18 ŞUBAT — 1936 ELA le ML RADYO Aktivite Hüceyrata hayat ve- rir, mikroplar: öldü- rür, ağrıları keser, vücut için emsalsiz bir iksirdir RADYO TiN, dişlere hayat verir, mikropları öldürür, i ağrıları keser, ağız iiçin emsalsiz bir a NE, İ iksirair. İl VA N ağiamdan kirbilmak RADYOLIN wv : Kullanınız. | Istanbul Posta T. T. En | Başmüdürlüğünden: ANT iTi ili » Nev'i biükizedi 5g bedeli teminat v v a Lira Kr. Lira kuruş | 70 Çift Hurç 3150 00 236 25 ; . 200 Aded Büyük boy müvezzi ) çantası. ) 1482 00 “Mı 15 gününden evvel yatırmak üzere her gün Başmüdürlük yazı işleri kale- 276 PARDAYANIN ÖLÜMÜ rak doğuya, batıya, atıyor onlar geri. liyorlar, geri dönüyorlar, gene atılı- yorlar, inatçı ve hakaretli bir o yeisle gene bu kuduz fırtınaya (o saldışıyor. lardı. İşte, bu iki deniz kuşuna benziyen iki Pardayan bütün kuvvetleriyle Mon Moransi konağına doğru gitmek isti. yorlar, Varisin ta öbür ucuna kadar geriliyorlar, ileri itiliyorlar, tekrar geri dönüyorlardı. Nehri o famâmen kaplıyan fırtınanın sademelerine uğ. riyorlar fakat bütün güçleriyle kar: koymağa çalışıyorlardı. imdi CANI YÜZLER Saat kaçtı? Bilmiyorlardı, Nerede bulumuyorlardı.? Haberleri (o yoktu. Halkın itiş kakışları arasmda sokul- dukları bir toprak yığının yanınday. dılar, On adım kadar sağda, bir konak Yağma ediliyordu. Bu konağın önünde bir odun yığını hazırlanıyordu. Eşyu- Var, iskemleler yığılıyordu. Bu sırada birisi bu yığını ateşledi. Kolları üzerinde bir ceset bulunan bir adam meydana çıktı. Yığının efra. findakiler ; — Yaşasın Jezu! (diye haykırdı- Yra, | Bu ceset Dük dö Lâroşfokoldun' dü. Katil de © Pezuydu. Şövalye dö) Pardayan onu dumanın içinde iyice Seçmişti. Pezunun srvalı kolları ka- ül imiş. Yüzü korkunç (bir şeki) n gözleri yerinden o fırlıyan, du. ları bükülen bu cani şiddetle solu- Yer, etrafa dehşet saçıyordu. Bağır. Yordu. Fakat titriyen açık dudakların- “an devamlı bir homurtu dökülüyor. AŞ du, Yürüyüşü, hareketleri bir kaplanı andırıoyrdu. Etrafmda bulunan çete- yi teşkil edenler de onun gibi kaplan. laşmışlardı. Bunlardan biri: — Bu kırkıncı!.. Bravo Pezu., di- ye haykırdı. Pezzu, kollarından tuttuğu cesetle birlikte gülümseyerek odun yığınma yaklaştı, Zavallı Dükün kesilmiş olan boğazından hâlâ kan akıyordu. Pezu ile çetesi ateş alan yığının etrafını al. dılar. Pezu, bir masanın üzerine çıktı. Ve cesedi ateşe atmak istiyormuş gibi kaldırdı. Sonra birdenbire kendisine doğru şiddetle çekti, Yüzü bir canavar yüzüne dönmüştü. Ağzını delicesine kırmızı yaraya yapıştırdı. Ve cesedi a- teşe attı. Ağzı kan içindeydi. Masadan atlarken: — Susamıştım! diyordu. Halkın şiddetli bir gürültüsü etr?. fa ölüm saçan bu kaplan çetesini al- kışlardı. Pezu hâlâ homurdanıyordu.: — Şimdi sıra kırk birinciye geldi. Yalnız başıma akşama kadar yüz ta. ne öldürmeliyim!.. İhtiyar Pardayan dehşetinden mo rararak: — Kaçalım, kaçalım! dedi. Pezunun üzerine atılmasına engel olmak için oğlunu sıkı sıkı yakalamış- tı. Şövalye: — Oh, insan bir dev kadar kuvvet li olmalı. Bu canavarları bir vuruşta gebertmeli! diye mırıldandı, Baba ile oğul, etraflarına bakm. dılar doğruca Monmoransi konağına i gitmek üzere yürüdüler, * delerek kapıya saplanınca Bem hemen mine müracaatları, (644) bıyıkları dimdik idi ki yüzü tanınma- yacak bir hale gelmişti. Bem arka arkaya birkaç kere sal. dırdı. Fakat bu saldırışları mizrakla çelindi. Bu sefer mızrak göğsüne bir parmak kalana kadar yaklaştı, Herif evvelâ ağır ağır, sonra daha çabuk geri çekildi. Bağırıyor, . sıçrıyor, hü cumlarını arttırıyordu. Fakat rasta. tamadığı için hayretle karışık bir köor- ku hissediyordu. Her hücumunda, her duruşunda muızrağın ucunu daima kendisinde görüyordu, Bunun için ge- ri çekilerek kendisini bir yere, daha önceden seçilmiş bir tarafa doğru iten bü kanlı mızrak ucundan kaçıyordu. Birdenbire, büyük kapıya kadar gerilemiş olduğunu gördü. Şakakları kabardı, kalbi korkuyla çarptı, gözle- ri amiralin kanıyla kıpkırmızı olmu mızrağım ucuna dikili kaldı. Sağa veya sola kaçmak için son bir teşebbüste bulundu, Mızrak ken- disini şövalyenin götürmek istediği tarafa doğru sürüyordu. Bem artık, taliinin insafsız pençe. sine düşmüş olduğunu anladı. — Demek.. Artık öleceğim!.. Ah. Acaba. yarabbi tesadüfen. sörlerini| kekeledi. Bu son sözü oldu Hançerini ümitsiz bir hiddetle kaldırdığı sırada Sövalye mızrağiyle bir vuruş vurdu. | Şiddetle atılan mızrak göğsünü gebererek ayakta, Kolinyinin konağı. nın kapısına çivilenmiş gibi kaldı. Şövniye kılıemı alarak beline bağ- Tadı. Bu olup bitenleri hie bir şey söy- İemeden seyreden bahasının koluna gi. rerek küçük bir kapıdan dışarıya çık- tılar. © 10» ie iğ > Yukarda yazılı eşya açık eksiltme suretiyle alınacaktır. Eksiltme i 21 —2 — 936 cuma günü saat 15 de Galatasarayda İstanbul Posta T. ,| T. Başmüdürlüğü alım satım komisyonunda yapılacaktır. İsteklilerin şartname ve nümünelerini görmek ve muvakkat teminatlarını eksiltme PARDAYANIN ÖLÜMÜ 213 mmm mam Aradan iki dakika kadar bir za man geçmişti ki Moröver tekrar arlı. ya geldi. O da Marşalin adamlarıle birlikte ber katı dikkatle aramıştı. o Askerler uzaklaşınca bir ân kadar yeis ve ümit, sizlik içinde kaldı. Acaba Pardayan. lar nereden kaçmışlardı. Hayır, bun- lar kaçmamışlardı. İyi aranılmanuş- tı. Tekrar yalnız başma (her tarafı aramağa başladı. . > — Kaçtılar! Elimden kurtuldular, Ah, şeytanlar! Fakat onları omuhak. kak tekrar bulacağım. Avliya girerken böyle söylenerek kânlı gözlerini etrafında (gezdiriyor. du, Birdenbire gördüğü şeyden korka» rak durdu. Önünde, göğsünden ge- çen bir mızrakla büyük (kapıya mıh. lanmış Bemin cesedi duruyordu, Moröver bir ân içinde kendisini top» lıyarak deli gibi: — Buradan geçmişler! İşte izleri. Mutlaka onlardır. Ah, herhalde elime geçireceğim. diye söylenip avlıda do- Taşıyordu. Artık konakta kimsenin bulunma, dığıma kanaat getirmişti. Biraz düşün. dükten sonra izleri takip etmeğe baş- Indı. Gözüne bezlere sarılı bir paket ilişti. Bezleri açınca amiralin o başını buldu. Saçlarımdan yakaladı. — Bunu kime (götüreyim? Gize mi, kraliçeye mi? Adam sende, Giz bn sefer yenildi. Kraliçeye (o götüreyim! diye homurdanarak sokağa fırladı. Sol tarafta, Üzerine bir düzüne cesel atılmış hir ntesin etrafında oy- nayan bir kalabalık gördü. Sağda yol serbestti.