Çocukluk hatıraları... Kardeş çocukları ve çocukluk arkada-| konaktı. Eski saltanatın yerinde yeller şıydılar. esiyordu. We'ancak liç beş odası döşen- Remzi Avrupadan döndüğü zaman| Pelşti, Hizmetçi de bu odaların en ke- Neriman: pek değişik bulmuştu.cİnçe) marda olanına çekilince iki sevgili baş- ve süzgün yüzü tekerlenmiş, boyu za mış, vücudu biraz toplanmıştı. Bu halle insanın içini gıcıklıyor, arkadaşlığını aratıyordu. Halbuki vaktile hiç geçine- memişlerdi. Hem birbirlerini bulmağa savaşırlar, hem de buluştukları zaman en küçük bahanelerle kavgaya başlar- lardı, İkisi de fikirlerinden fedakârlık yapmasını bilmezler, herhalde kendi de- diklerinin daha doğru olduğunu kabul ettirmeye çalışırlardr. Bu yüzden de uz- laşmak imkânı bulunmazdı. Fakat arkk Çocukluk zamani “geç- mişti. Remzi (ieeskin sirke) değildi. Neri- manın da (dişi horoz) olduğunu söyle- mek için bin şahit lâzımdı. Hatta onun gözlerinde Remziye karş: açık bir sey-|* gi okunuyordu. Remzi, Nerimanla evlenmek istediği- ni annesine şöylediği zaman şu cevabı almıştı: — Bundan vazgeç.. Evlenecek çiftin birbirine yabancı olması daha iyidir. Siz pek senli benlisiniz!, ç — Daha iyi ya annesiğim, birbirimi- zi tamamile anlamış bulunuyoruz. Bu şartlar içinde birleşmekle daha çabuk kaynamış olürür. Hem zannetmem ti) Neriman artık eskisi gibi olsun! Ağır! başlı, aksli görünüyor.. Ben de.. — Yalan değil, fark var. Var ama. — Kuzum avnesiğim, şu imayı birak da, bizi birleştir. — Acaba razı olur mu? — Razı olacak! — Ne biliyorsun? — Gözlerinde okudum. — Yazaa!,. iyi bir vazifeye tayin edilmişti. Oraya genç ve güzel kansile giderse iş haya- tanın ilk sıkmtıkı günlerini “pek kolây geçiştireceğine şüphesi yoktu. Kararlaştı. Nikâhları kıyıldı, düğün yapıldı erte- #i günkü vapurla yola çıkacaklardı. Davetliler geç vakit saadet dilekleri- Je evden ayrıldılar. Gelinin annesi Nec- miye Remzinin annesi ve kendi ablası | Şevkiyeyi de: — Haydi bize gidelim. Çocuklar baş başa kalınca yalnızlıktan sıkılırsın. di- yerek beraber götürdü. .. . Burası Cadde bostanında büyük bir Avusturyanın en güzel bacakları | | Yiyamada jüri halinde toplarimiş! olan mütehassıslara göre Avusturya.) Men en güzel bacakları yukarıda resmi. ni gördüğüşedür. Bu en güzel bacâle| ların sxhibi de Gilda Creydir. başa kaldılar. Remzi genç kızın beyaz açtı — Bir gün evleneceğimizi hiç aklım- dan geçirmemiştim. — Ben de öyle. Balkonda yanyana oturdular ve ay ışığı altında titriyen Marmaraya bâk- tılar. Remzi kolunu genç kızm boyhuna attı ve rhtimu gösterdi. — Hatırlıyor musun, bir kiş günü beni oradan denize yuvarlamıştırı? — Sen daha evvelce bana avuç avuç su atmıştın!., — Onu sana atmıyordum ki ben. Ko- vadan alıp alp çiçekleri suluyordum. Sen ansızın önüme çıktın! — Hiç de öyle değil. Mahsus yap- mıştır! — Canım, seni rslatmaktan, ne fayda vardı ki? — Kızdırmak için. — Fakat, sen de olur olmaz şeylere kızardım | — Kim kızardı? Ben mi, yoksa sen mi? — Gene kızmağa başladın. Brrak şu fena hatıraları da. — Ben mi kızmaya başladım, yoksa sen mi? — Neden kaçıyorsun ya?.. — Neden kaçıyor müşum? kuyor muyum? — Korkmuyorsun ama.. — Bir de fena hatıralardan beliset- mek istemiyorsun, değil mi? O hatırala- rr yoklarsak hep senin kabahatli oldu- duvağmı Sen kor! ğun meydana çıkar, Benim tekirin kuy» iü Ş vi Ja av», m lolaştıran “sen değil” miydin? — İyi ama, sen de benim kara başın önüne ağzı daralmış teneke içinde yi. yecek verdin de zavallı bir daha başını gıkaramamış, denize düşüp boğulmuş- ta. — Affedersin sen onu, tenekeyi onun önüne ben koymadım ki.. Kendisi gel miş ve pis boğazlığın cezasını çekmişti, — Hiç de pis boğaz değildi. — Sen onu babana anlat! Kaç defa kümesten yumurta çalarken yakalamış- tem, — Senin tekirin yaptıklarını ne ça-| buk unuttun? Çocukluk hatıraları bir zincirin hal- kaları gibi birbirinin ardından geliyor! ve her ikisi de gittikçe kızıyorlardı. Remzi ağzından kaçırdı: — Ben bü sefer seni görünce o kadar değişik bulmuştum ki. Fakat. — Ne gibi? — Meselâ. Daha ağır başlı. Daha uysal,. Sessiz. — Söyle.. Daha söylel.. Demek ki bunun için beni istedin, öyle mi? Ağır başlı, uysal, sessiz. Ne iyi.. Senin her) dediğini kabul edecek bir kadın istiyor-| dun, öyle mi? Yanılıyorsun azizim.. — Gene kızdın! — Kızmadım ben.. Kızmam da.. Se- nin gibi adımı (kerkin sirke) koyma- muşlardı. — Birak şu eski şeyleri.. Biliyorsun ki sana da “dişi horoz. diyorlardı. — İftira ediyorlardı. — Bana da öyle. Remzi karısını kucaklamak için kol- larmı uzattı. Neriman çekildi? — Bırak beni. — Haydi yatalım artık. Yorulmuş- — Ben kendim yatarım. Remzi daha çok sokuldu. Neriman onu göğsüne vurduğu yum- rukla geri attı, Remzi kızdı. — Artık karımsın! Vazifeni bilecek- sin! — Bana hükmetmek mi istiyorsun? Vay bayım vay.. — Neriman|,. Sarılıp öpmek istedi ve genç kızın > HABER — Akşam poslar Tonton Amcâ- nın kolalı gömleği eli delikanlınm yüzünde şakladı. — Artık çok oluyorsun! — Çok olan sensin! — Sensin!. — Sensin! Tokat, yumruk, tekme, tırmık, çim. dik birbirini kovaladı. Güheş doğarken her ikisinin de üst- leri başları parça parça olmuştu. Saçları! yolunmuş ve Remzinin sağ gözünün üs-| tü mosmordu. Bu halle nasıl dışarı çıkabilirdi. Vapur vakti yaklaşıyor ve salonda en yakın akrabalar onları bekliyorlardı. Remzi kapımın aralığından hizmetçi; bir telgraf uzattı. Onu Zonguldağa çe- kiyor ve bir hafta izin istiyordu. Kaynanalar ve yakın akrabalar lümseyerek birbirlerine baktılar: — Rahatsız etmiyelim. Hakları da var yâ. Ayaklarmın ucucna basarak salondan çıktılar, gü- Kadircan Kafkı Yazan | Amerikalı şarlatan, dünyanın en cüretkâr ihtikârcısı Barnom ' yeni bir maceraya âltildi Bir gün vahşi hayvan avı var, diye binlerce Amerikalıyı şehir dışına toplamış onlara üç Huğadan başka bir şey göslterernemiş Hal tercümesini yazan kitap, ilk satırlarında “Dünyada bir ikincisine rastlanmıyan insan,, cümlesini kullar nıyor, 20 inciasırda birbirine taş çıka” ran sayısız insanlar var. Fakat terih olmuş isimler, muvaffakıyet sayılan işleri birinci defa ve göze çarpacak şekilde başardıkları için tarih onlara sayıfalarını açıyor, gelecek nesil, mur hakkak ki 20 inci asrm terakkiyatmı! bütün şümulu ile tetkik için yıllarca uğraşacaktır ve belki bugünher ilim şubesinin branşları gibi 20 inci asır terakkiyatmda muhtelif safhalar ay- rı birer ilim haline gelecek, her ne ise, günü gününe tarih sütunu fikir ve için mevzua geçiyorum. Barnom adından bir isimden sedeceğim. Bir ansiklopedi O ohü kısaca şöyle anlatıyor: “Amerikali şarlatan, ismi tarihe cüretkâr bir ih-) #kârci olarak geçmiştir. 