Vapur sığ sulara oturmuş oldu- Şundan küpeştesi sudan dışarıda kal! mug görünüyordu. Osmanlı amiralı korsan o vapuru-| run topların çıkarılmasını emret- ti ve “Erkatlı,, rin topları zırhlıya; pekledildi. Aynı zamanda amiral biz-| zak gidip enkazı muayene ettiği Za! sn “Erkadr. deki birkaç Sehbüniz| kapatılırsa geminin yüzdürülebilece gini anladı. Derbal emir verdi; ve birkaç gün çalısıldıktan sonra bu rahneler kapa-! tılarak “Erkadı,, yüzdürüldü. Vapu- ru yüzdürmek için makinelerin dışa. riçıkarılması icap etmiş ve bu işde muvaffakiyetle bitirilenişti. “Erkadı,, nn teknesi. “Hanya,, İmanma çekilin ilk tamirat yapık diktan sonra “Ertüğrol.; firkateyni- rin yedeğinde olarak İstanbula gönderilmek üzere yola çıkarıldı. “Ertuğrol,, firkateyni 1867 senesi eylülünün yirmi beşinci günü İstan-| bula geldi ve Erkadı tamir edilmek! üzere tersanede taş kızağa çekildi. Padişah “Erkadı,; tin yeni baştan tamir edilmesi arzusunda idi: Halbu- ki tamirat için sarfedilecek para ile “Erkadı,, sisteminde yeni bir vapur bilirdi. Bu itibarla “Erka- di,, tarihi bir hatıra olmak üzere se nelerce teş kizakta ve bir aralık Un- kapanı köprüsünün yarında kaldık- ten sonra 10 temmuz inkılâbmı mü- Iyi bir mubasip iş arıyor çe, Fransizca İngilizce daktilo ca, Almanca tercüme ederim. sış muhasip olup blânço tanzim ederim. Gerek daimi gerek viziteli va zife alabilirim. Birihei derecede referan- gları haizim. z 'Taliplerin Tefeyyüz © kibapbanesine müracaatlarını dilerim, Ankara caddesi 36/38 Telefon 21930| teakip diğer kıymetsiz gemilerle bir- likte satıldı. * * # “İzzettin” in yiğit süvarisi Gamsız Hasan (o kaptana gelince bu cesur denizcinin Oo muvaffakıyeti cidden parlak ve mühimdi. “Erkadı”nın tahir köçükçili” rın gözlerini korkütmüş, o cüretle- rini kırmıştı. Artık Girit sularda kaçakçılık ve Korsanlık, dolayısiy” le de Adadaki ihtilâl © ve isyan son nefesini vermek üzere bulunuyordu. Gamsız Hasan kaptanın rütbesi kaymakamlığa yükseltildi. “İzzet - tin,, in ikinci kaptanı Sinoplu Hasan ve çarhçı başısı Mıktat beyler binbaşı oldular. Seyir zabiti sol kol ağası Cihangirli Ragıb bey kaptan sağ kol ağalığına terfi ettrildi. “İzzettin,, de çalışan sivil iki çarh- gt ile vapurun mürettebatma para mükâfatı verildi; O maaşlarma zam- lar yapıldı. Gamsızm muvaffakıyeti | Sultan | Azizin çok hoşuna * gitmişti. Kendir sine ram ür kl ve gön maras. sa bir sigara ağızlığı hediye ettikten! başka (Obir müddet sonra rü rütbesini! Miralaylığa kadar yükseltmisti. Gamsız Hasan kaptan 1289 sene si kânunusânisinin birinci günü 69 yaşmda bü fani dünyaya gözlerini yumduğu zaman mesleğinin bütün zevk ve şereflerini tatmış, vatan ve milletine karşı; “vazifesini yapmış şanlı ve şöhretli - bir denizci idi. Gamsız Pasa kaptan öldü, fakar” Kahraman hatırası Türk baliriyesinin şeref sayfalarda el'an- yaşıyor ve daima yağmaz; SON— Macera ve aşk romanı —44— Yazan :(vâ-Nü) Düşes, odasında yalnız, yatağına diz çökmüş, haçin önünde ibadet ediyordu. Küçük zenci «Onu pencereden gözetledi Geçen tafriknlarım hülüsası: Havva, gözüm düşmüş bir o sevcedir. Hadim edilmemiş olan küçük zenci Bün Misi kendine müstakbel zevo diye sak Iyor. Fakat cski zevsi hacı Mustafa o nuz odasına © gece gelecektir. Bunu ba ber alan ir Havvayı Mntasiee Dilşesle Hacı Mustafa konuşa il, sunlar, Havva, helecan içinde, aşağı İndi. Evvelâ Sünbülün yanma indi. O- na usulla dedi ki; — Ne tehlikeli vaziyetlere düştüğü- nü görüyorsun ya.. Hâlâ da tehlike geç medi. Sakm, yerinden kımıldama.. Em rettiğim şeylerden başkasını yapma.. — Peki, yapmam. Haydi beni kama- rana al. Haci Mustafa canımı sıktı. Beni korkuttu. — Sen bu gece burada yatacaksm — Neden? — Çünkü efendimiz benim odama — Hem ne münasebet ?.. Sen benim Bu heyecanlı ânmda, Havva, gül mekten kendini menedemedi: — Oh efezdim ok!,... Dağdan gelen bağdüâkini koöğmuş... Nereden zuhur et miş sendeki bu yeni -yeni. huylar?.. Hera sen kıskançlığı da kimderi öğren- din bakayım?., Güzel güzel, uslu uslu yat, uyu... Bu geceyi burada geçir... Yarma allah kerim. Anlıyor musun ?. "Yakülkünentiitene terityaan Kir yak sesi duydukları için Göğü — Ak, bütün ümidim sende!... Beni hazin hazin bakarak, kucaklaştı! büyük bir tehlikeden kurtaraçaksm...) Ağlaştılar,.. Sünbülün hiç bilmediğilyi Söyliyeceklerimi iyi dinle! - dedi, — Anlatın güzelim... dinliyorum... Ve, aralarında tuzun uzadıya konuşa» rak, bir plân hazırladılar. | O gece, Sünbül, yatağında gene tali hat rahat uyuyamadı. Bir taraftan! bir tarafa döndü, döndü, döndü... Son- ra kalktı. Bütün tedbiri, ihtiyatı unu tarak bir maymun çevikliğiyle yanım. daki pencereden geminin dışma çıktı. 'Tutuna tutuna ilerlemeye başladı. Bu idmanı ilk defa olarak yapmıyor du. Cesedi uşırdığı gece de, #yni yolu takip ederek odaya girmişti. Fakat bu sefer içerde adamlar olduğunu da bi- İiyordu. Onun için daha ihtiyatlı dav- ranıyordu. Trskanıyordu. Korktuğu, nefret et- tiği bu adamdan kendisine sit olduğu- na kani bulunduğu bu kadmı kıskanı- yordu... Gidecekti... caklar?.. pesine çıkmıya alışık olduğu için, may pesine çıkmıya anışık olduğu İçin, may mun çevikliğiyle ilerliyordü. İşte şu pencere değil, şu da değil... Daha öteki... Onu gözetliyecek.. Fakat, ansızm, Guralayıverdi... İşte, ondan evvelki pericerede bir şık yanıyordu... Demek ki, içeriye biri girdi... Hafbukt, Sünbül, Havvanın ka» marasında yata yata buranm boş iğ Bakacaktı.. Ne yapa "Eunu öğrenmişti. “— Acaba kim?.-. diye düşündü. : Bu Kamarayı kime Yerdiler?.,. e * Tuhaf 'Şöy.n İki: liz. Odaya > yeni en Besledi, Havva, küçük, çocuğu ya-| girmleler» beli. Glnküi lerinde kame| tağında yalnız bırakarak, ona doğru ilerledi: dil var,.. Kandili masanın üstüne br raktılar... Sonra, biribirlerinin yüzüne Polisin sadece burasını tarassut altında bulundurması Işıklar yandığı zaman, karanlığın bir kaç dakika daha devam etmesini istiyen çiftlerin bu dileklerini gözlerinden oku. mak kabildi. Müşteriler © arasında bu halden şikâyet edenler yaşlılardı. | Patron gene eski yerinde.. Garsonlar hizmetlerine devam ediyor lar. Bira kadehleri dolup boşalıyor ve müzik çalıyordu, Hiç kimsenin zevkine ve neşesine ha- Jel gelmemişti. Müşterilerden biri arkadaşına anlatı- yordu: — On yıldır (Patzenhofer) lokanta. sına devam ederim. Bu müddet zarfında o İokantanın bir gece hile. elektrikleri sönmedi. Burada İse her gece (o bozulu- yor.. En aşağı beş dakika (o karanlıkta kalırız. Bu ne İdaresizlik! Bu m8 say- gısizlık! ... Semrayı kaçırdılar mı ? Müzikholde-yüzbaşı Ştanke, yavaşça başımı Hansın omuzuna eğdi: — Boşuna çıktık yukarıya. — Çıkmasaydık, şüpheniz zail olmı. yacakir. — Demek ki temelli gitmişler bura- dan.. — Öyle olmalı, Maamâfih bu kadar şüphelerden sonra onların tekrar bura- ya gelmeleri delilikten başka bir şey ol. mazdı, — O balde patrona bir şey sezdir- meden sıyışalım buradan. — Siz bilirsiniz, yüzbaşım! Halbuki biraz önce lokanta sâhbinin tevkifini is- tiyordunuz! ex. kâfidir — Şimdi vazgeçtim bu fikirden. Po. lisin sadece burasını tarassut altında bulundurması kâfidir. — Yemek yemeden dönecek miyiz?. — Evet. Başka bir yerde serbestçe yemek yeriz. Hele bir kere uzaklaşalım şu iç sıkıcı yerden. — Pekâlâ, yüzbaşım. Pekâlâ! Madem ki yemek yemekten vazgeçmediniz.. Ne reye İsterseniz, oraya gidelim! Yürüdüler, Müzikholden geçerek sa- lona geldiler. Hans başka bir lokantada yemek yiyecekleri için, çocuk gibi sevi- niyordu. Bu arada unutmıyalım ki, yüz. başmın eski emirberi Berlinin en meş- hur oburlarındandı. Oturdukları masaya yaklaştılar, O ne? Masa bomboş.. Ştanke dr | mırıldandı; İ — Semra nereye gitti acaba..? Hans güldü: — Bunu anlamıyacak ne var, a yüz- başm?! Tuvalete gitmiştir, Tereddütle oturdular. Aradan beş dakika.. On dakika. On. beş dakika geçti. Ve dakikalar geçtikçe yüzbaşının hayret ve hiddeti artıyordu. Ayağa kalktı — Bea tuvalete bakayım. Sen bura- da beni bekle! — Peki yüzbaşım,! Yüzbaşı salondan çıktı.. Müzikholün| yanındaki tuvalete daldı, £ Kabinelerin hepsi aşıkın. Tuvalet salonunda kimse- ler yoktu. Hayreti gittikçe artıyordu. Şimdi ne yapacaktı? | Bin müşkültla ele geçirdiği sevgilisi! hi diyle bu esrarengiz lokantaya nasıl) | ru yürüdü, Fakat, patron yerinde yok. Iskender F. Serteii i enem mansamameranesa i getirdiğini düşündükçe kendi kendine kizryordu. Köştu. Eski emirberinin yi 80. kuldu: — Meydanda yok, Hans! Şimdi anla- dr elektriklerin neden söndüğünü. — Elektrikler Semra için mi söndü sanıyorsunuz? — Şüphesiz... Onu kaçırdılar. 4 — Bu, lokantanın eski âdetidir. Her gece bazan birkaç kere söner. O halde her gece bir kadın kaçırıyorlar dömekt — Haydi gevezeliği bırok. Çağır şu patronu buraya! — Beni mazur görün, yüzbaşım! Pat ron beni sesimden tanır.. — O halde ben gider, görüşürüm. Yüzbaşı şapkasını aldı, Kasaya doğ- tu. Garsonlardan birine sordu: — Patronunuz nerede? — Birdenbire rahatsızlandı. Döktora gitti, / Ve arkasından hemen şu © sözleride ilâve etti; — Bizim patron hastalıkl. hir alam. dır. Sık sık sancısı tutar. İşi (o yüzüstü bırakıp gider. — Ne tarafa gittiğini biliyor musun? — Bir otomobile bindi.. Sağ tarafa doğru gitti. — Kendisine hangi doktor bakıyor? — Bilmiyorum. Patrona (böyle bir! şey sorabilir miyim? İ Ştenke, Semranm bir tuzağa düşürül-| düğünü anlamıştı. Derhal (lokantadan! çiktr.. Hans: yanımdan ayrımıyordu. İ Derhal bir otoya binerek polis müdü- bir dille bir seyler konuştular. Zendi oğlan, bunlarm gemide m cüdiyetinden “M5 haberdar dağildi. gün zarfında cereyan eden vak'aları di bilmediği için, tabif, esir alman düse Je İnaiyeti iki dumdonörden haberdar olamazdı. Bir an kıskançlığını, hırsmı unutar rak, onları doyasıya seyretti... Bu ge mide gerçi bircok kadm görmüştü! Hepsi de beyazdı; bâlşka başka güzeli. | likteydi. Fakat hiçbirinde butlarm ca-j | zibesi yoktu... Zira, iki kızda gehçti-i | ler, müstestia bir güzelliğe maliktiler. | “— Bunlar da nereden zuhür etti?..ftj Acaba şu pencereden içeri girsem; kar-kİ şılarma çıksam ne olur?..,, z Fakat, evvelce geçirmiş olduğu teh- likeler aklıma geldi. Ayvlardanberi bu geminin içide bulunduğu icin bütün!“ âdetleri, an'aneleri öğrenmişti. Zaten bugün Üzerine bircok şüpheleri eelbet- 7“ mişti; sayet'yakalanırsa valnız hağım edilmekle de: kalmıvacaktı. Kimbilir ona ne türlü işkenceleri reva görecek- dl lerdi.., Onun icin, Afrikaf kanınm kaynasi, masma rağmön, nefsine hâkim oldu. Fakat, bu söfer de içinde bir merâk” belirdi: “— Öbilr pencerede işik yanıyor. Orada da biri mi ver acaba?., diye düşündü. Sürünerek o Tarafa doğru yürüdü. Gözünü #avlyeyâ uydzrüp İçeri baki tr. v3 İsta Ma “hüviyeti tüst oldu? re ee Zira, burası düşesin lp. öt kız, elinden on binlerce Naând”Ye müstesna kadm geçmis olan esircileri hile hayran eden güzelliğiyle, kamara- da yalnızdı. Gecelik entarisini giymiş, yatağına çıkmıştı. Sırma gibi saçla rmı çıplak omuzlarına dağıtmıs, esya» $ı arasından çıkararak yatağının baş ucuna astığı haçin önünde diz çökmüş tü... — Yarabbi!... Reni esaretten kurtar, memleketime, nisarilrma kavuştur, in» dadıma melâikeleri 'yolla!.. « diye dua ediyordu. c İste küçük zenci, bu güzel kızın le- tafetine dayanamadı. Demin verdiği kararı unutarak, “onun pehceresinden odasina girmek istedi. Fakat yanınds- ki odağa Konuşulanlar disarıya akset- tiğ! Için, dikkati eslbedildi: Bu sefer de oraya yaklaştı. İdersini gözetlmeye beslddi, Hacı Mustafa, Havvayı öpmek isti- yordu. İsveşli kadm, yüreğinden gelme hareketlerle, onun bu teşebbüslerine mâni oluyordu: — Yapma.. istemiyorum! du. « diyor - — Canım niçin?.. Benden bu kadar soğudun mu ?... Eskiden hiç de böyle değildin.. Nefret mi ediyorsun ben- den? Havva, sahte sahte: — Hayır, estağlürullah.. - deği, - Nefret etmek haddim mi? Fekat ken dimi sana lâyık görmüyorum... Ben ih- tiyarladım, göctüm... Halbuki sen genç sin, güzelsin efendim.. Aramızdaki bu farkı düşünerek seni kendimle eş gö remiyorum.... Bu münazebetimizi çir- kin bularak kendi kendimden iğreniyo Evet, bu sözleri sahteydi... Hakikat teyse aklı Sünbüldevdi... (Devamı var) riyetine gitti, Polis Semrayı ararken Hâdise büyümüştü, Kempinski oteli polis tarafnıdan side detli tarassut ediliyor, bütün polis ha” #iyeleri Berlinde Semrayı arıyordu. (Devamı var)