İK MART m 1936 Leylâ benim! alay mı ediyor Yo, bu hal böyl. devam edemez İstanbulda on dan başka kadı: yok mu sanı yor? Fakat ilk tanıştığımız gü nü, o günün ca zibesini nasıl v mutabilir? Ben « | mesut ozaman hafızamda en $ kıymetli bir ha. * : tera diye hâlâ saklamaktayım J bu hatıra nasıl unutulabilir? Ilık bir ilkbahar günüydü. Za- rif endamı, melek gibi çehresi ve yık tayyörü dikkatimi derhal Ley- lânın üzerine çekmişti. Manasız bir iki cümle ile söze başlıyarak birbirimizle ahbap olduk. Leylâ- nin benim patronun karısı olduğu- nu ise ancak ikinci bulusmamız- da öğrendim. Bunda bir tesadü-! fön rolü olamazdı. Leylâ bana, muhakkak beni sevdiği için gel- miş olmalıydı. Gene beni sevdiği için Beyoğ- Tundaki odama muayyen günler- de gelmeği de kabul etti ve böyle- ce, üç ay müddetle, fakirane o- dam, haftanın iki sünü akşamları beş ile yedi arası ihtiraslı aşk sah- nelerine şahit oldu. Şu halde iki haftadır randevu- Tara gelmemek icin bahaneler but: ,ymaşıma ne mana vermeli? Evvelâ şöyle bir mektup al-| dım: “Terzime gitmeğe mecburum.. Ge'emiyeceğim. Senin Leylân!?,, İkinci defasında mazeret başka türlü idi; İzmirden amcası gelmis de onun için gelemiyecekmis! Üçüncü defasında yolladığı mektupla şunları yazıyordu: i “Annemin dişi ağrıyor o bera ber dişçiye gideceğiz!,, | Bu seferki mazeret ise yalan kokusunu on kilometreden duyu- racak gibi; merasimde bulunmağa mecbur. muş! Akşamın saat beşinde cena ze merasimi olamıyacağına göre... Benimle alay ediyor. beni ba- sından savmak için artık akla ya- km gelecek bir yalan uvdurmağa bile lüzum görmüyor. Fakat yav- rum, işler öyle senin istediir gibi olmıyacak! Aklını başına al! Seni ne kadar sevdiğimi, senin için işimden çıkarılmak tehlikesi. ni göze aldığımı, fakir bütçeme göre ne çılgınca masraflara girdi- ğimi unutüyorsun ha! bir cenazesi varmış; Demek hem kocasını, hem de â- şığını aldatıyor! Ne ahlâksız kadın! Zavallı a- damcağıza doğrusu aciyorum, | zengin falan amma, kadından ya- li yok, öyle bir kadına düş- müş ki! Şimdi sen gününü görürsün kı- zım, kocana senin ne mal olduğu- nu haber veryim de aklın başma gelsin! oOÇabuk kalem. köğtt...| Hah işte: : “Muhterem efendim! | Karınız sizi aldatıyor hem de! Sane gelenle. Dikkat edip hüre- kâtım kontrol ederseniz iyi yap- mış olursmuz. Bir dost?,.| Şimdi intikamımı aldım işte!) i ya kadar uslu akıllı oturacak ve i O halde? Zaten bu mektubun yeri İ karandırscaktır. Bu muhakkak! I Hatıralarını anlatan ? Sevinçten ve me tuhat manda hiddetten çıldıracak gibi | yim! Seni tahkir edilmiş, sokağa! atılmış görmek istiyorum. O za -! man belki bana merhamet dilenen gözlerinle bakmak mecburiyetin -| de kalacaksın, beni her türlü çıl - gınlığı göze almağa sevkedecek o güzel gözlerinle... O zaman bel ki kabahatlerini unutacağım. Be- nim kabahatim mi? Benim kaba- hatim seni sevmekten başka ne ki? Lâkin.. Böyle yapmakla doğru bir hare- ket mi yapmış olacağım? Her hal- de mertçe bir hareket değil! Hem bakalım kocası imzasız bir mektuba derhal inanacak mı? Şüpheli! Belki de Leylâya göste- recek: -— Bak, diyecek, senin için ne yazıyorlar. “İeylâ-tabit hiç renk vermiye » cek, kocasının şüpheleri yatışıncı- sonra... Belki de adam, bu mektubuma hiç ehemmiyet vermiyecek, şöyle bir göz gezdirdikten sonra kâğıt| sepetine atıverecek! Evet, bövle| yapması ihtimali daha kuvvetli... | kâğıt sepeti, ben de öyle yım! Peki ama, onun yalanlarına i- nanmış gibi görünmek de işime gelmez, beni budala zannedecek. sersemi aldattım, diye icten içe gülecek! Hayır! Böyle olmama- h! yapa-| İyisi mi doğrudan doğruya Ley-| lâya mektup Yazarım: “Leylâ! Ya'anlarınla beni ksa dsl samyorsan aldanırsın? Seni artık| h'ç sevmiyorum. Elveda, İste bu iyi oldu, tam erkekçe!.. veni bunu de her halde “hin » »“ektir! Asma sor ii deri elacek yarın ge- ne bana gelecektir! Evet sağuk kanlı hareketim onu bana tekrar Lâkin? Bana büsbütün kızar da hic ge! mezse? Aman yarabbi! O zâman ben ne vanarım? Ah! Hem nefret ediyor. hem de seviyorum! Hem kadınenğız belki de yalan söylemivor hep be nim kuruntularım! Evet akesm üstü cenaze merasimi olmaz Ol. İ maz amma, cenaze merasimi dö.| İ nüşünde zavallıcık bana nasıl se. | Wrdi? Ah. ben de ne sersamim! Levlâden süphe etmeğe hakkım yok! “Sevgilim Leylâcığım; Seni çılgınca seviyarırm Pelir şamadığımız iki haftadır. dünya| i kayd kalan bir (ben) vardım Bu ile ili: Etrafı tetkik ettikten son. benim en çok işime yarayacak kimseyi buldum. Ju, İstanbu müttefikin zabıtai askeriye ko * misyonu reisi Miralay Balların kâtipliğini ve daktiloluğunu ya pan Matmazel (T....) isminde bir Ermeni kızı idi. Bütün gizli ve mühim mukadderatımızı alâkadar eden bütün meseleler miralay Ballar - dan, dolayısiyle bu Matmazel (T....) in elinden geçiyordu. Miralayin sadık bir muhibbesi olan ve bütün esrarıma vâkıf bulu- nan bu kızla ahbaplığı temin ede- bilirsem, takip ettiğim maksada kolaylıkla erişebilecek, belki ü - midimden fazla hizmetler etmeye muvaffak olacaktım. Fakat, genç bir kızla ahbap ol- mak, bir erkekle dostluk tesis et- meğe benzer mi? Bir kadınm emniyet ve muhabbetini kazan- manın ne kadar müşkül olduğunu bu yolda emek ve tecrübesi olan- lar bilirler. Her halde kıza gide- re sellemehüsselâm: işler, — Ben bir Türk casusuyum. Eline gelen işler içinde bizim için! mühim ve. faydalı olanları bize verip misin?;; Diyemezdim ya!. Olsa olsa kızı gönül tarafmdan avlamak icap wliyordu. Halbuki, o zaman ben toy bir gençtim. Ve bu tarak- larda bezim yoktu. Binaenaleyh bir âşık rolü oynamak bana çok güç bir iş geliyordu. Birçok kadınların kendilerin - den kaçan erkeklere karşı tabii | âka ve zaaf gösterdikleri vâ- Hikmeti hüdâ, bizim Mat - mazel T... de ben böyle bir tesir uyandırmıştım. Kız, göz alacak kadar güzeldi. Ve bu güzelliği yüzünden Krukerde bulunan po- lis, tercüman ve zabitler tarafın - dan iz'ac ediliyordu, Bütün bu kendisine (kur) yapan insanlar arasında tabiatim iktizası ona lâ. EFDAL TAL TALAT halim kızın nazarı dikkatini cel betmekten hali kalmıyordu. Takip ettiğim gaye uğrunda o-| nunla sıkı fıkı dost olmam iâzım. | dı. Fakat mahut çekingen tabia tim, srkılganlığım yüzünden bir türlü cesaret bulup kıza yaklaşa- mıyordum. Şurasmı da unutmadan #öyli yeyim ki, mükemmel Ermenice de bilirim. Matmazel T.. nin bana karşı her gün biraz daha fazlala- şan slâkasımnı görerek için icin se vindim. Bu alâkasında belki Er - menice bilmemin de bir tesiri! olmuştu. Kız benden bir iki yas daha büyüktü, Belki, o zaman benim bana bir cehennem oldu. Senin de benim gibi düşündüğüne eminim. Buluşmamıza mani olan tesadüf | lere lânet ediyorum. Bu pazatesi- ye muhakkak geleceksin deği! mi? Müthiş bir salırsızlıkla seni bek. İlyorum. sevgilim? Nakleden: Fahire Muatlâ sea — Yazan: IHSAN ARİF 1l Bir akşaır, “çapkın, gi güzel daktile aşıktaşlığı yapi:.. vini bit macera arasında uyma | ğa vakit bulamadığım (aşk) onur | çini yakıyordu. Bu ihtiyaçla ban: | bir takım fırsatlar hazırlamağ: | çalışyordu. Fakat ben köyder gelmiş bir toy delikanlı gibi kıza rarak kızın yanından kaçıyordum Ne ise, o benden daha tecrü beli ve pişkin çıktı. Bir kış akşamı saat yediye doğ- ru Kruker otelinden çıktım. Hava fena idi, Mütemadi bir yağmur! yağıyordu. Kapmın önünde ı nasıl | ve nereye gideceğimi düşünürken | Matmazel T ... arkamdan yetişti. O da işini bitirmiş, evine gidiyor du. Yanıma geldi ve tatlı bir ses- le dedi ki: — Bu akşam geç kaldım. Orta: İrk da iyiden iyiye karardı. Eve nasıl gideceğim?,, Sordum: — Korkuyor musunuz? Gülerek yüzüme baktı: — Belki.. Vakit geç oldu. Se - kaklar tenha. — Tramvayla gitmiyecek mi- siniz? — Evet.. Fakat, bu akşam içim» de bir korku var; beni evime ka- dar götürür müsünüz? Kurnaz Kız, vaktin * ilerlemiş olması' bahianesiyle bana yeni bir fırsat hazırlamış oluyordu. Artık | aptallığı, beceriksizliği bir tara - fa bırakıp işe girişmek icap edi yordu. İ — Emredersiniz malmazel. | Diyerek hemen koluna girdim | Küçücük şemsiyesini açtı. Yağ mur altında bu avuç içi kadar | şemsiyenin altına sığınmak için biribirimize sokuluyor, âdeta ku caklaşıyorduk. Hiç şüphe etmeme- | li ki, o dakika, ikimiz de yağmu. | run biraz daha şiddetli yağması | için dua ediyorduk. O vaziyette | biribirimize sarılmış bir halde Tü- nele geldik ve Karaköye indik Şimdi, Aksaray — Ortaköy tram vayına binmek lâzım geliyordu. İstasyonda beklemeğe başla dık. Yağmur mütemadiyen yağı yor. Tramvaylar basamaklara kadar dolu geçiyor. Binmeğe im. kün yok... Saat sekiz oldu. Biz hâ- lâ Karakördeyiz, Belki, şimdi. be- nim İçin: — Bu ne hasis adam! Aşkın dan filân başka vazifesi için de âlet yapmayı düşündüğü bir kız: evine götürmek için otomobil tut- mamış... | Denebilir. Fakat, vaziyet böy: | le düşünmeyi haklı cıkarmıyacak eşkâl arzediyordu, Ermeni kızımı bir taksi ile beş dakikada evine götürüp bırakmak ale'âde bi, (centilmen'ik) olurdu. Ha'buki ben, centilmenlikten daha büyük ve faydalı işler düşünüyor kızı e- vinden başka bir yere götürerek derhal dost olmayı tasarlıyordem Binaenaleyh, kızı bir araba ile e- vine yötürerek bırakmayı isteme dim veya diişünme 'ivssem beni mazur görmek lâzım. İşin esasına balılırsa Matma- zel T... de böyle bir şeye pek ta raftar görülmüyordu. Yağmur al -| / tnce, koltuğumun altına büzül « müş, gelip geçen tramvayları sey İl rederken kahkahaları atıyor, bu İl halinden hiç şikâyetçi görünmi- ' yordu. Bir aralık dedi ki: — Mter misin ne yapalım? — Ne yapalım? — Buradan Aksaraya giden bir Ortaköy — Aksaray tramvayma binelim, Çünkü o tarafa giderken tramvaylar tenha oluyor. Aksara- * ya gider, oradan ayni tramvayla | Ortaköye döneriz. Bu suretle hem “ şöyle bir tur yapmış olur, hem de " tramvayda yer buluruz.,, Koluma girmiş olan kolunu * çektim, minimini elini dudakları. © ma götürerek öptüm. Kızın bu ha- © reketimden çok memnun olduğu" nu, zevkinden iliklerine kadar tit- rediğini hissediyordum. Bana ba » © kan gözleri parıl parıl yanıyordu. © Güzeldi; çok çapkm bakışları var. dı. Bilhassa, (Seksapili) kuvvet- li bir kızdı, Bir gaye uğrunda gi- riştiğim bu gönül macerası benim için tehlikeli bir hal alabilirdi © Fakat karşımda böyle güzelbir © mablük olduktan sonra işin kas Ol zanç ve kaybını pek hesap etmek icap etmezdi. ERMENİ KIZI İLE AŞIKDAŞLIK Bir tramvaya atladık; Aksara.. yın yolunu tuttuk. O uzun yol, şa- kalaşarak, gülerek çabucak geçti. | Aksaraya geldik Tramvay kavisi döndü. Biz arabanın dönmesini bekliyor, yerimizden kıpırdamı - yorduk. Derken biletçi başımıza dikildi; — Aksaraya geldik. — Biz geri gideceğiz. — Biz geri gitmiyeceğiz, de « poya gireceğiz. — Sahi mi? — Sahi! Hadi arabadan inin. Kızla biribirimize bakıştık. Dr şarda yağmur bardaktan boşanım | casıma yağıyordu. Naçar, depoya yol almış olan arabayı durdurarak aşağı indik. Dönüş tramvayını a ğ lacağımız İstasyon hayli uzakta | kalmıştı. Oraya gidinceye kadar sucuk gibi ıslandık. 3 (Devamı var) “ İ HABER AKŞAM POSTASI İDARE EV Ankara Caddesi Istanbul Posta kutus Tölgrat 4dres Yazı idare ve hân ABONE ŞARTLARI Ecnebi 2706 ir, Istanbul 214 Dbul HABER otonu . DAR? 14370 rkige Senelik anak» 8 ayik 3 aylık “avm İLÂN TARİFESİ Dearet Harlarımn satırı 1.30 Resmi uğrarım 10 Mürustur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldıği ver W YAKI) mele li