7“ MA SKÜZ AMCA VEYA INEK TEYZE BiIZiMLE Miki Afrikada haydutlar peşinde (SANA DOGRUUNİBEN VAR) PU suya NU (STERSEN İKEN SEN ne BEN BİNDAN HAZIROL «İŞARETİM DIKKAT ET. ALAY EDİYORLAR Kadıköy Havagazı Şirketi abonelerine ilân Şirketimizin Kadıköyünde Muvakkithane caddesinde 83 numaradaki Kadıköy şubesinin 14 Eylül 1936 baren İskele caddesinde Kadıköy Kaymakamlığı “Elektrik ve Gazevine,, nakledileceği ilân olunur. tarihinden iti- karşısında sayın müşterilerimize DİREKTÖRLÜK İİ Türk Anonim Elektrik Şirketinin Anadolu Ciheti Abonelerine ilân: Şirketimizin OKadıköyünde Muvakkithane caddesinde 83 numaradaki Kadıköy şubesinin 14 Eylül 1936 tarihinden iti- baren İskele caddesinde Kadıköy Kaymakamlığı karşısında “ELEKTRİK VE GAZ EVİNE,, nakledileceği sayın müşteri. İerimize ilân olunur. DIREKTORLÜK 238 MAĞLÜUP FAUSTA Fena havalar yaklaşıyor “min on EK SELSYOR Büyük Elbise Ticarethanesinden Temin Ediniz. En mahir makastarlar tarafından biçilmiş ve en mükemmel kumaşlarla Lal mali itina ile dikilmiş kadın, erkek ve çocuklara mahsus ELBİSE, PARDESÜ MUŞAMBA ve PALTOLARIN en zengin çeşitlerini bulacaksınız. İngiliz Muşam balar' 1 1 172 liradan itiba 99 biçimi ,Pardesüler ya Emper- msi Pardesüleri 17 v2 Gabardin Paltolar 13 v> Çocuklar için zengin çeşitlerde PARDESÜ ve MUŞAMBALAR da vardır. EKSELSYOR mamulâtmın nefaset ve mükemmeliyeti sayesinde mevcut dünya buhranma rağme.r #âtışı yüzde 50 nisbetinde a dürkiyenin ve bütün şarkın en büyük elbise ticarethanesi olan Galatadaki MAĞLUP FAUSTA 239 — Peki! Şimdi bana ta Pariste iken şöhretini işittiğim pastaları- nızdan bir parça getiriniz, fakat bir şişe iyi şarabı da unutmayınız! Şövalye pencerenin yanında kahvaltımı yaptı. Pikar isimli gar- sona da bir bardak dolusu şarap verdi. Köylü aldığı üç eküden zi- yade buna memnun olmuştu. Saat sekize doğru yolun ağzın- da bir süvari belirdi. Bu, kendisi- nin beklediği adamdı. Şövalye, düşündüğü gibi adama güzel bir oyun oynamıştı. Faustanın ada- mı, hafif bir süratle ilerliyordu. Pardayan onun biraz uzaklaşma: sını bekledikten sonra, evvelce ha-! zırlattığı hayvanma atladı. Bul sefer görünmeden, oldukça bir a- ra ile adamı takibe başladı. Doulan, Sen Pol, Sentome ge- gildi. Faustanım adamı son şehri geceleyin geçmişti. Pardayan bu müddet zarfında kendisini göster. memeğe muvaffak oldu ise de er. tesi sabah, istemiyerek kendisini gösterdi. Çünkü adam doğru yo- lu bırakarak birdenbire Kale ta.| rafıma dönmüştü. Şövalye, artık ne pahasma olur- sa olsun adama çatmağa karar verdi. Bütün yolculuk esnasında mektubu nazikâne bir surette al- mak çaresini beyhude yere aramış- &. Bu mektubu almak her halde lâzımdı.. Adama yaklaşarak iste- | cına müracaat etmeğe karar ver- di. Öndeki süvari bu sırada dolu dizgin gidiyordu. Öğleye doğru Kalenin karşısına geldiler. Adam şehri sol tarafında bırakarak, sa- hilin kenarındaki yoldan yıldırım gibi :lerliyordu. Pardayan: — Acaba elimden kaçıracak mıyım? diye homurdandı. Artık yavaş yavaş öndekine yaklaşıyordu. Kont birdenbire du- rarak, tabancası elinde Pardaya- nm bulunduğu tarafa döndü Şö- valye derhal süratini azalttı ve bi- raz sonra ağır bir yürüyüşle mek- tubu götüren adama birkaç adım kalaya kadar yaklaştı, şapkasını çıkardı. Adam, şaşmıştı. Bu kadar neza- ket gösteren bir adamı kurşunla karşılamak her halde doğru olmı- yacaktı. Hemde bu adam, taban- canrı ağzından beş adım ötede ve mütemadiyen gülüyordu. Bu bal ya çok cesur olduğuna veyahut de- liliğine alâmetti. Fakat Pardayan hiç de deliye benzemiyordu. Bun- ları düşündükten sonra o da neza- ketle Pardayanı selâmladı. Fakat bu hareketi gayet soğuktu. Taban- caşmı eğerindeki mahfazalardan birine koyarak: — Mösyö, benim ismim Kont dö Torkan, Luiji Kapello'dur. Si- zinki? dedi. — Benim ismim de Kont Fran- gülerek se, Jan dö Marjansi'dir. Bu iki şahıs birbirlerine isimle- rini söyledikten sonra tekrar se- lâmlaşarak, iki esk iarkadaş gibi Gravelin yolunda ilerlemeğe baş- ladılar. İtalyalı Kont, arkadaşını birkaç dakika tetkik ettikten sonra, Şö- valyeye: — Acaba nereden gelmekte ol- duğunuzu öğrenebilir miyim? di- ye sordu. — Şüphesiz! Paristen ve bil. hassa Siteden geliyorum. Sen De- niz türbesinden geçtim. Luiji Kapello bu sözleri işitin-| ce, gayri ihtiyari titredi. Şövalye-| ye dik dik bakarak bir işaret yap- tu. Pardayan gülüyordu: — Mösyö lö Kont, verdiğiniz i- şarete cevap veremiyeceğim. — Peki, öyleyse bana, nereye gittiğinizi söyler misiniz? — Sizin gitmekte olduğunuz Dünkerk'e, Lâzım olursa Dünkerk- ten sonra, vatandaşınız olan meş- hur General Aleksandr Farnezin karargâhma. Postacı düşünmeğe (başladı. Kendisini takip eden bu adam a- caba Fausta tarafından mıydı?... Öyleyse ne için verdiği işarete ce-| vap verememişti?.. Eğer değilse bu kadar mükemmel malâmatı ne- reden almıştı?.. — Mösyö, sorduğum suallere) hemen cevap vermeniz, bende ü- çüncü bir sual daha sormak arzu- sunu uyandırdı... — İsterseniz bir dördüncüsünü de sorabilirsiniz! Yalnız benim de sormama müsaade etmek şartile? —Hay, hay! Damartendenberi niçin beni takip ediyorsunuz? — Sen Denizdenberi deyiniz! — Öyle olsun, fakat neden ta- kip ediyorsunuz? Amiyende izimi kaybetmişken, ne için tekrar bul- mağa uğraştınız? — Evvelâ, sizinle birlikte seyas hat etmek için! — Farnezin karargâhma gitti. ğimi nasıl öğrendiniz? Pardayan gayet sakin, verdi: — Pek asil senyor! söylenirken işittim! Kont Luiji alıklaşarak: — Ah, ah! diye bağırdıktar sonra: — Buna da peki! dedi, bu ka dar uğraşmanızın yalnız benimle beraber seyahat etmek için oldu- ğunu söylemiştiniz!.. Acaba başka cevap Faustaya .bir sebep daha var mı? — Mösyö lö Kont, müsaade « derseniz.ben de size birkaç sual soracağım? — Buyurun!.. — Senyora Fausta tarafından Sen Denizde size gönderilmiş ve Aleksandr Farneze verilmesi söy” lenmiş olan mektubun içindkiler”