* 8 ŞUBAT — 1985 istnbul kontrol ediyor... İon günlerde, talebenin m tep Ğr | tavır ve hareketli iü meseleleri arasır Hatti bir çok kimseler, (talebenin ten çıktıktan sonra da çok şid” "bir disipline tâbi olmaları için ted- alınmasını mevzuubahs etmeye lar, Bu vaziyetin filiyat sahasm İk aksülümeli geçen gün İzmirde şıktı, Ora mektep idarecileri raya gelerek çocukların mektep ha i hareketlerini de sıkı bir kon Ana aldılar. Kenği mütalcamızı en sona bıraka | bu Büsüsta memleketin tanınmış inin fikirlerini almanın gok| olacağını düşündük ve memleke-! - Gash o işlerinden (birisine te *n bu anketimizin ik konuşması Mİ Bsesi müdürü ve İstanbul başkanı Agâh Sırrı ile yaptık. Şek derin bir vükuf sahibi olduğu kında genç ve kıymetli maa bize şunları söyledi: t in mektep (dışındaki hare .. mektep içindeki hareketten da Me alâkadar eder. “ çocuk mektep içinde, tama- A gözümüzün önündedir. Hiç ç, gözümüzden kaçmaz. b içind, da bunu bildikleri için, mek © Ona göre vaziyet almağa, ha iL üzeltneue, mürebbini iste |, i mağa mecbur olurlar. Ancak İş bununla nihayete ermiş lir. Ders sastleri bitince, o mekte tykeden talebe, acaba ne vaziyette ylektepten çıkınca, dosdoğru evine dönmediğini araştıran © ailenin “arina diyecek yoktur. Ancak bu © Bösteren aileler adedinin yüzde ç ğini zannetmiyorum. ipe) babanın takayyüdünden, amaktadır'ar. İN Wen ziyade mektep idaresini i ve güçlüğü doğuran budur. ie içinde hareketlerini sıkı ta İİ ig» disiplin altına aldığımız çocuk | telmeğe başlıyan çocuk, mektep | Na bu tazyik ve takibin üstün ğmi hisseder etmez fena iti- Mü rar ele almış oluyor. w "aileler de bizimle beraber elele te bizim gösterdiğimiz ta- “o mektepten sonra onlar da gös | i hareketini şaşırması i | bir Zaman ve fırsat kalmamış | erin kontrol edile edile itiyat halini almiş olacak j üntnn de istediği budur. imdi de mektep (idaresi, indeki kontrolünü ihmal “ir. Ancak elde mevcut vesa Sa atamam ifaya manidir. | | defa, mektep dışındaki kontro- Yaş lemek mecburiyetini duyu | * mektep dışımdaki Okontro | kei talebeyi tamamen ku dh uzaktır, Sn #iyade, büyük bir teşkilât idarelerinin birbiri | işidir. Yapabildiğimiz şudur: Ha iii ğimiz tatebe hakkın- 'ere haber veriyor veya on ii hakkında malömat taraf yaptığıma kontrolün uş vvitn da takviye edilme , Yalnız, maalesef şunu da a hak e riyetindeyim ki, bir; gibi se, başka tedbir al | . kalmadan bütün bu iş, Agâh Sırrı ne diyor? - aneen Asıl ış talebe velilerinde... Fakat âncak yüzde onu evlâtlarını Çocukların sokakta beraber yürü- meterine, yalnız sinemaya gitmelerine gelince.. sanane suna sana sen snene NAEEN SMEAİTD. mea ssüneme see ssaamen z talebenin tavır | ve hareketi hakkında istiklâl lisesi müdürü ve Halkevi reisi Kız ve erkek Agâh Sırrı Bence, diğer vasıtalarla ne yapsak, ailenin alması O lâzmgelen tedbirlerin; yerini tutamaz. Kız ve erkek talebe işine gelince; Mektepte beraber okuyan kız ve erkek çocuklar, ayni mektep kapısmdan çıkar ve tabii ayni eaddede yürürler. Bunla- rın ayrı veya beraber yürümesinde, hiç bir fark yoktur, Ancak bu kadarla kal ması şertile... Bunun haricinde, normal bir talebe vin, ister erkek, ister kız olsun, gideceği yer, ailesince malüm olan yerler, ve ge ne beraber gezeceği arkadaşları, ana ba basmca malüm olan arkadaşlar olmalı- dır. Bir kız talebenin yalnızca sinemaya gitmesine veya