24 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

24 Aralık 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çocukluk hatıraları... Kardeş çocukları ve çocukluk arkada- şıydılar, Remzi Avrupadan döndüğü zaman Nerimanı pek değişik bulmuştu., — İnce ve süzgün yüzü tekerlenmiş, boyu uza- mış, vücudu biraz toplanmıştı. Bu halile insanın içini gicıklıyor, arkadaşlığını aratıyordu. Halbuki vaktile hiç geçine- memişlerdi. Hem birbirlerini bulmağa savaşırlar, hem de buluştukları zaman en küçük bahanelerle kavgaya başlar-| lardı, İkisi de fikirlerinden fedakârlık yapmasını bilmezler, herhalde kendi de- diklerinin daha doğru olduğunu kabul ettirmeye çalışırlardı. Bu yüzden de uz- laşmak imkânı bulunmazdı. Fakat artık Ççocukluk zamani mişti. Remzi (keskin sirke) değildi. Neri- manın da (dişi horoz) olduğunu söyle- mek için bin şahit lâzımdı. Hatta onun geç- gözlerinde Remziye karşı açık bir seyv-| * gi okunuyordu. Remzi, Nerimanla evlenmek istediği- ni annesine şöylediği zaman şu cevabı almıştı: — Bundan vazgeç.. Evlenecek çiftin birbirine yabancı olması daha iyidir. Siz pek senli benlisiniz1. n — Daha iyi ya anneciğ'm, birbirimi- zi tamamile anlamış bulunuyoruz. Bu şartlar içinde birleşmekle daha çabuk kaynamış oluruz. Hem zannetmem ki Neriman artık eskisi gibi olsun!.. Ağır başlı, akıllr görünüyor.. Ben de.. — Yalan değil, fark var.. Var ama.. — Kuzum anneciğim, şu imayı bırak da, bizi birleştir. — — Acaba razı olüur mu? — Razı olacak! — Ne biliyorsun? — Gözlerinde okudum. — Yaaaa!,, iyi bir vazifeye tayin edilmişti. Oraya genç ve güzel karısile giderse iş haya- tının ilk sıkıntılı günlerini pek kolay geçiştireceğine şüphesi yoktu, Kararlaştı. Nikâhları kıyıldı, düğün yapıldı erte- si günkü vapurla yola çıkacaklardı. Davetliler geç vakit saadet dilekleri- le evden ayrıldılar. Gelinin annesi Nec- miye Remzinin annesi ve kendi ablası Şevkiyeyi de: — Haydi bize gidelim. Çocuklar baş başa kâlınca yalnızlıktan sıkılırsım. di- yerek beraber götürdü. . H 6 Burası Cadde bostanında büyük bir Avusturyanın en güzel bacakları ! Viyanada jüri halinde toplanmış olan mütehassıslara göre Avusturya- nn en güzel bacakları yukarıda resmi- ni gördüğünüzdür. Bu en güzel bacâk- ların sahibi de Gilda (reydir. konaktı. Eski saltanatın yerinde yeller esiyordu. Vesancak üç beş odası döşen- mişti. Hizmetçi de bu odaların en ke- narda olanına çekilince iki sevgili baş- başa kaldılar. Remzi genç kızın beyaz açtı duvağını — Bir gün evleneceğimizi hiç aklım- dan geçirmemiştim. — Ben de öyle.. Balkonda yanyana oturdular ve ay ışığı altında titriyen Marmaraya bak- tılar. Remzi kolunu genç kızın boyhuna attı ve rıhtımı. gösterdi. — Hatırlryor musun, bir kış günü beni oradan denize yuvarlamıştın ? — Sen daha evvelce bana avuç avüç su atmıştır |.. — Önu sana atmıyordum ki ben.. Ko- vadan alıp alrp çiçekleri suluyordum. Sen ansızın önüme çıktırı! — Hiç de öyle değil.. Mahsus yap- mıştırı | — Canım, seni ıslatmaktan, ne fayda vardı ki? — Kızdırmak için.. — Fakat, sen de olur olmaz şeylere kızardın! — Kim kızardı? Ben mi, yoksa sen mi? — Gene kızmağa başladın. Birak şu fena hatıraları da.. — Ben mi kızmaya başladım, yoksa sen mi? —- Neden kaçıyorsun ya?.. — Neden kaçıyör muşum? kuyor muyum? — Korkmuyorsun ama.. — Bir de fena hatıralardan bahset- mek istemiyorsun, değil mi? O hatırâla- rt yoklarsak hep senin kabahatli oldu- —ğun meydana çıkar. Benim tekirin küy- Tu 'ğğ,ğî Heneke Dağlayın:da zavallıyı av- I“ğl g*lgsa gibi dolaştıran 'ıenş;:ğ:l- Sen kor miydin? — İyi ama, sen de benim kara başın önüne ağzı daralmış teneke içinde yi. yecek verdin de zavallı bir daha başını çıkaramamış, denize düşüp boğulmuş- tu.. — Affedersin sen onu, tenekeyi onun önüne ben koymadım ki.. Kendisi gel. Mmiş ve pis boğazlığın cezasını çekmişti. — Hiç de pis boğaz değildi. — Sen önu babana anlat! Kaç defa tim. — Senin tekirin yaptıklarını ne ça- buk unuttun? Çocukluk hatıraları bir zincirin hal- kaları gibi birbirinin ardından geliyor ve her ikisi de gittikçe kızıyorlardı. Remzi ağzından kaçırdı: — Ben bu sefer seni görünce o kadar değişik bulmuştum ki.. Fakat.. — Ne gibi? — Meselâ.. Daha ağır başlı. Daha uysal.. Sessiz.. — Söyle.. Daha söylel.. Demek ki bunun için beni istedin, öyle mi? Ağır başlı, uysal, sessiz.. Ne iyi.. Senin her'' | dediğini kabul edecek bir kadın istiyor- dun, öyle mi? Yanılryorsun azizim.. — Gene kızdın! — Kızmadım ben.. Kızmam da.. Se- nin gibi adımı (keskin sirke) koyma- mışlardı. — Bırak şu eski şeyleri.. Biliyorsun ki sana da “dişi horoz. diyorlardı. — İftira ediyorlardı. — Bana da öyle.. Remzi karısını kucaklamak için kol- larını uzattı. Neriman çekildi? — Birak beni.. — Haydi yatalım artık.. sun! — Ben kendim yatarım. Remzi daha çok soküldüu. — Neriman onu göğsüne vurduğu yum- rukla geri attı. Remzi kızdı. — Artık karımsın! Vazifeni bilecek- sin ! — Bana hükmetmek mi istiyorsun? Vay bayım vay.. — Neriman!/|.. Sarılıp öpmek istedi ve genç kızın Yorulmuş- kümesten yumurta çalarken yakalamış- HABER — Tonton Amca- l&ğm postağı nın koöolalı | Remzi kapınım aralığından hizmetçiye eli delikanlının yüzünde şakladı. — Artık çok oluyorsun! — Çok olan sensin! — Sensin!. : — Sensin!.. Tokat, yumruk, tekme, tırmık, çim- dik birbirini kovaladı. Gühneş doğarken her ikisinin de üst- leri başları parça parça olmuştu, Saçları yolunmuş ve Remzinin sağf gözünün Üüs- tü mosmordu. Bu halle nasıl dışarı çıkabilirdi. Vapur vakti yaklaşryor ve salonda en yakın akrabalar onları bekliyorlardı. bir telgraf uzattı. Onu Zonguldağa çe- kiyor ve bir hafta izin istiyordu. Kaynanalar ve yakın akrabalar lümseyerek birbirlerine baktılar: — Rahatsız etmiyelim. Hakları da var yaA.. Ayaklarının ucucna basarak salondan çıktılar, gü- Kadircan Kaflı | sedeceğim. Bir ansiklopedi — onu | işten sıyrılarak serbest hayata atıldı. Yazan : Nivaıi Anmet Hal tercümesini yazan kitap, ilk satırlarında “Dünyada bir ikincisine rastlanmıyan insan,, cümlesini kulla- nıyor. 20 inci asırda birbirine taş çıka” ran sayısız insanlar var. Fakat tarih olmuş isimler, muvaffakryet sayılan işleri birinci defa ve göze çarpacak şekilde başardıkları için tarih onlara sayıfalarını açıyor, gelecek nesil, mu” hakkak ki 20 inci asrın terakkiyatını bütün şümulu ile tetkik için yıllarca uğraşacaktır ve belki bugünher ilim terakkiyatmda muhtelif safhalar ay- rr birer ilim haline gelecek, her ne ise, günü gününe tarih sütunu fikir ve mütalea sütünü değil, yalnız vaka ve için mevzua geçiyorum. Barnom adından bir isimden bah* kısaca şöyle anlatıyor: “Amerikalı şarlatan, ismi tarihe cüretkâr bir ih- tikârci olarak geçmiştir. 