TER! KOKUYU Hidrol ADEMİ İKTİDAR Fortestin ile derhal geçer, Erken ihtiyarlıyan BASURA ÇARE Hedensa ÇARPINTIYA Nevrol Bu krem pudraya medyunum Hayatımda en büyük emelim Desut bir yuva kurmak arzusu idi fakirim beni her erkek ala- dı tesadüfen parfümeri mües. inden bir esans almakistedim # olacak bana NECİP Bey Yağaz kremini verdiler müessese Yalnız bu kremi kullanmaklığımı İavsiye etti bir sene bu kremi tec. Sübe ettim çehremde bir pembelik Hevkalâde değişiklik gördüm mü. i üç senedir NECİP Bep kre- Mi ve pudrasını kullanıyorum bu #stesenin bütün mallarma med Yürüm çünkü benim fakir bir kız de ğrma.rağmen iyi biliyor. “m ki evlenemezdim NECİP Bey lara gençlik, yorgun vücutlara dinç lik verir, Yalnız ismine dikkat ediniz dır. Ameliyatsız memeleri kurutur, Kanı, ağrıyı derhal keser. Bütün dünyada tanmmış bir ilâçtır. birebirdir.Bütün #inir nöbetlerine, teesslirle bayılanlara hayat verir, Evlerinizde mutlaka bulundurunuz. derhal keser, Vücuda zarar vermez, edbise ve çoraplarını çürümekten kurtarır. Eczanelerde 40 kuruştur. Meşhur bir sinemacı : Bugün Holivud'da yalnız klâsik güzellik kifayet etmiyor. diyor ve ilâve ediyor: “Zamanımızda sinema stüdyolarında klâsik güzellik günde 8 “olar ve zekâ 100 dolar kıy” mettedir. Güzel yüzler ise, zekâdan ve gençleşmiş bir tenden daha fazla, 1000 dolar kıymetindedir. Sinema artistlerinin yakıcı ve kuv vetli projektörleri altımda çalışırken onların yüzlerini çabuk soldurarak sertleştiren ve buruşturan bu projek- törlerdir. Birçok yıldızlar, yüzlerini düzeltmek ve güzelleştirmek için gü” zellik müesseselerinde bütün servetle rini feda ediyorlardı. Fakat, bugün... Her yıldız, kendi kendine tevessül ede lele GÜNDE nin taravetini vikâye edebilirler. Vi yana üniverslesi - profesörü doktor Stesj tarafmdan o keşif ve genç hay- vanlardan istihsal eğilen cildi besleyi” ci ve gençleştirici Biocel cevheri şim“ di pembe rengindeki Tokalon kremin de mevcuttur, Gece yatmazdan evvel kullandıkta, siz uyurken (cildinizi besler ve gençleştirir. Buruşüukluklar ve çizgiler silinir, Bu sayede her kadın! birkaç hafta zarfında 10—15 yaş genç Jeşmeğe muvaffak olabilir. Gündüzler” ri ise (yağsız) beyaz rengindeki Toka» Jon kremi kullandıkta (bütün siyah benleri giderir, ve açık mesamatı kapa tır ve cildi beyazlatıp gençleştirir. 82 FAUSTA Türkiye Ziraat Bankası Müfettiş namzetliği ve Şef namzetliği müsabaka imtihanı Türkiye Ziraat Bankasından : i 1 — Bankamıza müsabaka ile ve müsabakada gösterilecek | muvaffakiyet derecesine göre lüzumu kadar müfettiş namzedi ve şef namzedi alınacaktır. 2 — Bu müsabakaya girebilmek için Siyasal bilgiler “Mül. kiye,, veya Yüksek Ticaret ve İktisat okulasından veyahut Hu- kuk fakültesinden veya bunların yabancı memleketlerdeki ben- zerlerinden diplomalı olmak gerektir. 3 — Müsabaka 3, 4 ve 5 ağustosta Ankara ve İstanbul Ziraa* bankalrında yazı ile yapılacak ve kazananlar yol paraları veri- lerek Ankaraya getirilip sözlü bir imtihana tabi tutulacaklardır. 4 — Müfettiş namzetlerine “140,, ve şef namzetlerine “130, lira aylık verilir. Müfettiş namzetleri iki senelik bir stajdan sonra müfettişlik imtihanma girecek ve kazanırlarsa 175 lira aylıkla müfettişliğe geçirileceklerdir. Ankaradan Umum Müdürlük servislerinde ça- lıştırılacak olan şef namzetleri ise bir senelik stajdan sonra ehli yet imtihanına girecek ve kazanırlarsa terfi edileceklerdir. 5 — İmtihan programile sair şartları gösteren matbualar Ankara, İstanbul ve İzmir Ziraat bankalarından elde edilebliir. 6 — İstekliler, aranılan belgeleri bir mektupla en son 27/7/ 936 pazartesi günü akşamına kadar “Ankara Ziraat bankası tef- tiş heyeti müdürlüğü,, ne göndermek veya vermek suretile müra. caat etmiş bulunmalıdırlar, (3967) Mühim Fırsat Beyazıtta Umum Tramvay merkezin de İş Bankası yanında YILDIZ Otel ve kıraathanesi icara verileceğinden talip olanların derununda sahibine rAUSTA ze karşı beslediği minnetin fayda- sını görürsünüz, : Fausta hafifçe başını yan tarafa çevirdi ve: — Papas Jak Kleman nerede. dir? dedi. Pardayan tereddüt etmeden: — Serbesttir, madam! dedi. Na- sıl kardinal ile Metr Klot buradan çıktılar ve hürriyete kavuştularsa o da öylece serbesttir. Fakat sizin benim ricama karşı göstermiş ol- duğumuz lütuf, bu anda size doğ- Tuyu söyleme mi emrediyor ma- dam. Jak Kleman zaten elimde esir değildi ve bu anda Dük Dan. gulemin elinde de esir değildir. — Yani şimdi ben, üçüncü Han. ri hakkındaki idam projelerime halel gelmeden sizin öldürülmeniz İçin emir verebilirim, öyle mi? — Öyle madam!.. Fausta, en cesur bir insanı bile titretecek bir ses ve ifadeyle: — Bu emri vereceğim, ölüme hazırlanmız Mösyö Şövalye!... de- di, — Hazıtım madam! Fawsta yerinden kalktı. Şöval- Yeye yaklaştı. Genç kadın tanm- mıyacak bir hale gelmişti. Artık o, soğuk bir heykel değildi. İnsanlara hürmet ve korkuyla huzurunda baş eğdiren Fausta değildi. Bu anda kadınlığın bütün güzelliğini, aşk ve sevginin bütün şiirini yüzünde taşıyordu. Siyah birer elması andıran göz- lerinden etrafa hırs ve şehvet kr- yılcrmları saçılıyordu, Ağlıyor, fa- kat dökülen yaşlar yanaklarının hararetile kuruyordu. Pardayan iki elile ucu döşemede dayalı kılıcının kabsezine dayan- mış, dimdik bir vaziyet almıştı. Fausta Pardayanm yanına gelince, balmumundan dökülmüş gibi mun tazam ve son derece güzel olan kollarını kaldırdı göğüsü şiddetle inip kalkıyor, kapıldığı şiddetli şehvet buhranı yüzünden gözleri artık hiçbir şey görmiyordu. Bu, iki kol hemen Pardayana sarıldı. Şövalyeyi kendine çekti. Başını iki elile tutarak ve hıçkıra hıçkıra ağlıyarak ateşli ve sapsarı duran dudaklarını Pardayanmki- lerine dokundurdu. Pardayan bu busenin tesirile bü. tün ruhunün titrediğini hisseti, Fa- kat dudaklarımı O kıpırdatmadı. Gözlerini yummadı. O, onları ken- dinden geçmiş, bir anda yarım ilâhlıktaz insanlığa kadar inmiş olan, şimdi vücudunun sicak ve Allahım bir meleği sayıyordu. — Ölmeğe başladıkları andan. beri ne yaptılar. Ne söylediler. Fausta bunu sorar sormaz herif şu cevabı verdi: Mukaddes mahkeme hüküm ver. dikten sonra iki mahküm ilk saat- lerden hareketsiz kaldılar, Herbiri bir köşede duruyor, kımıldanma. dan bir şey söylemeden oturuyor. du. Sonra cellât bir delik, çıkacak bir yer, bir kurtuluş çaresi aradı. Kaçmak imkânı olmadığı anlaşı- Imca sakinleşti. Böylece uzun saat- ler geçti. Sonra şiddetle ıztırap duymağa başladılar. Birbirlerine yaklaşarak, acılarını unutabilmek maksadile konuşmağa çalıştılar.. Herif soğuk kanlılıkla söz söyli. yordu. Anlatmıyor, adeta bir rapor| okuyordu. Pardayan bu sırada Faustaya dikkatle bakıyordu. Sonra kendi kendine titriyerek şunları mırıl. dandı: — Aman yarabbi, bir kadının böyle müthiş şeyleri soğuk kanlı. lıkla dinlemesi nasıl mümkün ola- bilir? Herif devam ediyordu: — Sonra birbirlerinden ayrıldı- lar, Kardinal bir koltuğa oturdu. Ve gözlerini yumdu. Cellât odanın öbür köşesinde ayakta durdu. Göz. lerini ileriye dikti. Nihayet en müt. hiş ve son ıztıraplar baş gösterdi. Evvelâ şikâyetler yükseldi. Sonra bu şikâyetler iniltilere döndüler, İkisi birden kapıya koşarak yum. ruklamağa başladılar. Çıldırmış gibiydiler. Sonra yavaş yavaş, bir kaç saat içinde bu haller de bitti, Ağlamağa, bir damla su için yal. varmağa başladılar. Pardayan: — Müthiş! Çok müthiş!... diye bağırdı. Fausta sadece: — Devam ediniz! dedi. Sonra ulumağa başladılar. Ni. hayet bu son ıztıraplır Pa bitti, Şimdi ölmek üzeredirler sanırım, Çünkü can çekiştikleri ve pek güç- lükle nefes aldıkları belli oluyor. Fausta Pardaayna doğru döne- rek dedi ki: — Mösyö, ben bunları sırf bu iki kişinin ölmek üzere bulunduk. larını size göstermek için anlattır- dım. Pardayan duyduğu şeylerin sf. nirlerine vermiş olduğu gerginliği gidermeğe çalıştı. — Odanın kapısı açılsın, mah- kümların hayatı bağışlansın. Bu