re biz hayli ilerlemişti. Gazino bom 1.) Bibiydi. Kabak kafalı kasadar is- Üstünde pinekliyor; kâsesi- ne iki büklüm eğilmiş yaşlı bi: 4 dudaklarını şapırdatarak çorbası tir Pencerenin yanında duran Barton peçeteleri katlıyordu. Arka- ardan birinde, bir delikanlı, çene- eği eline dayamış, hayalperver göz- Wzaklara dikmiş, dalgın dalgın o- lu, kanlı Bain limiti. Barı Ân size li Mecdetti, Yirmi dört yaşında iâi yg lokantada rüyalara dalmış bir » bulduğumuzdan bir hafta evveli- #linceye kadar kızlara hiç aldırış ir Küçük apartımanı mühendisli- kiş a ve makinelere dair kitap- idi, Aşk onu alâkadar. etmi Ya ne oldu? Olan şudur: Tam yedi *vvel otomabili ile bir | gezintiye Bta, Bir dönemeçten kıvrılırken o- ta linin hızını arttırıverdi. Karşıdan zi, başka bir otomobil Jüzumundan Mr. Gemilerde ambar ka- düşmesi gibi bir gümbürtü ol- Sungur otomobilinden aşağıya inin- ty Şamurluğunun armonik körüğü Va 2 leşmiş olduğunu gördü. Şok teessür müteessirdi. Çok hem de pek ağn duymaktaydı. Ne kadar yak si ke farkında olmadığını söyledi. da çok kızmış gibi (o göründü. için çevresine bakındı. © kâdar korkmuştu ki, Mecdet gül ten kendini alamadı: | dolu £ bir <3 İnz'da güldü. Ve Mecdet birden. | Sek ki; hayatında o mühendislik | Byk bir yer tutmakla © beraber i N ve Maceranın da kendine göre z€vk- no alar, vardı, e ame, be dey, ufak tefek şeyleri bliyük bir! berdi anlatıyorlardı. Kiz onun mü. «ye ğine alâka gösterir gibi davran. Donlangist de onun açık sözlülüğünden Sed İlk görüşte aşka inanmadığın: Li İş da bürtikirde olduğunu an. VE de yalan söğlüyordu. bek bm tefekti. Ne pek cılız, ne de 4 » Gözleri tava kadar kara idi! ğ Gülderen olduğunu ve Nişaata. ! sa ğunu söyledi. Mecdet evin. #iyaret edip edemiyeceğini v #illerek cevap verdi: ST Eelmezseniz; sizinle bir dahz > i., çabal değil mi? Vİ günü güneş ufka kavuşur- iki Yoldaş da yanıp tutuşma . Mecdet hi Ge rak ve tereddüde meydan Vi Min > biçimde; kızı sevdiğini, ken| ulm nyada başka hiçbir kızın s5) » Ve evlenmeğe al e ie kendini dünyanın en iz e sayacağını söyledi. kı dedi. Tereddüt ederek değil * cevabı verirken stkılıp da, Bunu sanki | sesinin en söylemek için can a- sevinç ve saadetle söyledi. üzerine Mecdet, kızın evinde fastlamış olduğu adam hak- M*yler sormak istedi. Şu uzun Görünüşlü adam; hani büttün şek malı imiş gibi a £ ği Eli li 8 O eğ i oldu. i Seti, tak emek istiyordu. Smee he | ği kaldı. . Sözler boğazma gk elk, m çalışmadığını; çok Tİ Ve kiirkler giydiğini şim. boya Eğer sorarsa kızın k Bitmiyecek şeyler söy- Dünün, — bye klerken det aşağıdaki hol 14 Z bakışlarla baktı. Kşz ziyaretçiye dair bie söz söylemedi. — Mecdet, ne oluyorsun? — Ne öluyorsundan maksadın ne? — 'Tuhaf görünüyorsun da... — Canım çok sıkılıyor; pek sinirli yim. — Fikrinden caymadın ya — Hayır. Sadece berbat bir vazi- yetteyim işte. — Buna ben mi sebep oldum? — Çocuk olma canım. Bir çılgınlığım var! o kadar. Artık gülemez olan adamı! Viyana fotoğrafçılarından 86 ya- sında Leopold Feçner Çocukluğundan. beri rastgeldiği ve bilhasa