Bi bir hisse NE mekt ma bit Bayandan göyle oram yi izdan, hikâyelerinizden, NU ço, iyi Siz kadın ve erkek ruhları. içe, tahlil eden bir muharrirsiniz Mek. ge de detdime deva bulu- NE türlü i, iyo- la lm md Bu yari Mele “Keniğ; e mektupla sordum; ' zi (© sevdirmek için kullandığı. Yazar Sustnız?,, wi e verdi; a gate ve giyinmeğe fevkalâi İN ayaş Yorum, En son moda ne iss tek başlıca prensibimdir. > Bununla iktifa etmiyorum. Biz İâ* da var, Meselâ, beş or İki bir kadının gayet mahcup A tiza ederdi, Erkek bakmıya ii gözlerini eğecek, yahut e Teclifim dalma delikanilar bekliyecekti, dir, | rtük O taraf kay tan ayırmıyacak... Dan e br kaş havada, müsteh- a İNE yünlü va; İht meorazen AYaj ak olan ekser kadınlar. le riayet ediyorlar: Erke. & A beke iri e My erleri, b ayin bulmadım... Zira, aldığı - e gel yen davrânırsam bana uy kil zavallı erkekleri ğa vakitleri olmu - yek de, v Önüng, * “*Tdiğim çiçekleri, gö Si,» başka bir kadına Bedi. liğimin sebebini anl. '" kısse ve HABER — postası Tonton amca hasta yamıyorum.. Lütfen bana izah eder mi- $iniz? ve, ne yapayım, söyler misiniz? ,, Mw Bir mektup daha göndererek, didim ki: “Lütfen bana resminizi yollayın da öyle cevap veteyim..,, Resim geldi.. Baktım: Tahminim doğ- Tuymuş ve şöyle yazdım: “Hanrmefendi, siz eşekle köpek hikâ yesini bilir misiniz? sanırım ki bayırl zi. ra, bu, nadir söylenen frkralardandır. Bir adamın bir'eşeği bir köpeği var muş. Akşam üstü eve döndüğü zaman, fino, bütüngün yattığı köşeden fırlar, neşeli neşeli havlıyarak, sıçrıyarak hop" larmış. Efendi de, onu okşamağa başlar. köpeğe şekerler ikram eder, hattâ bay - vanı kucağına alırmış. İşte bu manzara şıldırtmış eşeği... Kendi kendine dermiş: — Lâbavle velâ. Bu ne Iş böyle?. Ben ki, şu evin suyunu, yiyeceğini, yakaca ğını taşırım... Efendiyi işe götürür, eve getiririm. Böyleyken hiç bir iltifat gör- düğüm yoktur,.. Akşama kadar “deh, güş! deh çilş!,... sonra da, götürüp ahıra bağlarlar. Ertesi gün de gene iş... Peki ama, olur minasebetsizlik mi, haksızlık mı bu böyle?.. Bu köpek bir şey yapmı- yor.. Bütün gün avate avate dolaşır. Yalnız efendi gelince sıçrayıp hoplama- ğa başlar... Vazıesi bundan ibaret... Galiba makbule geçen bu olacak. Dur, ben de onu taklit edeyim... Belki böyle- likle itibar kazanırım. Ve, tutmuş efendim, efendisiyle ilk karşılaştığı zaman, neşeli neşeli anır- mağa... Çifteler atıp şaha kalkıp, nalla. riyle, adamın Üstüne doğru sirnaşma - ta... 01-3: agat almış eline #öpyi.” Bir dayak, dayak!.. Aklını başına getirmiş hayvanım... Fakat biçare uzun Kulaklı, bu işten bir şey anlamamış. Mini mini finoya niçin öyle cilveleş- meler, saldumalar caiz oluyor da, ken- disine neden olmuyor? Anlıyamamış. Düşünmüş ki, kendisi de sıpalığında pek sevimliydi, herkes onu severdi, okşar - dr... Fakat şimdi eşek kadar bir eşek Ol- tauştur, artık, cilveleşmeler ona yakış- maz. Yapacağı iş, evinin işlerini görmek yemeğe, suya, mahrukatâ ve efendiye bakmaktır. EE İ e np | e İ pirdir #->ip, mendili , » » Allah allah... Bu hikâye de nereden aklıma geldi de size yazdım, Bayan?. sadece bir tedaf olacak!,, (va — Nü) Ottan yün yapılıyor Sun'i ipeğin ne olduğunu Herkes bi- lir. Sun'i yün de şimdi herkesin malü- mudur, Fakat bir muhteri, şimdi ortaya tabü yüne muadil olabilecek yumuşak, ucuza mal olacaktır. Ancak, bunu nasıl imal ettiğini tam manasile açığa vurmu- yor. Dediği şu: Ottan yapıyormuş. Ve bu ot, ancak uzak şarkta (o bulunuyormuş. Bazı kimyevi muameleye tabi tutulduk. tan #onra, istediğiniz kadar yün ortaya şıkıyor.. Körler kırk ya- Şına gelince maaş alıyor İngiliz parlâmentosu istişare komite- sinin bir teklifini kabul ettiği takdir. de 5000 kör, kırk yaşından sonra ölün- ceye kadar haftada 10 şlin, (bizim para muzla 3 irlayı mütecaviz) bir para ala- caktır. İngilterede 75000 o kayıtlı kör vardır, Bunlardan 25000 ni, şimdiki hal de elli yaşından itibaren ihtiyarlık maa- Şi almaktadır. Körler için kırk yaşından sonra bir işe alışmak çok güç olmaktadır. Bu se- bepten bir çoğu işsiz (o bulunmaktadır. AKSAM POSTASI DARE Evi” Istanbul : Ankara Caddesi * Posta kutusu; Istanbul 214 |, Telgrat adregi; Istanbul HABER , Yazı işleri telofonu : Tâk72 Adare veliân © «24310 , ABONE ŞARTLARI Türtiye o | Fenebi 1400 Kr: 27004, 730 .s , 300 pi 400 150 « © Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Uş Basıldığı yer (VAKİT) matbaası CEN ünün “TARİ Yazan : Niyazi Anmet 58 sene evvel bugün Plevnenin sukutu üzerine İstanbulda harp görmemiş zabitlerden bir meclis kuruldu Abdülhamit sordu : Payitahtımın işgaline mani olmak mümkün mü? Cevap verdiler : — Hayır! ” Meclis, Grandüka istanbul civarını işgal! etmesini bildirdi Plevne, Ruslar tarafmdan zapte- dildiği vakit, Osman paşadan manda ferik Adil, erkânı harp velisi Tevfik, istihkâm mirlivası Tevfik, topçu ku. mandanı Ahmet paşalarla Akif, Sa- dık, Ömer, Hüseyin Tahsin ve Etem paşa, 128 ümera, 2000 zabit, 40.000 pi. yade ve topçu 1,200 süvari esir edil- mişlerdi, Plevnenin sukutundan on beş gün sonra Sırbistan tekrar harbe başladı ve beş yüz yıldanberi Osmanlı idare. sinde bulunan Nişi aldı. Düşman, burada bin kişi kadar ölü ve yaralı vererek 207 top, 13.000 den fazla tüfek, 8.000.000 fişek, 150,000 kilo barut ele geçirmişti. ». 1878 yılr 28 ilkteşrin günü, 58 sene evvel bugün, (İstanbulda, hükümeti idare edenler arasında tarihin tabiri ile “Şaşkınlık öyle bir dereceye gel- mişti ki, meclisi âlil askeri dağıttırı. Np yerine başka bir komisyon teşkil edildi.,, Harp zamanında alman her ted- birin muhakkak bir hedefi ve faydası olması lâzım gelir, - İşte acı ve büyük U, Komisyonu teşkil eden zabitler (için yazilan birkaç satır: “Ru ozabitlerin hiç biri daha ömürlerinde muharebe görmemiş İdi. Eski askeri meclis reisi, Süley. man paşaya yazdığı mektupta aynen şunları söylüyordu: — Ömründe Moskofları görmemiş, binaenaleyh kendi halimizi de anlara nisbeten İyice anlamamış olan bu «- damlardan ne beklersiniz?,, »*. ” Kumandan Süleyman paşa mağlü. biyetten sonra dörttabur askerle, Istanbula geldiği gün Abdülhamide bir sürü Jurnallar verildi. Bu jurna' larda: — Süleyman paşa dört tabur as. kerle burada bir ihtilâl çıkarmağa ge- liyor,.. kelimeleri yazılıyordu, Kumandan, hemen o gün Istan. buldan çıkarılıyordu, Bir gece olsun evinde ailesinin yanında kalmak için güçbelâ izin alabildi. Ayni gün Ab dülhamit ile mülâkata gitti. Arala. rında geçen mühavere şudur: Süleyman paşa — Plevne elimiz- den gittikten ve biz bu suretle munta. zam askerimizin bir kısmını kaybettik- ten sonra harbin devamı bizi büyük bir tehlikeye İlka etmekten başka bir netice hasıl edemez. Çar daha Rume. Tidedir. Kulunuzu, yahut OMahmut Celâlettin pasayı ve yahut İtimat ba- yurduğunuz başka bir zatı onun ya. nma gönderiniz. Ne gibi sernit olur sa olsun müsalehayı aktediniz, Ru su retle belki Ruslarm ilerlemesi mene. dilmiş ve birçok şehirler mahv ve ha rap olmaktan kurtulmuş olur. Abdülhamit — Ruslarm bir av kadar daha Balkandan © geçmelerini men İcin her ne yapmak mümkün ise yapmız. İngiltere sefiri bana (Lord Bikonsfild'in ağzından, o İngilterenin bu ay nihayetinde Rusyaya-ilânı harp edeceğini söyledi. Tedarikâtı harbiye son derece gizli tutuluyormuş. Hatta Lord Derbi'nin bile bundan yokmuş. f Süleyman paşa: — İngiltere bugün bile ilânı harp etmiş olsa bize imdat İçin asker gön. derebilmesi bir aydan ziyade zamana mütevakkıftır, O vakte kadar Ruslar İstanbul kapılarına kadar gelir. Fik- rimce bizim için Avrupa devletleri a. raya girmeden doğrudan doğruya mi salâha aktetmekten başka çare yoktur, Harp henüz ilân edilmemişti. Bir akşam zatı şahanelerine demiştim ki; Bizim 600,000 akserimiz olduğunu söy lüyorlar. Fakat bunlar talim ve ter. biye görmüş asker değildir, Yedi veya sekiz seneye kadar inşallah sayei şa- hanenizde askerimiz muallem olacak. tır. Şimdi bu nama lâyik olan askeri- mizin miktarı ancak yüz bine baliğ ol. maktadır. Bununla biz, kuvvetli, mun tazam ve iyi tensik edilmiş olan Rus ordusunu mağlüp edemeyiz. Bizim ne nakliye alayımız, ne şimendifer (ove telgraf bölüğümüz var, Bunların hepsinden sarfı nazar 600,000 kişiye kumanda edecek zabitimiz de yoktur,,, Abdülhamidi sani ve iu harbin bütüm atalim; yüzl cak değiliz. Netice malüm. Rus donan. ması İstanbul sularına yanaştı. İngi- liz filosu Çanakkaleye dayandı. Ab. dülhamit sarayda topladığı o meclise şöyle dedi: , — İngilizler Çanakkaleden geç- melerine müsaade etmiyecek olursam, cebren geçeceklerini bildirdiler. Diğer taraftan Ruslar da İngiliz filosu İs. tanbula gelecek olursa şehri askeri iş- gal altına alacaklarını söyliyerek teh. dit ettiler, Bu vaziyet hakkında bera ber bir karar verelim diye sizi buraya çağırdım. Rusların ilerlemesini men- etmek ve payitahtın işgaline mânl ol, mak mümkün mü? : Aldığı cevap şu oldu; — Hayır... Ve Rauf paşanın teklifi * Üzerine Grandük'a İstanbul elvarını işgal ile iktifa eylemesine dair bir telgraf çi- kildi, İşte bundan sonradır, ki Osmanlı devletine, en ağır şartlar Ayastafo- nos muahedesi ile kabul ettirildi, haberi Burnunuzu uzunmu sanıyorsunuz Uzun burunlu olup olmadığınızı an- lamak İsterseniz dilinizi burnunuza değ dirmeğe çalışın. (durun (o şimdi değil, yazıy; sonuna kadar okuyun da ondan sonra). Eğer değmezse bumunuzda a- şağıya doğru bir fevkalâdelik yok de- mektir, Film artistlerinden Cimi Düran'ı bil- mem hatırlıyacak musınız. Bir (o dipcik gibi iri ve enli burnu olan bu artist için dili burna değdirmek de zor oOolmasa gerektir. Maamafih İngilterede bir ada- mun koklama aleti, alt dudağını örtecek derecede uzundur. Dilini bu büyük alâ- met altında ezdirmemeğe > çalışıyor ve sirklerde kendini teşhir etmek suretile para kazanmaktadır, Dili ile burnunu birleştirebilenlerin muhakkak kusurlu olması lizengelinez. Dilinin elâstikiyetini arttırmış olanlar da bulunabilir.