26 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 B' rincikânun — 1936 8 [ı.âalıb —Sd— Burada zabitan öğle yemeğini yemek Ç idiler. Motörü hâlâ çıt pıt ediyordu. Müport durunca Ekzost — borusundan ültülü bir patlama oldu ve Türkler erinde çatal ve bıçaklarla büyük ça. dan dışarıya fırladılar. Tabancaları ttıkları çadırlarda idi. Kalkıp havalan sı için Durmmondun kanatlarına MMpişmaktan başka bir şey yapamazlardı. itekim hepsi de kanatlara asıldlar ve #Am bu sırada Peterin motörü yeniden #llemeğe başladı. Kanatlara yapışan el- olmasa, bizim pilot pek güzel hava. habilirdi. *| Peter makineli tüfeğinin tetiğine do Undu. Kurşunlar ortalığı çınlattı. Türk kanatları bıraktı. Tüfek hiç şüphesiz Sitlarr vuramazdı, çünkü — tayyarenin akinelisi ancak dosdoğru-ateş edebilir. akat bunu düşününceye kadar İngiliz Ayyaresi havalanmıştı bile, “Niyuport lokanta çadırından uzaklaş A Fakat yolt üstünde zabitlerin kuru bk Üzere asılmış çamaşırları — vardır. fayyarenin kanadı ipe takıldı ve bütün Hmaşırlar “ıvada sürüklendi. *| Durmmond mendil, don, gömlek ne *İarsa beraberinde götürerek ağaçların Stünden uzaklaştı. Bir çift dolak kuy. tğuna sıkı sıkıya sarılmış, pervanenin avasile çırpınıyordu. İ| Bir sefer motörü yeniden durmadan “İvvel hatlara kadar varabildi. Ve orada üncü defa olmak üzere bozuldu. Tay #fare hiç kimseye ait olmayan topraklara dı Türkler tayyanenin üstünde Britan ıgaretım görünte piyade ve makineli teklerini doğrultarak, bastılar ateşi. Peter tayyareden atlıyarak bir mermi Olukuruna daldı. Orada karanlık basım- Di h |& —- 9 ww aa n 284 î_'aznnlar: İngiliz ordusu hava zabitlerinden Kenneth | Brovn Colline. Meşhur seyyah ve muharrir Lovell Thomas Makineli tüfeğin tetiğine dokundu. Kurşunlar ortalığı çınlattı ha'ıeâel İ ) Dilimize çeviren: A. E, caya kadar kaldı ve sürüne sürüne İn- giliz hatlarına vardı. İngiliz Connilerin. den gönüllü bir müfreze siperlerden iler liyerek tayyareyi gt diler. Pcter h- kâyenin burasına gelince: — Beyhüude zahmet ettiler; tayyare tam manasile harap çünkü olmuştu. Dolaklar mükemmel bir halde idi. Ba- caklarıma bak!.. Dedi. İki kurşun deliğinden — maada bu sabık Türk dolakları hakikaten yeni gibi duruyordu. » * & Oja ırmağı Yahudiye ile — Samarya arasında hudut hattıdır. Biz bu hattın cenubunda idik; Türkler gşimal kıyıları. nı tutuyorlardı. Vaziyet bilhassa kötü idi. Çünkü Türk topçuları, Yafa-Kudüs yoluna hâkim olan tepelerde mevzi al mıştı. Ve bu mevzii zaptetmek pek de kolay olmıyazaktı. Oja — ırmağı arada tabii bir müdafaa teşkil ediyordu. İstikşaf İşlerimi hızlaştırmak için ya. nr sepetli bir motosikletim vardı. Ara- bayı sürmek için bana bir makinist ver- meğe kalkıştılar; fakat ben istemedim. Telsiztelgraf operatörüm Hog Hamp. şayr bu işi görebilirdi. Hampşayr. Çok memnun oldu, Emir neferim Benson i- se suratı astı. Kurşunlar bu çocuğu hiç de yıldıramazdı. Fakat Hampşayrın sür düğü bir motosikletin yarı sepetine bin- mek, her nedense onu ürkütüyordu. Bunun üzerine ona dedim ki: — Peki Benson. Ben bineceğim; sen ise Yafaya yaya yürüyebilirsin. Şu kâ. ğıdı al ve şehrin inzıbat kumandanına ver. Sonra Alman mahallesine dalarak. ev'ieı-i— araştır. Bılı—ğ-—hılw-vı-ııoıı- | deleri benim namtma zaptet!.. (Devamı var) GÜZEL PRENSES — - "'î Yiyecege dair Son zamanlarda yiyeceğe ve per- hize dair birçok şeyler yazıldı. Fakat ortaya konulanr şeylerin hepsi herke- se yarayacak mahiyette değildir. “Bir insana yarayan et, bir başka- sma zehir olabilir,, sözünü akılda tutmak çok iyidir. İnsanların hepsi aynı yapıda değildir. Muhtelif yiye- ceklere karşı şahsi iştah ve aksülâ- mel fertlere göre değişir. Herhangi hususi bir rahatsızlık için tertip edilecek gıda muhakkak şahsın tabiatıma göre değişmelidir. Bazı gida maddelerinin hazımları gayet kolaydır. Bunlar hazım ciha- zını yormazlar. Bunların sayısı gerçi azdır ama, içlerinde süt ve yumurta gibileri bazı insanlara dokunur. Bunun sebebi henüz kati bir su- rette tesbit edilememiştir. Belki bazı kimselerin yetiştirilme tarzları buna sebep olmaktadır denebilir. Ancak canın istedi 421 yemesine müsaade edilerek Yeti;îî. Ten çocuklar, mü- hakkak hazım cihazları zayıf olarak büyürler. Bazı yiyecekleri rahatsız olmadan alamayan insanlar, muhakkak ki ço- cuklarında müvazenesiz bir gıda tar- zile beslenmişlerdr. Annelerin şöyle söylendiklerini | sık sık işitirsiniz: — Çocuğum meyve Yerse rahatsız oluyor! | Fakat kusur çocukta değildir. Gı- dasının müvazenesinde bir yanhşhkı vardır. | B vitamininin gıdayı müvazene leştirmek için mühim bir âmil oldu- gu kc feodilmişt!'r. Bu gibi vakalarda çocuğa B vitamini veril:”i takdirde hic de rahatsız olmaksızınm her türlü gıdayı alabilir. Sağlığın baş direği haz;_mclu e-i diğini hazımed:miyen insan adeta bir enkazdır. İnsan hangi yemekleri hazmedemediği : tecrübe ile öğre- yiyemiyor. | RADYO İSTANBUL: 18,30 plâkla dans müsikisi, 19,30 Şehir ti yatrosu kömedi ktsmı tarafından bir temsil, 20 Türk musiki heyeti, 20,380 Münir Nured din. ve arkadaşları tarafından Türk musiki si ve halk şarkıları, 21 saat ayarı, örkestra, 22 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün proğramı, 23 son. VİYANA: 18, konferans, 18,30 konuşma, 20 noel şar kıları, 21 konuşma, 21,35 haftanın havadisle ri, 22,20 öorkestra könseri, 23,30 haberler, BERLİN: 17,80 konser, 18,30 musiki, 19 koönser, 20, 15 musiki hakkında koönferans, — 21 havadis, 21,10 musikili temsil, 22 öperet — parçaları, 28 havadis, 23,30 dans musikisi, PFEŞTE: 19,30 könser, 21 hafif musiki, 22,10 hava dis, 23,45 konuşma, 24 çigan musikisi, BÜKREŞ: 19, kıraat, 19,15 dans muüusikisi, 19,50 halk şarkıları, 20,30 könser, 21 konuşma, — 21,15 hafif musiki, 21,380 senfonik konser, konuşma, 23,45 havadis, 16 hafif musiki, 16,380 havadis, 16,45 caz band, 20,15 çocuk saati, Zl orkestra, 23,20 dang musikisi. PARİS: 17,05 örkestra, 19,35 havadis, 20,05 kon ser, 20,80 temsil, 20,45 konser, 23,80 opera, TIYATROLAR N TEPEBAŞI ŞehirTiyatrosu dram kısmında “ı BABA Fransız Tiyatrosunda Öperet kısmı 'ozo Dalmas ve Fono- kosun iştirakile SKİ HAMAM ESKİ TAS üyük öperet, Yeni kadro Yeni Bala SIİNsSsHALAK 23820| BEYOĞLU SARAY * Gizli izdivaç