“Sözleri ortalığı çınlattı. Tünemiş insanlar, kayaların gerisin. İn üstüne attı, (Tüfek kullanamadılar. Zaten bunu ya “Rmazlardı. Çok yakındılar, o Kılıçlar .Btladı; hançerler saplandı. 8) Birkaç dakika içinde herşey olup bit- hi. Bütün Türkler ya (öldürülmüş wd da esir alınmıştı. $İ ON BIN KABİLE ADAMI Oda anlattı; — Me.bur olduğumuz için Petrada dırlara barbettirdik. O vakit yanım. çok az muharip vardı. (Şimdi çok : onları sana göstereceğim. — Davranm ç3l çecvklar:(., | weydana lırladı ve kendilerini Türk! hlisalib m Iı DE pmu Yazanlar : ingiliz ordusu hava zebitlerinden Kenneth bal Collins, Meşhur seyyah ve muharrir tovveli Thomas ' Hecinsüvar kıtalara emir verildi Önümüzde on bin aşiret efradı hücum hıziyle geçerken ruhateleleti siyah merasim çadırında ayakta durduk Gösterdi de. Ertesi günü hecinsü- var kıtalarına, bizim şerefimize bir ge- çit resmi yaptırdı. e Önümüzde on bin aşiret efradı hücum hızıyla geçerken Oda, Lorans ve ben siyah merasim ça. dırında ayakta durduk. Deve t de neferler geçerken san- ki bir mucize oldu. OKoşan develerin ayakları kum tozlarını o kaldırdı. Toz pek yükselme *i ilk önce develerin ©- muzüna kadar bir bulut gibi durdu. > neş ışığı ile bulut süt gibi Obeyaz bir Lavrensin kendisini dinliyelim Konuşmalar sıkıntı verecek e. kadar uzad ğı halde ben buna hiç ka - i ee de renk aldı. Bulut gittikçe © kalmlaşarak develer görünmez oldu, Tamonbin Arap sanki köpüklü bulutları üstünde uçuyormuş gibi önümden geçti. Geçerken de on bin kol yukarıya doğ ru fırladı, Bunlar havaya «n bin tüfek kaldırdı ve on bin boğaz; Allah, Allah, Allah! seslerile ortalığı gürlerti, dv Allenby”nin Filistinde Şama doğru, hem de cok hızlı bir sürette yürümekte! rışmadım. Çünkü Abdullahın bize 14- zam bir ider olamıyacağına karar ver- miştim. Abdullahın yeğeni ve en iyi urkada- şı, Şerif Şakirin refakati daha siyade nsşe ve heyecan uyandıracak gibiydi. Ta'f ekâbirinden olan Şakir, Şerifin oğullariyle çocukluğumdanberi arka - daştı. Şimdi de servet, nüfus, cesaret ve nefsine olan itimadımı onların emri altına koymuştu. Çelik gibi soğuk bir vakardan onun kadar seri ve âni bir şaka ve WMiife ka- sirgasına geçebilen bir adama henüz tesadüf etmemiştim. Uzun boylu, dim- d'k ve sert, atletik ve ihtişamlı bir vü- cuda malikti, Çiçek hastalığı neticesinde, üstünde kil kölül kalmıyacak kadar delikdeşik olan yüzü, sürat katarlarındaki ayna - Tara benzetilebilirdi. Bu yüzde görülen iz ve dış tahavvülât manaaraları © dar seri ve ânl idi, olduğu hâberi geldi. Lorans onun ce- nahını bimaye etmek için gitti Ben de onunla beraber gitmek İstedim. Loraris! muvafakat etti ama, Londradaki Harbi- ye mezareti “hayır,, dedi, Benim için Filistine, (bulabileceğim en iyi yoldan gitmekten başka yapılacak iş kalmamıştı. Bereket versin ki yolun bir kısmında ölsün beni taşıyacak bir tayyare buldum. Oda beni uğurlamak için vakit buldu. Tam da tayyareye bineceğim sırada çök Taif muhasaramna Abdullah kuman da etmişti. Hakikatleyse kıt'aları, kendilerini müthiş bir tehlikeye ata - oak kadar faydasız bir cesaretle hücu- ma kaldıran Şakirdi. Araplar onu surlara kadar takibe cesaret gösteremediler. O da tek başı- na ve meydanda gislenmeğe lizum gör meden milletlaşlarına ojsa alınmıya- cak küfür savurarak, düşmana da yım ruklarını göstere göstere geri geldi. O gece Abdullah, miralay Vüsonla birlikte akşam yemeği yemek üzere gel di. Onu evin bahçesinde merdivenler. den ;stikbal ettik. Arkasmda rengâ - renk entarili maiyeti ve köleleri, onla- rın ardından da yorgun ve bitkin, yilz- leri bir karış sakallı, Üyme iiyme ol - Dilimize çeviren: A. E. mühim bir şeyi unutmuş olduğumu has uırladım. muş askeri üniformalı ; ezik büzük mu- Harp başlanmında Alman umumi siki &lâtı taşıyan birtakını insanlar ta- İerkâmharbt #yesi reisi ve 1918 de Yıld ek ar ŞU , rerok we oldukça bir gurürler - ile Filistin “İİ Delen ferik general Fon Falkonhayn GALRRERALEE.t 1 İRELİR © iŞ kk isticvap edebilirsiniz. Kral, biraz düşündü. Zingarayı Ser best bırakmağa esasen karar vermişti. Bunu ihtiyar kadına vaadederek kızının bu tarzı hareketindeki sırrı öğrenmek istedi, Mü ine hemen ihtiyar kadını ya. nma getirtmesini söyledi. Bunun üze- rine Zello beş dakika sonra çingene So- eli hükümdarın huzuruna çıkardı. Kral, ihtiyar Sosele oğlunu serbest bıraktıracağını, bütün bildiklerini er. bestçe söylemesini, yalan söylediği an- laşı'ırsa ağır bir cezaya (o çarpılacağını bildirdi. İhtiyar kadıri o anda her şeyi gözüne almıştı. Oğlumun gündüz ışığı görmiyen! sindanlarda ömrünün sonuna kadar ka- Yacağını düşündükçe âdeta (o çıldıracak bale gelmişti. Onu kurtarmak için feda etmiyeceği şey yoktu. Bütün bildikle. rini ve öğrendiklerini hükümdara doğ- tuta anlatmakla ayni zamanda © düşes Veradan İntikam almış olacağını düşü- nüyordu. Fakat evvelâ (o hükümdardan teminat almak lüzumunu bissettiz — Yüksek hükümdar, dedi. Siz bütün memleketin takdis etiği ( &licenab ve faziletli bir kralsınız. Şimdi size söyli, yeceğim şeyler müthiş birer hakikattir. Fakat bunları doğruca anlatmak için a- rada benim işlediğim bazı kabahat ve hataları da itiraf etmek lâzem gelecek tir. Belki bazı zararlarda meydana ge tirmeğe sebep olan bu ( ksbabatlerimi afiddeceğinizi bâna vaadediniz. Bugün bütün bu işlediğim kabahatlerden piş man olmuş bulunmam da beni affetme- yize bir sebep olabilir. Bildiğim barı şeyleri zamanında haber vermemek gi. bi kusurlar işledim. Eskiden ben de ki- bar ve asil bir adamını evcesi idim. Ta- ve kaderimin çirkin (Yazısı beni bu GUZEL PRENSES hale koydu. Rahat yaşamağa alışmış ol, duğum için bu hayat bana pek ağır ge liyordu. Bunun < için hırs ve tamaa ka- pıldım. İşte kabahatlerim bunlar. Beni âflederek oğlumu bana bağışlartanız bü yük bit azaptan kurtulacak, oğlumla mes'ut olacağım. Hükümdar, kaşlarmı (o çatarak bir müddet düşündü. Kadın mabhiyetleri belli olmayan bâzı kabahatlerini (o peşi. nen affetürmek istiyordu. o Pakat ne yapmış olursa olsun bu yaşından son- ra artık bu kadına hiç bir ceza verilme- mek lâzımdı. Sonra da oğlunun hapse. dilmesi ona İâzımgeldiği Okadar azap çektirmiştı. Bütün bunları düşünen hü- kümdar, cevap verdi: — Bütün bildiklerini hiç birşey katıp eksiltıncöen anlattığın takdirde işledi- gin kabahat ve kusurları affediyorum. Oğlucu da serbest bıraktıracağım. Yal nız J gru söylemek şartile.. İhtiyar Sösel, teminat verdi; — Söylediklerimin doğru olup olma- dığın oğlumu buraya getirip İsticvap etmekle de kontrol edebilirsiniz. O da size benim anlatacağım hâğiseleri yani hakikatleri aynen anlatacı'stır. İş böyle olunca da artık sözlerimin doğruluğuna inanırsınız sanırım. Oğlumu aldatarak Kara kaleye götü- ren kızınız düşes (O Versdır. Oğlumla ötedenberi sevişiyorlardı. Hattâ Vera oğlumdan bir kz çocuğu dünyaya ge. tirdi, Fakat bu çocuğu o zaman hizmet- çisi bulunan Anna Paskala verdi ve ân neliğini onun üzerine almasını temin et ti.Zavalı Anna,babası tarafından evden kovulunca ve nişanlısı kolcu Edvar ta. rafından da reddedilinze kendini nehire attı. Nehife atılacağını tesadüfen gördüm Bunu yapmadan evvel kucağındaki ço- Cuğu ormanda yolun kenarına bıraktı, haydutsun ki tatlıya, O acıya ve ölüme kadar her şeye ortak. Ah Vera senin İçin çıldırıyorum. — öyleyse haydi artık gidelim. Ar.| kadaşlarını bulalım. Ortada o iki esir kadın da var. Bunlar (o hakkında karar vermek için seni bekliyorlar... Hem sen den bir rizam var: Bu'esirler hakkında verilecek cezayı bana bırak. — Pekâlâ ama, sen © Onlara ne ceza vereceksin? — Onları ölüme mahküm edeceğim. Çünkü onların ikisi de tehlikeli mahlâk lardır. Vücutları ortadan, kalkmalıdır. — ölüm mü? Vallahi aşk olsun. Ölü- mün senin nazarımda zerre kadar ehem- miyeti yok. Ne kadar soğuk ( kanlısın, Bence ölüm iyi bir şey — değildir. Hele başka birini öldürmek büyük bir iştir. Insanın kendi kendini öldürmesine hiç benzemez. Bunun için o kadınları affet, mek İstiyorum Vera? Çünkü biz biribi- rimize rastlayıp mes'ut olduk.. Xalble- rimiz birleşti... Bırakalım da onlarda mes'ut olsunlar, Bizim saadetimizin ş6. refine onları salıverelim. — Hayır, kabil değil! Hem sen bana bir izdivaç hediyesi vermeğe metbur- sun. İşte senden evlenme hediyesi ola- rik bu iki kadını istiyorum. Ben onları ne istersem yapabilmeliyim, Korzakof, biraz tereddüt etti. Sonra: — Pekllâ, öyle olsun, “dedi; Fakat kalbinden geçen şeyleri bana doğruca anlat; olmaz mı? Vera, cevap vermedi. Sadece gitmek zamaninm geçmekte olduğunu hatırlat. ti: a , Boris Korzakof, yavaşça mırıldandı: — Fakat karargâha nasıl gideceğiz. Şimdi burada yalnız bir beygir var, — İki kişi bir beygire binemez mi? Senin beygirin ikimizi de götürebilir sa- urun, > — Benim bandom!.. Dedi, Devamı var GÜZEL PRENSES 269 — Doğrudur, götürür, Fakat beygi- rime bir kadın eğeri vuramam, — Zararı yok, ben erkek eğerine de binerim. Sen çabuk bir erkek (| elbisesi bul, Deminli asker uşağın elbisesi tam bana uyar sanırım. — Pek iyi keşlettin bunu Vera, Şim. di onun elbiselerini getireyim. Korzakol, dışarı çıktı. o Biraz sonra bir takım asker elbisesi (o getirdi. Vera binbaşının getirdiği (o elbiseleri alarak giyinmek için yatak odasına girdi. Beş dakika sonra dışarı çıktığı zaman Vera genç bir asker kılığına girmişti, Siyar çizmeleri, parlak mahmuzları ona pek yakışmıştı. Korzakof, onu kucaklamak istedi. Fa kat Vera: — Seni bekliyorlar, çabuk olalım, di yerek buna mani oldu. Evden çıktılar. Beygire atladılar, Sol ya sokaklarından #üratle geçtiler. Biraz sonra ormana giden yola girince binbaşı beygiri kendi haline bıraktı. Vera, sevinçle binbaşının sarılmıştı: — Ne eğlenceli hayat.. Tam istediğim şey.. Aşıkımın kolları arasında ve hay- van sırtında (o uçmak, koşmak, ne boş Bundan daha zevkli yaşayış olur mu? Dünyada serbestlik kadar iyi şey yok. muş, diye söyleniyordu. . se Kral Kristiyan çok müteessirdi. An. na Paskalın, kendi kızı olduğunu öğ- rendikten sonra onu idamdan kurtara, mamış olduğuna yanarken, kızı düşes Veradan da ayrdmak o mecburiyetinde kalması onu çok üzmüştü. Kıziyle da- madına verdiği Üç senelik nefli cezası nın bütün azah; onun omuzlarına yük- lenmişti. Bu ihtiyar yaşmda yalnız ve kimsesiz kalmak ona çok acı geliyordu, arkasına