DR m UZ — 1638 Mömirğe mektuplar “İgümrük memuru arasındaki fark! Mütecayir. sahil vapurlarımız temiz 0 v duramaz mı? onteğ; Burada, 2—7—936. re, başında Fransa, direklerinde Cemiy Boğazlar işinde Millet | Kanton bayraklarını taşıyan vapu- r Yeti Konseyi ve Asamble.) rumuz büyük harbin patladığı se- i sı dolayısiyle çalış.| ne, yani 1914 de yapılmış, Fakat Azıcık hafiflemesi Montrö- bugün görseniz bem beyaz yağlı 5 çk ire şehirlerini de il ırsat hazırladı. y vE öyle bir fırsat ki bir daha boyasının hatır için şu kadarcık kirlenmiş bir yeri bile yok. Alt katı lokanta, üst katı birinci sınıf, O siralar gıcır gicir krem rengine boyanmış tahta... Aptesa- neler çoklarımızın odalarından ge niş. Musluğunda suyu sabunu ve el kurulamak için kâğıtları mevcut. Hele makinelerine hiç bakmayın. Perdahtan yeni çıkmış Bizde olsa bayanlarımız dudaklarının ruju- nu, yanaklarının allığıhı tazele - mek için ayna diye kullanırlar Şüphesiz insan bu kadar temiz gördüğü vapuru kirletmekten çeki. nir. Bay Sadullah da bu yüzden güvertenin ortalarına doğru otur- duğu yerden bitirdiği sigarasını gö le atmak için iki üç kere kalkmak mecburiyetinde kaldı. yere atıp yanan başını ayağının ucuyla ez- miye kıyamadı. Bu her halde si. garasına acıdığından deği!, vapu- ra kıyamadığından olacaktı. ... Vapur, Eviyan iskelesine yakla- şıyor. İşte yanaştı da. Çıkıyoruz. Burası Fransız iskelesi... Pasa - portiarımızı yanımızda taşıdığımı za hata etmişiz... Kimsenin sen kimsin? nereye gidiyorsun? ne İş yaparsın? dediği yok. Bu iki mem- leket arasmda pâsa > e ag gimendiler idaresi, Türk in istedikleri yere gi- ) lin temin etmek mi- gi de gösterdi. vi alar içinde nereye İstersek di iz. Bunun ii için Montrö ri müdülüğüne, yerine gö- v 3 saat önce haber rl beiletiniz ha- a ta r imza mukabilin. N yk tuşturulacak. np Sün Lozana, dünde $ 3) Stan va 1 purlar idaresinin 4 ilan istifade ede - ni ve Yollandık. | * adr birçoklarımızc nd, a bi ri » Hele eczahanelerimiz i maden suyu bile var- Bn arı ve eğlenceleri. Bi, RE, Şal bir Fransız şehri, ida, SIZ şehri dedim Hari. ağ mu Pakarsanız bunun böyle Vek irsünüz vapurlar gö- Rİ ey, Sahilinde İsviçre şehir. ce, p da garp sahiline “keş 6 çeyrek saat kadar ? ei Fransız toprakla. a kelesinideh Eviyan için ” vi çi tay, > aldıktan sonra gölün! si 'çoktan kalkmış. Fakat yalnız di çi E. bir martı kadar) şu var: Gümrük. Fransızlar, buna yi mada tertemiz vapura gir - İsviçrelilerden daha çok dikkat e- 7 bizi iskelede konte:| diyorlar, — m ize dahil bulunan| © E| çantalarına varıncaya kadar “yı Zin müdürü Sadullah) açtırılıyor. ca ie Pi, de. Göl kenarında, va-İ O Omuzumda açık duran fotoğraf makinesini bile açıp göstermek mecburiyetinde kaldım. Gümrük memuru garip garip sualler de sor- *zinti yapmak i için gel. ina gitmiyordu. Fakat Babi kadar yol arkadaş- A, Vay MM İl heyeek Vapurun te-| gu; Bira dimi, zi imrendirmişti. Ak — Makinenizi kaç senedir büyük bir fırsat kullanıyorsunuz? ei 4 Pur bizim vapurlarlı e Sağı Mukayese Ded ki e. 5 — Numarasını görebilir miyim? d 3 Öğrenmek istediklerine cevap e verdim. ve gösterdim. Numarasını z gözleriyle gördü ama