Yazan: Miltekmii Amerikan Amiralı Riğürt Eveiyn Eyrd , Küçük Amerikaya ne oldu? Cenup kutbunun buz çağı bu #n cenüptaki şehre dört sene kralı) ik ne yapı ? ke 17 ikinci kânun 1934 de dünya bu Ni sualin cevabını bekliyordu. Çünkü i o sabah saat 9,30 da bayrak gemimiz fi Jakop Ruppert seyahatinin sonuna w ermişti ve şimdi öğleye daha epey ; vakit varken eski yurdumuzdan iki buçuk mil ötede Palina körfezin. buzlarm bağlanmış vwlenyordu. “Küçük Amerika,, 1929 yılmr birinci günü, ilk sefer hey. timizder | altı kişi tarafından tesis edilmişti; bunlar bizim şimdi geçmek istediği- miz büyük buz seddi üstünde bir kamp yeri aramışlardı. Ben de şiddetli bir merak içinde idim. Son birkaç seredir yüzlerce ki- şinin bana 8 “duğu aynı surli ben de boyuna kendi kenâime tekrar sor. makta idim. Buz başlığın hareketi evlerimi”! parçalamış mıydı vs bunları ne k- İ dar uzağa sürükleyip götürmüştü? Bir buz çağırrı biriken karları bizim bir daha kürekleyip meydana çıkara: mıyacağımız kadar derinlere göm. müş müydü? Geridi brakmağa mec- bur kaldığımız iki tayyaremize acaba ne olmuştu? Bırakılan yemekler y> nebilecek bir halde miydi? , © Bu susllerin karşılıklarmdan o ka «dar emin değildik ki, beraberimizde 1 tam manasile techiz edilmiş bir istik. Cenup Kutbuna seyahat Geride buakmağa mecbur kaldığımız iki iayyaremize acaba ne olmuşlu ? olduğumuz birçok malzemenin biri tek kalemine bile güvenmemeli idik Yeni evlerimiz, telsiz telgraf direk lerimiz ve 14,000 den ziyade çeşit tutan malzememiz vardı. BUZA GOMULMUŞ ŞEHRİ İSTİKŞAF Kar tepesinin yamacıma yaklaşır- ken hayatım büyük anlarından bi rinin gelmekte olduğunu hissettim. Tam ileride siyah bir sey göründü. Sonra da birincisine yakım iki şey Oha meydana çıku. Bunlar Adolf Oks telsiz istasyonunun kulelerinin tepeleri idi. Bunları deha sabahleyin Robertin ön direk tepesindeki gözet- leme çanaklığından görmüştük. Kulelerden birçoğu görünmeğ: başladıkça bunların biraz mail olduk- larmı gördük; fakat bunda şaşılacak bir şey yoktu çünkü hepsi rüzkârla devrilmiş ve gömülmüştü. Gömülmüş küçük Amerikanm birdenbire mevkii göründü. Yaror mil kadar uzakta gayet cazip ve mün hat bir sahada idi Derhal, dürbünii | mü gözüme koydum ve şehrin orada olduğunun bildim; oralarda karları altında bir yerde idi. Bir soba borusu, vantilâtörler, ve şurada burada karların n.yük-| selen bambo direklerini görebiliyor dum. Hava rasıdının anemomethesi hâlâ idare binasının yerini gösteriyor İ 1 gaf heyeti setirdik. Kamnta bırakmısi du. Türkçeye çeviren AE. Bir iki mil kadar sol tarafta rüz- görlar tarafından süpürülmüş bir kar dağınm tepesinde bena Floyd Benett tayyaresinin kanat ucu gibi görünen bir şey gördüm. Levaz gemimiz buz- ları söküp gelemediği için geriye bi. rakmağa mecbur olduğumuz Ford tayyaremizdi bu. Bizi cenup kutbuna taşıyabilmesi için o mükemmel tay- yareyi istiyorduk. Onu kuvvetli rüz- gârlarm üstüne karları pek yüksek biriktiremiyeceğini ümit ettiğimiz bir yere yerleştirmiştik İdare binasına doğru yürüdük ve yumusak karlara batmakta olan yor» gun bacaklarımızı unuttuk. (Gece ya- rısı güneşi parlaktı ve geminin gü- rültülerinden sonra buranm sükünu hoştu. Partimiz: Çarla J. V. Murfi, ku. mandan Vilyam C. Hayns, Core O. Novil ve Karl Petersondan müteşek- kildi. Son iki zat ilk cenup kutbu is- tikşatımda bulunmuşlardı. Novil ise simal kutbu seferinde ve Ameriks- dan Avrupaya uçuşumda bara refa kat etmişti. Bu anm kendileri için 3» mühim olduğunu görebiliyordum. Diğerleri koşum köpeklerini ta- kip ediyorlardı. Yeni olanlar arzı mevuda varmakla heyecan içinde idi- ler. Bill Hayusla birlikte yatmış oldu Zumuz islsve binasın a vardık. Anohe metre direğinden Krl alarrmiza birkaç, ölçü aldıkfan sonra güreklere yapıs- tık ve sevkle kazmata koyulduk. Yz- Yazan: Joseph F. Rock muhteşem AMNİ MAÇEN SİLSİLESİNİN MUHTEŞEM MANZARASI Bulatlar yer yer kaybolmağa ve güneş görünmeğe başladı. Kar kör İüğüne uğramamak için gözlükleri - mizi takmağa mecbur olduk. Şimdi Tarang vadisinde idik. Burada da bi zim kafile ava çıktı. Ve dönüşte bir .nisk keçisi getirdiler. Civarda vurmuşlar Hemen hazı: latıp bir külbastısnı yaptık. Ve pek hoşumuza gitti. Ertesi gün erkenden Amni Ma. çen dağlarmı tam manasiyle görebil mek çin daha yukarılara trrmandık rım sast içinde kapıya yol veren tü- nele bir delik açtık. İlk önce Hayus girdi. Arkasından hepimiz (takip ettik. Tünelin tavan» bir mağara nım Stalaktitlerine benziyen sivri u-| zun buz parçalariyle dolu idi. Bina- nm içine adımımızı atar atmaz çak- tığımız yegâr» kibritimiz söndü. Zifi ri bir karanlık verine pencereleri ört mış olan kalın karlardan mavi bir ışr ğın «ızdığımı gördük. Ammi Maçen değlermın heybetli manzarası. —-—9g- Esrarengiz dağlar peşinde Çin - Tibet hududuna bir yolculuk Amni Maçen silsilesinin Dilimize çeviren: # manzarası Dağ reket ediyordu. mizdi. Kar fırtması tamamef muş bulunuyordu. Saşu Yımkar tepesine çıkt man neşemden boğulacak gibi kadem irtifada bulunuyorduk. uzaklarda daha yüksek ep rünmekteydi. Ortadaki tepe Amni Maçef Bu silsileye de Amni Macen ismi liyr. Bu dağ tam 28.000 kadem sekliktedir. «O manzaradan kendimi 20 rabildim. Şimdiye kadar hic yaz adamın görmediği mevkii rülen o ve''nare dağ heyeti rakrlacak bir manzara değildi. .0 ve tenha tenede bir müddet buşirea bere tone ka key ii Ve Tibetlilerin bu karlı d**j arının manasını &* 182 adamları var. Adeta bir haydut çetesi teşkil etmişlerdir. Böyle bir iş yaptığı mı duyacak olurlarsa mutlaka beni öl ,dürürler. | Sanşonun gelmesi yaklaşınca papaz Daguber oradaki dolaba ssklandı, Ed var da oradaki geniş ocağın arkasma saklandı. Edvar, Sanşonun bütün hare- ketlerini görebilecek ve icabında taban Gasile üzerine ateş edebilecekti. Bu sırada pencereden sokağı gözet: emekte olan İlyas Durbar pencerenin önünden çekilerek yavaş bir sesle onla- ra dedi ki: — Geliyor, aman yerlerinizde kıpır- damayınız. En ufak bir çıtırdı o berifi| güphelendirir, Bir tilki kadar kurnaz dır. Sonra piânrmız bozulur. Kont Adolar, çingene kızı satın al- mak istiyen zengin ecnebi sıfatile ma- sanm başında oturuyordu. Sanşonun bir ıslık çalması Oo Üzerine Durbar kapıyı açtı, Sanşo içeri girdi. Bi: lâhza kapımın arkasında durdu. Durbarın omuzları « Üzerinden kont A- doları itimatsızlıkla gözden O geçirdi. K Sonra masaya doğru ilerliyerek arka. ir daşma sordu: , — Beni görmek istiyen bu (mösyö b müdür? Arkadaşınm tasdik etmesi Sanşo, kont Adolara: — Sizi dinlemeğe hazırım, dedi. Yal o ruz şurasını da evvelce haber .vereyim| > ki yanımda daima zehirli Obir hançer i vardır. Bunu kullanmasmı da pek iyi bilirim. Adalar, kadın tüccarın: şliphelendir- Memeğe gayret ederek cevap verdi: — Bu nasıl sö#? Ben sizinle hançere ve ölüme dair değil, kadınlar ve eğlen-! i celer gibi lâtif şeyler üzerinde konuşmak! ib İstemiştim, | üzerine 1G0z ZEL PRFNSES Sanşo, kapı tarafma dönüp oturarak mukabele etti: — O halde görüşebiliriz mösyö kont. Güzel bir çingene kızı (istiyormuşsu- nuz, öyle mi? — Evet, Herkesin bir zevki var. Ben de bir çingene kızı istiyorum. Fakat güzel olması şart... — istediğinizden daha mükemmel bir çingene kızı var, Bu kızı size ncre- de ve ne zaman teslim edeceğim? Zan- nedersem Silstirede çok kalmıyacaksı- nız? — Birkaç güne kadar Viyanaya dö- neceğim. Orada size adresimi verece- ğim köşküme gelirsiniz, Bu iş için kaç gün mühlet istersiniz? — Dört hafta kadar bir şey yetişir. Zaten tanıdığım kadmlardan (birinin yanında çok güzel bir çingene kızı var. Onu görüp de güzelliğine (şaşmamak kabil deği . — Bunun için ne İstiyeceksiniz? — Paha: değil On bin frank kadar bir para isterim. — Pekâlâ, iştediğiniz parayı veririm. Kadım tüccarı hiç pazarlık Ooetmeğe lüzum görmeyen bu yağlı müşteriden mennun oldu. Ona bir tavsiyede bulun dut — Çingene kızları ipek elbiseleri ve mücevherleri çok severler. (Böylelikle onu kendinize istediğiniz gibi bağlaya- bilirsiniz. Kont Adolar, cebinden cüzdanını çı- kardı. İçinden bir demet banknot ala” rak: — Beni tanımadığımız için pey parası gibi mahsuben bir şey İstersiniz sanırım. Sanşo Perz, banknotlara gözlerini a- şrp bakarak: — Evet, zaten bu gibi alış verişlerde kararlaşan paranın dörtte birini peşin al (Deramı var) —SON- GÜZEL PPENSFS 183 mak âdettir. Şu halde (sizden iki bin Sanşo bunları söyliyerek kontur üze beşyüz frank isterim. Adölar, masanm üzerine bir (deste banknot bırakarak: — İşte istediğiniz iki bin o beşyüz frank, dedi, Fakat Sanşo paraları alaca- ğı sırada kont onu durdurarak: — Biraz durunuz, dedi, Görüyorsu- nuz ki size karşı emniyet (o ediyorum. Buna karşı sir de kendinizi bana emni- yet verecek bir şekilde o tanıtınız. Hiç olmazsa alış veriş ettiğiniz adamlardan birinin ismini veriniz. Sanşo, biraz düşündükten sonra: — Daha bugün bu şehrin muhafızı Ahmet İbrahim paşaya gayet güzel bir kiz sattım. Bu kızı görmüş olsaydmız çingene kızı almak fikrinden mutlaka vâzgeçerdiniz. Muhafız o kaz için serve- tinin yarısını vermeğe razı İdi, Adolar, heyecanını zapta (o çalışarak sordu: — Bu kız hakikaten bu kadar güzel miydi? Nereliydi? Nasıl ele geçirebildi- niz? — Güzel de lâf mı? Yalnız altın gibi saçları yetişir. Ben ömrümde bu kadar gürel görmemiştim. Bu, bir (OPFransız kızıydı. Nasıl ele geçirdiğime (o gelince bu, bana ait bir sırdır. Şimdi bu bahsi bırakalım da almak istediğiniz çingene kızından bahsedelim... 'Tam bu sırada genç papaz Dagaber' in saklandığı dolap içinde bir | tıkırtı işitildi. Sanşo Perz, birden Oo yerinden fırlayarak bir hançer (o çıkardı. Ve A- dolara bakıp dişlerini gıcırdatarak ba- drdı: — Meğer sen göründüğün gibi birl adam değilmişsin. Şimdi anladım, sen bir hafiyesin. Fakat Sanşo ile oynamak tehlikelidir. Ah zehirli yılan l tine atıldı. Adolar, bu âni hücumu bek lemediği için mütecavizin önünde kaç” mağa vâkit bulamadı, İspanyol zehilri hançerini Adolarm göğrüne saplayacağı sırada bir taban'a patladı. Ve kadın tüccarnm © elindeki hançer yere düştü. Edvar, tabancasile ateş ederek Adole- n muhakkak bir tehlikeden kurtarmış- tı, Müteakiben saklandığı yerden çıka» rak İspanyolun üzerine atıldı . Sanşo, bu Ani Kilcum karşısında ne- ye uğradığını anlayamadı. Ayni zaman da dolabın kapağı açılarak rahip Dagw- ber de dışarı çıktı. Güçlü kuvvetli olan Edvar, İspanyo- lu bir hamlede yere yatırdı. Ve göğsüne bir dirini dayayarak söylendi: — Sefil, Az kalem bizden birini öldü- recektin. Bereket ki tam vaktinde ateş ettim. 'Edvarın tabancasından çıkan kurşun İspanyolun eline isabet etmişti. (Fazla kan kaybetmemesi için hemen yarayı bir ıslak bezle sardılar, Bu sırada İlyas Durbar sahte bir te Vâşla ileri atılarak kontun o ayaklarım ' kapandı ve Sanşonun öldürülmemesii rica etti. Durbar bu hareketile İspanyo” Ya kurulan tuzakla alikası olmadığını anlatmak istiyordu. Sanşo, hiç sesini çıkarmadı. o Vahşi nazarlarla etrafına bakmıyordu. Bu sf” radi Edvar, bir iple İspanyolun ayak” larını sıkıca bağladı. Sanşo (o hiddetle heomurdarıyordu. Kont Adolar, kapıyı kilitledikten 409 ra Sanşonun yanına gelerek ona: — Sanşe Perz, dedi. Senden birka$ şey soracağım. Doğru cevap (o vererek olursan hayatını bağışlarım. Aksi hak de beynini patlatacağım, iğ