yabancı arkadaşile sokak ta dolaşmasına aklın ermez. Yüksek topuk giymesine ve boyanmasına gelin ce, bunu hiç bir zaman terviç edemeyiz, Maamafih size son olarak şunu da söyliyeyim ki, bence ortada âcil (tedbir almmasına ihtiyaç gösterecek, ortalığı telâşa boğacak mühim bir vaka ve vazi yet yoktur. Bizim şikâyet'erimiz de, he men hemen her muhit ve cemiyet için de olduğu gibi, çocuk ebeveynlerini a. lâkalandıran bir terbiye o meselesinden başka bir şey değildir.,, HABER — Akşam postam DE > CE Berliindek! arkadaşımız yazıyor: Olimpiyatlara iştirakimiz Kış sporlarında bize tebessümle iktifa edenleri bu sefer kendimize kahkaha ile güldür- mekten başka işe y Berlin (Özel aytarımız yazıyor) — Bundan bir müddet evvel gazetemizde Türkiyenin kış olimpiyatlarında olduğu gibi yazın da Berlinde icra edilecek mü- sabakalara iştirakine merkezce karar ve» rildiğini okudum. Bu karara göre yaz &- limpiyatlarında güreş, eskrim, futbol, at. letizm ve yüzmelere iştirak edilecekmiş! Evvelâ güreş ile cskrime iştirakimiz hakkında söyliyecek bir şeyim yoktur. Zira bu iki sahada, bilhassa güreşte mu- hakkak dünyanın az çok belli başlı mil- letleri arasında bulunuyoruz; hattâ şok müşkülpesent olan Alman spor mat buatı bile bu hususta bizden cidden si- tayişle bahsetmektedir. Merakımı mucip olan bir nokta lüzumlu lüzumsuz sürü ile müsabakaya iştirak edecek olduğu- muz halde, Avrupada muhtelif yerlerde ve müteaddit defalar yürümüzü güldü- ten binicilerimizin isminin geçmemesidir. Herhalde binic.liğe de iştirak edeceğimi ze eminim, belki bu bir hata yüzünden gazeteye geçmemgtir. Kısaca başta güreşçilerimiz olmak Üzere, eskrim ve! binicilerimizin olimpiyatlarda Türkiyeyi temsil etmesi gayet musiptir, Gelelim diğerlerine: 1936 Kış olim piyatları bitti, Fevkalâde cereyan eden" bu olimpiyatlar bütün dünyaya esasen bilinen bazı hakikatleri bir defa daha| ispat etti Meselâ Almanların organizas- yonda muvaffakiyeti, İsveç, Norveç ve Pinyândiyanın kar Üzerinde yetişmiş ve kış sporunda namağlüp milletler oldu- Ku, İngilizlerin soğuk kanlılığı ve sebat- “ , Türkiyenin de henüz olempi! İLE du, biten bitti. Yalnız Türk olmak, ecne- bi muh tde bulunmak dolayısile şu an- larda Avrupa matbuatında hakkımızda- ki nahoş neşriyata “hancının tavuğu öl- müş yolcuya ne!,, diye geçmeğe imkân yok. Yukarıda söylediğim gibi olan ol- du. Yalnız bundan sonrası için Obiraz' dikkatli ve tedbirli davranmalıyız. Kış olimpiyatlarında galip gelsey-, dik şaşılacak bir şeydi, fakat mağlübi.! yetten daha tabii bir şey olamaz. Yalnız mağlübiyetten mağlübiyete! fark vardır. Herneyse, asıl temaş etmek İstedi- ğim kış olimpiyatları muvaffakiyetimiz. değil, yaz olimpiyatlarında futbol, atle- eN VAZ 3 Kiş olumpiyatlarına iştirak eden kayak çılarımızdan bazısının Garmiş şehrinde bir çalışmadan sonra alınmş resimleri tizm ve yüzmede kazanacağımız muzaf- feriyetlerdir!.. Sporda büyük bir kritik: olduğum iddiasında değilim, bilâkis bu hususta aczimi muterifim. Meselâ (futbolden pek anlamam. Yalnız bu memleketin çocuğu oldu- ğZumdan ve biraz da sporla meşgul bu- lunduğumdan gerek bilfiil meşgul bu- Yunduğum sahalarda, gerek bigâne kal dığım şubelerdeki neticeleri, dereceleri nede olsa duyarak veya okuyarak öğ- renirim, gibi Avrupanın hattâ dünyanın en çok spor yapılan bir yerinde yaşamak ve bu rada şahit olduğum sık sık