30 Kasım 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| WğN | Şit bütün gece sürdü; sanki bü- hh' Şenlikte yapılan ateş oyunla- 'e?rediyorduk Durmadan patlayan ' er, kilometrelerce genişlikte bir Bi © aydınlatıyordu. Türkler ateşin h esiride siperlere girmiş bulunu Ük — Onlara hücum etmek, apaydın- h Sahayı geçmek demekti; böyle- ııİlkeımnel bir hedef teşkil edecek “dücum bu kadar insan hayatına di. bunun için tanyeri ağarınca- hdll' bekledik; sonra da onları si- “İnden çıkararak kovaladık. , SALHANELER b ın"-d kolumuz dosdoğru ilerliyerek den Kudüse giden yolu kesti. Bu ıu'klen düpedüz ikiye ayırdı. Türk ” t yarısı memleketin içine, Ya- G * dağlarımın arasına sürüldü. Bu * Orada şimdilik emniyete idi. ; ıht Öteki yarısı ise deniz — kıyısı Ca şişe boynuna benziyen bir tu- 2 içindeydi. Falkenhayn için kendi 'î'k kalan yoldan çarçabuk ric'at <' n başka yapılacak iş kalmamış- 0:: Yol sahil boyu idi. Umuz Gazzeye girdi ve burasını buldu. Kıtalar gitmiş; başı bo- h“ıî kaçmıştı. Türkler bütün halkı | "“rlerinde götürmüştü; niçin? Bil- ç örum, Sokaklar sessiz, tssız birer sal v Vüğ üî— Gazzeye yağdırdığımız ölüm "'*',"' dilsiz eserlerini bu sokak- ( W%WW“ Her. taraf —-ölüm T D CA EE EOE. * etf Sevinç içindeydim. Bununla beraber bu harple Türklerin sonu gelmiş oldu— ğunu sanarak kendimi aldatmıyordum. Hayır böyle manasız bir düşünceden çok uzaktım., Faikenhayn zeki bir adam dr. Kuvvetlerini toplayacak ve Kudüsü elden kaçırmamak için en son mukave- metini gösterecekti. Lâkin nede olsa artık biz Arzı Mu- kaddeste idik! Ajalon,, Halilürrahman, Beytlehin ve Şeria deresi hemen — önü- müzde idi. İkinci büyük adımımız bizi müukaddes şehrin duvarları dibine ulaş- tıracaktı. Oraya varmadan evvel, Mughar te- pesinde bir timarhaneye daha — uğra- mak mukaddermiş. ; Lowell, bu muharebeden - hatırımda kalabilen yegâne iz “harbe koşan sayı- sız atların nal sesleridir,,. Atlar ne ka- dar faydalı olduklarını Birsebide isbat etmişlerdi; fakat Mughar — tepesi son çağların, hattâ dünya kurulalıberi olan en büyük süvari harekâtı idi. Kavga çok acı idi! Türk Mehmetçiği Filistinliler ülkesinin sınırında sön mu- kavemetini yapıyordu. Eğer müvaffak olamazsa, Yafayı terketmek mecburiye tinde kalacak, Halılurrahmandan vaz- geçetekti. Hepsi bu kadar da değil. Falkenhayn şimalde daha uzaktan Yafanın şimalin- deki sahilden Kudüse kadar yeni müda- faa hattını kurmağa mecbur olacaktı. Biz sahil ovalarını süpürecek,.ve Şefelah ' Yazanlar : ingiliz ordusu hava zabillerinden Kenreth Erovn Collins, Meşhur sayyah ve muharrir Lovvell Thnomas | İnfilâk bütün gece devam etti Bu vaziyette Türklere hücum etmek delilikten başka bir şey olamazdı Bizat mukaddes şehrin eski kapr yolu olan Gezeri almaktan hiçbir kuvvet bi- zi menedcmiyecekti Kazandık fakat zafer bize çok pa- hlibalib Muha'ıçbele'i OA — OD A SB — 30 — Dillmize çeviren : A. E. pahalrya mal oldu. Bughar tepesi geniş| Biz açık ovayı bir başından öteki ucu- bir ovanın uzak köşesinde idi ve Gazze na geçerek hücum etmek mecburiyetin- felâketlerinden daha müthiş olan frenk| de idik. inciri ormanlarile müdafaa ediliyordu. | (Devamı var) | Bizim görüşümüze göre Gazze meydan muharebeleri e ÜÜR . e İngiliz ordusu zaptettiği iki taarruz hedefinde muharebeye ertesi günü baş lamak isteğiyle geceyi istirahatle ge- çirmişlerdi. Ancak 9 kânunuevvelde öğle üstü Kudüsün belediye reisi gidip şehrin boş « 'ğunu ve İngilizlerin vü- rudunu be.#t liğini bildirmesi sevinç içinde kalmışlardı. Ali Fuat (paşa) nın Kudüsü kan dökmeden bırakıp çekilmesi esas itis bariyle muvafık bir dilşünceydi. Esa- sen kaybolmuş bir. harn için boş yere Türk kanı dökülmemesi en isabetli iş- ti. Fakat bu general daha ziyade aldı-| ği karışık haberlerden ve geceleyin bir İngiliz tdarruzuna uğramaktan çekin- diği için, simdiye kadar Türklere mil- aait neticeler vermiş olan bir manev- raya tekrar kendiliğinden karar ver- miş ve 8-9 gecesi kıt'alarını Kudüsün ? kilometro şimal ve şarkındaki yeni bir mevzle çekmişti. General Allenby 11 kânunuevvelde yaya olarak merasimsiz ve maiyetinde müttefiklerin muhtelif milletlerine ve Britanya İmparatorluğunun - tekmil aksamına mensup 150 nefer bulunduğu, üğerine | halde'bu mukaddes ehre 'girmisti. — — ——emmem ——— —ç 81 teşrinievelde Birsebide başlayıp, 9 kânunuevvel 1917 de Kudüste biten harekât Türklere 12.000 esire ve ekse- risi koşum hayvanı bulunmaması yü- zünden terkedilen 100 topa mal olmuş tu. Bununla beraber zaylatımız nispe- ten ehemmiyetsizdi; kıyas edilmiyecek derecede faik bir düşman ordusunun hazırladığı tam bir ihatadan iki defa kurtulmağa muvaffak olmuştuk; düş- manlar bile orduların sebat ve muka- vemetini, manevra kabiliyetini birçok defalar teyit ve tasdika mecbur olmuş- lardı. İngilizlerin Filistinde topladığı ordu ile mükemmel teçhizat, Türk ordusu- nun elinde olsaydı, ve İngiliz ordusu ye rine Türkler Mısırdan yukarıya taar- ruz yapsalardı daha 191T senesinde Türkler Suriyeyi çoktan geçmiş ve Toros dağlarını aşmış bulunurlardı. Halbuki biz — Allenby'nin o muazzam ve muhtesşem ordusunu bütilm mahru- miyet ve müağlübiyetlerimize, açlık, hastalık, teçhizatsızlığımıza Tağmen bir sene daha, yani 18 eylül 1918 tari- hine Mar, orudua oyahdık ve arasıra da mevzii olmakla beraber mükemmal dayaklar attık. Kudüs sukut ettiği gün Füıatmdek» İngiliz ordusunun 128.,000 muharibi ve 482 topu vardı. 9 kânunuevvelde İngi- lizlerin elde ettikleri hat Kudüsün a- şağı yukarı T kilometre şarkındaydı. General Allenby de Kudüs civarını bi- zim top menzilimizden kurtarmak için yeni bir taarruz hazırlıyordu. Halbulci Enver paşa İstanbuldan emir emir üs- tüne yağdırıyor, Kudüsün behmehd geri alınmasını şiddetle istiyordu. — Bunun üzerine üçüncü kolordumuz 1 inci, 19 uncu ve 24 üncü fırkalarile . 27 kânunuevvelde taarruza kalktı; İn- giliz ileri karakollarını Tel - Elfulede geriye püskürterek cenup istikametine yürüdü ve İngiliz mukavemet hattına çullandı. Fakat elinde silâhıyla bekliyen mu» zaffer bir orduya karşı böyle bir te- arruz pek beyhudeydi. Gerçi bu taar- ruz mukavemet hattının ötesini berisi- ni sarsmıştı ama bize de 1000 insana mül oldu. ? ı" (Devamı var) bivetdi. dağlarırım eteklerini" — temizliyecektik. | — —— —TT b . 4 | ' İ K (88 GÜZEL PRENSES y Biraz sonra Zübeyha — odaya girdi.| garlar bana çok kızmışlar öyle mi? Bel- v elâşla Annaya yaklaşarak yavaşça: Neyse, şimdi söyle bakalrm, neye gel — Sakın, o ilâçtan —içeyim — deme.| din? Çünkü o ilâcı içen kadın kanında ve his İlyas Durbar, paşanm keyifli olduğu- lerinde dayanılmaz bir galeyan hisse-| mu görerek sevindi. Çeşitli dalkavuk du- * der. Vücudu baştan başa yanıp tutu-| eları savurduktan sonra — nihayet dedi Bur. Güle güle muhafız paşanın koynuna| kı: y y : &tılır. »— Hatırladığıma göre, harem daire- l Anna, gözlerinden — yuvarlanan iki | anizde ölüme mahkm genç ve güzel bir | damla yaşı silerek Zübeyhayı kucakla-| kadın bulunduğunu söylemiştiniz. | dı; — Evet, o mel'un İspanyolun Allah , — Sana nasıl teşekkür edeyim kar-| canmını alsın. O kadını bana bir sene ev- K deşim. Bu hale uğramaktansa — ölmek | vel satmıştı. Halbuki Zübeyha bir sene | dah iyidir. Kabil değil, buna taham-| içinde hastalandı. Sararıp soldu, eridi. Mmül edemem. Ölmek için bana bir çare| Bügün yarın ölecek. . bül ne olürsun? — O halde verilen paraya yazık ola- Zübeyha, cevap vermedi. Başını önü-| crr? KİNGN — Meseğdi. Hanımına yapabileceği yardım — Öyle değil mi ya? Onu on bin fran " Gncak bu kadardır. ga bar n almıştım. Mel'un — İspanyo! “—Ahmet İbrahim paşa, Annanın oda-| bir frank bile tenzilât yapmamıştı. Önu “sından çıkarak selâmlık dairesine gitti-| Pir elime geçirirsem ben yapacağımı b ği zaman hizmetçilerden biri İlyas Dur-| İirim. . Barm geldiğini ve kendisile görüşmek — Zübeyha ölecek —olursa — on bi» İstediğini haber verdi. Paşa, bu Bulgar| fTank da mahvolacak demektir. Kulu: memnuün olduğu için hemen yanına| Nuz bu parayı size kaybettirmiyecek ©- ». Betitilmesini emretti. lursam ne dersiniz?, Biraz sonra İlyas Durbar içeri girerek --Nasıl, Zübeyhayı satmak suretile Paşayı hürmetle selâmladı. Paşa sordu:| mi?.. w — Ne var? Yanan kilisenin yerine ye- — Hayır, başka bir çare var. | “Nisinin yapılacağını haber vermeğe mi| — — Nedir? , Relüm? —- Tanıdığım bir adam var. Bu ve- Bulgar, cevap verdi: rem hastalıklarımn tedavisi için gelmiş * — Paşam, ister yeni bir kilise yapıl-| bir doktordur. Bu adam Züleyhayı has Sın, ister yapılmasın. — Kulunuzun bu| talıktan kurtarabilir. Bu zat Fransız- " Bib Şeylerle alâkadar olmryacağımı bi-| dır. Hayatınım büyük bir kısmını şark- iniz. Bunlar benim karnımı döyür-| - ta seyahatle geçirmiştir. Yanında da bi- çe ri var. Muavini mi, hizmetçisi mi, öğ- Paşa, siğarasından çıkan dumanları | renemedim. Bu zamana kadar mucize Sevrederek: sayılacak işler yapmış bir adam... Bü- — Ne güzel yandı, dedi. Keşki rüz-| tün âlimleri hayrette bırakmış.. Bi- biraz daha kuvvetli olsaydı da bü-| — — Sahi mij Durbar? :u" biristiyan mahallesi yansaydı.. Ben — Aman efendim, anlatayım: Bu a« * kurtulurdum. İşittiğime — göre Bul-| dam Şamda bir sar'alıyr iyi — etmiştir. GÜZEL PRENSE, - 165 | “— Mösyö kont dedi,ben de sizin fikriniz deyim. Evvelâ Annayı kurtarmalıyız. Fakat muhafızın harem dairesine zorla nasıl girebileceğiz. — Herhalde iyi bir plân kurmak lâzım, Şimdi bu herıfı ne yapacağız? Adolar hiddetle cevap verdi: — Zabitaya teslim edeceğiz. Bu adam en şiddetli cezayı hak etmişti, fakat mur dar kanı ile ellerimi kirletmek istemiyo rum, Kont, bu sözleri söyledikten — sonra İlyas Durbarı iki polis memuru çağır- mağa yolladı. Sanşo, dişlerini gıcırdatıyor, kurtül- mak için bacaklarımın bağlarını zorlu- yor ve bir taraftan da mırıldanıyordu: — Durbar, beni tuzağa — düşürdün. Fakat emin ol ki günün birinde seni e- lime geçireceğim. İşte 0 zaman intika- mın nasıl almacağını göreceksin. Birkaç dakika sonra altı bulgar polisi eve geldi. Kont Adoölar, İspanyolun kim olduğunu ve çeşit bir ticaretle uğraş- tığını memurlara anlattı. Bunun üzerine memurlar Sofyaya sevkedilip mahkeme ye verilmek üzere Sanşoyu alıp götür- düler. d S MUHAFIZ PAŞANIN HAREM DAİRESİNDE Kiliseden muhafızın konağına götürü len Anna ancak iki saat sonra ayılabil- di. Gözlerini açtığı zaman — kendisini çoök süslü bir odada buldu. Anna, şimdi ye kadar bu kadar — muhteşem bir oda görmemişti. Pencerelerdeki sırmalı per delere, düvarlara baştan başa - kaplan- mış olan ipek halılara, cevizden yapılmış sedef işlemeli masa ve dolaplara, ipekli kumaşlarla kaplı uzun ve geniş sedir- lere hayretle baktı. Odanın — ortasında kar gibi beyaz mermerden yapılmış ve s*trafı çiçeklerle süslenmiş bir — havuz vardı. Havuzun ortasındaki fiskiyeden billur taneleri gibi sular fışkırıyordu. Anna, ipek yorganlı ve ipek çarşaflı bir yatağa yatırılmıştı. Ayak ucunda güzel bir kız yere bağdaş kurarak otur- müştu. i y Solgün benizli olan bu genç — kızın gözlerinde garip bir — donukluk ve ya- nakları üzerinde hafif bit takrm lekeler vardı, Annanın yatağının üzerinde doğ- rulduğunu görünce ayağa kalktı: — Uyırıdmız mı han:mefendt. diye sordu. Anna, bu odaya nasıl getirilmiş bil- miyordu, Kendini toplıdıktan snra ge- çen hâdiseleri yavaş yavaş hatırladı. Bu sırada genç kız, Annanım karşı- sında divan durarak: — — İsmim Zübeyhadır, dedi. beni size hizmetçi tayin etti. Anna, hayretle cevap verdi: — Hizmetçi mi? Benim hizmetçiye ihtiyacım yok yavrum. Bu zamana ka- dar ben hizmetçi kullanmadım. Zübeyha, boynunu büktü: : — Beni reddetmeyiniz. Size faydalr olabilirim. Buranın yabancısısınız. Bel- ki size vereceğim bazı malümattan isti- ) Pı'şı, | fade edersiniz. — Evet, doğru söylüyorsunuz. Bana hizmetçi değil, arkadış olmak isterse- niz yanımda kalınız. ; Anna, böyle söyliyerek genç kıza eli ni uzattı. Kız bu eli tutup öpmek iste- di. Fakat Anna buna mani oldu: — Hayır öpme. Böyle şeylere lüzum - yok. Bunun yerine sizi kucaklayayım. Anna, genç kızı kucaklayıp bir kare deş gibi yanaklarından öpmek — istedi, Fakat Zübeyha onun kendisini öpmesine meydan vermedi. Biraz geri çekilerek: — Aman beni öpmeyiniz. Bu öpücük hayatınızı zehirler. Bana dikkat etmi- Hülariyi

Bu sayıdan diğer sayfalar: