Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Jİnasını Gör, Kızını Al | Senenin en güzel, en kuvvetli romanı Yazan: Sermet Muhtar Alus Bu Roman Yarın “KURUN,, da Başlıyor Eski tipleri yaşatmakta başlı başına bir şöhret kazanmış olan Sermet Muhtar Alus'un şimdiye kadar yazdığı romanların en cazibi... bROmandan CZI Pparçalar Msiye lâstik, köprüye Pul veretim!. — * | '“îmîemşıye lastik, köprüye pul ve- - Ha rqğîalv :Cm:şîye lâstiklerim varl., ve- ; Vza;,;eım' pPul verelim; köprüyü | Beçelim!.. Beyler, Ha - Üen, Musîîler, Madamalar!.. Şem- Bt köprüye pul verelim!.. (cilı-ı “ gevrek, billür gibi ses, Sün "df_t) denilen Galata köprü- Ki kğa a Tünde, Eminönü cihetinde- Üze iş:î _tlhüildarlanmn 50, 60 a - | Ya kal Sinde, Haliç tarafındaki ya- yayıklaşırken peltekleşen heceler de bir külhanbey nağmesi, bir omuz - daş fiyakası da vardı, Ses, durmadan ötüyor, şakrayor- du: — Şemşiye Jlâstik köprüye pul verelim!.. Bu da ne mi?.. Kızım (şemşiye, Jlâstik) — dediği, kanatları açılmasın, derli toplu dur- S$un diye şemsiyelere geçirilmesi İs- tanbulda o sene moda olmuş, yarım parmak eninde, kiremidi renkte, hal- ka gibi yuvarlak, bildiğimiz lâstik. Fiyatr ateş pahasma; kuruş.. Köprüye pul dediği de, yirmisi bir arada, araları zımbalı, ilân pulları - nın daha kabasr, bir nevi müruriye fişleri.., Köprüden geçeceklerin cep- lerinde metelik yoksa, pâra bozdur- efendiden kişi- ler bile kalabalık arasına karış- mış kanlar içinde yatan Züleyha Paşalar, beyler, misali görür görmez, nefisleri tı- Yarın Mutlaka KURUN'u Okuyunuz. derakap kargı kaldırıma atlayıp — Ealıbımı basarım ki Aranp Her kafadan bir lâf: miş bu?.. musun, a büyükanım? Piç adamı? cağı belliydi zaten.. tabanı çoktan kaldırmışlar, herşe- Abdullahın işidir. ye burun sokan, üstüne düşene düş — Kaçarken herifi görmüşler. miyene karışan takım da, erkekli — Yerden yapma, Karamusal sepeti kadınlı, üşüştükçe üşüşmüşlerdi. gibi bir şeymiş... — Benim gözüme ilişti ama pek — Adâm mi vurulmuş?.. Kim- kestiremedim. — Zannıma kalırsa, Onikilerden Kavanoz Mehmetti... — Âyol sarası tutmuş!.. Kızdan, hâlâ dere gibi kanlar a- — Dere gibi kanları görmüyor kıyordu. Beti benzi kâğıt gibiydi. Kendinde değildi; hali bitkindi.. — Kimmiş, kimmiş dedin?.. Ne dersiniz, ortalık iğne atsan yere düşmiyecek halde de ilâç için — Kahpenin bu akıbete uğrıya- tek bir polis yok. Hattâ ne bir ka- nun, ne bir zaptiye, ne de bir bele- — Hak etmiştir şıllık!.. diye kavası... — Kabahat ölende mi öldüren- * Nihayet, düşük bıyıklı, kır tı- de mi derler. Ölendedir, ölendeee!.. raşı uzamış, buruşuk setreli, süne- — Kâfir aymn on dördü gibi de.. pe bir üçüncü komiser peyda oldu. — Mehel olsun, ayni toprak ört Afyon tiryakisi gibi mızmız sesini du, dan etrafa yayılıyor - ma külfetinden kurtulmaları, cırt di- kanarak, Bafra.ları. _ka.ba.ra.ı'a.k, bu sün kahpenin!!... — çıkardı: ye koparıp tahsildara dayamaları — haltı işliyen (Habisi bidine) lânet- x x x'hı,-yı için... Bunların destesi de çeyreğe ler mırıldanarak savuşmuşlardı * YF TERUCENCa 7 Büpri — Hayrola!.. Sisamcı bacının ,_haı% Ötüşü kedüz şakrakibür . < Yo7 SY SAT ni e K Refz 5 üstü gibi bin bir ayağım arasmda — gene babası mı tuttu? Hergünkü | _H Sekisi kadar civelek bir genç İnce eleyip sık dokuyan, başma — bıçak sallamak, değme babayiğitin — küllü çörek seyrine bıkmadınız mı : ._,"l buzmlzarken yayıklaşan, ... . ... ..... _' dert almaktan korkan tedbirliler, harci değildh'. ey cemaat? T GÜZEL PRENSES GÜZEL PRENSES 5? — Ânna, dedi, beni tanıdın mı? bi susup nihayet mahküm olmadım mı? için bu canbazhane düşkünlüğünü hoş; sonra artık her şey bitmişti. Ertesi gün W Yaretçi kadının yüzünde tülden | Her zahmet ve hakarete katlanmadım l a 7 Peçe Vardı. Fakat Anna onu tanı -| miı? Üztal “<E M Sta güclük çekmemişti: Vera — Peçesini kaldırarak: — Hakkın var. Fakat sırrımızı Kont Düşes Vera,, siz burada ha? Adolara söylemişsiniz. Doğruyu benden saklama. Mezara girmek üzere olan bir vet benim, Fakat ismimi söyle-| insan yalan söylememeli... meyîn' * R n r nia © ki gardiyan kim olduğumu işit Yüzü sararmış olan Anna, Düşesin €sin, Teti Çü — etmiştim V fra, sahte bir teessürle: ü f*k.“ buraya son defa sizi gör-| hu sözleri üzerine mösmor oldu. Salla- ğ * elinizi sıkmak için geldim. narak cevap verdi: ha, teessüfle cevap verdi: Vera, istihza ile güldü, sonra: — Anlayorum, seni aldatmış. İyi bir qı;;iıâhı fiedi. Böyle bir şeye muvaffak| komedya tertip etmiş ve seni de gafil “Seydim ne kadar sevinecek, mes'-| avlayarak bu sırrı öğrenmiş, bbi teşe lac&kt[m, Fakat ne yazık ki bütün — Düşes, kont bana çok hüsnü niyet t Üslerim neticesiz kaldı. Bana et-| le hareket etti. Beni kurtaracağını va- D z — Evet, ona her şeyi itiraf ettim, haherı em_ek bana hayırlı bir kurtulüş| PFefat ben onu papaz zannediyordum. Betirmediniz? Ben de böyle zan-| Kabahat benim mi? görmüştü Vera nihayet bir gün ata binmeği çok merak ettiğini ileri sürerek Zinga- ranım kendisine binicilk — muallimliği yapmak üzere saraya alınmasını işte- miş ve babası da razı — olmuştu, Kral, kızını çok sevdiği için onun hemen her *arzusunu yerine getirmeğe çalışırdı. Kralın emrile Zingara saraya mun- tazaman gelip Prenses Veraya ata bin- mek talimleri yaptırmağa — başlamıştı. Zingara, ilk derslerini sarayın bahçesin de diğer meraklı bazı kadınların önünde vermişti. Birkaç ders sonra artık kır- larda, ormanlarda tatbikat dersleri ver mek icap etmişti. Kır gezintileri esnasında birgün Zin- gara ile Vera atlarile şehirden çok u- ve daha ertesi günler bu — mağaracığa muntazaman gelmeğe başlamışlardı. Bu talimler iki ay kadar devam etti. Vera bir gün âşıkının hiç de hoşuna gitmiyen bir haber vermişti: Ânne ol- duğunu anlamıştı. Aşıkına bunu haber vermekle beraber ondan bu hatayı örtmek için yardım is- temişti. İcap ederse onunla — beraber kaçacaktı, Gittikleri yerde evlenebilir - lerdi. Nihayet Zingara ertesi güne ka - dar düşünmek için ondan müsaade iste- mişti. Fakat Veranın âşıkından dinledi- ği son sözler bunlar olmuştu. — Çünkü canbazın ertesi gün seyahate çıktığını öğrenmişti. Sonra öğrenmişti ki, Zin- gara ertesi günü beklememiş, daha o gece trene binerek hemen meçhül bir ğ"'_ hizüetleri Ki butulamıyarük v 9 KALUİ zaklaşmışlardı. Ansızın hava kararmış,| tarafa savuşmuştu. Bu âni gidişi her- —ıızlyamt etmemek en büyük vicdan - Vera, hiddetle atıldı: siyah bulutlar gittikçe kesif bir hal al-| kes merak etmişti. Canbazın kimseye iktır) Y' e *T l el Sehi mıştı. Bardaktan boşanırcasına yağmur| borcu olmadığ ıgibi canbazhane müdü- h'“l'na_ ağhnmğa başladı. Büyük bir| k v an:an Üke e üs hu:î' . yağmağa ba;lamtşttg Sığınacak bir yer| rü de kalması için çok ısrar etmişti. “Ssür ve Z UTRAracağımi GiYXE. US YAPİN NADETİN Vaz ararlarken kayalıklar arasında küçük | Fakat Zingara dinlememişti. di; yeis içinde Veraya cevap ver| mı? Senin yanından çıkımca doğru ba- y $ SS bama gitmiş, benim günahrmdan bahse Ya okhızmetler yüzünden bugün ha-| derek babamı tehdit etmiş. Kral ailesi- bü * aybediyorum. Fakat siz, düşes| nin şeref ve haysiyetine taallük — eden 'trqi Ukabıı beni pek çabuk unütü -| bu sırrın kendisinden satın alınmasını Wıq% 'kBina bir yemin ettirip ağzımi| istemiş! &:;nedihğpaî;îıu“ ğonfa b'ff daha _Ei_i' Anna, bu sözlerden çok müteessir ol- tti buki, siz isteseydiniz| 4, Yeisle mırıldandı: tüz, B.ım“abîlirdiniz. Bunu yapmadı - — Buna hiç ihtimal veremem. Kont, ;?m— Büîel:iîcn ben size kurban oluyo| henim sırrımı para ile satmağa tenezzül y“hun_ neler çektim ve neler çe-| etmez. Acaba dünyada artık inanılacak v k.u"'ı Ân diş; hanın — ellerinden ta ».i Pa ve güvenilecek kimse kalmadı mı? Üa t tutarak Vera, bu hale çok memnundu. Anna- S Belki OğTru çekti. Ve telâşla: ! seni kurtarmak mümkün o-| kaç saat sonra idam edilecek, kendisi yı gene kandırmıştı. Ânna, nihayet bir Beli, dlş.t bu idam cezası nasıl hatı-| de artık günahının meydana çıkması u'ih Çün Hem de bu işte sen kabahat| korkusundan tamamen — kurtulacaktı. Ünkü © bir M. Ben ») *Mininde durmadın.. Bunlarr düşünerek Annayı — ziyarette ÖYN XMM' ayol daha nasıl durmalı?| çok isabet ettiğine memnun oluyordu. l cinavet faili imisim #i-| OÖnun verâne maksadı. ÂAnnayı havatı- bir koğuk bulmuşlardı. Canbaz hay - vanları ağaca bağlamış, Vera ile bera- ber ancak kendilerini alabilen bu mağa- racığa sığınmışlardı. Vera — atını dört nal koşturmaktan yorulmuş, yanakları kızarmış bir halde — mağaranın içinde bulunan bir taşın üzerine — oturmuştu. Zingara kızın kendisine karşı zaafı ol- duğunu hissetmişti. Bu fırsatı kaçırma- dı. Dışarıda yağmur ve fırtına olanca şiddetile devam ediyordu. İşte bu sıra- da Zingara kızın yanıma — gelmiş, onu okşamağa başlamıştı. Vera esasen bu- nu bekliyormuş gibi vaziyeti hiç yadır- gamamış, âdeta kendinden — geçmişti. Bütün vücudunu sarsan müthiş bir ih- tiras içinde kendini canbazın kolları a- rasına bırakıvermişti. Zingara bu fırsat tan istediği kadar istifade etmisti. Biraz İ , | Vera, bu kaçışın manasını anlamak- ta gecikmemiş, hüngür hüngür günler- ce ağlamıştı. Fakat bütün bunlara rağ- men o Zingarayı çılgınta seviyordu. Bu hâdiseden bir ay kadar — sonra bir gün kral kızını çağırmış, ve kendi- sile evlenmek istiyen Dük — Jorju ona takdim edeceğini söylemişti. Vera, ba- basının emrine karşı gelemiyeceğinden bunu kabul etmişti. Babası bu evlenme yi çoktanberi tasarlamıştı. Birkaç ay sonra babası memleket da- hilinde uzun bir seyahate — çıkmış ve Dük Jorj da manevralarda bulunmak ü- zere orduya iltihak etmişti. İşte bu sre rada Vera çocuğunu doğurmuş ve bir- kaç gün sonra da Annaya çocuğunum anneliğini kabul ettirmişti. Sarayda hiç kimse onun cocük dağurduğunu anlava