319 — Mühendis Los Aelita ile beraberken kapı birdenbire çalındı. 322 — Mühendis Los ile Aelita binerek hareket ettiler, hava gemisine 320 — Aclitanın hizmetçisi heyecanla içeri gir. ular, 323 — Hükümet askerleri Los'a ateş açtılar. 321 — Şehirde ihtilâl çıktı, Hükümet reisini vur, 298 PARDAYANIN ÖLÜMÜ Monmoransi ümitsiz bir şive ile: — Burada öleceğiz dedi. Ve tuhaf bir şekilde güldü. Tören salonuna doğru (arkasına bakınca, elinde bir hançer tutarak ko-| şa koşa gelen kızını gördü. Luiz babasının yanma varınca sâ- kin bir sesle; — Baba, Monmoransi aileesinden olan bir kadınm nasıl öleceğini şim- di göreceksiniz! dedi, Fransuva, hücum edenleri geri püs kürten bir kılıç savuruşile: — Ya ânnen? diye haykırdı. Luiz birdenbire durdu. Annesi! Evet, onun İçin yaşaması lâzımdı. Bu anda Fransuva dö Monmoransi mos- mor kesilmiş, yırtılan elbiseleri kan içinde kalmış olduğu halde bağırdı. — Nihayet meydana çiktın öyle mi korkak alçak ! Nihayet meydana çıktın öyle mi? Karşısmda Damvil bulunuyordu. va JEYELER Bir şimşek kadar kısa süren bu an- du Monmoransi şu hali görmüştü. Kilıcmı iki eliyle o kaldırarak bi- nek taşınm üstünde bulunuyordu. Kızı da arkasındaydı. £ Salonun bir köşesinde bir koltuğa o oturmuş olan Jan dö Piyen bu kanlı manzaraya gü- Tümsüyordu, Binek taşı merdivenlerinin aşağı- sında yüzü hiddet ve kinle buruşmuş olduğu halde elindeki büyük kılıciyle Damvil duruyordu. — Çekilin! Çekilin O benimdir! diye homurdandı, Damvilin gerisinde bir sürü halk kiliçtan, mızraktan bir çit hasıl etmiş lerdi. Dört yüzden fazla olan bu ku- durmuş cellât sürüsü: # - — Gebert! Gebert! diye haykırı- yorlardı. Bu sırada barutla dolu bir araba getirildi yıkılan konak o kapısınm dı- şındaki sokak canavar yüzlü herif , lerle ağız ağıza dolmuştu. Hepsi de: — Gebert! Gebert! diye yaygara kopartıyorlardı. İşte Monmoransi bu kısa zaman içinde bunlarr görmüştü. o Bu sırada Damvil, ağabeyisine yetişmek için ya- nındakileri: — Çekilin! Çekilin! diye itip ka kıyordu, , Işte o anda iki kardeş karşılaştı- lar. Bu müthiş katliâmda henüz ölme- yip Monmoransinin yanında sağ kalan iki jantiyom da hemen vurularak ye- re düştüler. Damvil bir işaretle, Fransuvanm üzerine kalkan sayısız kılıç ve hançe- ri durdurdu ve: — Onu canlı olarak oyakalamak isterim! diye haykırdı. Fransuva, müthiş kılrcmı kaldır. dı. Kılıç havada kırmızı bir parıltı ile bir kavis çizerek şiddetle indi. Damvil geri sıçradı. Fransuvanın kılıcı mer- divenlere çarparak kırıldı. Pransuva ateş fışkıran ( gözlerini göğe dikerek: ii — Lânet olsun! diye inledi. Damvil: — Sıra bana geldi. Fransuva, elim le öleceksin! Elveda ağabey. Jan dö Piyeni bana emanet ettiğin zamanı ha- tıria! Merak etme, ona İyi bakacağım! dedi ve silâhsız Monmoransinin üzeri. ne atıldı. Fransuva elindeki kırık kılıcıyla PARDAYANIN ÖLUMU 299 kardeşinin hamlesini çelerek bir sıç-| Tayışta tören salonuna (o girdi. Heye- canlı bir tavırla kızını kollarını ara sında sıktı ve: — Ne ben, ne Jan, ne Luiz! hiçj birimiz senin eline zeçmiyeceğiz Han- ri! diye bağırdı. Ayni zamanda Luizin elinden han- çeri aldı, Kızını annesinin yanına ka- dar götürdü ve hançerini kaldırarak: — Ölelim! Birlikte ölelim! Elve- da.. dedi. Bu anda avlıda büyük bir gürültü koptu. Küfürler, lânetler, çığlıklarla karışık, yıkılan bir şeyin gümbürdüsü gibi boğuk bir ses duyuldu. Kendisini, kızını ve Janı vurmak için havaya kalkan (Fransuvanın eli boşlukda kaldı, Başımı çevirince Dam vilin peşinden gelmediğini gördü, Hanri, hemen binek taşından yere atlayıp sokağa doğru kaçmağa baş- lamıştı, Askerler bir kasırgaya tutul- muş gibi biribirlerini ite kaka, daha çabuk kaçmak için biribirlerini eze eze sokağa doğru koşuyorlardı. Acaba ne oluyordu. Monmoransi, deli gibi iki sıçrayış- ta binek taşına kadar geldi.Ve olan bi teni gördü. Berhava olan binanm arkasında dimdik kalan duvarm o üzerinden bir taş kütlesi düşerek avlıda üç dört ki- siyi ezmişti. Acaba bu bir kaza mıydı? Hayır! Fransuva başını kaldırınca toz Guman bulutları arasında iki acaip a- damın bu yıkılmak üzere bulunan, sal Janan duvarın üzerinde dolaştıklarını gördü. Bu ilk kütleden sonra bir yığın daha ve sonra durmadan taş parçala- rtatılmağa başlandı. taşlar yağmur gibi yağıyordu. Koca bir duvar, par- ça parça yıkılarak aşağıdakileri ezi- yor, öldürüyor, ölüm yağdırıyordu. Damvilin askerleri arasında çılgın bir panik başlamıştı. Ne dehşet, ne kudurmuşçasına bir uluyuş? Nereye saklanmalı, nere ye gizlenmeli, nerey kaçmalı? — Çekilin! Çekilin! — Ey patla işte! Ben geçeceğim. — Yol verin! — Ölüyorum merhamet, — Yol açın! Yol açm! Can çekişenlerin iniltisi, boğuk çığ lıklar, debelenen, biribirini ovuran 8- damlar, sıçrayan, korkudan çıldırmak İ derecesine gelenler, ölenler, yaralı” nanlar bu korkunç facianın dehşetini bir kat daha arttıyordu, Damvilin askerleri kudurmuş © navar sürüleri gibi uluyarak kaçıyor” Vardı. Kaçmayanlar taş yığınları . tında eziliyor, kaçmağa çalışanlar bie ribirlerini kırıp geçiriyorlardı. s lik taş kütlesinin düşüşünden m dakika sonra avlıda cesetlerden ye lenlerden başka kimse kalmamıştı Yukarıda, duvarın | üstünde e duman içinde kalan üstü bas YENE gözleri kan çanağına dönen baba acı acı gülüyorlardı. Şövalye dö Pardayanla babasının üzerinde durduklar! de > Konağa hâkim vaziyetteydi. Yani © #im iki kahraman işçi ha anda dö Monmoransi ile Luiz ve Jan yenin sığmmış oldukları nn al ihtiyar uyar