— 2 İrineiteğrin — 1938 Tam kırk gün Sudan başka bir şey İVİyip içmiyen fakir irkıncı günün sonunda gene | Siri dip diri görüldü d öl Pençap'ın Betala şehrinde piş Su, bir lamba ve birkaç ki. k Bu ag, 4 vam dünya târiklerinin Bairagi ik; a r i ea bir odaya kilitleterek in kn, Sonra gene dipdiri olarak 5 i olan Hintii Yoğinin resmi. | ” ; : F ; p N p N i ma otuz yaşında Davar- birkaç sene evvel Sialkot vi 2 Lahur mmtakasmdaki Bha- da Bitmiş ve orada, Üzerinde p Üye Mta, teknesi bulunan seksen n ti. Bi ârâsmda yaşamıya başla- May Mukaddes teknenin içinde Li e meden muhafaza olunan Miu,” Vardır ve adakları olanla. in Üstünde Tanrıya takdim et. Nar. ir, : mak şartiyle oruç tutmuştur. Duvarka Dass üstüne başina ve vü- çudunun her yanına sıçrıyan alevlerle ateş korlarının arasında (günlere müddetle yaşamış ve hiçbir yeri yan. mamıştır, Hintli fakir ateşler arasında geçir. diği ibadet devresinden sonra geçen ağustos ayının 12 sinde Batala gehri- ne giderek kırk günlük bir itikâfa çe- kileceğini söylemiştir. Kendisi iki met ro murabbanda taş bir hücre bulmuş- tur. 21 ağustosta bu hücrenin her bir yanı çimento ile örülmüş yalnız tava. nmda hava için birkaç delik bırakıl. mıştır. Kırk günlük itikâf müddeti geçtiği zaman fakir odadan dışarıya çıkarılınca, azıcık zayıflamış olmasım- dan başka sıhhatinde bir eksiklik gö. rülmemiştir. Bilâkis yüzünde, büyük bir sükün ve huzur izleri vardı. İtikâf müddetince olan tecrübeleri. ni anlatırken, sonsuz bir dünyada ya- şadığmı ve ruhunun Hindistanm Hard var gibi mukaddes yerlerini ziyaret etmiş olduğunu söylemiştir. Bu adam hakkmda çok garip ve aklım alamıyacağı şeyler söylenmek- tedir. Odasmın açılacağı günün saba- hı Yoğinin çömezi su çekmek için bir kuyu başma gitmiştir. Fakat her çeki. şinde kovanm içindeki suyun yok ol. duğunu görmüştür. Bu hâdiseye şaşa kalan çömez, us- tasmm kapalı bulunduğu odaya dön. müş ve orada duvardaki bir delikten şarıl şarıl su aktığını görmüştür. Fakir her tarafı çimento ile örülü o. dada ağzına bir lokma bile koyma- HABER — Akşam postası Merhamet yüzünden annesini öldüren Kız Sinema yıldızının kâ Hastanede yatan ânnesini getirdiği çikolatalarla yavaş yavaş zehirleyip öldürmekten suçlu daktilo Mis Mauri- el Wekdon İngilterede “Merhamet yü- zünden katil,, adı verilen ve uzun sü. ren bir muhakeme neticesinde jüri heyetinin verdiği “suçsuz” karariyle tahliye edilmişti. Şimdi 22 yaşında bulunan Mis Maw. riel hapishaneden çıktıktan sonra dünyanm her tarafından samimiyet mektupları aldı. Bu mektupların ara- smda da muhakeme esnasında İngil. terede bulunmuş olan film yıldızlarm. dan Madlin Korol tarafından yazl. miş bir mektup da vardı. Yıldız, bu kr- 2 GÜZEL PRENSES HER A 'BELVOÜU Taksim N Abide karşısında KŞAM Bayan Hamiyet Yüceses Bestekâr : | BiMEN ig Kemani NECATI Tokyay ve arkadaşlar ŞEN YALNIZ BU TRAŞ BIÇAĞINI sum KULLANIYOR Yarından o kadar müteessir olmustu ki, kendisine hususi kâtipliğini teklif ediyordu. Mis Muriel bu teklifi kabul etti ve hapishane hücresinden herke, sin rüyalarmı işgal eden muhteşem ve Jüks bir hayata adım attı. En meşhur sinema yıldızlariyle sen. li benli arkadaş olan Mis Muricl de birkaç studyodan cazip teklifler al. maktaysa da, Madlin Karol'un kâtip. GÜZEL PRENSES Kabataşta kiralık apartı. man daireler Kabataşta (o Setüstünde Çürük! Mahmut paşa apartımanında denize zir, tramvaya yakın biri beş oda bi İon mutpak, banyo, diğeri altı oda salon mutpak, banyo ve her ikisind bavagâzi, elektrik tesisatı ve su me ki, daire ebven fiyatla kiral Yiyecekti, Çocuğuma öz evladı gibi ba- N 4gm: ve kocasına da kendi çocuğu - N acı âkibetini söylemiyerek (onun e benim çocuğumu Oo koyacağım ği yy yordu. Kadın çok iyi kalpli i- G3 inin bulunduğu yer de çok güzel navadardı. Çocuğumu ona teslim e- “rek evden ayrıldım, Bir yerde çalışa- Etçinecektim. > hazin macerayı büyük bir teessür küt 8 dinliyen kral, onun bir'aralık sü- undan istifade ederek sordu; hai Bu halde bulunduğunu niçin bana Yazıp vermedin. Niçin bir mektup olsun Yin? Böndermedin ki'sana yardım ede- 5 Bunu nasıl yapabilirdim. o Çünkü Sanli, Sirdiğim zaman bütün kiliselerin du, W çalımyor ve evler donatılıyor » » Halk sevinç içinde sokakları dol » la Bu halin sebebini sorduğum #inizi izin Prenses Luiz ile evlendi- di,, YöYlediler! Bunun üzerine ken- dan, Ptedemiyerek ağlamağa başla” ini, halde kiliseye gittim. Uzaktan Üzeşi <Dildim. Papaz ellerini başınızın Ben Pa Uzatmış, sizi takdis ediyordu. in , © SENİN ve zevcenin saadetiniz İ- MA Ettim. nu sözlerden çok (o müteheyyiç — tani, ği ettin ha, dedi. Sen cidden ti zilet ve fedakârlık timsalisin, buna Şekler içinde yaşatmalıydım. Sen Yıktın. Li çi kadınm solgun dudaklarında EN ge Hesslim dolaştı: demet ee Simdi kabrimin üzerine bir tk Mi konmasına da razıyim. Ar- Dek i “Yorum ki kollarının arasında Baya Züman kalabileceğim. ölüm yak "Yaz. Ayp irmadan beni mezara çağı - Kristiyan, seni ne kadar sevi- yordum. Senden son bir ricam var, Fa» kat evvelâ (o buraya nasıl düştüğümü anlatayım. (o Kiliseden çıktıktan sonra bayılacak derece müztariptim. Ayak- ta duracak halde değildim. Kapı kap: dolaşarak hizmetçilik aradım. Sap sarı yüzümü görenler bana bizmetçilik ara- yacağıma bir hastaneye gidip kehdimi tedavi ettirmekliğimi tavsiye ettiler. O andan sonra artık herşeyi karanlık gör- meğe başladım. Nihayet mecalsiz kal mış ve bir sokakta düşüp © bayılmnişım. Ben! hastaneye götürmüşler, Oradan da akli vaziyetimi zayıf bulmuş olacaklar ki buraya gönderdiler. İşte on yedi se- nedir burada ömrümün tamam olacağı dakikayı bekliyorum. Bu gece artık öle“ ceğimi hissedince €vlâdımızın hayali gözümün önünde canlandı. On yedi se- nedir ne ismini işittim, ne de kendisini görebildim. Yaşıyor mu, öldü mü onu da bilmiyorum. Senden ricam onün ne olduğunu tahkik ettir. Herhalde hima- yeye muhtaçtır. Kızımıza Anna ismini vermiştim. Orman bekçisinin karısı sa. na daha fazla malümet verebilir. Kral, hasta kadınım elini skarak a- yağa kalktı. Sağ elini semaya kaldırarak yemin etti: — Son nefesinde müsterih ol Jozefin. Evlâdımızı arattırıp bulduracağım. Ken disini himayem altına alacağım. Bunun için işte sana yemin ediyorum, Kadın ceyap vermedi. Başı tekrar yas tığın üzerine düştü. Vücudu — Şiddetle sarsıldı. Yarı açılan solgun dudakların- dan bir hırıltı işitildi. Kral, ıstırap ve telâşla bağırarak: — Jozefin ne oluyorsun? Herşeyden evvel evlâdımızı nerede bırakmış oldu ğunu söyle. Orman bekçisinin adını ha- tırlyor musun? Hasta kadın birden ttiredi. doğru Gözleri © tarafa doğru ilerledi, Biraz sonra kar- şısına bir bina çıktı. Binayı tetkik etti. Duvarları çok yüksek, pencereler hep demir parmaklıklı olan bu bina bir ha- pishaneye benziyordu. Binanın kapısını çaldı. Karşısına çı kan ihtiyar kapıcıya kendini tanıttıktan sonra burasının ne olduğunu sordu ve bir timarhane olduğunu öğrendi. Mü- dürü çağırmasını söyliyerek içeri girdi. Hizmetçi beygiri ahıra götürdükten son ra koşarak müdürü O çağırmağa gitti. Korkunç bir süküta bürünmüş olan w- zun ve yarı karanlık koridorlar uzayıp gidiyordu. Biraz sonra müdür — telâşla geldi. Yanında birisi daha bulunüyordu. Bu da timarhanenin başdoktoru idi, Kra İn önünde hürmetle eğildiler. Fakat ku vakitsiz ziyaretten çok şaşırmış görü. nüyorlardı. : Kral vaziyeti izah etti: — Ava çıkmıştım. Şehirden fazla ay- rılmışım. Yolu ararken yağmur bastır- dı ve beni buraya yolladı. Yağmur her halde çok devam etmiyecek gibi görünü yor. Bu tesadüften istifade ederek gel mişken koğuşları ve hastaları gözden geçirmek isterim. Bana yol gösteriniz Kral önde, müdür ve başdoktor ar - kada binayı dolaşmağa başladılar. Bazı hücrelerden korkunç feryatlar, narâlar, inlemeler işitiliyordu. Kral rastgele bir kaş hücreye girerek gözden (o geçirdi. Sonra tehlikeli delilerin bulunduğu ikin ci kata çıkıldı. Burası gezilirken demir kapılı hücrelerin arkasından çeşitli fer- yatlar duyuluyordu. Kral, (o kotidorda durmuş, hastalar hakkında izahat alır ken arkasında bulunan demir (kapıya ü birkaç tekme indirildiğini duy- dv. Hücrede bulunan adam bağırıyor. du.: — Beni ne hakla buraya (o soktunuz. Sıhhatim de, aklım da yerinde duruyor, Eğer buradan bir çıkarsam vay halini- zc.. Alçak prenses... Elbet sende bir gün cezanı bulacaksın! Kral merakla müdüre sordu; — Bu adam kimden bahsediyor, ne- ler söylüyor? Müdür cevap verdi: — Haşmetmaabın bu kapı Oönünde durmamasını rica ederim, Çünkü orada gok tehlikeli bir deli vardır. Güya kızı- nız prenses hakkında bazı şeyler biliyor muş. Gece gündüz böyle bağırıp şağırı- yor. Kral: — Ne müthiş hastalık, gidelim, dedi. Fakat tüm bu sırada müdürün krala hitabını duymuş olan mecnun delikan- N kapının arkasından korkunç bir s€s- le gürledi — Duydum, duydum, hükümdar bu- raya gelmiş. Haşmetmaab, müsaade e diniz size maruzatım var, Yemin ederim ki ben deli değilim. Beni dinlemezseniz masum bir kız beyhude yere (o kurban olacak.. Mahpus delikani:ı bunları söylerken kral ve memurlar alt kata indiler. Kral yağmurun dinip dinmediğine bakıyor- du. Bu esnada bir hastabakıcı kadın baş doktorun yanına yaklaşarak kulağına bir şeyler söyledi. Hastabakıcının telâş M1 vaziyeti kralm nazarı dikkatini celp ettiği için sordu: — Ne var, doktor. söylüyor? — Hastalarımızdan bir kadın haleti» nezide bulunuyormuş. o Esasen biz de bunu bekliyorduk, Hemşire bunu haber veriyor. — Nassl kadın bu, kimdir? — İsmi yoktur, Biz burada onu “ad- $ız kadın,, diye anarız, Hemşire neler