HMABEK — Akşam postası e a AAA ELE NAM RM Kumbara sahiplerine: Her sene kumbara sahiplerine 20.000 lira ikramiye tevzi eden Iş Rankasının ikinci tertip 10.000 lira mükâfatlı 936 kumbara keşidelerinin birincisi 1 Nisan 936 da ANKARA da noter huzurunda çekilecektir. Bu kur'aya iştirak edebil- mek için kumbara sahiplerinin i Mart 936 tarihine, yani Şubat sonuna kadar Bankoya en eşağı 25 lira yatırmış ol-/ maları lâzımdır. İstanbul İkinci İcra dairesin- den: | Paraya çevrilmesine karar ve - rilen Buik marka otomobil 2 — DOKTOR Kemal özsan Ürolog — Operatör Bevliye Mütehassısı | İstanbul 6 ncı İcra memurlu - | ğundan: Bir borçtan dolayı mahcuz © BAYER E R 2 ve 20 komprimelik ambala bulunur. Ambalaj ve komprimelerin üzerinde halisliğin timsali olan B markasını arayınız. MEALEN LAR İstanbul Asliye Üçüncü Hukuk ğine ve tahkikat günü olarak lup paraya çevrilmesi mukarrer| Mahkemesinden: ev eşyası Beyoğlu Balıkpazarı Beşiktaşta Tuzbaba Asmalı 60- 3 — 936 Pazartesi günü Taksim- de Merkez garajmda saat 12 den Kraköy — Ekselsiyor o mağazası yanında. Her gün öğleden sonra 2 .den 8 - e kadar. Tel: 41235 3 —3 — 936 Salı saat 10 tayin na ve mezkür günde dahi mahke. itibaren ikinci açık arttırması ya - , Pılacağı ilân olunur. ZAYİ — Kayığımın 1667 mu -| maralr plâkası zayi oldu. Hükmü olmadığını ilân ederim. Yağ iskelesi Mehmet oğlu Nuri Göz Hekimi Dr. Şükrü Ertan Cağaloğlu Nuruosmaniye cad. No. 30) (Cağaloğlu Eczanesi yanında) Salı günleri meccanendir.. Telefon. 22566 Çeşme sokak Tahsinbey apartı - manı | No.lrıdairede2 —3 — 936 Pazartesi saat 13 den itibaren ilk açık arttırma ile satılacağından taliplerin 35/3500 ve 3820 No. ile mahallindeki memuruna müraca- atleri ilân olunur, O (20535) kakta 14 No.da oturan Refika ta-| rafından kocası Ahmet Şük aleyhine açılan boşanma davası. nın icra kılımmakta olan tahkikat! neticesinde mumaileyh Ahmet Şükrü son defa ilânen vaki olan tebliğata rağmen mahkemeye gel- memiş olduğundan hakkında gı - yap kararı bilittihaz ilânen tebli | | meye gelmediği veya bir vekil İ göndermediği takdirde gıyabında tahkikat ve; muhakemeye devam | olunarak bir daha mahkemeye ka- bul olunmamasına karar verilmiş olduğu tebliğ makamma kaim ol mak üzere ilân olunur, #2od — âşıkını dizlerinin üzerine aldı. Ve bir söz söylemiyerek bağrına bastı. Sütni ne çocuğu getirerek Şarle verdi. Bir kaç dakika kadar Mari Tuşenin hıçkı rıklarından başka bir şey duyulmadı. ,Kral, genç kadın ve aralarında çocuk... Gözyaşların gülümseyişler ve öpüşüş ler. Bu sefer, Şarl Mari Tuşeyi teselli "etmeğe uğraştı. Kendisini biraz topla mış görünüyordu. — Mari beni dinlel, Ben ölüme mahkümum, Yarın, birkaç gün sonra, belki de bugün öleceğim.. — Şarl, benim güzel Şarlim, Sen ölmiyeceksin. Sana bu fena düşünceyi veren kederlerin, acılarındır. Ah, sa na fena gözle bakanlar kör olsun. Dö külen kanlar onların başıma dökük sün. — Hayır Mari, öleceğimi biliyo rum. Belki de gelecek ziyaretinde be ni bulamıyacaksın, Ağlama, beni din le! Sen zavallı hayatımın bir meleği idin.. Onun için, ölümümden sonra acı çekmeni istemem. Mes'ut olarak ya" şamalısın.. Bu çocuğa, her şeyi öğren diği zaman bana lânet (etmemesini anlatacaksın !.. — Şari, kalbimi parçalıyorsun! — Biliyorum sevgili meleğim, Fa kat elden ne gelir? Seni bu sabah son vasiyetlerimi etmek, son (o emirlerimi vermek üzere çağırttım. Evet, öyle lâ zımgeliyor. Bunlar sana kralının emir Teridir. Işte bu şekilde seninle ko nuşmam sonuncudur. Beni affet! — Şarl, sevgili Aşığım! Kralım! E mirlerin benim için çok mukaddestir. Pakat kendini neye üzüyorsun? — Son günlerimi rahat geçirmek üşünmek, bu za tm 320 PARDAYANIN OLUMU Emirlerimi, ben öldilkten sonra yeri ne getireceğine yemin eder misin? Kralın hali Mari Tuşeyi çok mü- teessir ediyordu. Ağlamağa başlaya: rak Şarli yatıştırmak düşüncesile; — Yemin ederim güzel (Okralım! dedi. — Pekâlâ! Seni sözünde duran bir kadın olarak tanırım. Hattâ isteğimin ne olduğunu öğrenmiş olsan bile sö zünden dönmiyeceğini biliyorum. Ben öldükten sonra, eğer yalnız ve yardım cısız kalırsan düşmanlarımın gözüne diken gibi batacağın için sen de be nimi gibi bir çok felâketlere uğrarsın, — Ne çıkar? Sensiz yaşadıktan sonra felâket bana ne yapabilir. Be nim gibi çocuğunu büyütmekten baş" ka bir isteği olmayan O zavallı bir ka” dına kimse İlişemez bile, — Ah Mari, sen onları bilmezsin, Seni belki affederler.. Fakat bu çe cuk! Kral sülâlesinden olan bu zaval Lı masumun bir gün haklarını arama: sından korkarak onu yok etmeğe ça Uşacaklardır. Mari: — Oğlum! diye haykırarak bütün vücudu titredi. — Mari, bu çocuğu öldürecekler, Ne kadar uzağa kaçmış olşan kendipi ne kadar gizlesen nafiledir. Ya bir katil zehir damlası, ya bir hançer darbesi onu arayıp bulacaktır. — Sus! Oh, sus! — Onu kurtaracak biricik şey, se nin yanında cesur, sadık ve her ikinize de bakmak hakkımı taşıyan birisinin bulunmasıdır. Bunun için de evlenmek lâzım, Etrafımı saran bir sürü hainle- rin arasmda bir jantiyom vardır. Ben onu sevdiğim gibi sen de kendisine hürmet edersin. Oda: o Antrego SETTE PARDAYANIN OÖLTMU 317 duğu bir günah yüzünden şeytan tara fından alınıp götürüldüğünü söyledi. Küçük Jan bu söze şaşarak, ağla dığı halde: — Zarar yok, gene yaparım. Bu se fer gül yapacağım. Şeytanlar fındık ağacından kaçtıkları için (o güllerimi fmdık dalına takacağım! diye miril dandı. Sonra annesinin mezarında biten otları kopardı. Mezarı düzeltti. Bu sr rada pek fazla terliyerek başımı açan papaz; — Haydi artık omanastıra döne lim..! Hastayım! dedi, Fakat, bu sözleri söyler söylemez yıldırımla vurulmuş gibi mezarların arasma düştü. Kendisini hemen ma nastıra götürdülerse de bütün uğraş malar boşa giderek sebebi bilinmiyen bir hastalıktan o gece ölüp gitti. Jak Kleman, on üç yaşına kadar bu manastırda kalarak bilmediğimiz bir sebepten dolayı ömrünün geri ka Tan kismini Kordelyer manastırında geçirdi. | Papaz Tnbene gelince, o da göz hapsinde bulunduğunu (manastırda bir aziz gibi vaşadı Bununla beraber dışarı çıkmağı pekde istemiyordu. Çünkü çok güzel bir havat yaşıyordu. İstediği şeyleri bol bol buluyordu. O da 1579 senesinde bir sabah hüc resinde ölü olarak bulunda, Etrafında bir düzüne kadar bos! şişe vardı. Büzülmüş elile de hâl bir şişenin boğazından tutuvordu. | Hemen aziz Lübenir ölüm haberi Pariste yayıldı. Herkes, ölüsünün ös | terildiği kiliseye koştu. (Pariste her devirde bulunan (o çapkınlardan biri. — Bravoş isminde bir serseri Lübenin & ri vücuduna bakarak: — Ariz dediğiniz adam bu mudur? Bunun cennette oturacağı o İskemleye pek acırım! diye bağırdı. Bu lüzumsuz sözü duyan kilise hizmetçisi onun kulağından yakalıya" rak tekme ile kapı dışarı etti, Bravoş ömrü oldukça kilise hizmet çilerine karşı bir hiddet beslerdi. Rüjjiyeri, katliâm devam ettiği sırada lâboratuvarından o çıkmıyarak zavalı Kont dö Mariyyakın mumya" lanmış cesedile başbaşa vererek kaldı, Oğlunu diriltmek icin giriştiği teşeb- büs bosa çıktığı için o hiddetinden kır durmak derecesine gelmişti. Nihayet on bes giin sonra cesedin gömülmesi ne razı oldu. Fakat istemediği halde, son bir tesadif eseri olarak oğlu İner san merarlığınn ve Alisin üç adım w zağına sömüldü. Tasmm üzerine valnız bir isim, talisiz orlunun zavallı ismi yazıldı: Devin: undan sonra Püjüyeri, cok “e fil bir havat yasadı HarH imkân? o lan hesnnlarla uğrusarak, gecelerini kulenin üzerinde gündüzlerini libora- tuvarmda, yeisli ve dalgın bir halde geçirdi. Katerin ondan korkmuş olmalr ki onu Lamal ve Kont dö Kolkonaya büyü vurmakla itham ettirdi. Bu çok hir mdü Müneccim hemen tevkif edilerek muhakemesine haşlam Ar. O devirlerde muhakeme olunmak ilam ehnmak demekti. Fakat kraliçe Rüijiyerinin mühakeme esnasında ba zı gevezeliklerde o bulunmasından çe kindiği icin onu darağacından kurtar* ağır