17 MART — 1936 İşçi kızların evlene- memelerine sebep ana ocaklarıdır Onlar çalışmazlar ve evlerine Yardım edemezlerse kocamış anaları aç Kocası Darülâcezede yatan, ve ikazı da iki fabrikada çalışan bir ianasiyle konuşuyoruz: Mevki: Galata, Kapı içi arka- nda yarı hanımsı kocaman bir e- en üst katında harap bir oda- Dekor: Bir yanda bir yatak, Bir yanda bir kerevet, bir yanda bir masa, kırık bir ayna, dişleri dö- ümüş bir tarak.. Odanın ortasın- Ün içi kirli su dolu bir leğen. Soruyorum, cevap veriyor: — Kızların ne kazanıyor? Biri kırk beş, öbürü otuz beş ru, Yalnız pazar ve diğer tatil lerinde hiç para almazlar. Cu- İ, i günleri de yarım yevmiye çalışırlar. Bunlar hesap edilir, İrsa eve günde elli kuruş gi- "vor, vi — Kızların bu kazançlarından Memnun mudurlar? Elbette.. Ne diyorsunuz. Bu biar po gezenler var. İkisinin e birden çalışması şüphe yok çok >— Kaç yaşındadır kızların? Mv Biri onbeş, öbürü on dokuz. yük kızım beş altı senedir ça- ır, Eli işe çok yatkındır. Usta çi sayılıyor. Fabrikada en yüksek i alıyor. Kizlarn İçin ne gibi bir is- ünüyorsun? — İstikbal ne demek? Yani ileride ne olacaklar?.. şekilde ve ne vakit evlenecek- p e? “a son cümlem kadına bir yılan iri gibi dokundu. Şimdiye ka- | Zi görünen gözleri parla iyle bir takım anlaşılmıyan ab yaptı. İçimden: uş > Anlaşılan kadınm ince nok- ui ma dokunduk. Baliba bu bahis- Masin bir dertleri var, diye dü- kaşe t ai sözleri beni büs Evlenme mi diyorsunuz?. My bundan bahsetmeyin. Kız - taş n her hangi birisinin evlen - i kadar bir felâket olur mu? Naz “> Felâket mi? Niçin felâket ol- evlâdının mürüvvetini istemez mi? * dın hem üç yaşında kadar| paçavradan elbiseler giy- Müçük kızmın burhunu bir bez. agliyor, hem de sunalime cevap Yor; — ill Kararma mürüvvetini kim ti, istemez? Fakat bu bizim d ildir. Bir işçi kızının evlen. tağ i nilesi 5 için büyük bir felâket © Neden? Neden olacak? Bizim kızla! kimlerle evlenebilirler? Şüp-| > ok ki gene kendileri gibi fa- dag delikanlılar, yahut küçük a larla.. Bunlarla evlendikten bittabi ailelerine artık yar- Na “demezler. Bunun da bizim Na kadar feci neticeler vere- N meydandadır. Hele üstelik , Wlenirken evden öte beri gö- © de isterse — ki bu tabiati- HABER — Aksam postas, kalacaktır le hakkıdır — facia büsbütün ken- disini gösterir. Onun için bizim kızlarımızdan birinin (o evlenmesi bizim için felâkettir. Çünkü bu takdirde bize kim ba-| kacak? Eve kim para getirecek? Ne ile ve nasıl geçineceğiz? İşçi anasının evlenmek bahsin- den neden yılan gibi korktuğunu ve çekindiğini şimdi gayet iyi an- kyorum. Kadın devam ediyordu: — Büyük kızımı bir sene var ki bir berber çırağı istiyordu. Asker- liğini yapmış, Beyoğlunda çalışan temiz bir genç.. Günde yetmiş beş kuruş yevmiye alıyormuş. Kızımın) kırk beş kuruşu da buna eklenirse yüz yirmi kuruş eder. Bu para ile iki genç pek âlâ gül gibi geçinir- ler. Fakat gel derazıol bu işe.. Ben ne yapacağım? Biz ne yapa- cağız? O sırada elindeki ekmeği kirli su dolu liğene düştüğü için ferya- dı basan küçük kızını işaret etti: — Bu ne yapacak? Ben artık hiç bir şey sormuyor- dum. O ise hep anlatıyordu: — Aklıma geldikçe benim de içim sızlıyor. Ne olsa, ne kadar yü- reğim katılaşsa, taş kesilse ben de ânneyim. Kızımın saadetine ken- di elimle mani olduğumdan dola- yı duyduğum teessür sonsuzdur. 1- çim kan ağlıyor. Fakat ne yapa- bilirim ki?.. Şimdi bütün korkum, kızımın bizi terketmesidir. Bu, bi- zim için hakikaten büyük bir felâ- ket olur. — Peki buna karşı ne yapıyor- sunuz? — Kızımın sevgilisiyle birlikte istediği kadar yalnız kalmasına, | yalnız gezmesine müsaade ediyo- rum, Belki bu suretle bir müddet| birlikte yaşadıktan sonra yekdiğer lerinden bıkacaklarını ümit ediyo- rum. Kadıncağız gözlerini sildi. devam etti: Ve — Ne yapalım.. Her hangi bir yerde bir iş bulabilmeme imkân yok. Bu yastan sonra dilencilik de yapamam. Yaşamak için buna kat. lanmağa mecburum.. ».. Yukarıdaki satırlar ne kadar büyük bir hakikati gizliyor? Maa- lesef bizde birçok işçi aileleri ay- ni acı ve ayni dert ile kıvranmak- tadırlar. İçi kızlarımız evlene- memekte, evlenecek eş, muhit ve yahut imkân bulamamaktadırlar. Fabrikalarımız, imalâthanelerimiz evlenememiş ve kocamış kızlarla dolmağa başlamıştır. Bu bahis o kadar acı ve o kadar dayanılmazdır ki eşelemekten kor- kuyor ve çekiniyorum, Kısacası iş kanunu bu mesele- ye de kısmen olsun cevap verecek| kabiliyette olmalı, © ve alâkadar) kimseler bu büyük içtimai yarayı! dikkat ve kıskançlıkla tetkik . li, mukabil tedbirler almayı dü - şünmelidir. Demir tavmda iken dövülür! Murad SERTOĞLU Bir kız, polise haber verdi: Annem, babamı ÖOldürmüştür! Meğer kadın, zenci uşağile seviş- miş, bu işi beraber başarmışlar Nevyorktan yazılıyor: Bundan on iki ay evvel Nizuri giftçilerinden Artur Spincer'in ce- sedi, çiftliğin avlusunda kafasının gerisinden giren bir kurşun yara - sile bulunmuştu. Spincer görünüşe göre geceleyin ortalığı kolaçan e- derken vurularak ölmüştü. Fakat polis cinayette hic bir iz ve emare Kocasını öldürten kadın elde edememiş olduğu için taki - battan vazgeçmişti, Mesele çoktan unutulmuşken, Şubatın 25 inde öğleden sonra 12 yaşında bir kız Kallaway polis müdüriyetine girmiş ve komisere: — Ben Silvya Spincer'im, Ba- bamı öldürmüş olan adamı bulamadınız, değil mi? beni polis direktörünün yanına götürecek olursanız, katili nerede aramanız lâzım geldiğini söyliye- bileceğimi sanıyorum, dedi. Kızın anlatmış olduğu hikâye üzerine ö gece iki taharri memuru Kallaway'dan yola çıkarak Kan- sas şehrinde bir apartımanı bastı- lar. Apartımanda Rufus Gatrayt adlı bir zenci ile karısını tevkif et- tiler Kadınım öldürülmüş Spince- rin karısmdan başka kimse olma- dığı anlaşıldı. Gatrayt öldürülen adamın çinftliğinde hizmetçiydi. Ağır ceza mahkemesinde zenci ile Madam Spincer muhakeme o- lunduktan sonra müebbed küreğe mahküm edilmişlerdir. Kocasının ölümünden dört ay sonra Madam Spincer artık çinft- likte oturmıyarak bu mıntakadan! gitmek isteğini göstermiş ve kom sularının huzurunda Uşağı Gatray- ta yol vermişti. Madam çiftliği sa-| tarak Kansas şehrinde yerleşmek üzere kız; Silvya ile birlikte git- mişti, Eğer Madam Spincer mektebe bir gün gitmediği için kızımı döv- memiş olsaydı, uçağıyla birlikte Eğer| işlemiş 4'dwöu cinayet unutulup gi decekti. Silvya polis müdüriyeti- ne meseleyi haber verirken demiş. ti ki: — Geçen hafta bir gün hasta ol duğumu hissettiğim için mektebe gitmek istemedim. Zaten mektep- te canım sıkılıp duruyordu. An - nem bir zenci ile evlenmiş oldu - ğundan cocuklar durmadan be - nimle > ediyorlar ve bana “Ha- 1. Babamın yna kimse i- o sabah annem Rufusla kavga etmişti. kaldığımı istemiyorlardı. Mektebe Bunun için benim el gitmiyeceğimi söyleyince annem, duvarda asılı duran kırbacı aldı, elbiselerimi sıyırdı ve vücudum - dan kan gelinciye kadar beni döv-| dü. Annem beni hep böyle döver- di, O gün öğleden sonra annemin çantasından biraz para aldım; ev-| den çıktım ve sizi görüp bütün o- lan biteni anlatmak için trene at- ladığım gibi buraya geldim. Babamın ölümünden çok evvel annemle zenci uşağımız dosttular. Ormana hep beraber giderlerdi. Babam, öldürülmeden evvelki ak-| şam üstü şeh're gitmişti, Ben de! annemle birlikte gündüz uykusu | için yatak odasma çekilmiştik. Ru. fus odamıza girerek konusmağa| başladı. Annem beni mutfağa gön- derdi, fakat konuştuklarını oradan işitebiliyordum. Annem Rufusa ne kadar hasta olduğunu söylüyordu. Birçok ağrı- ları olduğu gibi arasıra kusuyormuş. Sonra da babamın kendisini dok- tora götürmek istediğini söyledi. | Bunu söyleyince Rufus kork « muş olacak ki sövüp saymağa baş-| ladr. Bu sözlerini hâlâ hatırlarım: “Eğer Artur işin ne olduğunu anlıyacak olursa, beni muhakkak öldürür, Bizden şüphelenmeğe baş ladığını sanıyorum.,, Rufus biraz daha küfrettikten sonra dedi ki: “Meseleyi çakmadan evvel o - nun işini becerivermeğe mecbu - ruz. Haydi uzakca bir yere gidelim de uzun uzadıya konuşalım.,, Bunun üzerine ikisi de evden çıkıp gittiler. Söz buraya gelince polis müdü: rü sordu: — Peki, sonra ne oldu? Silvya cevap verdi: — O gece babam Rufusla bir- likte tarlaları dolaşmağa çıktı. Ru- fusun cebinde bir tabanca vardı. saat bire doğru Rufus eve yalnız başma gel. di. Mutfağa girerek elinde kırmı- Si Viz vey Lİ Sonra da: — Ben Spinceri öldürdüm E- ğer ağzımızı açıp da bir tek söz söylerseniz sizin ikinizi de geber. tirim! dedi. Gece yarısından sonra Zenci katil uşak Polis müdürü Silvya'ya bu hi- kâyeyi tekrar tekrar söyletti. Kız- cağız bir sözünü bile değiştirmek- sizin meseleyi boyuna tekrarladı. Nihayet müdür kanaat getirdi ve Gatraytla Madam Spincerin tevki- fi içni müzekkereyi yazdı. Rufusla kadının uzun zaman. dan beri hiç bir iş görmeksizin ol: dukça lüks yaşadıkları © yapılan tahkikatta anlaşıldı. Maktul Spin- cerin hayat sigortası vardı ve bu- nun müddeti altı ayı gelmiş an- cak faiz işlesin diye parayı kum- panyadan almamışlardı. Madam kocası mezara indirilirken gidip bu paraları almış ve bu sayede si- yah derili sevgilisiyle ferah ve fa- bur yaşamağa koyulmuştu. Sevgililerin her ikisi de 99 se- ne hapse maliküm oldular. Küçük Silvya'yı da polis müdürü kendine evlâtlık aldı. Motörlü bir traş biçağı icad edildi yüz derisini germ yüzü katiyyen tahriş etmemektedir. esturayı Bundan yirmi beş sene kadar Jönce, “Jilet,, denilen traş bçaklarının bir A- merikalı tarafından icat edilmesi berber ündür müş, onların bir çek müşterilerini kaçır malarına sebep ok muştu Son günler de Berlinde bir f#b rikanın. ; çıkardığı traş makineleri ber berlerin © işlerine büsbütün kesat ve receğe benziyor. — Bu yeni icat “B Elektrikli ki ufacık bir eri trik motörü biçağı fki vaziyette hare ete getirmekte, us vranın (o saniyede üz defayı bulan bu hareketi sayesinde deriye baş urmağa hacet kalmamaktadır. Bu makine Makineye herhangi bir traş bıçağı ta kılabilmektedir. Motörü için ise beş altı hafta ya kuru ge kulla