Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
—i * L-Aaru KA b V Ru rm h ör ra bilgi Tık Yeni 9nov'un deiklerine bakılrsa, İlç k'“îldın terkibi Boşananlar üwwornarmnş ki B"'eş’—k Amerika timarhanelerinde- Safirlerin en çoğu boşanmış katı talardır. Füin Unddn sonra sıra duül erkek ve ka- r] *ra gelmekte, en az nisbeti de be-i 2T teskil etmektedir. Nu Nevyork ve Masaçoset vilâyet İti Ürn Sağlık direktörlerinin statistiklerin sİthiyoruz. Ünyanın en Sert kâğıdı *dirgrad'ın vesaiki muhafaza lâ- Uvarında çalışmakta olan Rüs :“Iah 1000 dsene dayanacak kadar ]"d *li yeni bir cins k âğıt icat etmi « İr, Misir papirosları SKİ tins kâğıtlar tetkik olunarak| u'"“ll—-tııı 5 büt.ıtux varın direktörü Profesör n “Hs kâğıdın imal masrafı âdi kâ- ymaldt fiyatından pahalıya malol- Ütaktır. Mns Amerika Bun . SS a 5 Çan İki üY evvel 1 935 gazetcmizdc Meri f J;ıı"! Büzellik Tcraliçesi qu T3VET'in mayo 'le model dür- eykâıhur heYkehras Frank 'çt:ğııdçmı çıplak yapmiş vi Fesimi Avayı - tam bir sayla €Tiyle okurlatımıza bil- ON aldış #lığimiz Mektup bu Amerikan İ bu Sakallı bir Fransız kadını Yüzündeki kıllarla mağrurdur Bu gördüğünüz sakallı zat kimdir? Bir Sovyet âlimi mi? Hayır!'bir ortodots papası mı? gene hayır... O, bir bayan - dir.., Hem de evli bir Fransız kadınrı.. Kendisi birçok diğer sakallı kadın ları ziyaret etmiştir. Fakat en güzel. en mühteşem sakalın bizzıt kendi çene sinde Oolduğunu iddia ederek fevkalâce mağrur olmaktadır. Adı madam Delait dir. açık kestans olmakla ic- raber, sakalı siyahımsıdır. Hem de azıcık kır karışmıştır, onun için boyat- maktadırfr. Madam Delait, vücudunun — endamı hattâ zarif bir kadın endamı olmakla ue kuvvetlidir. Bir hattâ kendisine Saçları raber adelece çok çok erkekleri döğmüş, “fazla yakından kur yapmak istiyen,, bir jandarmayı pataklamışstır. ç Pelonya seyahatinde . Bütün Lehistan bir tirenin içinde! Hakikaten Polonyada böyle bir seyyar sergi açılmıştır. ki 57 vagon içindeki bu sergi bütün Polonayı dolaşacaktır Serginin maksadı acık ve cazibeli bir © kilde bütün Polonya köylüsüne memie- ketlerinin her nevi yerli mamülatını göüz termekdir. — Ziraatc, hayvan yetiştir-ti- ye ve sanayie ait her şey mevcuttur. Birçok vagonlar da Leliistanın mesa- hai sathiyesinin hemen hemen hepsini kaplıyan 8 30.000 hektar — ormanların mamulâtı tışhir edilmektedir. Altın gibi çelik Çelik fakat 18 kratlık “altından hiç farkı yok! Bundan sonra hörkes sofra- sında altın, tabak, kaşık, çatâl ve avani kullanablezektir. Hattâ hamam musluk larını ve banyolarının- kenarlarını pırıl pırıl parlayan altından. yaptırabilecek - lerdir. Bu yeni maden tıpkı altına benzeyen leke ve pas tutmayan bir çeliktir. Bunu 60 senedir çelik mühendisliği yapmakta olan bir İngiliz icat etmiştir. Yeni çelik eylül başlangıcında Londra- da açılacak olan patentalar sergisinde teşhir edilecektir. Dolfüs apandi- sitten ölmüş Viyanada Şansoyle — Dolfüsun ölü- münün ikinci senesi için merasim yap * mıştir. Ve Şimdi Ayvusturya Alman : ile yenideri bariştığı ve dost olduğu işçti Avusturyalılar acı acı gülerek - istiha yollu şöyle söylemektedirler. “ — Avusturya — Almanya anix;ş ması. maddelerinden biri de şöyle olsa gerek : İki büyük parti'biribirleriyle şanscl ve Dolfüsün ölümünün apandisitten o! duğu hususunda mütabıktırlar, güzelinin nihayet evlenmiş olduğunu bi!- dirmektedir. Vardığı koca miras yedilerden Jon- ni Mustaççiyo'dur. HABER — Akşam Postaör — A L İmmparator gelmeden saraydarn çıkmıyacağımnı söyliyen kiradcı “Feniks,, sigorta kumpanyası eski müdürü Bachmann Habsburg baneda- nr sarayının bir tarafında kira ile o- turmakta idi. — Avusturya hazinesi muhafızlığı kiracısına saray beledi- yeye devredildiğinden kendisine baska yer aramasını yazmıştır. Fasat Her Bachmann apartımanını terkedemey e- ceğini söylemiş ve buna sebep olarak | da kendisine burayı kiralryan eski ha-| zine muhaflızlığının hükümetin hiç bir zaman buradan kendisinin çıkıp git- mesini istemiyeceğini şart kosşması o'e duğunu söylemiş ve ilâveten de ancak bir hükümet değişikliği, yani “yalnız imparator beni evimden kovabiiir, bas- ka hiç kimse!, demiştir. Fakat mahkeme işi başka türlü hal- letmiş. Eski hazine muhafızlığının haksız olduğunu ve kraliyetin ilgası konturatta mevzuu bahsolmadığını |- leriye sürerek Her Bachmann'ı ken- disine başka bir yer aramaya davet etmiştir. Erimiş tereyağı allahı Her on beş senede bir, Hindistanın Politana eyaletinde çok acayip bir me- rasim yapılmaktadır. binlerce Hindlı bu merasime iştirak için taştan bir heyke- lin bulunduğu şehre koşmaktadır. Bu heykel 23 metre yüksekliğinde ve Milâ? dan GÜ sene evvel yapılmıştır. Merasim şu süretle cereyan etmektedir. Heykelin arkasında yapılmış bir is- keleye insanlar çıkmakta ve allahın ba- şına ve omuzlarına erimiş tereyağı dök mektedir. Bu âdetin niçin ve ne sebept n yapıldığını kimse bilmemekle — beraber asırlardanberi ayni merasim yapılmak - tadır. Sivri sinekhane Sivri sinek yetiştirmek - için mao - dermn, kübik bir bina yapılır mı? Ya: pılir mt yapılır. Kaliforniyanın Kolom- buüs. şehrinde böyle bir bina vardır. Bu bina uzun - ve yüksektir. İçinden mini mini bir dere geçmektedir. Ve içeride de milyonlarla sivri sinek ve sivri sine- ğin de Afrikada “İnsan öldüren sinex,. namiyle meşhur olan en müthiş cinsi. Bu hayvana Anophâle tabir olunur Alimler bu hayvanın bazı akıl hastalıkia. rma ve bilhassa inme hastalığına kacşı büyük faydaları dokunduğunu tetkik edip anlamışlar ve birçok - tecrübelerde bulunmuşlardır. — Bu tecrübeler muvat- fakıyetle netice vermiştir. Şimdi bu sıv- ri sinekhane faaliyettedir. Ve Amerika. nn -her şehrine posta ile sivri sinek güön dermektedir. ihtiyarlamayan dansöz Balet dansözü madmiazel Geltzer 65 yaşında bulunduğu halde Moskovada, tiyatro salonlarının dolup taşmasına se- bep olmaktadır. 1896 senesinde çarın taç giyme me: rasiminde ilk defa baş dansözlük yap - mış olan bü kadının büugün yüzünde bi: tek bile buruşuk yoktur ve hâlâ dinçtir . Ve kıvrak danslariyle seyircileri hayran bırakmaktadır. Evdeki çarşıya hesap uymadı Kadınla koca birbirlerinden tekrar evlen- mek üzere ayrılmışlardı. Fakat olmadı Madam Mari Lotz kızile birlikte; yanındaki de kocası Jon Lotzdur. Bun- lar kadının bir işe girmesi için ikib tarafın muvafakatile böşanmış fakat ertesi günü Jon eve genç bir kadın getirmişti. Mesele madam Mari Lotz'un bir iş istemesi üzerine başladı ve madam Frt- da Lotz bir elektrik ütüsü istediği için bitti. On iki senedir John Lotz'la iki çocuk anası olan madam Mari Lotz. memuriy 'ti alamıryordu evli ve müracaat ettiği baş vurduğu firma evlilere is vermiyordu: Mari ile Jotn boşanmaza karar verdiler . İşler düzelince tekraı evleneceklerine dair söz verdiler,. Çünkü, Mari mahkemeden boşainma karatrı aldı fakat John verdiği sözde durmadı . Aradan birkac gün geçinc: vyanında yveni sevgilisi 19 yaşında bir kızla evinc geldi Beraberinde getirdiği sevimli Fridayı, köydeki Hal- Baltimurun sayfiyesi say'lan küçücük köşke yerleştirmek istedi. Mari, John ve daracık ge- bu ki, bu kutu gibi vyer giki Çocuğa - bile yetmiyor, liyordu. Mari için muvafakat etmekten baş- ka çare yoktü. — Bir kere erkek sözüne inanmak safdilliğini göstermişti. Sabrın sonu selâmettir diyerek boynunu bük- Eğer ortaya bir clektrik ütüsü çik- hayat diriltisiz. — bir surette Mmasaydı sürüp gidecekti, Frida bir gün Mariden elektrik ütüsünü ödünç istedi. Mari de bunu wermeğe — hiç yanaşmadı. Eski I f — kadınla yeni karı arasında — saç saça , başbaşa bir kavga oldu. John eve geldiği zaman dövüşsme ya- tışmamış olduğu için o da işe karıştı, İşe polis karıştı. John üç gün hapivs Cezası aldı ; Mari köşkten taşınmak mecburiye- tinde kaldı ; Frida ise evde kaldı. Ger. çi Mari pek uzaklara gitmedi; — bitişik köşkü tuttu ama, koca elden gitti. Tevekkeli “Ah bu ertekler., sünü uydurmamışlar ! türkü- Esrarengiz bir şua 17 yaşındaki bir mucit kırmızı şuam, mahiyetini araşlırıyor Radyo yıldızı Tâkabiyle tanınmak- ta olan on yedi yaşındaki Frank M. Vellingboro şimdiye kadar tespit edi- lemiyen” bir şua bulmuüş'ur. Uzun za- mandanberi kendi evinde sessizce ca- Jışmakta olan bu çocuk gecenlerde bir- denbire tuhaf bir hastalık yüzünden Londrada Sent Bartelemi hastahane- sine yatırılmış ve bütün doktorlar bu hastalığın mahiyetini keşledememiş - lerdi. Sonra kendisinin söylemesi üze rine “esrarengiz,, bir şuammn siyle bu derdi kazandığı anlaşılmıs- tır. Lâboratuvarında İnfra kırmızı şuaları parçalamakla uğraşırken bir- denbire baygın bir halde yere serilmis ve hastahaneye kaldırılmıştı. Bir hafta kadar hastahanede kal- dıktan sonra tekrar lâboratuvarına dönen delikanlıyı The People gazetesi- nin bir muhabiri ziyaret etmiştir. Sözü müuhabire bırakıyoruz: “Demir maskeli çocuğa kendi Jâ- boratuvarında acaip bir kırmızı alevle çevrilmiş olduğu halde baskm verdim Elerine lâstik eldivenler geçirmiş, ki'e çük valvlar ve bilmediğim bir takım. âletlerle çalışıyordu. Neden sonra benim odaya girmiş olduğumu anlayınca hemenr makinele- rini Jurdurdu. Eldivenleriyle haşında-| ki demir maskeyi çıkararak anlatmağa başladı: — Tecrübelerimde ultra viyole ile infra kırmızı tenadüpleri kullanmak ta | yım, Beni bunların arasında bir şuarn çarptığını sanıyorum. Televiziyon âletimi açmış kendim de diz çökmüştüm. Kafama, nereden geldiğini bilmediğim ağır bir çekiç darbesi indi. Boöylu boyumca yere sc« rildim. Fakat, düşerken makineyi ka- pamağa vakit bulmuştum. Sonra aynı tecrübeyi bir arkadası- sarpma-| ha doğrusu baygınlığa dalmış oldu- ğunu gördüm. Ne konuşabiliyor, ne de işitiyordu. Sonra birdenbire yere düştü ve ayıldığı zaman hiç bir şey hatırlamadı. Ben de bu tecrübeden sonra bayıl- ma illetine uğradım. Bazı bazı hatırae n kaybediyorum. Bir defasında evim- den ön altı kilometre kadar uzağa yü- rüdükten sonra yol üstünde düsüp ba- yılmışım. Geçen bir otomobil beni ale mış ve tam bir buçuk saat - kendime gelmemişim. Bütün bu müddet esna- sında vücudumdan hep kızıl gualar fışkırmış, anam, babam nek ürktükle- ri için beni hastahaneye kaldırdılar. Dedikten sonra demir maskesini gene başına geçirdi: — Bu kızıl şuatn mahiyşetini muhak- kak bulacağım. Şimdi ne kadar tede birli davrandığımı kendi gözlerinizle gördünüz ya... sözlerini ilâve etti. Ben de çıkrıp, gittim.,, mın üstünde tecrübe ettim. Sanki hicç bir şey olmamiş gibi ayakta sarsılmın- dan duruyordu. Fakat gidip onu sarse tığım zaman tuhaf bir hissizliğe, da-l ikinci “Nuhunm gemisi,, Amerikanın Vaşington şehrinde Vilyam Grinovd isminde bir müte- kait gemici vardır. Bu zat ?ncilde ikine ci tufanın virminci asrır. başlangıcın- da olacağını okümüş ve 1422 senesinde . mukaddes kitabın tasvirlerine — tıbkı tıbkısına uyan bir gemi inşasına giriş- miştir. Ve beklemeğe başlamıstır. O0 zamandanberi tufanın vuku bulmadı- ğını gören gemici müteessir olmamıse tır. Bu sefer kendisine ikinci bir hayal görünmüş ve tufanın 1938 senesinin İ- kinci kânun ayında olacağı haber ve. rilmistir. İhtiyar gemici şimdi yeni gemisini inşa ile meşguldür. Şimdi Grinovdun yanında dünyayı saran harp tehlikele- rinden demvurulduğu zaman, gülüme semekte ve bir Hazreti Nuh gibi ufuk- ta yağmur bulutları aramakta: — Olur mu öyle şey? Hem tufan, hem harp! Kabil mi? demektedir.