Ii EYLÜL — 1936 hg rdten konuştuğum bu çocuk on! İl 9N altı yaşlarında idi. Başında elbi- n renginde bir kasketi, vardı. Ba- Eh, dedi, sen ne iş yaparsın? de; — Xa, isle uğ ân? di rm sen ne işle uğraşıyorsun? diye Güldü, e BA, işte, ne olursa. o Maamafih, Me » Yeni, erp yar, zahmetsiz tesi onunla; zaruretini va yan ben oldum. Fena değil. A- İ Na günlerde işi büyütmem lâzım. zalarımı görmek ister misin? Şu- a, birkaç adım ilerde. *eessüsümü kamçılamıştı Yürüdüm. Yanyana y en? ii , oetum, insan hayatını iyi kazana $i için, biraz düşünmek zahmetine malıdır. Birçok insanlar, meslek Pp edecekleri zaman, mahellelerin- dükkânlara bakar, acaba eczacı mı, arkasın - sanırlar, ri “Bize ekmeği temin fırıncı, evimizi yapmak ısıtmak için ız: müdafaa için di M Asker, bizim için çene yaraştıracak e dr. Siyasi ( belki dajma| kim, fakat geri (Okalanların vaziyeti çmin değildir. Mazot çıktığı gün kömürcü ortadan o kalktı; ve İ yerine bir kamp çadırı kâfi geldi- tün duvarcıya lüzum kalmadı; şim- harpler, askerlerden ziyade, kimya İerin harbi haline geldi; yarın ekmek İNE başka bir madde ile karnımızı Ra kim iddia edebilir? anl olan şu ki, bizim yarattı X, bizim muhtaç olduğumuz meslek- * Yaşayan ve yok olabilen şeyler gibi- Bizim gibi, onların da (o doğuşları, meleri, gelişmeleri ve nihayet inhi- 1, shhatları, hastalıkları, şifayap ri ve ölmeleri mevzuu bahsolabi- &ne bizim gibi, onların da hemcins i in kaldırmak için mücadele erini düşünebiliriz. Onlar arasın- dizde olduğu gibi, çocukları ol & Ölenler vardır. ostum, benim babam, büyük babam Tik meslekleriin adamları idiler. Bü- Babam sucu idi: Her evde su tesi-) Ray a Pildığı gün ona iş kalmadı. Baba Ni de bu neviden bir şeydi. O za z sim geçindirecek para kaza- i. Çünkü, yaptıkları iş devrin na faydalı idi. İşte, mesele bera aşadığımız insanlara zaruri olanı yim Mereleyi yle vazettim: Beraber Bım insanlara lâzım olan ne? El mar €n kısa zaman zarfında şe- eğitir meler Sathi bazı ehemmi- İZ değişiklikler bir tarafa bırakılır. datalar dalma ayni | kalırlar, ve likleri için olduğu © kadarı sathi X da düşünülmesini isterler. May sima baktım. Düşündüm. Bir şey ikkatimi celbediyordu. Mülkiyet Mi Yavaş ortadan kalkmakta idi. iy lülkiyeç bir şeye sahip olmak, hoş Meselâ, umumi bir bahçe yeri- Say bir bahçeyi, oumumi bir kü. den istifadeye on kitaba sahip Yi tercih ederim. Halbuki etrafımız İnsanlar geçici bir mülkiyeti tercih tedirler, Hattâ, boşanmak içün ev İriş larz Yani satın alatıyor, kira - | — dostum, hiç kimsenin kendi ba- Mig *İ yok, bir apartıman kiralamak ie İÇ kimsenin bir o köy evi yok. ta Ptöyu on beş gün için | kiralamak Ya, , <evkli geliyor. Nihayet, otomobil | Sttâ aşk bile kiralanıyor. Meri Yet basit değil mi? Fakat, düşün - ay Âsimdir ki, hakikaten kiralamak - dee, *ka çaresi olmayan © İnsanlar da İs © Ne olursa olsun, bahsettiğim şey te, <Vİmizin belki ehemmiyetsiz, ben tı > bir hususiyeti. o Hattâ, ben *€ “kira devri,, diyorum,, ve bü- nün için kiraclık mesleğini (tercih et tim, Düşündüre, Zirama bukü yerde durmayan, mütemadi giştiren bütün gençlerin, o bütün genç kızların elbet birer (o kalbi vardır. Bir köpeği, yabut bir kediyi (o seviyorlar. Veya sevmemişlerse, pekâlâ sevebilir - ler. Büyük meseleler yüzünden kâvga eden karıkocalar bulunduğu gibi, iste - diği köpek veya kedi — alınmadığı için kocasile kavga eden kadınlar da vardır. şe gidince, meselâ bayan flân Ibet, oynayacak bir kedi, k lâzım. Halbuki, bunlar sahip olunması düşünülmemiş şeylerdir, bu hevesler, bilirsin, geçicidir? Fakat, kiralanabilirler. Tıpkı bir evi, bir aparsımanı:, bir hizmetçiyi, bir met- resi, bir hafta, bir ay, bir sene kirala - mak gibi... Buluşum fena değildi. Hiç bir derdi yok, Hoşunuza gittiği zaman yahut ca- manız sıkılınca bayvan Oo yanınızdadır. Bundan daha zevkli bir şey olur mu? Devrimizin bir diğer o hususiyeti de, arzuların istendiği anda tatminidir. Bu müddet çok kısadır. Fakıt, bundan isti ! ' Kel fade etmesini bilmeli. Düşünün ki, m çok sevebilecekleri hayvanlar da vardır. O kadar ki zaman zaman şi- kıcı olmalarma bile tahammül (ederiz. Lâfın kısası, bu iye girişmeğe karar ver- dim. Başladım. Müthiş bir muvaffaki - yet... Mağazalarının yanına gelmiştik. Bir avlunun nihayetinde geniş hangarlar. Bizi köpeklerin havlamaları karşıladı: Her cinsten köpek; kül rengi, esmer, ke diler bize soğuk gözlerle bakıyorlardı. Gene her renkten kuş, hattâ mütemadi- yen sıçrayan maymunlar.. Tüylü küçük bir köpek kulübesinde arka ayakları üstüne oturmuş, (o burnu kapıda inliyordu. Arkadaşım: — Bu alti ay için köpek, dedi, Kadın müşterim onu dün getirdi. O gündenberi haytancağız biç bir şey yemek istemiyor, mütemadiyen ağlıyor. Hayvancağız ne bilsin. Kalbini bu ka dına kaptırmıştı, Ve kirabk olduğunun tabii farkında değildi. Nuh CEM Avusturyada hürriyet 1936 senesinde oAvusturyalların on altıda biri polisçe sorguya çekil- miş ve bu senenin ilk altı ayında hal- km 160 da biri tevkif edilmiştir. Avusturyada son günlerde neşre- dilen resmi statistiklerden bu rakam”) | Tarı okuduktan sonra insan kendi ken- dine acaba orada şahsi masuniyet en- dişesi yok mu sualin! sormaktan ken- dini alamıyor. Toprak, yağmur ve güneşe inti- yacı olmıyan bir çiftlik “İstikbalin çiftliğine toprak, yağ- mur, güneş lâzım değil, az'cık yer kâ- fil, Bu nazariyeyi Kaliforniya ü versitesinin lâboratuvarları ortaya atmış ve isbat da etmiştir. IAboratuvarım icat ettiği çiftlik domates yetiştirmektedir. Kökler tah- ta talaşındandır. Nebat kimyevi bir surette beslenmekte ve sun'i bir su- rette kurutulmaktadır. İçi mayile dolu bir fıçıdan hari- kulâde güzel gardenya çiçekleri yeliş- tirilmiştir. Bu harikaları gerçekleştir- miş olan doktor profesör W. FP. Gerik “istikbalin çiftliği Tâboratevardır, diyor, Kaliforniyada daha şimdiden beş müstahsil tamamiyle © topraksız! çiftliklerde mahsul yetiştirmektedir- ler. Profesör Gerik diyor ki: “— Bir gün gelecek, insanlar ev- lerinin avlularına koyacakları küçük bidon yahut fıçılarda aileye lâzım 0- lan bütün sebze ve meyvaları yetişti- rebileceklerdir.,, kiraladığm bir) | HABER — Aksam Posta, Ton ton amca AKSAM POSTASI (DARE Evi Istanbul Ankara Caddesi Postu kutusu : İstanbul 214 Telgraf agresi; iştanbyi HADER Yazı işleri telofonu . 20X77 igörevelân . - 14870 ABONE ŞARTLARI Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası GörüsllRir 1166 sene Dü bugün Bizans şehrinde görülmemiş bir düğün Imparator annesine oluyordu yalvarıyordu: Anne ben sana ne yaptım ki gözlerimi oyduru- yorsun ?.. Cevap yerine Iren'in dudakla» rında muzaffer bir tebessüm belirdi 4 Eylül 770 yılı... Tam 1166 sene evvel bugüne rast- liyor, O gün, İstanbul, yani Bizans şehri sevinç ve neşe içinde çalkanıyor- du. Her ağızda: — İren evleniyor.. — Ihtiyar Koslantin ölür ölmez Vasilisn olacak.. — Taç, onun başı İçin en şerefli! yerdir. | Sesleri yükseliyordu. Bu söylenenlerin hepsi doğruy 1 du. Yirmi beş sene Bizans tahtında © turan ve birçok maceralar yasıyan İ- renin hayatı baştanbaşa heyecanla geçmiştir, İmparator beşinci Kostantin öl- düğli zaman yerine oğlu Dördüncü| Leon ımparator oldu ve İren impara toriçe tacını başına riydi. Bu genç ve güzel Atinalı kız, bir| müddet sonra Bizans tahtında yapa- yalnız kaldı. Esasen hastalıklı olan| kocası ölmüş, dokuz yaşında bir ço cuk bırakmıştı, Koca İmparatorluğun mukadde- rTatın: eline alan İren, hemen icraata girişti. Yunanlıların, Panteonunu ki- liseye çevirdi. İren, dindardı, Bunun İçin tas virlere ibadet aleyhinde bulunanlar- la şiddetle mücadeleye girmişti, Tas vire tapma, Bizansın başlıca dertlerin- den biriydi. Bunun için bitip tüken- mek bilmiyen mücadeleler, kanlı bo-| Euşmalar oluyordu. İren, Kostantının oğlu ile evlenirken tasvirleri kat'iy yen kabul etmiyeceğine dair söz ver. miş olmasına rağmen, Kostantin öl dükten sonra verdiği sözü tutmadı. Bu tapınma, saray kadınlarına da geçti. Gizliden gizliye onlar da re- simlere ibadet etmeğe başladılar. 780 yılmda İmparatoriçenin mai- yetinde bulunan kızlardan bir çoğu bu tapınma suçu ile tevkif edildiler. Tahkikat ilerleyince işin içinde Vasi- Tisanın da parmağı bulunduğu anla- şıldı, Leon, ölmeden önce bir gün güze! karısını cürmü meşhut halinde yaka- lamağa karar vermiş ve haftalarca 0- nu takip etmişti, Kral meramma nail oldu. Bir gün kraliçenin yatak oda- sına girdi ve yastıklarının altında iki isa resmi buldu. İmparator hiddetle haykırmağa başlayınca, İren: — Buraya bunları kim koymuş. Bilmiyorum. Muhakkak bana düşman- Jığı olan birinin marifetidir, dedi. Ar- kasından en ağır yeminlerini yapmak- tan da çekinmedi. “wp $ İren, oğlu büyüdükten sonra da ona çocuk nazarı İle bakıyordu. Taht ve sajtanatı elinden bırakmamak için her seyi göze almış buluruyordu. Attmeı kostantin, babasının tah- tına geçebilecek yasa geldiği vakit de tahttan uzak, saraydan uzak, ahbap- sız, müfuzsuz yaşıyordu. Başveki; Stavrakiyos onun vasisiydi. Fakat bir gün vasiye olan tahammülü taştı ve gizli bir ittifakla basvekili ortadan kaldırmağa karar verdi ve bir çok taraftar topladı. Mütekebbir Imparatoriçe İren, bunu haber alınen ne yanaenâmi sa-! şırdı Oğlunu yanma çağırdı. Bir kır-| bar hazırlamıştı. Kostantin karşısına gelir gelmez: — Sen mi bunu yaptın.. Alcak.. | Diye haykırdı. Kırbaç şakladı vs) koca imparator annesinin karşısında' kımıldamadan durdu. İnlemeden kır | bacları yedi. Fakat, her ikbalin bir gün sona erdiği gibi İren'in saltanatı da bir | gün sona erdi. Asker isyan etmişti. Sarayın en çetin rakiplerini yere ser- meğe muvaffak olan Vasilisa, askerin karşısında muvaffak olamıyacağım anladı. Hükümeti terketti. Genç imparator Kostantin, tah- ta geçtiği vakit annesine hiç de düş- manlık göstermedi. Yediği kırbaçla- rı hatırlamadı bile.. Bir sene sonra annesine tekrar imparatoriçe ünvanını verdi. Fakat annenin kalbi kin ile dolmuştu. Büyük bir intikama hazırlanmak hırsiyle tu- tuşuyordu, Entirikaer İren, İşe askeri muhii- te karışıklık uyandırmakla başladı. Isyanda önayak olan General Aleksi- yi İmparatorun gözünden düşürdü. Bir müddet sonra da hapsettirdi. Bir gün Aleksiyi hapishanede ziyaret €- denler zavallı Generalin kör olduğu- nu gördüler: — Mil çektiler. Hayatımı mahvet- tiler. İren, ah İren, bana hayatımı zindan etti. diye dert yandı. Kostantin karısını hiç sevmiyor- du. annesi ile saraya gelen kızlardan Teodoru #evmeğe başlamıştı. İren, bunu bulunmaz bir fırsat telâkki etti. Oğlunu karısından vazgeçmeğe teş- vik ederek Teodor ile evlenmesini te- min etti, Bu, imparatorun bütün halkın gözünden düşmesi için kâfi idi. Ra- hipler, keşişler, Kostantinin aleyhin- de ayaklandılar. Kostantin, bunun ö- nünü alamadı. Gözden düştü. İren gene biyük bir taraftar kitlesi top- ladı. 797 yılı 17 temmuz günü oğlü- nu yakalatmak için pusu kurdurdu. Fakat adamları Kostantini yakalıya- madılar. İmparator Anadoluya kaç tı. İmparatoriçe bunu duyunca o ka- dar müteessir oldu, ki bayılmaktan kendini alamadı, Bununla beraber İren, oğlunu tekrar Bizans şehrine getirtmeğe mu- vaffak oldu ve onu yakalatır yakalat- maz, doğduğu odaya getirtti, Kalbi sızlamadan önünde gözlerine mil çek- tirdi, sonra oydurdu. Kostantin: — Anne, ben sana ne yaptım. Ne fenalığımı gördün de benim gözleri- mi oyduruyorsun. diyordu. Iren, cevap vermedi. Dudakların- da muzaffer bir tebessiim vardı, Ar- tık tabtına ortak olacak kimse kalma muşta, Buna halk da Merin: — Gayri meşru Izdivacın cezası. dır. Çeksin.. diyorlardı, La Üsküdar önlerine gelen Hariinür- reişt ordusunu mağlöp ederek sene- de 70 bin alt:n vergi vermeğe mecbur eden imparatoriçe, gere hayatını taht üzerirde sona ördirmeğe muvaffak o- lamadı. Saray baş hazinedarı Nikefaros, bir gün imparator tahtına geçiverdi. İren ilk önce Büytikada manastırla- rından birine hapsedildi. Fakat bura- st şebre yakındı, Gene bir gün sivril- mesi ihtimali vardı. Midillive gön- derdiler ve burada kimse ile görüştü- rülmöyordu. İren tekrar Rüyükadaya ve ora- dan Pizars şebrire geldi. Fakat bir tabut içindeydi. Artık ondan korkul- mazdı Yakatıken satılık arsa Yakacığın en güzel yerinde Sana- toryom caddesinde gayet ucuz fiyatla satılıktır. Arzu edenler Şeref olel müstecirine müracaat,