ve 937 Miki. nin şen saati ' YÜRK Sirk MELERK $ Küçük prenses ve Larel Hardi Kan kardeşler İPEER * Boksör sütçü(Harold Lufk SAHARYA * Filoyu takip edelim YILDIZ $ Çapkm genç ve Çingene geceleri SÜMER * Tatir belâ ALRAZAR — ; Çöl silâhşörleri FAN $ Programmınmı bildirmemiştir ŞIK 3 Çıilgım gençlik ve Kart ŞARB $ Baadet ve Karayılgı ASRİ ? Kasta Diva ve Dantenin cehennemi ASTORYA Canavar avı ve Patpata şon kız hırsızları fırtımadan aonra ISTANBUL FERABH 3 Korkusuz kaptan MİLLİ 32 Marurka HİLAÂL £ Aşk, Ölüm, Şeytâan, işte ğ - bahriyeliler. muhbir AZAK * Viyana seni seviyorum we Karakedi ALEMDAR —< İşte bahriyeliler — ve aşk. ölüm ve şŞeytan. KEMALBEY Define adamı ve — düşmime lar peşinde ÜSKULDAR HALE t Kanundan kaçılmaz , BALAT MİLLİ & Bitmeyen — istırap, Nev york esrarı — ve spor ve ndı ; öğrendikten sonra da bunlara “ sürmemesi İâzımdır. GÜZEL PRENSES Döküğe — Vera, sözünü tamamlıyamadı Haydut ların bulundukları vadiyi çeviren dağ. lardan tepelerden muntazam ve bir sa- niyelik fasılalarla silâhlar — patlamağa başladı. Korzakof, silâhların böyle srra ile pat Tayışının ne demek olduğunu — anlam:ş gibiydi. Ölü gibi sarararak — etrafı din- lemeğe — başladı, Bu sırada — karşıdan Lâdenka ile onu götüren — haydutların geldikleri görüldü. Bu haydutlardan bi. ri diğerinden ayrılıp koşarak reislerinin önüne geldi. Alnında açılan bir yaradan kan ak:yordu. Nefes nefese bağırdı: — Kaçımnız, kaçınız.. Polişler, askerler geliyor. Muhasara — olunduk. Mahvol- duk. Kaçalım.. Bu sözler bir yıldırım tesiri — yaptı. Haydutiar müthiş bir şaşkınlığa uğra- mışlardı. Bu sırada vadiyi çeviren tepe. Jerden kara bir bulut halinde süvari as- ker ve polislerin inmekte oldukları gö- rüldü. Haydutlar reisi binbaşı etrafını dikaktle muayene etti., Vadinin her ta. raftan sıkı bir çember içine alınmış 01- duğunu dehşetle gördü. Bu — askerler, onun kumandanı olduğu kassa alavına mensup süvariler değildi. Bualar, Sof- ya süvarı fırkasına mensup bir âlaydı. Askerin arasında bir — hayli da süvari polis ve jandarmaları farkediliyordu. Bu sırada Lâlenka da kucağında ço cukla beraber Annanm bulunduğu ye. re gelmiş ve takati kesilmişti. Bunun i çin orada kenarda düran bir ağaç kütü.| ğü üzerine oturdu. Anna da hemen onuün yanına koştu. b u İ / Vera, Lâlenkaya doğru giderek ba- ğgırdı; — Çocuğumu, çocuğumu bana ver.. Ver benim evlâdımı.. O, senin kucağına lâyık değildir. Evlâdımı göreceğim. Ah yavrum.. Fakat Lâlenka, çocuğu kolları arasın- da sımsıkı tutmuştu. Etrafın askerlerle kuşatılmış olduğunu da — görünce bir kapları gibi Veraya bağırdı: — Defol, defol.. Lânet olsun sana.. O, senin çocuğun değildir. Canrm çık. madan onu benden alamazsın. Anladın mı cehennem zebanisi.. İşte belânı bul- dun. Vera, gözlerinden ateşler — saçılarak Lâlenkanın üzerine atıldı. Fakat çinge- ne kızı diziyle Veranın karnına şiddetli bir darbe indirerek onu yuvarladı. Vera, bir taraftan karnını — tutarak yerde kıvranırken bir taraftan da hay. dutlara bağırdı: — Şu çingeneyi — öldürünüz. Haydi gebertiniz, Ah mel'un, ben sana şimdi gösterinm.. sırtüstü yere Fakı, heydutlar şimdi onun emrini yerine getirecek değil, bağırdığını bile işitecek balde değildiler, Ortalıkta müt- hiş bi. *elaş ve kargaşalık — başlamıştı. Haydutların bir kısmr çadırlarına koşu- Yor, buzdarı ormana doğru — kaçmağa Çauşryur, Jakat oradan da — askerlerin Bgelmekt. elduğunu görünce geri döne. rek bir başka istikamete — saldırıyordu. Askerin :hata çemberi gittikçe daralı- yor, havlutlar ise çukura düşürülmüş cınavarlar gibi dört tarafa saldırarak - kaçücak dcıık arıyorlardı. J #OY A | ; e PPi de belânı bulasın. Allahın kahrına uğra yasın. Haydutlar, daha fazla — söylemesine meydan vermeden Lâlenkayı sürükleyip götürmeğe başladılar. Bu sırada Anna, büyük bir heyecan geçiriyordu. Çocu- ğu kurtarmak istiyordu. Bunun için de birkaç söz söylemek lâzımdı, Fakat bu sözleri söyleyip söylememek için düşü. nüyor, nefsile mücadele ediyordu. Bu- dala kız, hâlâ, çocuğun kimin olduğu- nu kimseye söylemiyeceğine dair vak. tile Veraya ettiği yemini bozup bozamı yacağını düşünüyordu! Acaba yemini bozmalımıy dı? Mesele bir masumun hayatile alâka- dardı. Bir çocuk hakkında vicdanları sız latacak kadar zalimane bir ölüm kararı “verilmişti. Dünyada bundan daha feci 'bir cinayet düşünülemezdi. Gariptir ki, talisiz çocuğun ölümüne hüküm veren bizzat kendi anasıydı, Şim di Veraya: — Bundan vazgeç. Öldürtmek istedi- ğin çocuk senindir. Bir anne evlâdını nasıl öldürür. Demek istiyordu. Anna, düşünüyor, bir türlü karar veremiyor. du. * Haydutlar Lâlenkayı dı. Biraz sonra tepedeki uçurumdan aşa. ğı atacaklardır. Nihayet haydutlar, Lâlenkayı uçuru- mun kenarına kadar götürdüler. Çinge. ne kızı, büyük bir yeis ve çaresizlik için de kesilecek bir koyun gibi çırpmıyor, haydutların ellerinden kurtulmağa ça- lış-yordu. Kucağındaki — çocuğu da bir türlü bırakmıyordu, götürüyorlar- Zavallı küçük Elza, başına gelecek felâketten habersiz, çingene kızını sü- rükleye sürükleye götüren haydutlara tuhaf tuhaf bakıyordu. Lâlenka, yeis ve ümitsizlik içinde ba. ğırıyordu : — Merhamet, merhamet.. Bana değil, şu masum çocuğa acıyınız. Allahı unut- mayin, Siz de can sahibisiniz. Kalbiniz- de insaf ve merhametten eser yok mu? Hayır, bu masumu öldürtmek istemiyo. rum, İşitiyor musunuz? Lânet olsun si- zin gibi canavarlara... Talisiz kadın uçurumun başına varın ca diz çöktü. Bu acıklı manzaraya insan yüreği dayanamazdı. Genç bir kadnıla kucağında melek kadar güzel bir çocu- ğu derin bir uçuruma atarak parampar. ça etmek için insanın mutlaka granit- ten bir yürek taşrması lâzımdı. Önu u- çurumun başına sürükliyen haydutlar. bile bu manzaradan — müteessir olmuş. lardı. Herkes susmuş, Veraya bakıyordu. Halbuki o, zerre kadar teessür duymu- yordu. Belki de ne kadar ıoğul_ı kanlı olduğunu haydutlara göstermek istiyor- du. Tepede son emri bekliyen haydutlara bulunduğu yerden bağırdı: — Haydi, çocuğuyla henber uçuru. ma atınız! Bu emir üzerine haydutlar Lâlenkayı yakalıyarak ayağa kaldırdılar. Sonra kucağındaki çocuğuyla beraber havaya kaldırdılar. Tam bu sırada bir İkadın sesi — etrafı çınlattı;.

Bu sayıdan diğer sayfalar: