Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ALINİÜZAL 24 Bh'lncntânun — 1935 Benim qocuşum Eser halinde bır iş kanunu Dayguldağın henüz ymar edilmemiş yonlarından biri ki, eskiden her yol bundan beterdi fonguldaktaki Türkiş müessesesinin İdürü, bize dedi ki: — Yenı mahalledeki amele teşkılib Börmek istemez mısiniz? — Bilhassa cü cihet bizi alâkadar e- for! - cevabını verdim. Şimdi, otomobil m:z, maden ocakla-! Un kuytuluğundan kurtulmak ister-i iine, dağlara doğru yükseliyor. İs- hbul şehrinin bile gıptasını celbet- iye lâyık olan bu yolları da şirket Ptlirmış. Âz sonra, yirmi otüz asri kllçük e- 1 bulunduğu bır dağ t.epeıi düzlüğü- vardık. A Aşağ dan geçerken, bekâr memur . mühendisler mizle ustabaşılarımı- 1 oturduğu binayı görmüşt..nüz. Bu- Üaysa, evliler oturuyor .. Yani ora- Aynarozdu.. Burası işte.. Gülerek dedim ki: — Antiaynaroz... Yani, bizim Ünye Farında kurmak istediğimiz koloni bi bir yer: Bekâr giremez... — Tamamiyle öyle,.. Bir şey d kkatimi celbetmişti: “Mü- h""nmurlar miühendislar va noetaha. dan bahzetmişti. Yanı müstalı-i- *ubnkwn en Üstü: Kaymağı!- “e Zavallı öteki işçiler... Kazmn.yı "an kön.ür amelesi,...,, diye tenki- “h zırlanıyordum ki, müdür İbra- © Enzkurt, sol tarafı gösterdi: S? nb.ldaki büyük. resmi binalar- 3 hiçbirine benzemiyen pek zarif ve "kisslime pek uygun iki muazzam da., Bunlar, daha evvelden de, yani (Ediyken di:katime, gözüme çarp- $2. Amele yatakhaneleri olduğunu tenmiştim. ;; Kaç kişi yatabilecek? - diye sor- X 1300 işçimizden 700 Ünü, daha Wliden orada barındırabileceğiz.. ?tebnl:isi için de, tertibat aliyoruz. * Parti olarak 700 amele, on bzş yir- ıktqüm içinde yeni yerlerine taşına- l“!ıat.ı bi'miş bin-lardan içer'ye gi- Oüz: Gayet sıhhi koğuşlarda Üüst Siki yataklr demir, ranza biçimi :Iîülal r, tess'nin de yan'arında do- Ü âukur sular akıyor... Yüz yıkaına Sluk'arı sıra srra... Binanın dışm- Yirmişer kişinin ferah ferah yıka- "&i hamamlar.. Amele, çalışma el- "“P'nî bu hamamda bırakrp ak- Varı temiz elb' seleriyle ya'akhane- İBirecek... îî"âs& burası öyle bir yer ki, her- 5! birimiz, yahut dünvanm her İst bir yer'nin medeni bir İnsanı, Ndüt etmeks'zin yatabi'ir... Burası, Yata'hane olmaktan ziyade, bir “ptin, Daha on sen” evvel een-bi yöyesinin vahsi bayvanlar g'bi in- t yatırdığı Türk amelesi. beş on "lü' kateme-ini birden atl yarak, 3"& giriyor... Eğer zengirsen'z, bir Nuz varsa, ona İeyli bir mektep fuz da, burasını gösterseler, pa- *“"rak yazdrmak'a tereddüt et- hiz.. Zonsu'dat amelesinİn artık “ASı yerler bu derece mükemmel- Altında kehvrhanesi de vardır. dumanlı verlerden kurtularak, | ınfarmı. kendi l.d"tler!ne Hüy- q'hıyı.n bir sekilde burada geçire- %er Sonra, vavaş yavaş. daha leı Bembeyaz apteshanelerde şa-| cek... Onlara, insan olduklarmı, bu re- iim tarafından İnsan telâkki edildikle- rini ve bütün bu külfetler için kendi- lerinden hiçbir şey talep edilmediğini göstermek İstiyoruz... Hensinde, bu is- tihsal müessesesine karşı bir muhah- bet uyanıyor... Burasına aile ocağı gi- bi bakıyorlar... İbrah'm Bozkurt, eski valilerden- dir. Yüzünün ifadesi, asla gözden kaç- mıyor... Alnında idealist insanların nurlu imanı parlıyor... Nice fabrika- lar gezmisimdir. Oraların müdürleri- ne, amele, arkadan arkaya, kinle, yiye- cek gibi bakar Bunu, bir baba gibi | görüyorlar. İtrahim Bozkurda doğru bakışlarında tir buse manası var... Ayni müesseseye git bir mektebe giriyoruz: Me"step Yeni mahallenin memur ev- leriyle bu amele koğuşları arasındı bina edilmiş ve talebesi derse yen: başlam"ş... Ter'emiz, gül gibi... Tam manas y'e asri bir mektep. Öğretmen- lerinin yüzünde ne azimkâr ve ülküsü ifadeler.. Çocuklar, mektep önlükleri- fi giyinmiş... Güzlertlüç zehâ pailır | yör.. Nerede ocaklarda çalışan mah- volmüş nesil, nerede bunlar. — Baban xzim evlâdım? Bu,suali birçoklarına soruyorum : — Demirci Mevlüt... Lâğımcı Ah- met... Bayşram çavuş. Elekçi Hasan tarzında cevıplar alıyorum.. Bu mektepten, büyük bir nikbinlik içinde çıkıyoruz... Yeni mahallenin heyeti umumiyesi- ne birden bir nazar attıktan sonra, bu- rada baş'taca inşaatın temellerinin de atıldığını görüyorum. Pek yakında, Türkiş amelesinin hepsi ayni mesai cennetine kavuşacak... Diyorum ki: — Yalnız bir tek binanm mimarisi değil, bütün bu mahallenin topoğraf- yası nazarı dikkate alınmış. Hattâ, şirketin işgal ettiği sahada her şey bir tertip üzere yapılmış.., Sizi tebrik ede- rim. İtrah'm Bezkurt, büyük bir tevazu- la cevap verdi: — Bu gördüğünüz güzel binaları Atatürkün Floryadaki deniz köşkünü inşa edaen mimar Seyfi Arıkan yapmış-| tır. Fakat asıl fikir, genel direktörü- müz Esat Kerimoğlu'ya aiddir... Düşündüm: — İş bankası, böyle bir teşebbüse gir'ştiği için; malen if'âs dahi etse, mezar taşına, Türkiyenin büyük bir iç- (Vvâ Nü) (Devamı 4 üncüde) mugrada Bir maden faciası Beş amele toprak altında Öldü Muğla civarındaki Köyceğiz ma” denlerinde bir facia olmuştur. Köyce- ğiz Sandalbaşı dağındaki maden oca- gında çalışmakta olan beş amele oca” ğın yıkılması ile altmda kalmışlar ve diri diri gömt!-re'- Almüşlerdir. Tekaüdiye almıyan eski memurlar Müşterek istida ile Meclise baş vuruyorlar İstanbulun işgali ve daha sonraki mütareke yıllarımna kadar muhtelif devlet dairelerinde hizmet etmiş ve sonraki kara günler dolayısiyle açıkta kalmış olan memurlar alamadıkları tekaüdiye hakkı için aralarında bir toplantı yapmışlardır. Bu şekilde devlet memurluğundan ya büsbütün açıkta kalmış veya devlet müessesele ri haricindeki şirket ve müessesata yerleşmiş şehrimizde yüzlerce kişi var dır. Bunların hemen hepsi yirmi se- neden yukarı devlet — hizmetinde bulunmuş, yani tekaütlüğe istihkak keshbetmişlerdir. Yapılan toplantı neticesinde bu eski devlet memurları tekaütlük ve ikramiye haklarınm tanmması veya yeniden devlet hizmetinde istihdam- ları için bir kanun çıkarılması yolun” da bir neticeye varılmak üzere Bü- yük Millet Meclisi Reisliğine müraca- ate karar vermişlerdir. Derhal hazır Büvük Millet Meclisi Reisliğine gön- derilmiştir. Çatalcaya elektrik İstanbul vilâyeti içindeki 14 kaza. dan yalnız Çatalca kazası elektriksiz| kalmıştı. Nihayet vilâyetle kaza be- kavuşması temin olunmuştur. Çatal- cada bir elektrik fabrikası yapılacak- frangg 5.BA 12,13 14,83 16,45 18,24 5,37 Ü e 1,09 7,28 0,48 12,00 1,37 12,51 Furka GEÇEN SENE BUGUN NE OLDU? Misir . Trablus hudüdünda hadiseler bhaş lamıştır. Jlananı Lir istida yüı.c yakın eski ei | mur tarafından i nış ve istida | "e Emm göndümüğe belediyesi arasında yapılan temaslar| neticesinde bu kazanın da elektirğe| * uenizyoııaıına bir ihtar Ihraç malı fındıkları hayvanlarla beraber nakletmiş İktısat vekâleti, başlıca ihraç malla- rımızdan biri olan fındıklarımızın nak h hakkında çok mühim bir karar itti- maz etmiştir. Almanyaya ihraç edilen fmdıkla.n - mızdan bazı partilerin bir takım mü- levves kokularla meşbu olduğu hak - kında şikâyetler vaki olmuş ve derhal bunun neden ileri geldiği hakkmda tahkikata giriş'lmiştir. Tara bu sırada bu muammayı halleden bir şikâyet da»l ha yapılmıştır. Bu şkiâyette de deniz yolları idaresinin Karadeniz sahilleri- nin muhtelif limanlarından a!'dığı fm- dıkları İstanbula get'r'rken ya hayvan dolu anbarların altına veya Üstüne koy duğu, bu yüzden iç ve kabuklu fındık- ların ekseriya havvan ifrazat'yle meş- bu b'r hale geld'gi bildirilmekteydi. Bir devlet müesseses'nin memlekete milyonlar temin eden bir mahsul naklin de bu kadar lâkaydi ile hareketi hay- retle karşılanmıştır. Bu hususta deniz yolları idaresine şiddetli bir ihtarda bulunulmuştur. Ayrıca borsalara ve ihracatçı' a'-h ticaret odalarma bu gibi bir hal teker- rür ett'gi tardirde derhal ve do”ruden doğruya vekâlet makamımın haberdar edilmesi bildirilmistir. Maden mühen- disliği için Avrupaya on talebe gönderiliyor süumumi müdürlüğü işlenmemiş memleket madenlerinin meydana çı- kanlmaaı ve kqıflen işinde-istihdam yeni bir tar miştir. Gidecek kafile on gençten nürekkep olacaktır. Gençler lise me: zunları arasından, fakat Almanca, İngilizce veya Fransızca dillerden bi- rini HHenler arasından seçilecektir. Seçme için şubatın birinde Anka- rada bir imtihan yapılacaktır. İmtihandan — evvel, talip gençler sıkı bir muayeneden — geçirilecektir. Gençlerin toprak altmda, maden ©- caklarımnda çalısabilecek kudret — ve bünyede olmaları lâzımdır. ÂAvrunava gönderilecek gencler| maden jeoloğu olacaklardır. Genç je- oloğlar Avruovadaki tahsil devreleri kadar devlet hizmetinde mecburi hiz mete tabi tutulacakları icin bu yölde bir taahki'm>->- ».a Llerdir. Noec! yortusu Katolik ve protestanlarm Noel yor: fusu yarm akşam başlamaktadır. Bu- nun İçin yarm akşam büyük otel ve kıüplerde “reveyyon” lar tertip edile- cektir. Benebi mektepleri vortu müna- sebativle pazartesiye kadar kapalı ola- eaklardır, Bir tayin Profesör ve saylav Neşet Ömer İr- de'p'in muavinlerinden Doktor Sadet- tin Akkoç Niğde memleket hastanesi dehiliye mütehassıslığına tayin edıl miş'tir. Muva_ffa.k_yetler dileri:. ıdeıgı:ııendneı-ınetel_kinedih BiZE:- SORUNUZOŞIZE ÇEVYAP j/g.î WEIR K — M İN A MA . 0 n Nikâh diişer mi, Şehremininden Z.K, imzasile aldığımız bir mektupta denîyor ki: (Ben on dokuz yaşında sabrısızlıkla bekliyorum.) CEVABIMIZ: Evvelâ babanızın beraber bir gencim, Bundan Üüç sene evvel validem öldü. Az sonra da babam gayrı meşru olarak bir kadınla yaşamaya başladı. Geçen sene bu kadının on sekiz vaşındaki kızını Mudanyada gördüm. Kendisini çıl. gınca seviyorum. O da beni seviyor. Önunla evlenmek is- tiyorum. Acaba bize nikâh düşer mi? Vereceğiniz cevabı banız sevdiğiniz evleniniz. yaşadığı Belki böylece onları da biribirine daha sıkı bağlamış ve nikâhlarına yol açmış olursunuz, kadınla arasında meşru bir nikâh dahi bulunmadıktan son. ra. sizin bu kadının kızıyla bana nikâh düşer mi düşmez mi? diye tereddüde düşmeniz tamamen yersizdir. Kaldı ki, ba- kızın anasile nikâhlı — bile olsa, o kızın babası ve annesi size tamamen yabancı olduklarından, ge. ne sizlere nikâh düşer ve — evlenebilirsiniz.Mademki ikiniz de biribirinizi seviyorsunuz; baba ve annelerinizi ikna edip J karar ver-! | Verem vergisi “Tan gazetesinde bir haftadanberi münhasıran verem hastalığına hasre- dilmiş sayfalar görünüyor. Bütün mem leket matbuatının gönülden kapılmış bulunduğu ve her fırsatta müzahercti- ni göslerdiği “Veremle miücadele se- ferberliği” ne nekadur şiddet ve hura- ret versek azdır. Bu sabah B. Felek diyor ki: Eskiden ince hastalık adını verdik- leri bu marazın şimdi bilinmedik ta- rafı kalmadı. Kuvvetli gıda, iyi hava yani insan gibi yaşamak bu hastalığı tepelemede en büyük âmil oluyor. “Ne şifa verici sözler değil mi? Fil- hakika, samanında önlenen bu mevi- hus, hastalığın insan haydtıma daha imkân verdiği örnekleriyle görülmet> tedir. Memlekette sıhhal seferberliği, Rültür seferberli'ği derecsinde, hattâ daha esaslı bir Tizumdur. ÖO kadar ve- remli yurddaşımız var, Vereme müste- it olanları bir taraftan doktora koş- mağa ve bünyelerini kuvvetlendirmeğe teşvik edelim, Fakat bunun dayandığı nokta paradır. Ben, “Veremle mücü- dele seferberliği,, nin kusursu: dere- cede müessir olabilmesi için, her muh- taç yurddasımızm bu fevhalâde ted- birden istifade edebilmesi için, her ne şekilde olursa olsun bir “verem vergi« si,, bile ihdas edilmesine taraftarını. “Hastalıkla mücadele vergisi”. “Benim oğlum bina OkurF.y “Kurun” gazetesi muharrirleri ara- sına da girmiş olan münekkid Nurnul- lah Ataç bu sabahki yazışında şöule bir cümle sarfediyor: (Nasuht Baydar, Ma'raux'nun Lıı condition humaine'ini İnsanlığın hali adı ile türkçeye çevirdi; okumadınızsa | hemen alın. Beğenmezseniz bir daha, bir daha, beğeninceye kadar okuyun), “Nurullah Ataç'ın bu sözlerinde bir çok kimselerin okuma ahlâkımı düzel- tecek bir işaret vardır. Gerçekten ba- z kitaplar okuruz, tatsız buluruz. Ya- hut zevkimizi okşamaz, içerimizde ye-' ni bir merkez uyamdırmaz, veya eski- sini deşip genişletmez. Halbuki bir daha gayret edip aymi kitali. okuyunca, onda bazı noktalar keş'etmemiz mümkündür. Ü- nun için değil yalnız Nurullah Ataç, bütün tecrübeli dünya münekkid!-ri, kitap okurlar; yenilere, hele ehenimi- yetli kitapları birkaç defa okumağı teklif ederler... Bazı kitaplar, nedense ilk kıraetinde, sırlarını ele vermezler. Diğer taraf'an kitapların da kusuru yok değildir diyemeyiz. Anthony Trollope (1815 « 82) isimli bir İng'l'z romancısı diyor ki: “Bir kitabm muhtaç olduğu mezi- yetlerden başlıcası, o kitabın kabili ktraet olmasıdır..,, Portakal oğlu yangıniı Bu sabahki Son Postanın “İster inam ister inanma,, sütununda okunmuştur: Dün akşam saat 7 de itfaiyeye Orta- köyde Portakal:ğlu yokuzunda yarıgın olduğu haber verilmiş, derhal beş oto- mobilden mürekkep bir itfaiye müfre- zosi Ortaköye hareket etmiştir. Fakat 25 dakika süren bir aramaya rağmen yangından eser bulunamamış, 3 otomo- bil geri dönmüş, iki otomobil yangın aramaya devam etmişlerdir. Bilâhare -anlaşılmıştır ki biı' muzip aslı olmadı- — gı halde ıtfa.iyeye 'yangın ihbar etmiş- tir. İsmi üstünde... Portakaloğlu yoku - şu... Portakaloğlu diye bir hokkbabaz — vardı, hatırlarsınız değil mi? Bu işin- içinde de bir hokkabazlık olacağı kesti- rilebil'rdi.Fakat itfaiyemizin fazla m:ş guliyet ve vazife aşkiyle bu gibi nük- — teleri tahlile fırsat bulamıyacağı n« hakkaktir. : Bİ, Almanyada radyo aboneleri Berlin, 24 (A.A.) — Almanyar da | kânunuevvelde mevcut radyo abonelerinin — miktarı 7,937,907 yi bulmuştur. Bu suretle — Almanya Avrupada radyo itibariyle birinci mevkii almıştır. İkinci olarak İngil- teredeki radyo abonelerinin miktarı . 898 705 tir. İ '