1810 — da doğmuş 1891 de ölmüştür.,, Ben ne doğuşunun, ne de ölümü- nün yıl dönümü dolayısiyle bu ada- mın macerasını yazıyorum. |889 yı- İmımn 24 ilkkânun günü 47 sene ev vel bugün, akla hayret veren macera- lardan sonra yeni bir maceraya atılı- * afârmi iki büyük fili teşhir e- TMELAY İN Ve egi şte Barnom 'un hayatr. Babası bir köy bakkalı idi. Küçük Barnom on üç yaşına kadar dükkân da çırâaklık yaptıktan sonra bu sıkıcı Çobanlık, sonra da çiftçilik yapmağa başladı. Bir gün gazete çıkarmağa karar verdi. Fakat bunda da tutunamadı. Birçok iftiralara uğradı. Para kaza- namıyordu. Halbuki o, daima çok kazanmak için çalışırdı. Nereden ve nasıl para kazanacağını düşünerek sokakta yürürken satılık ihtiyar bir zenci kadını gördü.. Bu kadım muh” telif — içkilerin tesiri ile bunamış. Ap- tallaşmıştı. Barnom 'un kafasında bir şimşek çaktı ve derhal zenci kadını satın aldı. Birkaç gün sonra sokaklarda şöy- le ilânlar görüldü: “Amerikanın kurtarıcısı Vaşing> tonun süt validesi bulundu. Yüzel- li yaşımnda bulunan bu kadımı herkes! görebilir.,, ” Barnam, aynı zamanda uzun bir velâdetname yapmış ve iddiasını is- bat — etmekte olduğunu etrafındaki- lere — göstermişti. Çok kazanan ve daha çok kazan- mak için son süratle gitmek istiyen- ler bazan tepe takla yuvarlanırlar. Vaşingtonun süt arnesinin — teşhi rinden gelen paralar, Barnomun di- ğer işlerde muvaffak olamaması yü - zünden eridi. Kurnaz Amerikalı tekrar işsiz ve sell kaldı. Fak-t yılmıryordu. Seyyar cambazlarla birleşerek — iş yaptı ve Nevyorkta büyük bir salon açmağa muvaffak oldu.. İşte bu salon ona sayısız para kar zandırdı. Amerikalılar birgün Bar- nomun sarlatanlığını tamamiyle an- ladılar. Fakat buna rağmen onun sa” lonuna — gidiyor, para vererek şata- fatlı. —ilânlarla anlatrlan basit şeyleri seyrediyordu. Birgün üc vaalr boğa tedarik et miş ve drvar ilânlarıma da — “vahşi 47 sene evvel bugün Amerikalı şarlatan, dünyanın en cüretkâr ihtikârcısı _Barnom' yeni bir maceraya atildi Bir gün vahşi hayvan avı var, diye binlerce Amerikalıyı şehir dışına toplamış onlara üç Buğadan başka bir şey göslereinemişli : hadisenin kaydedildiği yer olduğu| : tı.İlânı okuyan, bu meraklı hâdise- yi görmek için vesai ü nakliyeye ka! şuyordu. Fakat heyret, ogün vasita- lar kat kat pahalılkışmıştı. M — Ne yapalrm. Vahşi hayı ralanmış — bulunuyordu. O gün ya L nız. - bu yüzden 40 bin dolar kazan”' mıştı. Av olacak yere gelen seyi ci- ” 'ler, ortada üç boğadan başka bir!' şey bulamayınca: ——— | — Av ne vakit başlıyor?.. Di: sormuşlar Ve şu cevabı almışlardı: | — Av çoktan bitti. Boğalar vahsi hayvanlarla çatıştılar. Şimdi istirahat| or. Para, oluktan akar gibi akryordu.| Acemistan adı ile büyük bir saray yaptırdı. Bir Sultan gibi yaşamağa | başladı. Aklına geleni yaptırıyor, | Aklma geleni alryordu. ğ Bu sarfetme tam sekiz ay sürdü,. | Sekiz ay sonunda iki kat e'bise 100 Frank para ile kaldı. Borçlularından kurtulmak için Londraya kaçmaktan başka çare bulamadı. Onun en son? muvaffakıyeti en büyüğü Comba a- dında bulunan yirmi iki fili tedarik ederek bunları teşhir etmek suretiyle eskisinden fazla — para kazanması"|: dır. B Barnom 'un açtığı sergileri ziyaret eden insan adedi 100 milyon olarak tesbit edilmiştir. HABER | AKSAM POSsTasıi IDARE Evi İstanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 ü Telgraf adresi : istanbul HABER | Yazı işleri telofonu . 22872 idare ve ilân : 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Eecnebi Senelik 1400 Kr 2700 Kr, 6 aylık 730 , 1450 » 3 aylık 400 , 800 « g * avlik 's0 » 300 « | Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us İ k&ısıldığı yer (VAKIT) matbaası “ : havvanlar avı.. vamlacsömr yazdır - mıştı. — Âv, şehir dışında yapılacak- HABER'in Güzellik Do'"toru Kupbonu:

Bu sayıdan diğer sayfalar: