19 ŞUBAT — 1996 DA A HABER — Akşam postası, - 11 Hasan Sabunları Köri Nefis, Sıhhidir. Hasan zeytinyağından ve Hasan itriyalmdan ve Hasan kreminden yapılmış çok mükemmel sabundur. Türkiyede bunun kadar güzel sabun yoktur. OEn nazik cildi dmlarla çocuklar ve bebekler mutlaka Hasan sabunu ile yıka nmalıdır. Gliserinli ve tuvalet ve tıbbi ve saç için çeşidleri vardır , Mutlaka HASAN markasına dikkat ediniz. HASAN DEPOSU: ANKARA,İSTNBUL, BEYOĞLU . 35 yaşında bir kadın KANZUK Soğuğa karşı tedbir alınız | MER TUZU| 19 yaşında sarışın bir kızın Nişanlısını kaçırıyor Mahirane hiylesi 35 yaşlarında bulunan Ba. yan Sacide, 19 yaşlarında bir sarışın kızın zengin, bir tüccar olan nişanlısmı a- yartmağı ve aşkına rakip olmağı kurmuştu. Bayan Sacide zeki ve dessas idi. Maksadına nail oldu. Çün- kü, oda rakibesi kadar genç ve şayant arzu görün- meğe muvaffak olmuştu. O, Biocel tabir edilen ve $T beşereye gençlik ve güzellik veren r bir cevherin Viyanada keşfe ia hakkında yazılan makaleleri o- ka uştu.Cilt için elzem bir unsur ©- İşbu cevherin Tokalon kremi ter, Yasmız sıkı giyin- mek kâfi değildir c*biniğde bir tüb kaşe Üşütmekten mütevellid baş, dş, adale, bel ağrılarile kırıklığa ve emsaline karşı en kat'i tesiri! ilâcdır 10 tanelik yen! ambalâjları tercih ediniz! (Radyolin fabrikasının mütehassıs kimyayerleri tarafından yapılmaktadır.) Kibinde bulunduğunu öğrenince hemen m muntazaman Tokalon kremi- Mi kullanmağı başladı. Bir ay zarfın. iy Huruşukluk'ları tamamen zail oldu. Ge cildi her genç kızın cildi kadar ve açık bir hal aldı Cil, Biocel cevherini kaybedince Viyana üniversitesi profesörü dok tor K. Stejskal, bu kıymettar cevheri | dikkatle seçilmiş genç hayvanlarım cildinden İstihsale muvaffak olmuş. tur. Her akşam yatmazdan evvel cilt için elzem bir unsur olan Biocel Toka. lon kremi kullanıldıkta her kadın Tabii meyve usarelerile hazır lanmış yegâne meyve tuzudur. Mide, barsak, karaciğer, böbrek! hastalıklarında fevkalâde faydalı. dır. Hazmi kolaylaştırır, İnkıbazıği izale eder. Denizyolları işletme idaresi Muhtelit komisyonundan: İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ 1 — Almanyaya tahsile gönderilecek talebe ve stajyerlerin müraca- Beyoğlu — Istanbul at istidaları Şubat 20 inci perşembe günü akşamına kadar kabul olu- nacak ve bu tarihten sonra yapılacak müracaatlar nazarı dikkate alınmıyacaktır. 2 -- Şimdiye kadar müracaat etmiş, ve edecek olan talebeler iki | kıt'a fotoğraf, nüfus hüviyet cüzdanı, mektep ve tahsillerine ait ve- sikaları beraberlerinde oldukları halde şubatm 21 ve 22 inci günle- ri Topanede Denizyolları İdaresindeki Komisyonumuza bizzat müra- saat edeceklerdir, 3 — Bunlardan'aramian evsafı haiz olanlar mezkür günlerdeseçi- Diş hekimi Bayan | iscek ve imtihana sevkolunacaklardır. * Münevver Osman Öney | o 4 — İmtihan, şubatın 23 ve 24 üncü günlerinde saat 9 da Ortaköy. Sultan Mahmut Türbesi İ de Yüksek Deniz Ticaret Mektehinde icra olunacaktır. (868) isin adaleleri zayıflar ve buruşuk.) bu çizgi ve buruşukluklardan kolayca dll çizgiler meydana çıkar ve eli.| kurtulabilir, Solmuş cildini gençleşti- Ney bu cevheri inde edince bunlar tama. | rebilir ve 10.20 yaş daha genç yon zail olur, bilir, MECCANEN © İstanbul 622 posta kutusu adresine TH/1 rumuzile 12 ku Si bir posta pulu gönderildiği takdirde derunumda bir tüp gündüz TOKA yemi bir tüp gece Tokalon kremi ve ii edilen renkte) bir kutu To- YEM #rse) av) Yüks Dir kutu meccanen k Hamiş: Nümünelik talebinde bulunan zevatın lâtfen adreslerini - vazih mufassal olarak yazmalarını ve adreslerinin noksanlığı hasebile henüz nü DOKTOR NİŞANYAN b Mektep sokak 35 No. lı muaye. nediye edilecektir nehanesinde kabul eder. Tel: 40843 Nu meliklerini almamı, 15 olanların da yeniden açık adreslerini göndermeleri ri- Olunur. li PARDAYA) 0 7 DM m Di ET ER Sa 20 PARDAYANIN ÖLÜML ——————— Hüget, ihtiyar merdiven göstererek: — Buradan yukarıda yandaki eve Keçer ve aşağı inerek arka taraftan çı- ei Kaçınız, çabuk kaçınız!.. de- i Dora; — Yallah, kâfirlerin öldürülmesi hakkında ismimi dünyaya tanıttıra. ak bir şiir o yazacağım. Şiirime de “Parisin sabah eğlencesi, ismini vere- “eğim! diyordu. Pontus: — Öyleyse kalemini kana (batır. i, Saçlarmı yolmak istediği halde be. $ tamamen çıplak © olduğu İçin mu- Yaffak olamıyan Landri: — Felâket! Felâket! Bu heriflerin buraya kaçtıkları görüldüyse ötelim “Yağma edilecektir. diye bağırdı. Hüget titremiyen bir sesle: — Şüphesiz görülmüştür de. Usta Lândri, hemen en kıymetli şeylerimizi Alıp biz de kaçalım, dedi. İhtiyar Pardayan haykırdı: — Usta Lândri, otelinizi, kırılan ar “ yanan şeyleri benim hesabıma Yazımız, Şövalye: söz — Hepsinin ödeneceğine inanmız| erini ilâve etti, Hüget; — Kaçımız, kaçmız! sözünü tekrar Tadı, Pardayana bir Babası kadmın iki yanağını öptü. U da sapsarı kesilerek Hügete sa. P dudaklarını gözlerine hafifçe do- durdu ve: — Hüget, seni hiç bir Mütmiyacağım? dedi, senii aye, ilk defa olarak Hügetle! Oğı Yili ! kalbinin tatlı tatlı çarptığını duydu. Baba ile oğul hemen merdivenden fırladılar. Ayni zamanda otelci de ko- lunda içinde parasile karısının mü. cevherleri bulunan bir torba ile geldi. Hüget: — Katiller sokağı kapladılar. Ka- pıyı kırıyorlar. dedi, Dizleri titriyen Lândri de: — Kaçalım! diye tekrarladı. Şair Dora: — Madam Lândri, siz fena bir ka. toliksiniz, Sizi-haber vereceğim. Sakın bir adım atmaymız! diye seslendi. Pontus Tiyar ise kılemi çekerek: — Hüget, Usta Lândri hemen gidi- niz. Eğer bu yilan herif bir halt etme. ğe kalkışırsa onu ben tepelerim! dedi. Dora olduğu yere çöktü. (1) Bir kaç saniye sonra kurtlar sürü- sür yıkılan kapıdan İçeriye (o girerek kimseyi bulamaymca oteli yağma edip yaktılar. kil eşiği KORKUNÇ HAYALLER Pardayanlar, Hügetin tarif (ettiği yoldan giderek 1517 bir sokağa çıktı. lar, Ve buradan koşa koşa küçük Sen Suvör sokağı vasıtasile o Monmarler caddesine vardılar. Fakat bu caddeye girmek için boş yere uğraştılar, Çünkü burası Sen nehrine doğru ba- ğıra çağıra akan bir sürü halkla do. Tuydu. Bizim iki kahraman o bir kere (0 Dora, Yödel, Bayf gibi bazı şa- irler bu katliâma methiyeler yazarak namutslarını lekelediler. Katilleri her zaman methteden şairlerin de bulunma st tahaf değil midir? Ronsan ve Pon. tus susuşlarile onların alçaklıkların MH konuştuğu İçin genç kadın) protesto etmişlerdi. Epeyce yol gitmişlerdi. Sen neh ne yaklaşmak üzere iken başka bir çe. teye rastladılar. Elele vererek sürük- lene sürüklene Sen Denis sokağının ağzıma kadar vardılar ve kendilerini güzel bir evin oavlısında (buldular. Pencereler kırılıyor, eşyalar aşağıya atılıyordu. İçeriden cân çekişenlerin iniltileri geliyordu. Bu kudurmuş halk ise el çırparak: — Bravo Kruse! Bravo Kruse! Haydi, haydi.. Lâforsu soyunuz! diye bağırıyordu. Bu ev, ihtiyar Hügvo Lâforsun- du. Buranın işi çabucak bitirildi. Üç dakika içinde her yer sessizleşti. Ev sahipleri, hizmetçiler hepsi öldürüldü. Bu kalabalık da, yeni boğazlana- cak zavallılar aramak üzere Krusenin Tüuavinlerile birlikte savuştular, Avir gene bomboş kalmiştı. İhtiyar Pardayan: ı — Kaçalım sözünü tekrarladı. Şövalye: — İçeri girelim, Bu adamın ne ol- duğunu görmek isterim dedi. Sövalyenin görmek istediği adam Kruseydi, » Babası razı olarak ikisi beraberce| içeriye girdiler. Geniş bir o merdiven- den çıkarak yağma olunmuş bir salo. va vardılar, Şövalye ilk bakışta kıy- metsiz eşyanın pencerelerden atılıp do laplara ilişiimediğini gördü. Salonun ortasında birbiri üzerine yığılmış beş ceset vardı. İki kişi bir dolabı kırmağa çalışıyorlardı, Bunlar da Kruse İle arkadaşıydılar. Kruse: | — Çabuk olalım. Para (buradadır. Ah, işte.. diyordu. Ül nk sali ke. ük, ÖLÜMÜ zi Dolabın çekmelerini o kırdılar, ve ceplerini doldurmağa başladılar, Son- ra tektar cesetlere koştular. o Çünkü ihtiyar Hügnonun boynunda çok kıy- metli bir gerdanlık vardı, Eğildiler,. Kruse gerdanlığı arkadaşı da bir kadı nın kulağındaki elmas küpeleri yaka- tadı, Kruse: « — Haydi şimdi gidelim! dedi. Kalkmak üzereyken ikisi de ay- ni zamanda cesetlerin üstüne yuvar. İ landılar. Şövalye, Krusenin şakağma bir yumruk indirerek yere sermiş, ba bası da öbür haydudun kafasını bir tabanca kapzasile ( parçalamıştı. İki cani bir şey söylemeden bir kaç sani- ye debelendiler ve derhal geherdiler, Yalnız Kruse düşerken, ceplerin» den elmaslar, altınlar dökülerek kan- ların içine yuvarlandılar, Şövalye o vakit bu beş günahsızm cesedini muayene ederek iki caninin leşinden ayırmak üzere dizdi, Bir çocuk sesi birdenbire: — Aciymiz, beni (o öldürmeyiniz! diye bağırdı. Cesetlerin arasından ön iki yaşın. da bir çocük kalkıp diz o çökerek bu sözleri söylemişti. Bu da babasini öl- dürdükleri zaman onun kolları arasın da bulunan Lâforsun en küçük oğluy du, Caniler onu öldü sanarak bırak- mışlardı. Çocuk hemen fırlıyarak o gözden kayboldu. Baba ile oğul, bu feef manzara kar şısında baka kaldılar, Sonra aşağıya inerek tekrar yürümeğe baş'adılar. Neredeydiler? Bilmiyorlardı. Sa.