kaydetmedi. O halde bunu niçin sormuş Oola- bilirdi. Ayni suali yanımda bulu - nan Sonpostacı (Ali Ekreme de sormuştu. O da hararetli hararet- li cevap verdi. Makinesinin nüma- rasmı ararken adam: — Arxadaşınızın apareyinde numara var da sizinkinde nasıl ol- maz diye çıkıştı. Ekrem: — Evet... Olması lâzım... Diye cevap verirken kurulu bu. Iunan makinesinin düğmesine bas. tı ve bir filmini bozdu. Gümrük memurunun apareyleri- mizin numarasını öğrenmek iste - mesi herhalde sirf kapakları aç- tırmak için olacaktı. Velhasıl soruşunun sebebini bir türlü öğre- nemedik. Aksilik çıkarır diye sor maya cesaret edemedik. Bu içi. mizde bir sır olarak kaldı. Gümrük işlerinde İsviçreliler , daha çok adamın görünüşüne göre hareket ediyor. Dönüşümüzde va. purda yanımıza yaklaşan memur la aramızda şöyle bir konuşma geçti : — Gümrüğe gösterilecek bir HABER'E ”— Akşin Postasr — Tarihten alınacak ibret dersleri: a Çanakkale önünde İngilizlerle müzakere Yapan bir Türk diplomatı kendi kalemile maceralarını yazıyor Mademki müzakereyi bozdu, gidiyor, öyleyse kendisine bir kutu şeker hediye götürde tatlı tatlı yiyerek gitsin! İngiliz gemileri selâm ve sabahsız Boğazı geçip Adalar önlerine gelince. ye kadar yolda hayli zayiat vermiş. ler ve bir çok tüccar eşyasını güsbet. mişlerdi. Bu hadiseden sonra Boğaz dışına gelen İngiliz murahhası ile musalâhayı imza etmeğe riemur edi. len Vahid efendinin mükâlemeleri yok enteresöâadır. Bu mükâlemeyi Vahid efendinin kendi kaleme aldığı eserin. den Türkçeye çevirerek yazıyorum, NIYAZ! AHMET ... İki yüz yirmi üç senesi şaban ayı. nın başlangıcında Boğaz dışma üç dört ingiliz gemisi geldi. Bir tedbire teşebbüs olunmak için Meclisi şürada Kaptan Ramiz Abdul. lah paşa, Dürri zade Abdulish efen. di, Mehmet Emin bey, İstanbul ke. dısı Mehmet Tahir efendi ve ricali devlet toplandı. İngiltere ile Fransa. dan her birlerinin Osmanlı devletine başkı başka zararları meydanda idi. Ama İngilterenin mazarratı diğede. rinden şiddetli görülmekte olduğun. dan ingikereyi mümkün olduğu ka. dar oyalamak yolu tutulacaktı. Fakat bü işi Hakkı paşanm yapamıyacığı düşünülerek çok ağır vazife bana yilk. Harekelimin dokuzuncu günü Geli. boluya geldim. Oradan Sultaniye ve karşı tarafa geçtim. Boğaz dışmin. ki orsa alabanda edip haber bekliyen va ağzından ateşler püsküren İngiliz devleti murahhasına gelişimiz muhta.! sar bir mektupla bildirildi. Ertesi gün erkenden murahhastan bir mek. tup aldım. Yeni memuriyetimi teb. rik ediyor ve İngiltere kralmm sefi. neler;ne münasip bir liman gösteril. mesini rica ediyor, nerede konuşma. İara başlanacağını soruyordu. Bozçanda havalisinde bir mahalde, yahut Seddülbahir kalesinde mülâka. ta gelebileceğimi bildirdim, İngiliz gemilerine bir liman gösterme fashnı mesküt geçlim. İngiliz murahası, benim gösterdiğim yerlere razı olma. dı. Kum kale ile Sultaniye arasmda. ki Hadım zade çiftliğinin millâkat ye. ri olması ve gemilerin de Gez limanı. na almmasmı İstedi. Ben şu cevabı verdim: Yalnız elçinin rakip olduğu firka. teyn muhabere ve mükâlemeye alâmet ve nişane addolunan beyaz bayrağını çekmek ve kalelere selâm topu atma. dan essiz, sadasız gelmek... Mükâle. me günlerinden başka vekit murahhas ve yanmdakiler karaya ayak basa. maz. Eğer bize veya Boğaz dışında kalan sefinelere adam göndermesi lâ. zım gelirse gene sandalma beyaz bay. rak çekerek gitmek mecburiyetinde. dir. Ağzımız yandı. Bir daha böyle şeye yanaşamayız. Bu haberi aldıktan sonra firkateyn Himana “gelip demir attı. Tarafımdan ve serasker Ragıp past tarafından ierayi resmi huş âmedi zımnında bir şeyiniz var mı? — Hayır... Memur teşekkürle beraber se - lâm vermeyi de ihmal etmiyerek uzaklaştı iki taraf arasındaki fark. Biri söylenen söze itimat ediyor, öteki inceliyor fakat ne yaptığını bilmiyerek... takıra yenecek, et ve hayvanat, deb. zeler hediye edildi. Biz İngiliz murahhası ile böyle gö. rüşmeğe hazırlanırken Fransızlara hiç bir şey sezdirmemek niyetiade idik. Belki Fransızların 'ğbirarım mucip ve belki onlarla husumet ve harbi mucip olurdu. Fakat koca In. giliz sefineleri ile memur ve murah. hasları cebe, koltuğa sığar şeyler ol- madığından mesele er geç duyulacak. tı. Korktuğumuz başımıza geldi. Çanakkaledeki Fransız mümessili bir geyler hissetmiş, tercümanmı gönder. di. İngiliz tercümanı Pizaninin müte. madiyen İngiliz gemilerine girip çık- masırın sebebini sordu. Ben şöyle cevap verdim: — Dostumuz bu mnddeyi süal ede. bilir ama... Bundan evvel Boğuza iki defn Ingiltere elçisi gelip gittiğini bi. Myorsunuz. Bu temaslardan da bir şey şıkmıyacağına #öz veririm. Ancak elçilere iyi muamele yapmak adettir. Parlanta bayrağını çekip gelenlerin muradını anlamak iktiza eylediğinden bir aralık da gönlümüz olup niçin gel. diniz “inlemeye tenezzii) olununcaya #a- dar sefinesi içinde mahpus gibi Giçi kalmasmda beis olmamak gerektir. Konsolosun bizden hatırını sual eyle.. ÜLUr Ula sohiesisi Mwlak serp hatsız olmasın..., "Tercüman memnun oldu. — Efendim hakka emanet olun.. Buyurduğunuz gibi Devleti aliye Fran. sanın dostluğunu feda edip İngiltere gibi hain bir milletle barışmaz itika. dındayız. Lâkin konsolos dostunuz! her bir şeyleri tashih edip Fransa im- paratoruna yazmak Üzere memur ol- duğundan resmen haber almakta ma. zurdur. Af buyurunuz. Dedi. Biz: — Hay hay. Diye def'i medis ettik, ge van © İngiliz murahhası; — Boğaza geleli kırk beş gün olu. yor. Hâlâ mülâkata gelmiyorsunuz diye sızlanmağa başladılar. | En nihayet çiftliğin önünde büyük! ve süslü bir çadır kurdurarak murah- hası davet ettim. Mükâleme günü bir ili saat şurdan burdan konuştuk. Söz anlaşmaya go. lines murahhas: — Sizinle konuşacaklarımızi ki tarafın — terelimanlarından (başkası duymıyacak.. Dedi. | — Pekâli.. Diye meclisi dağıttnn. | Murahhas, ben, İngiliz tercüma, nt Pizani ve bizim tercümanımız İste. fanaki baş basa kaldık. Fakat mülükatların bir Faydası oi.i muyordu. Saatlerce hazırlanmış m: 18'| deleri okuyordum. Ben het birine “ti röz diyordum. Murahhas Türkiye ki İngiliz elçilerinin diğer sefirli | mümtaz olmasını (İngiliz tüccarları na diğer tüccarlardan fuzlu müsaade | ihsan edilmesini, zecriye rüsumu alın. mamzsi gibi şartlar İleri sürüyordu. Ben dz tüccarlardan alman eşya. tun geri verilmesini, Boğaz hisarların. da yakılan beylik sefinelerin tazmini. ni, bundan sonra Akdeniz Boğazın. dan içeri cenk sefinelerinin girmeme. sinj teklif ettim. Murahhas fena halde biddetlendi: Ben Devleti aliyenin davetine meb. ni geldim. Tekliflerimizin kabul edi. leceğini beklerken efendi hazretleri bize olmıyacak şeyler teklif edivor. İngiltere devleti muztar ve mahküm olmak derecesine yaklaşıncaya kadar der muharebe edip kesri namusunu muöip olur, böyle maddeleri taahhüt ve ka. bul etmek ihtimali yoktur. Bir kaç gün içinde behemehal kati cevap isterim. Dedi, — Size şimdilik öyle demek düşer ama merak etmeyin bir çare buluruz. Diye murahhası teselli etmek istedim, İki gün sonra tercüman Pizani şe. lerek teklifleri kabul etmemi rica et. ti. Red sevabı verdim, Gitti ve bir kaç gün <onra tekrsr geldi. Murah. hasm şu sözlerini nakletti; “Devleti aliye dört türlü hastalık. la malüldür.. Biri iç ağrısı.. Yani da. hili karışıklıklar.. İkincisi gizli artıza, Bu da Fransadır, ki daima korkutur, Üçüncüsü yakıcı hummadır ki bunun” da dalına Moskof binmiştir. Dördün ü. sü skorpit gibi İngilteredir Elli se. ne muharebe yapabilir, en tehlikali illet bu sonuncusudur. Bunun def! için en iyi bir doktora üş beş bin kese akçe vermek lâzım çe. lirken olur olmaz şeylerle vakit geçi, rip ületi xabartmanın manası yok. tur.,, Herifler hezeyana haşlayıp korkut. ma yolunu tutmuşlardı. Bundan sön. Ta böyle dinlenmiyecek sohbet ve n.6. muriyetle tarafımıza gelmelerinden EM ear; lemenin tahriratını İstanbula gönder. diğimi, cevabımı alınca tekrar müza. kereye geçebileceğimi bildirdim. Istanbuldan aldığım cevap şu idi: “Avrupa ahvali düzelinceye kadar işi uzat.. Fransayı darıltmayalım., Garip sey.. Heyeti vükelâ bütün mesuliyeti benim üzerime yilkletiyor. du.. Eğer Fransa ilânı herp etse: — Biz demedik mi? Diye bini mesul tutacaklardı. İngiltereyi kızdırırsak: — İdare edemedin. ben. Dördüncü konuşmayıda hiç bir maddeyi bir karara bağlamadan at. latmağa muvaffak oldum. Fakat bir gün elçinin selâm ve sabahsız Sultani. ye karabatmdaki misafirhaneye gel. diğinı duydum. Çar naçar karşıladım. İlk sör olarak: — Bugün ne olacaksa olmalıdır. Dedi. Baktım iş sarpa sarıyor. — Ben de bu fikirdeyim dedim. iy oldu, ki buraya geldiniz. Çok isnbet oldu. Müzakereye dördüncü madde. den başlıyalım. ltiraz etti; — Dörçüncü maddeye ben ilk mü, lâkatta itiraz etmiştim. Gene onü ile ri sürüyorsunuz. Omfen sona bira. kalım. — Niçin sona bırakalım. Siz yalnız İngiltere tüccarlarmın mallarını 'sti. yor da niçin Türk tüccarlarının mal, larını iade etmek istemiyorsunuz? — İngiliz tüccarlarının İslanbu!ia. ki mallarını iztiyoruz. Eğer Türk tüc. carlamnın Londrada musadere edil miş .nalları varsa verelim. Fakat se. ferde alman eşyalar verilmez. — Fakat Türklerin İngiltere le bir peferleri yoktur. Biz Uânı harp etmiş değiliz. Binaenaleyh alınan eş. yalar haksız almmıştır. Verilmeli Söz uzadı. En nihayet elçi son sö. zünü söyledi: — Isrardan v&z geçmezseniz şiradi kalku giderim. Fakat gitmedi. mağa salâhiyeti o! dü. Diye gene İstenen şeyi yup. dığını leri sür. Mrve* İsi uzntmakt, 'Terciimana (Lütfen sayfayı çeviriniz), Li Bu sebepten. ei