Wltaya kadar devam etti Kudüse cenuptan yaklaştı. tt şurada burada mevzil mahi- Türk ordusu ayni Ozamanda bulunamazdı. Fon Falken Şimdi ric'at etmeğe mecbur Ol- vaziyete düştüğü pek aşikâr e görülüyordu. na beraber Türkler bulunduk- * öyle kolay kolay bırakıp gi- hlar değildi. Türk (O dimdarile bğaza ve süngü süngü harp et- “Zevtirn 216 GÜZEL PRENSES leri bir hırsızlıktan haberdar o oldum. Bu gece haydutlar evinize girecekler. Şimdi saat bire yaklaşmıştır san:yorum. Haydutlar evinize bir ile iki arasında ge- lecekler ve bir ip merdivenle bahçe üze- rindeki gelininizin misafir olduğu oda ya girecekler, Düşes bağırdı: — Pek doğru. Gölinimin yattığı oda- ya varıncaya kadar öğrenmişsiniz de- mek.. Çocuklarım şimdi balodadırlar. Anna heyecanla anlattı: — Hırsızlar bunu biliyorlar. Gelini. nizle oğlunuzun şu saatte baloda olduk larından da haberleri (o var. Hattâ bu baydutlardan biri büyük bir familyaya Mensup gibi görünüyor. Gelininizin ol- dukça mühim bir servet temin edecek kadar kiymetlğ mücevheratı olduğunu biliyor. — Demek bu mücevherler onları im rendiriyor. Fakat bunları nasıl çalacak. lar. — Bu gece haydutlardan ikisi gelini- mizin karyolası alına (O saklanacaklar. Sönra gelininiz yatağına girip uykuy: daldığı zaman yavaşça oradan çıkarak Üzerine sald:racaklar, Ağzını (o tıkâyı; bağlıyacaklar, Kimbilir belki de öldü- Tecekler. Sonra yatak odasındaki mücev herleri alarak gene pencereden kaçacak lar. Üç kişi bahçede onlara yardım için bekliyecek, Sonra kurtulmaları için yol da hayvanlar bekletilecek. Buna mey- dan vermemek için henüz polise başvu- Tacak vaktiniz var. Hemen polise haber Bönderebilirsiniz. — Yavrum, o zannedertem sen bu Memleketin yabancısısın. Polis mi? Al dah ssirgesin. Burada polise müracaat etmek kendi eliyle bir haydut daha da; Vet etmek demektir. Bu memlekette İn-! $an kendi kendini snuhafaza eder l dağı,, denilen yerdeki Betfage ve Betani! ye yaklaşmıştık. Sabahleyin Tüzkler gitmişlerdi. Son- ra sevinç verici müjdeyi aldık fakat hâ- disenin cereyan ettiği tarz (o inanılacak gibi değildir; insan kendini bir hikâye dinliyorum sanır, BEYAZ TESLİM BAYRAĞI 60 ıcı fırka şehrin öbür (tarafında bur olduk. Bu da akşam sular) idi; bunlar Londralı delikanlılardı. Ger- si şebrin teslimi pek yakın güeiyor; 7 — ! Yazanlar : ingiliz ordusu hava zabiilerinden Kenneth Brovn Collirs, Meşhur ssyyah ve muharrir &ovveli Tnamas rm fena halde yim — Ayol! ben Kudüsü istemiyorum, bana bir kaç taze yumurta versen daha iyi edersin! du ama, ordu hayatı fasılasız devam | meli idi; ve bu hayata yeni işi de da- haldi, Tanyeri ağarmadan edi binbaşı Bain ahçı ile mutfak hizmet neferlerin- den sabah kahvaltısına yumurta devşir- meğe gönderdi. İli ahbap çavuşlar kayboldular, Geniş bir şose üstünde yürüdüler; bir döne- mezi döndüler. Tam o esnada da yoldan aşağıya doğru bir takım insanların gek diğini şördüler. Bunların birisi bir be- > Gi yaz bayrak taşıyordu. Bir diğeri at sır- tında idi ve başında fes < vardı. Bu zat Kudtisin Arap belediye reisi idi. Türkler geceleyin şehirden çıkıp git- mişlerdi. Belediye reisi de şehri Allen. by'nin ordusuna teslim etmek için ge Hyordu. İngiliz askerlerinden teslim heyetini ilk görenler, binbaşılarına (kahvaltılık yumurta aramak Üzere çıkmış olan bu ahçıbaşı ilc yamağı oldu. Belediye reis İngiliz ordusunda rütbelere dair hiçbir Dilimize çeviren: A. E, şey bilmiyordu. Herhangi bir Britanya üniforması onca Britanya kudretini tem- sil ediyordu, Gayet beliğ bir nutuk irat ederek mukaddes şehri bir ahçıbaşı ile yamağına teslim etti, Bu mesele ahçıbaşının salâhiyet ve kudretinin haricinde bir işti. Belediye reisinin yüzüne bön bön bakarak cevap verdi: — Biz mukaddes şehri teslim almak istemiyoruz; bütün istediğimiz zabitimiz için yumurtadır! (Devamı var) Bizim görüşümüze göre Filistin muharebeleri —İ7 — İngilizlerin Şeria trmağım geçmesi,| Erdündeki Arap kabilelerini ayaklan- | dırırdi; Türk demiryolunun ele geçi rilmesi ise Hicazdaki Türk müdofaası- m dilşürebilirdi. Bu 'plân gerçekleşti rildi mi Arap asi reisleri bütün kuvs! vetleriyle İngiliz sağ osnahında topla- nır, ilkbaharda yapılacak olan Şam se ferinde bunlar mühim yol oynıyabilir- di, Bütün bu işlerin yapılması da piya- de ve topçu ile takviye edilen atl Kat. alara verilmişti. . . . General Allonbu 19 subatta harekâ- ta geçti. 60 *ner İngiliz fırkası; Kudi- | ilerledi. Bu arazi baştan başa dağlıktır, her tarafı korkunç vadilerle kesilmiş. tir. Bütün bu güçlüklere rağmen bizim eskisi gibi araziden istifade etmesini bilmemiz ve ateşi çok mahirane bir sv rette kullanmamız İngilizleri pek sar-! sıyordu. Bu dağlık araziyi 20 inci kolordu. maz tutmuştu. Bıra sıra sırilara tabi- ye etmiş olduğumuz malinelitifekler sayesinde piyademizi tasarruf ediyor- duk. 1917 şubatında İngilizlerin 85.000 in sanı vardı. Bisim ise 4500 sü kılıç ol mak ilzere 35.000 muharip, 59 zu ağır olarak 270 topumuz vardı. 20 şubat akşamına kadar İngilizle” ardı arası olmıyan kayalık ve uçurun mış ve burasını tahliye ederek munta- zam bir surette geriye çekilmiştik. Düşman 21 şubat sabahına kadar Eri. hatrı boşaltmış olduğumuzu anlıyı mamış ve ancak o sabah bunun farkı na vararak Anzak süvarisini nehir va- dişine indirmiş ve Eriham muharebe- siz saptetmişti. Bizimle de Oca ile Go- raniye köprü başlarında temasa gele- bilmişti. İMmgilizler Erihaya varıncaya Kadar vermiş oldukları büyük telefatı gö rünce yukarda anlatmış olduğumuz plândan vasgeçtiler, 22 şubatta G0 #- cı İngiliz fırkası Erihanın hatısındali tepelere rekildi. Anzak süvari fırka sı da Eriha ile Seria ırmağı vadisini gözellemek için bir alay bırakarak Katiyede esir edilen Ingiliz esirleri Kud“s istasyonunda ni, — ——— Düşes, böyle söyledikten (sonra 2ile bastı İçeri giren ihtiyar hizmetçi kadı- na: — Pilipi çağır, dedi. Çok geçmeden iri yarı bir uşak içeri girerek düşesin önünde iğildi. Düşes, ona evin haydutların ziyareti- ne uğrayacağım haber vererek: — Hemen git. dedi, odacılarm ikisi ni de ve hizmetçi kızlardan üçünü uyan dır, Ne kadar tüfek ve rovelver © varsa alınız. Gelinin yatak odasına saklanmız. Haydutlar pencereden içeri girince ber taraftan silâhla meydana çıkar, yakalar sınız. Böylece hiç olmazsa memlekete de bir hizmet yapmış oluruz. İki cana- var eksilir, Filip adındaki iri yarı uşak söyleni- lenleri yapmak için hemen odadan tir- ladı. İhtiyar kadın Annaya doğru döne rek muhabbetle ona elini uzattı: — Yavrum, meseleyi tam zamanımda bana haber verdiğinden dolayı (sana çok teşekkür ederim. Sonra sana bir kaç sual sormak istiyorum. Fakat ellerin ne kadar soğuk.. Titriyorsun.. Hasta mr- sm kızım? Düşes, Annanm elini sıkarken onun titrediğini hissetmişti, Anna, meyus bir tavırla cevap verdi: — Hayır, düşes. Hasta değilim. Hiç bir şeyim yok. Yalnız açım! Dülşesin rengi birden değişti. Baştan başa titredi. İyi kalpli asil kadın bu söz den çok müteessir olmuş, sanki kalbine zehirli bir hançer saplanmıştı. Büyük bir teessürle Annayrı (o baştan sşağı süzerek tekrarlad:: — Zavallı çocuk, açsın öyle mi? dedi, Haydi benimle beraber gel, Yemek sa- lonuna gidelim. gi enbire, ARM eda zak slvdri fırkası Benimusaya doğru maktan bir fayda olamıyacağını anla- GÜZEL PRENSES 213 Başında etrafı kırmızı şeritle çevrilmiş resmi bir kasket, pelerininin altındar da kılıcının ucu görünüyordu. Karçısın da duran arkadaşı ise yarı çingene yarı köylü kılıklı bir adamdı. Zabitin önün- de büyük bir saygı ile durduğu halin den belliydi. Anna, baştan aşağı kulak (o kesilerek konuştuklarını işitmeğe (| çalıştı. Eski püskü kıyafetli adam zabite şöyle diyor du: — Zaten sizin çağırdığınızı işitince mühim bir iş olduğunu anladım. İşi sağ lam gözmek için yanıma yedi kişi daha aldım muhterem kaptan. Zabit de ona şöyl cevap veriyordu: — Pekâlâ etmişsin Hokar, İşi dalma sağlam tutarsın. Şimdi sana söyliyece- ğimi dinle. Bu akşam iyi (o bir av var. Şu Aleksandr caddesinin (köşesindeki büyük binayı biliyor musun? (Oraya p'ensin sarayı içindeki büyük avlunun yan tarafından geçilir. — Evet, evet. Bu evi tanıyorum. Sa- nırsam Orada bir düşes oturuyor. Be- yaz saçlı ihtiyar bir kadın değil mi? Zabit izahatına şöyle devam ediyor- du: — Evet, ta kendisi. Altmış yaşların- dı kadar bir kadındır. . Adı da düşes Dorotedir. Çok evhamlı bir . kadındır. Kapılarını pencerelerini daima sekr sek: kapalı tutar. Evinde kıymetli bir şey bulundurmaz. Bütün parası, serveti Vi- yana, Londra ve Paris bankalarındadır. İ Öyle oyuncak kabilinden olan mücevhe-; rata para vermez. Bununla beraber biz! bu akşam onun evine gireceğiz. Ümit ederim ki pek bereketli mahsul alaca- Biz. Anna, bu sözleri bir kelime kaçırma. dan dikkatle dinlemişti. Korku ve deh- şeti son dereceyç gelmiş, hayretler i- çinde kalmıştı. Demek burası haydutla rm mülâkat yeri idi (Fakat bu zahit nasıl olup da haydutlara “kaptan,,lık ya piyordu? Genç kız, bu konuşmayı âdeta nefes bile almamağa gayret ederek dinleme ğe devam etti, Zabit, Hokar dediği ada ma şöyle söylüyordu; — Anlıyor musun Hokar. Başka bir zaman bu eve girmiş olsayd.k elimi ze hiçbir şey geçmezdi. Fakat bu ak- şam mesele hiç de öyle değü.. Çünkü düşesin gayet zengin ve asil iki misafi- ri var, Oğlu ile son derece genç ve gü- zel olan gelini prenses ona misafir gel- diler, Sekiz gündenberi burada bulunu- yorlar, Evin birinci katında oturuyor» Jar ki bu katın bahçe üstünde pencerele ri vardır. Bu akşam prensin verdiği Ba» loda hazır bulunacaklar, Herhalde geç dönerler. Bu fırsattan"istifade etmeli- viz. Güzel prenses balodan döndükten sonra yatak odasma çekilince elbette gerdanlığını, bileziklerini ve yüzükleri- ni çıkaracak. Bu mücevherler o büyük bir servet değerindedir. — Evet, mesele mühim, Oldukça bü yük bir kâr var demek. — Doğru. Fakat Oomuvaffakiyet için plânım tamamile tatbik OoOolunmalıdır. Evvelâ bir ip merdivenle bahçeye ine- ceksiniz. Sonra sağa gelen üçüncü pen- cereyi kimseye sezdirmeden açarak iki kişi içeri gireceksiniz. Bu oda omisafir prensesin yatak odasıdır. İçeri (giren iki kişi de prensesin karyolası (altına saklanacak ve orada prenses gelinceye kadar sessiz sadasız bekliyecek. Pren- 8es gelip karyolasma girince uyumasın beklersiniz. Uykuya dalar dalmaz ya vaşça meydana çıkarak birden Üzerin atıkr. her şeyden evvel ağzını tıkorsı nız, Ellerini ve ayaklarını sıkıca bağla ge a e & vi