cereyan eden uluslararası temaslardan mütevellit fikir lerimi kaydetmek ve dolayısiyle futbol, atletizm ve yüzmede olimpiyatlarda ne oluruz, onu anlatmak isterim, FUTBOL :Evvelâ Türkiyenin İngiltere gibi bir futbol beşiği olduğunu, futbo- lün Türklerin başlıca sporu bulunduğu- | nu senelerdenberi işite işite usandık.Lâ kin işin garibi yıllardanberi hariçle az çok temas eden fakat bir istikrar göste- aramıyacaktır © — Farâra olimpiyatlarda ği çi garlara faikiz,, bile diyemeyiz! Çünkü bizimki kuvvetten, teknikten ziyade te sadüf işidir. Zira her kaybedilen bir ma- ça bir bahane atfedilir; “falanca iyi oy- nıyamamış da ondan,, denir. B, bune vakit iyi oynar? Onu Allah bilir, 1924 olimpiyatlarında aksi tesadüf 'Türk ta- kımın karşısına en kuvvetli takımlar. dan biri olan o Çekoslovakları çıkarsa “ya bu çıkmasaydı ?bu çıkmasaydı şampi yon değilsek bile üçüncü dördüncülük garanti idi; aksi şeytanl,, diyeceğimiz muhakkak, futbola işti. rak ettik ve mağlüp olduk. Ne olur san- ki, hem sporda galibyet (o mağlübiyet mevzuubahs olur mu? Denilebilir Spor da galibiyet, mağlübiyet o mevzuubahs olmaz lâkin hepsinin bir (derecesi var- dır. Gülünç ve feci bir vaziyete düşmek- tense (ne Şamın şekeri, ne Arabın yüzü) demeliyiz, ATLETİZME GELİNCE: Bunda yalnız şu söylenmekle iktifa edilebilir: Geçen sene İstanbulda yapılan Balkan olimyiyatlarında atletlerimiz o sonuncu oldu. Ve avuç dolusu para (O karciyarak remediğinden kuvvetinin o derecesi bİr kendi topraklarımızda yaptığımız bu şam türlü kest'rilemiyen İngiliz taslağı (1) futbolümüzle alnımız açık olarak “Bul he Kumbara sahiplerine: Her sene kumbara sabiplerine 20.000 lira ikramiye tevzi eden Iş Rankasının ikinci tertip 10.000 lira mükâfatlı 936 kumbara keşidelerinin birincisi i Nisan 936 da ANKARA da noter huzurunda çekilecektir. Bu kur'aya iştirak edebil- mek için kumbara sahiplerinin 1 Mart . 936 tarihine, yani Şubat sonuna kadar Bankaya en eşağı 25 lira yalırmış ol- maları lâzımdır. A piyonanın bizim için ne acı bir netice ile bittiği henüz unutulmamış olsa gerek. DENİZCİLİĞE GELİNCE: (Suat Erlerin bu husustaki mütalea sı M. $. nin dünk yazısında çıkan “Av rupaya seyahat hevesi nelere kadar varacak?,, başlıklı yazısının arasında idi . . ... Olimpiyatlara iştirak ederken rakip lerimizle kendimizi ölçmemiz arada hiç olmazsa az bir fark, mâkul bir teşebbüs i bulmamız lâzım ki, netice bizler için w- tanılacak bir şekilde bitmiştir. Bu işte, olimiyadın da oraya iştirak eden milletin de ve onları temsil eden atletin de bir şerefi vardır. Eğer bun'ar nazarı itibare alınmazsa kış olimpiyatlarında bize tebessüm ile iktifa edenler bu sefer kahkaha ile gü leceklerdir. Faraza (1500) metre koşuda bizim stadlarda kendi aramızdaki bir müsaba- kada velev (400) metre farkla sonuncu gelmek başkadır. 120.000 kişi önünde Türklük mümessili olarak sonuncu gel- © mek büsbütün başkadır. Olimpiyatlara işt'rak eden her mem İeketin rekordmeni veya şampiyonu © milletin olimpiyatlarda mümees'lidir. Bu az çok bizde de öyle olacık! Demek İd bu iş, yani olimpiyadlarda milletini tem» sil etmek o şampiyonların hakkıdır. Pa- kat mademki hakka sahip bulunan sporcularımızm dereceleri dünya ile bop ölçüşecek vaziyette değildir, o halde bunları seyirci olarak göndersek hem bu gençlerin görgülerini arttırmış bem de düseceğim'z çok feci ve gülünç vejiveti