1810 da doğmuş 1891 de ölmüştür.,, Ben ne doğuşunun, ne de ölümür! nün yıl dönümü dolayısiyle bu ada- mm macerasını yazıyorum. 1889 yı. İmin 24 ilkkânun günü 47 sene ev” vel bugün, akla hayret veren macera- lardan sonra yeni bir maceraya atılı. Gi ni y şte un hayati Babası bir köy bakkalı idi. Küçük işten sryrılarak serbest hayata atıldı. Çobanlık, sonra da çiftçilik yapmağa! başladı. Bir gün gazete çıkarmağa karar verdi. . Fakat bunda da tutunamadı. Birçok iftiralara uğradı. Para kaza- namıyordu. Halbuki o, dalma çok kazanmak için çalışırdı. Nereden ve nasıl para kazanacağını düşünerek sokakta yürürken satılık ihtiyar bir zenci kadını gördü. Bu kadm muh” telif içkilerin tesiri ile bunamış, Ap- tallaşmıştı. Barnom 'un kafasında bir şimşek çaktı ve derhal zenci kadını satın aldı. Birkaç gün sonra sokaklarda şöy. le ilânlar görüldü: “Amerikanm kurtarıcısı Vaşing- tonun süt validesi bulundu. Yüz el li yaşında bulunan bu kadını herkes görebilir.,, Barnom, aynı zamanda uzun bir velâdetname yapmış ve iddiasını is- bat etmekte olduğunu etrafındaki" İâre göstermişti. Çok kazanan ve daha çok kazan- mak için son süratle gitmek istiyen- ler bazan tepe takla yuvarlanırlar. İ Vaşingtonun süt annesinin | teşhi rinden gelen paralar, Barnomun di-! ğer işlerde muvaffak olamaması yü - zünden eridi. Kurnaz Amerikalı tekrar işsiz ve 3621 kaldr. Fakst yılmıyordu. Seyyar cambazlarla birleşerek © iş yaptı ve Nevyorkta büyük bir salon açmağa| muvaffak oldu.. İ İşte bu salon ona sayısız para ka" zandırdı. Amerikalılar birgün Bar. nomun sarlatanlığını tamamiyle an- ladılar. Fakat buna rağmen onun sa” lonuna gidiyor, para vererek Şata- fat. ilânlerla anlatılan basit şeyleri seyrediyordu. Birgün üc vanlı boğa tedarik et miş ve dıvar iânlarma da “vohet havvanler avr.. verİaes#mı vasdır. mıştır. e Av, şehir dışımda yapılacak- : Niyazi Anmet tı. İlânı okuyan, bu sneraklı hâdise” yi görmek için vesai ci nakliyeye kö şuyordu. Fakat hiyyret, ogün v. lar kat kat pahalılaşmıştı. Müşteri — Ne yapalım. Vahşi hay avı var.. Ucuza gidemeyiz. det du. Halbuki bütün vevtalar © £ için bizzat (OBarnam tarafından ki. r ralanmış o bulunuyordu. O gün nız bu yüzden 40 bin dolar mıştı. Av olacak yere gelen *ler, ortada üç boğadan başka şey bulamayınca: ., — Av ne vakit başlıvor?.. sormuşlar ve şu cevabı almışlardı — Av çoktan bitti. Boğalar va hayvanlarla çatıştılar. Şimdi istirak ediyorlar.. Para, oluktan akar gibi akıyordu Acemistan adı ile büyük bir sa yaptırdı. Bir Sultan gibi Sekiz ay sonunda iki kat e'bise | Frank paraile kaldı. Borçlula kurtulmak için Londraya kaçmaktı başka çare bulamadı. Onun en sor muvaffakıyeti en büyüğü Comba dında bulunan yirmi iki (ili ted ederek bunları teşhir etmek sureti; “ fazla (para kazanması” r, Barnom 'un açtığı sergileri zi eden insan ededi 100 milyon oi tesbit edilmiştir. HABER AKSAM POSTASI 'IDARE Evi Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : Istanbul 214 Telgrat adresi - istanbu! HABER Yazı işleri telofonu . 13472 idare ve tân 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi 1400 ir 2700Me. Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı ver (VAKİT) matbaası HABER'in Güzellik Po“'toru Kuponu: