22 Eylül 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

22 Eylül 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nadire, mütteessir bir eda ile: — Neye yarar? dedi. Ellerini, kendisine çekinerek kur âapan Faikin elleri arasında bırakıyor- u, — Dostluğum sana kâfi gelmiyor mu? Hakikaten dostlüğunun kâfi gelip gel Mediğinin farkında değildi. Doğru söy- lemek lâzımgelirse, Faik ne istediğinin Pek farkıtda değildi. Evvelâ düşünmüştü ki, eğer Nadire kendisini kucaklar, veya kendisinin ku- taklanmasına müsamahakâr davranır - Sa, bütün istekleri yerine gelmiş olur - du, Faik her seneki gibi, yaz — tatilini Suadiyede geçirmişti.; annesi evi, yeni böşanmış ve güzel bir kızı olan bayan Nadire ile berâber tutmuştu. Nadire ara Sıra kocasının sadakatsizliklerinden çok istirap çektiğini anlatırdı. Şimdi, Faikin sadece — dostluğuyla iktifa etmesinden azap — duymuştu. Bu çekingen hareketler, bu yarım vaitler, el sıkmalar, ve nihayet elinden başlayıp yanaklarından aşağıya inip dudakların kenarında biten öpüşler ona his hayatı- nın henüz sona ermediğinin emniyetini Veriyordu. Kendisini hissedilmiyen bir terkedilişe uğramış — farzediyordu. Bu kadar genç bir kadın belki — böyle bir Sşıka bağlanamazdı; fakat, Nadirenin bir de annelik vaziyeti vardı. — İnhita- tını düşünmüyordu. Zaman zaman, Fa- ikin çekingen halinden azap düymakla beraber, bu çocuğun kolları arasında bü yük bir zevkin baş dönmelerini yaşryor du. Fakat, deliaknIr, hassas ve tatlı bir ço cuktu, saatlerce başırı Nadirenin omu- r zuna dayamış bir halde kalıyor; içlerin den pek çök şeyler geçiyor, ve burnla - w ;m bir kısmıtı tüya halinde yaşıyorlar- I. #a çBu türlü bir yaşayışt Faikin annesi AAT AAA Y CAİ evvel doğması ve dolayısile çağırmıştı. Hareketinden evvel, Nadireye: — Çocuüğü sana emanet edebilir miyim? diye sordu. Sana büyük bir | beti var. Onunla meşgul olmaktan hoş- lanacağını tahmin ediyorum. — İhtiyar hizmetçi onun öteberisile meşgül olur, yalnız kalmasını pek istemiyorum. — Merak etme! Hepsini yoluna koya- Tız. - — Maamafih, çok oturmaz, dönerim. Nihayet üç beş gün.. Kızın hali düze - lince... Annesinin yokluğu Faikin hayatına bir yenilik ıgıtlrmedî Akşam olunca, taraçada veya bahçede İ Bayan Nadirenin yanında oturuyordu. o ıuıın. hım Nadire: o dı: “Daha erken!,, diye mırıldanı- yordu. Birkaç saniye ona bakıyor, son- Ta öpüyordu. Bir akşam, bu “Daha er - | keni,;ler tesirini yaptı. Bayan Nadire: — Haydi git, haydi git! dedi. Kızım — Faik eve döndü. Kendi kendine um - duğu kadar Mes'ut olup olmadığını so- . Tüyordu. Ertesi gün Nadireyi plâjda — gördü. Ve üstünde endişeli bir hal vardı. Sor-| * mağa başladı. Nadire:; — Hoöş olmuyor, dedi. Son günlerde eve yemeğe gelmen beni sıkıyor.. Çün- kü kızım... Faik azap duyuyordu: — Beni sevmiyor musun, artık? — Deli misin? Seni sevmemek mi? İlâve etti: — Başka mazeretim yok... Ruhunda kendini arıyor gibiydi. Fa- ik yemek meselesinden — dolayı kızmış değildi. Saat dörde doğru çıktı. Nadireyi ge-| re plâjda buldu. Bu gecikmeye — biraz Üzülmüştü. — Kızdığını zannetmiştim.. — Niçin? Nadire delikanlIrya projelereinden bah -- — Kızımın hiçbir şeyden şüphelen - Memesi için o uyumadan gideceksin. sa ât onbire doğru tekrar geleceksin. Bah — 8e kapısını aralık brrakacaksın ve ka- L 4 d ö ee aa c İ Riç ll Cedilen bir akraba çocuğunun vaktinden || telgrafla|lE bayanı muhab | meriyede buluşacağız. — Peki, güzel! Saat dokuzdan onbire kadar yapaca ğını şaşırmış bir halde ötedeberide do- laştı. Büyük bir aşkın sevinçlerile saat üçlere kadar sokaklarda gezdi. — Ertesi gün hizmetçi ona: — Küçük bey, dedi. Yaptığınız doğru değil, Sabaha karşı eve dönmek.. Ken- di kendime saat üçe kadar nerelerde ka- labileceğinizi sordum, Fakat... Üç gün sonra, bu yaşayış — tarzı ona müsamaha edilmez gibi geldi. Bu aşkta ker istediğini bulamryordu. Üç gün son ra şhizmetçi Faiki uyandırdı. Ve eline şu telgrafr verdi: “Yeğenin hasta, gel!,, Faik yeğeninden evvel kendi kurtulu- Şunu düşündü. Nadireye küçük bir mek tupçuk yazdı. Tekrar geleceği ihtimalin den bile bahsetmedi. Hattâ alâkalarına ait bir imada bile bulunmuyordu. Yeğeni, kısa zamarnıda iyi oldu. Anne- sile beraber tekrar Suadiyeye dönebilir- di. Fakat, bir başka arkadaşı onu Anka- raya çağırıyordu. Annesinden gitmek i- çin müsaade istedi. Faikin annesi, ziyarete gitmişti: — Evet, bir arkadaşının yanına gitti. Bilirsiniz, gençler ... Nadire, göz kapaklarında birkaç dam- la yaşın biriktiğini hissetti. Fakat de- vam etti: — Evet, çok gençtir.. Fakat içinden bunun kendisine fazla azap vermiyecek bir son olduğu hissini duyuyordu. Kendi kendine ,gene: — Ne kadar gençti, diye tekrar edi- yordu. Nuh CEM Büyük Rus gairi Puşkin'in ölümü. nün yüzüncü yıldönümü münasebeti. le 1937 başlangıcında Sovyetler bü. yük merasim yapacaklardır. Soyyet heykeltraşı Merkurer de şairin bir heykelini yapmıştır. Bu heykel mera. sim dolayısiyle Moskovaya dikilecek. tir. Beğendiniz mi? HABER — Akşam postasr Tenton amca Ipnotizma yapıyor Bir külhanbeyi mi? öyle ya, be- lâlılardan başka kim — şapkasını böyle AKSAM POSTASI IDARE EvVi Istanbul , Ankara Caddesi Posta kutusu * İstanbul 214 Telgraf adresi: İstanbul HABER Yazı işleri telofomu : 29872 idare vellân * : 24870 ABÖNE ŞARTLARI Türki; Senelik '400'::'. zşgb:n. 6 aylık — 730,; ,, 3 aylık | s00'ÜÜ Yaog ” * aylık 150 », 300 4: Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us kâaıı!dığı,nf (VAKIT) matbaası —a HABER — —C yanpiri giyer .. Resimde Bördüğünüz şapka tepe- si kahve rengı fötr; geniş kordelesi —__'l.':ıv,." EOYİM 4 bi ae Fi yeşil Po de Süed sonbaharlık ve kışlık modadır. Hem de böyle kaşın üstüne egılerek giyilecektir. h g İ SA kdâa T ş4ı 0 SAA SARüRSARİH. Yazan : Niyazi Ahmet Şehzade Selim okunurken Kanuni Süleyman altmış yaşın. daydı. İhtiyarlıktan harbe gidemiye. cekti. Seferlere çıkacak kumandanla. rı tayin ediyordu. Vezirleri ona şu sözleri söylediler: — Yeniçeriler ve Şehzade Musta. fa tehlikeli şeyler düşünüyorlar. Ye. niçeriler : “Padişah ziyade ihtiyarla. dı. Bizzat düşman üzerine gidemiyor. Sehzadenin padişahlığına Veziri âzam Rüstem paşadan başka mani yoktur. Rüstemin başını kesmek ve ihtiyar pa. dişahı Dimetoka sarayında istirahate göndermek kolaydır.,, diyorlar, Süleyman inanmadı: — Haşa, dedi, Mustafa bu küs. tahlığa cür'et ederek benim hayatım. da böyle makul olmıyan bir şey irti. kap edemez. Bupu müfsitler uyduru. yor. Bu sözü bir daha söylemeyiniz.,, & *& & 1553 yılı 22 Eylül günü, 383 sene evvel bugün, Sarohan valisi ve Kanu. ni'nin oğlu Şehzade Selim, sefere çık. | miş olan babasınin elini öpmeğe gel. di ve seferde beraber bulunmak mü. saadesini aldı. tafayı d nüyor Endisine yapı. lan şikâyet, bir türlu aklından çıkmı. yordu. — Acaba doğru mu? Beni taht. tan atmak mı istiyorlar? diyor, her saniye Zihni kurcalanıyordu. Kararını verdi. Ordu, Ereğli şehri civarına gel. mişti. Mustafa ordugâha geldi. Ba. basının otağı yan'na olak kurdu. Erte. si gün vezirler, Şehzadenin elini öpe. rek kıymetli hediyeler aldılar. Mus. | tafa bu merasimden sonra mükellef eğer vurulmuş bir ata bindi. Babası. nın huzuruna gidecekti. Vezirler, ken disine yol gösteriyorlardı. Yeniçeriler yollarda toplanıyor, Şehzadeyi mütemadiyen alkışlıyorlar. dı. Mustafa babasının otağına geldiği vakit, saray memurları yerine kendi. sini idama memur yedi dilsizle kar. şılaştı. Genç şehzade dehşet içinde kaldı. Bunlar, Veziriâzam — İbrahim Paşayı boğan dilsizlerdi. Padişah Süleyman, atlâs bir per. de arkasından bu korkunç manzarayı seyrediyordu. Genç sehzade: — Baba.. diye bağırdı. Fakat ses veren yoktu. Dilsizler hemen üzerine atıldılar. Kemendi üzerine fırlattılar. Boğazın. dan geçirdiler ve çektiler. Çadırın içinden bu tüyler ürper. tici vaka cereyan ederken dışarda da Şehzadenin adamlarının başı kesili. yordu. Sultan Selimin ölümü Sultan Selim, Radoös seferine ha. zırlanıyordu. Bir güanasanean ile Eyüp camiinden çıkıyordu. Büyük ka, dırgalardan amiral gemisini liman. da bütün yelkenlerini açmış gördü. Hiddetinden rengi attı. - Bunu kimin emriyle denize in. dirdiler. Tiz kaptan Cafer ağanın ba. şını kesin... Emrini verdi. Veziri âzam Piri paşa, yeni yapı. lan geminih tecrübe için denize indi. rilmiş olduğunu söyledi ve kaptan pa. 383 sene evvel bugün öperken baba şehzade Musta- fayı öldürtmeğe karar verdi Mustafa çadırın içinde boğulurken dışarda da adamlarının başı keslliyordn 416 sene evvel bugün Padişah Selim, baş ucunda Yasin hiddeti büsbütün arttı: Kanuni, Selim elıııi operken Mus.| — babasının elini can verdi Selim, hiddetini teskin edemiyor. du: — Siz beni Rados fethine tahrik ediyorsunuz, Lâkin burayı almak ne kadar baruta mütevakkıftır, biliyor musunuz, Sizin ne kadar barutunuz var? Vezirler, bu suale cevap vereme. diler. Selim: — Ben tihangirliğe alışmış bir — padişah olduğum halde siz beni ba. — rutünüzün miktarınt bilmeden kale — fethine götürmek istiyorsunuz. Vakit e. geçirmeden barutun miktarını bildi. — rin.. dedi. Ertesi gün, dört aylık barut mev. cut olduğu haberi verilince Selimin — 4 — Ceddim zamanındaki utanılacak vaziyetleri tekrar mı ettirmek istiyor. — sunuz, dedi, üste benim gitmemi ha. zırlıyorsunuz, Gidip de eli boş döner. — sem hiç biriniz sağ kalmaz. Radosu b almak için dört aylık barut yetişir — mi? Altı ayda, belki sekiz veya dokuz — ayda bile burayı alamazsınız. di -BSelim, bu sözleri söyledikten son. ra bir müddet düşündü ve sonra söz. — lerine şunları ilâve etti: X — Zannıma göre benim seferim — ahrete olacaktır. ğ # & & Selim, bu vakadan az bir müddet — sonra Edirneye gidiyordu. Yanında. — kilerin ricalarına rağmen ata binmiş. — ti. Çorlu ile Uğraş köyü arasında idi, — Etrafa bakınıyor, eski hatıraları taze, leniyordu. Tahtı ele geçirmek için — buralarda babasının ordusu ile karşı. — laşmış, iki taraf, baba oğul askerleri — kan akıtmışlardı. e Padişah manen çok üzüntüde idi, — Üste vücudunu günden güne saran — çıbanlara mukavemet edemiyecek ha. — le gelmişti. Yanında bulunan dört — tabip ne yapacaklarını şaşırıyorlardı. İstanbuldan hareket ettiğinin YO dinci gecesiydi. 1520 yılı, 22 Eylül gü — nü, 926 Hicri yılının 8 Şevval günü, — 416 sene evvel buğgün, baş ucunda o. — turan Hasancan Yasin okuyordu. Se. w lâmen kavlen min rabbir rahim âye. — tine gelmişti. Selimin eli titredi. Göz. Ş leri titredi. _ A Son nefesini vermişti. | karbon diyoksitli sudan başka bir şey şanın affedilmesini diledi. | Gübre yerine amonyaklısu — sodalı su dedikleri şekersiz gazoz en serinleti- — ci içkidir. Bunu oralarda hemen herkes çok sever. Soda adını verdikleri bu içki'._î ÂAyvrupa ve Amerikalılar için olmadığı için faydası yalnız mahsus değildir. Asri çiftçi şimdi mahsulerini büyüt- — mek için toprağa gübre atmıyor. Güb- re yerine bu işi, sadece gaz bıdonunıı— açmakla görüyor. w Nebatlarım büyümesi için karbon di-. y yoksit ihtiva eden suyun çok fayd&lı olduğu eskidenberi bilinirdi. Şimdi dı meselâ hububat yetiştiren tarlalar a yaklı sularla sulanmakta ve büyük faydalar görülmektedir. insanlara — mon k bundan ü İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: