289 — Melita içeride garip bir şarkı söyledi. 290 — Bu şarkıyı duyan erkek o kadının koca 291 — Artık evlenmişlerdi. Kucaklaştılar. Işık Merih ananelerine göre, sı olur, kendikendine söndü. 292 — İvanoviçin sevgilisi Niva“ gerillörinin — Bu gemiler havada güneşlen bulundukları yerin anahtarlarını çalmıştı. 204 — İvanoviç kafasmda müthiş plânlar taşı, kuvvetle uçuyorlardı. yordu. Şehre indiler. za PARDAYANIN ÖLÜMÜ PARDAYANIN ÖLÜMÜ *, 75 — Mutlaka buradan kaçmışlardır âiyerek o taraftan yürüdü. ... İhtiyar Pardayan sokağa çıkmca: Şimdi Paristen çıkmağa çalışa. ım! dedi, Şövalye: — Monmoransinin . konağına git-| miyecek miyiz? cevabını verdi. — O katolik olduğu için tehlike | voktur. diyen sen değil miydin? — Kimbilir? Hemen gidelim.. — Doğrusunu söylesene. Küçük Luizi göreceğin geldi! Şövalye sapsarı kesildi. Lulzin İs- mini hiç ağzıma almıyordu. Bu ismi göylemeki çin çok düşünürdü, Yalnız: | — Acele edelim Mösyö. Eğer Mar, | gal dö Monmoransiye hücum edilmiş 8e umarım ki ona faydamız dokuma. caktır, dedi. Haydutların Lüizi sarmış olmaları düşüncesi aklma gelince ( titriyerek yumruklarını sıktı. Babası: — İyi ama, ya o da katillerle bir- likse.. Monmoransi koyu bir katolik değil miydi? diye bağırdı. Şövalye hiddetli bir tavırla: — Bu pek fena olacak! Baba, ben bunu muhakkak öğrenmek isterim. Lülizin Allah namma o zavallıları, gü- hahsız halk sürüsünü öldüren bir ka. | tilin kızı olup olmadığını anlamak ve görmek isterim. Haydi, Monmoransi | konağına! sözlerini söyledi. — Pekâlâ! Fakat zannedersem bu da güç olacak. , .. ————. gn Öğ ni. 1072 SENESİ 24 AĞUSTOSUNDA SEN BARTELMİ YORTUSU Evet, bu çok güç olacaktı, Onlar Betizi sokağından çıkar çıkmaz her a- dımda yeni bir tehlikeye uğrayacak- larını anladılar. Paris geniş bir harp meydanına döndüğünden hiddetli düş İ manlata rastlamadan, her ân ölümle karşılaşmadan geçmek imkânsızdı, Bununla beraber, bir harp değil katli. âm vardı. Kendilerini müdafan etmek için bir topluluk hasıl etmeğe çalışan Hügnolar daha ilk anda mahvedilmiş. lerdi. Şimdi Kendisini okoruyamıyan halkı, kadınları, çocukları, ihtiyarla- rı öldürüyorlardı, Her mahallede, her sokakta kom- şularma göre şüpheli, Hügnolara vak, tile iyi muamele etmiş olanlar — İr. ter katolik, ister (o protestan olsun.— hemen öldürülüyordu, Ayni hal Pari- sin her yerinde oluyor her yerde ayni canavarca vahşilik büküm sürüyordu. Öldürülecek zavallı kadın yahud örkek — hemen evine yirmi otuz kişi, lik bir çetenin geldiğini, üzerine hü- enm edildiğini görüyor ervmi kurtar mak için o hattâ © pencereden bile atılıyordu.O vakit hancerler vücu. dunu delik deşik ediyor ve cesedi en ya kında bulunan bir ateşe veya Sen neh- rine kadar sürükleniyordu. Gündüz olunca katliâm büsbütün şiddetlendi. Bu hal böylece bir hafta sürdü. Vilâyetlerde, büyük şehirlerde ayni şekilde devam etti. Hattâ bir ay sonra bile, bazı uzak yerlerde adam söldürülüyordu. — Pariste bu ağustos sabahr in l lik canavarlığa döndü, insanlar cel.! lât kesildi, Bazı kadınların Hügnola. | rın kanını içtiği görüldü. Daima ayni ses: — Yaşasın İsa, kahrolsun kâfir. ler! Öldürün, öldürün! sesi oduyulu. yordu. Bu ses bir burgu gibi (O beyin- lere giriyor ve orasını oyuyordu. Gü. rültünün anlatılması imkânsızdı. Bü- tün çanlar durmadan gürlüyorlardı, den Jermen Lokserruvanm bü yük çanı susmuştu, O, uğursuz işare- ti verdikten Sonra hareketsiz kalmıştı, Çanların bu büyük gürültüsü cel- Tâtlarm haykırışları, öldürülenlerin iniltisi, tüfek ve tabanca sesleri, gök gürültüsü, Sen nehrinin uğultusu ve fırtmann çığlıklarile karışık müthiş bir ahenk teşkil ediyordu. Aci bir ko. ku, ateşte yanan insan dumanı, kan ve! ateş kasırgası arasında korkunç yüz ler, vahşi gülüşler, yerinden uğramış gözler, koşan gölgeler - ve parlayan| hançerelerden başka bir şey görünmü-| yordu. Kan, kan! Her yerde, duvar dip- lerinde, yol ortalarında, derelerde hep kan ve kan çukurları vardı. Fakat asıl tuhafı şu ki, saatlerden beri Pariste dökülen kandan habersiz sakin yerler de vardı. Sen Merri arkasında açıkta kuru. | lan küçük bir pazarda, satıcılar ve kâh | ya kadınlar anlamadıkları bu çan gü- rültüsüne şaşarak sakin sakin koşu.| yorlardı. Bastilin civarında, Sen nehrinden yüz adım ileride ihtiyarlar tenis oy- nıyor ve güneşte ( ısınıyorlardı. İşte etraflarında katliâmın bütün dehşeti, le hüküm sürdüğü böyle sakin yerler de vardı, Sen Jermen Varoşuna açılan Büssi kapısı yanında bir sürü çocuk birdirbir oynıyorlardı. Kovalanan iki Hügno bunların arasına girer girmez hançerle vurularak öldürüldüler. Ço- cuklardan birisi, korkudan ödü pati. yarak hemen o anda öldü. İşte Parisin pek az olan böyle #&- kin yerlerinden başka her tarafı kan. İr bir manzara gösteriyordu. Yüzlerce ev yanıyor, binlerce ceset (sokakları dolduruyordu, sokak başlarında odun yığınları kurularak kâfirlerin o ceset- leri yakılıyordu. Bir cok papazlar teo don düası okuyarak ve: — Yaşasın din! Gebersin kâfirler! diye haykırarak sokaklarda meydan- larda dolaşıyorlardı. İşte Sen Bartelmi yortusu olan bu pazar günü Pardayanların gördükle, ri bunlardı. Bazan fırtınanın şiddetiyle altüst olan Sen nehri kıyılarında o çok heye canlı manzaralar hasıl oluyordu. İsli dumanlar mavi göğü örtüyor, nehre altın ışıklar gönderen sabahın aydın- lığında sahildeki ağaçlar eğiliyor v€ çatır çatır kırılıyor, dalgalar kucak- larına atılan cesetleri gürültüyle sü. rüklüyor. köpüren sular nehri bulan” dırıyordu. İşte bu dehşetin karşısmda bulunan herkes kalbinin ezildiğini rw hunun sıkıldığını bissederdi. Birdenbire bu karışıklıkta iki de- niz kuşu görünüyor, bu kuşlar fırt. nan İçine dalıyor, rüzgür onları #Ü“ rlyor, onlar doğruluyor, ağızları açık. tüyleri ürpermiş olduğu halde gene * alıyorlardı. Fırtma onları yakalıya”