arıyarak bulduğu mizahi yazılarla şen fıkrala- rı toplayarak büyük bir kolleksiyon yapmıştır, Şimdi zavallı adam ne gülümsiye. biliyor, nede göyle bir kahkaha at mak nasip oluyor. Gazetecilere bakım ne demiştir: — Artık tiyatroya da gidemez ol. dum. Sahnede insanı güldürecek bir tekerleme söylemezler mi, hemen kol. leksiyonum aklıma gelir ve “bu fıkra 2 numaralı kitabımm 65 inci sayıfa. sındadır.,, derim, Haftada 30 ingiliz — Benim de.. Aşkından çılgna döwllirası alan futbolcu düm.. Asansörle aşağıya inerken, Mec- İspanyanın en meşhur ve en çok det cebinden bir liralık çıkararak asan-| sevilen futbolcusu Rikardo Zamors sörcü çocuğa verdi, — Teşekkür ederim.. Nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum.. — Akşamları kaçta paydos sun! — Saat onda. — Peki,, işte kartım. Saat on buçukta benim apartımana gel, Bir mesele için senin yardımın: istiyorum. Fakat ağzını sıkı tutmalışın. — Başüstüne! Bunu kendi kendime bile söylemem... O gece Meçdetle, asansörcü çocuk; apattımanda birleştiler, İkisi karşılıklı bir isyan hazırlayan öâsiler gibi (alçak sesle konuştular: — Hangi adamı söylemek istediğimi şimdi anladın artık. Uzun boylu, yapı» şk bıyıklı; güzel yüzlü. Onu (Obaşka ediyor- bir yerde de görmüş olduğuma yemin edeceğim geliyor... — Tanımaz olur muyum hiç.. O dai- ma Bayan Güldereni ziyaret eder. O bütün kadınların çıldırdığı bir aktördür. Adı Rıza.. z Mecdet yukarıya çıktı. Gülderen sanki hiç bir şey yokmuş gibi onu karşıladı. — Rıza m? Tabit değilmi ya! Te- vekkeli değil, onu tanıdığımı — sanıyor. dum. Bütün kadınları çıldırtan bir ak tör ha! Ve Gülderen de böyle bir adam- la düşüp kalkıyor. Çocuğun yüzüne bir müddet baktık. tan sonra: — Öğrenmek istediğim bir şey daha var; Gülderenin apartıman kirasını aca. ba bu adam mı veriyor? diye sordu. — Elbette o veriyor. Nereden mi bis liyorum. Çünkü bir çok geceler Gülde- renin #partımanında kalıyor. N İP sup olmamalarına bakm, artık sahadan çekilmek tlzeredir. Tam 22 senedir futbol oynamaktadır. 1931 senesinde İngiltereyi ziyaret diği zaman onun dünyada en yüksek Ücret alan futbolcu olduğu yazılmış. tı. Madrid klübü kendisine haftada 30 İngiliz lirası (Bizim paramızla 188 lira) veriyordu. Meşhur İngiliz futbolcularının İs. tandard maaşı haftada 8 İngiliz lira. sı (Bizim paramızla 50 lira) dır. Ruzvelt ne vakit para verir Amerika Cumur reisi Ruzyelt mem leketin örf ve adeline göre reislik sa. rayında kendi ailesi, saraym hademe. leri ve davet ettiği hususi misafirleri için mutbak masrafını kesesinden öder. Bu misafirler arasında memleketin iki siyasal partisinden de mümessiller bulunacak olursa, ziyafet resmi bir mahiyet alır ve masarif hükümetin hususi tahsisatından ödenir Eğer cumüur reisi sabah kahvaltısı. na, yahut öğle yemeğine ayan mecli. sinden bir kaç kişiyi davet edecek o. lursa bunların yalnız bir partiye men- alıdır. Yoksa masrafları tıkır tikir kendi cebinden öder. Güzellik müsabala- rının İç yüzü Lehistanm Lodz şehri milyoperi olan adam istihdam ettiği otuz kıza sataştığı için tevkif olunmuştur. Bu milyoner sık sık güzellik müsa bakaları tertip eder ve kazananları idare etmekte olduğu büyük çamaşir. hane fabrikasma memur olarak alırdı. Müsabakalara girmek istiyenler müracaat eğince bunları hususi! yazı. hanesine alır ve kim bilir ne yapardı ki polis nihayet kendisini yakalıyaruk mahkemeye vermeğe Mecbur. olmuş. tur. Göz Hekimi Dr. Şükrü Ertan Cağaloğlu Nuruosmaniye cad. No, (Cağaloğlu Eczânesi yanmda) Salı günleri meccanendir.. Telefon. 22566 Bir sa.) apartımanında oturuyordu. Mavi pija- bah onların ikisini birlikte asansörle) malar içinde fevkalde cazip olan kız, aşağıya İndirdim. Kıza “kirayı gönder- meği unutmamalıyım,, dediğini, şu ku- laklarımla işittim.. Daha da diyordu ki. — Bu kadarı yeter! Sözler delikanlının ağzından © #deta bir hıçkırık keskinliğile çıkıyordu: — Artık gidebilirsin. İşte sana zah- metin için beş lira daha. Buraya gelmiş olduğunu unut. Şaşınp kalmış olan asansörcü çocuk;| kapıdan çikârken: — Bana verdiğiniz parslarla bir ban- ka kuracağım!.. diyebildi. ». Ertesi osabah Mecdet yazrhanesinde oturmuş patronuna mektup yazıyordu. Üç cilmle bütün hikâyeyi anlatıyordu: “Yer değiştirmek ihtiyacmdayım.. E- ğer Erzurum — Sıvas hattındaki o bü- yük köprü için hâlâ bir mühendis bula- .İ madınızsa, ben gitmek istiyorum. Eşyam i| hazır, bugün yola çıkabilirim.,, Tam da bü sırada Rıza, Gülderenin şezlonge kıvrılmıştı. Erkek saatine bak- tı. Kıza dedi ki: — Gülüm artık gitmeliyim, Matine- den evvel görülecek birkaç işim var, Kız da fısıldadı: — Peki.. Yalnız Mecdet hakkında ne düşündüğünü söyle. Fikrini öğrenmek! isterim, Adam başını salladı. — Mükemmel bir adam olduğunu sa- Rıyorum. Senin saadetin benim saade- timdir. Eğer delikanlıyı seviyorsan, hiç durma evlen. Fakat rica ederim bunu sessizce yap. Adımın seninle ortaya a- tılmasını istemiyorum, Eğer gazetelerde falan yazılacak olursa, işim bitiktir.. Biliyorsun ya Gülüm; benim kazan- cım kadınlar üstünde olan ( nüfuzuma bağlıdır. Eğer Rıza adlı genç ve güzeli aktörün, senin gibi yetişkin bir kızı ol- duğunu işitirlerse, yıldızım sonra söner! Ahmet EKREM I UN Yazan ününelABlİİ : Niyazi Anmet 374 sene evvel bugün Macar kuma ndanları esir alınarak padişaha gönderildi Topuz havaya kalktı ve indi, kalktı ve indi. Biraz sonra kumandan cansız bir halde yere yıkılmıştı Macar kumandanı Jan Blâsa, Zatmar da muhasara edilmiş olan Kendilerine doğru ilerliyen pa şalara kımıldamadan teslim oldu» kardeşini kurtarmağa çalışıyor, fa-| lar, Folek sancak beyi Hasan, elin. kat bir türlü yolumu bulamıyordu. Kumandan, dört bin piyade asker- le bin süvari hazırladı. Bu kuvvet- le, hasmına şaşkınlık verecek, kar. deşini kurtaracaktı. Tarihte sık sık rastlanan hadise. rm kurdukları plâna kendilerinin kurban gitmeleridir. Jan Blâsaya da böyle oldu. İlk çarpışmada se. kiz yüz on süvari ile karşısma çe) i değil mi? kan bir kuvvet, askerinin sekiz yüz den fazlasını mahvetti. Jan Krosiç ile Tomas Palfi adlı kumandanlar ve diğer zabitler esir edilerek pa- dişaha gönderildi. 13 temmuz 1562 yanj 374 sene evvel buğün.. .s.. Bu mağlübiyet Macarları fena halde asabileştirdi. İlk iş olarak Balatun gölü üzerindeki kaleye hücum ederek aldılar. Diğer bir ka le harabeye çevrildi. İçinde bulu. nan seksen kişi esir edilerek kale duvarları toprağa karıştırıldı. — Bütüri Osmanlıları kovaca- ğiz. ” ğ Bu söz, her Macarın ağzında do. laşıyordu. Drave nehri civarmdaki Osman- lı kuvveti bin süvari ve iki bin pi- yade karşısında büyük bir ricata uğradılar, Kumandan Arslan bey bile bi at çatlatlıktan sonra kur. tulabildi. Altın eğer takımları av köpeklerini, dört doğanmı, bü- yük çapla iki topu düşmana bırak | mağa mecbur oldu. ... Macarlarm bu muvaffakiyeti çok sürmedi. Alınan intikam, daha ağır oldu. Bütün kumandanlar, um! madıkları bir tuzağa düşerek esir edildiler. Bu tuzağı Folek sancak beyi! Hasan Tradoviç kurmuştu. | Müslüman iken hristiyan dinini kabul eden, sonra tekrar başıma sarık sararak gezen biri ikinci de. fa sarığı başından atmış hristiyan | dinine girmişti. Sarıklı iken Os- manlılarla, sarıksız iken Macarlar. la dost olmağa muvaffak olan bu adam, son defa hristiyanlığı kabul edince Macarlar gene etrafını sar- dılar. Herkes: | — O her şeyi bilir.. Bize Osman Ilar hakkında lâzım olan malüma tı ondan başka kimse veremez. diyordu. Bunun içindir ki, bir gün Macaristanın en değerli kuman- danları bazan hristiyan, bazan müslüman olan yabancınm etrafın da Rima ırmağındaki Balog kalesi ormanına gidiyorlardı. Macar kumandanları, amansız bir hücum yapabilmek için birçok sırlar öğreneceklerdi, Fakat orma- nın gölgeli bir yerinde şöylece otu- l de bir topuz taşıyordu. Doğru Şar Gözünün yanma yaklaştı. — Sen misin. diye sordu. Peşte süvariler kumandanı Uzun Meh. met ile Translivanya saksonlarm- dan iken ibtida eden Hidayet ça vuşu yakalatarak Bulduğ kalesine götüren.. Macar kumandan cevap vermiyordu. Hasan sözüne devam etti: — Sonra onlara Bebek'e sattım lerden biri de birçok Mm Topuz havaya kalktı ve indi. Kalktı ve indi.. Biraz sonra Şargö- zü cansız bir halde yere yıkıldı. Diğer kumandanlardan Magoçi, fidye vererek Rakoçi, Hangoni kurtuldular, ERE ERER SA: SEE REEESEŞEEEAAN EZ EEİİİREELZE:Z En hoş meyva usarelerile lanmıştır. Hazmi kolaylaştırır. kıbazı izale eder. Kanı rek vilcude tazelik ve catılılık bah şeder. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ Beyoğlu — İstanbul #saBersanEsE:xramaRR Namı L2yarme23ş ERSA KASAR çe sa2e2Eü Eski kitap alınır Eski ve yeni harflerle (türkçe ve başka lisanlarla yazılmış her türlü kis tap alırız. Bir kartla adresi bildirmeli kâfidir. “Adres: Istanbul Ankara caddesi 155 numara İnkılâp kitaphanesi, e HABER AKSAM POSTASI IDARE Evi Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu » İstanbul 214 , Telgraf adresi: istanbul HABER Yazı işleri telofonu : 23478 idare ve hân 21810 ABONE ŞARTLARI Senelik 8 aylık 3 ayım * ay rur oturmaz, etraflarının sarıldığı- nı gördüler. — Teslim... Kumandanların gözleri sarıksız dostlarına dikildi. O, gülüyordu. Suhtbi ve Neşriyat Müdürü; İ Hasan Rasim'Us 4 Basildığı yer (YAKIT) matbaösı