N | Cs e A ae 199 — İvanoviç Merihli kıza çok memnun oldu- gunu söylüyor. rediyor. 218 PARDAYANIN ÖLÜMÜ ——zz m seri için de merak etmeyiniz. Ergeç sizin olacaklardır. Bunu vadederim. sözlerini söyledi, Moröver hörmetle eğilerek: — Emrinize itaat edeceğim haş- metpenah. deyip kapıdan Ççikarken kendi kendine: — Tampl civarında oturarak hir hafta hiç bir yere kımıldanmıyaca. ğım, Her şeyi görmek “isterim diye söylendi. Kraliçe de, kendisini küçük kapı- ya kadar götüren bir çavuşla birlikte gitti, Çünkü, hem Montlök hemde 'Tamplide bulunan öbür kimseler bu si- yah elbiseli ve yüzü örtük kadının kim olduğunu bilmiyorlardı. Katerin kendi Kendine: — Eralm metresi bu iki serseri ile neden ve nasıl alâkalı bulunuyor. Bu işkenceyi geri bırakma emrini nasıl kopardı? Bunu öğreneceğim. Parda- yanlar elimden kurtulamazlar. Bu- günlük bu kadar. Şimdi asıl meseleyi düşünelim, diyordu. ... Mari Tuşe, işkencenin geri kalma emrini nasıl aldı. Şimdi bunu da an-| latalım. Kralın oda hizmetçisi sabahleyin sanat yedide dokuzuncu Şarlin odasma girdiği zaman kralm soyunmakta ol. duğunu gördü: — Görüyorsun ya, geceyi oçalış- makla geçirdim. Hizmetçi kayıtsız bir sesle: — Yüzünüz yorgunluğunuzu an- Matıyor dedi. — Bu yorgunluğu dü gidereceğim. Sant on bire kadar uyuyacağım, Duyu yor musun? Buraya kimse girmesin. Jantiyomlarıma söyle, kendilerini öğ. leden sonrâ tenis oynamağa beklerim; Haydi git, yalnız kalmak istiyorum. Hizmetçi gitti. Kral soyunarak or ta halli halkın giydiği bir çoha elbise giydi. Hemen gizli yollardan ve merdi venlerden 18sız bir avlıya çıkarak Sen Jermen Lokserruvaya (bitişik saray köşesinden uzakta olmıyan bir kapı- ya vardı. Ve yalnız kendisinde" bulu- nan bir anahtarla bu kapıyı . açınca bir kubbenin altında bulundu, Bu kub beli yer dik, meyilli bir yol hendeğine nihayetleniyordu. Aman suyun üstün. de tahtadan dar bir köprü kurulmuş. ta, Bu köprüyü geçinee çimenli, ıslak toprakta yapılan merdivenlere basa rak kral, hendeğin dış kenarına çıktı. Şehir içinde kimsenin haberi olmadan herkes kendisini sarayda ( sanirken mektepten bir kaç saat kaçan bir tale be gibi gezmek istediği zaman bura. dan çıkıyordu. Kral dışarı çıkınca, Sen Nehrinin | serin ve temiz havasını teneffüs etti. Dar göğsü ferahladı. < Yanaklarının rengi yerine geldi. Önünde canlanan güzel manzarayı bir ân kadar seyre daldı. Hiç kimse giilümseyen mes'ut gö- rünen bu adamın, müthiş bir buhranla uğraşan ve Hügnoların katliâmi için emir veren kral olduğunu tanıyamaz- dı, Sen Nehri boyunca giderek sola dönüp Debarre sokağına vardı ve Mas ri Tuşenin evine girdi. İşte kendisini pençesinde ezen müt- hiş nöbetlerden sonra vücudunu din- Tendirmek için buraya geliyordu. Ru. hunun sarayın fona havasile zehirlen- 20 — Los Merihin çok güzel olan gecesini sey» 203 — Merihli genç kız hiç ürkmeden o Losun yanma oturdu. 2M — Dos Aelitanm ellerini tuttu: — Acaba dünyada rastlıyamadığım büyük aş- kı burada mı bulacağım? PARDAYAN Şİ aa diğini hissedince burada rahatça ne- fes alabiliyordu. Kral, Mari Tuşenin dairesine vel rınca gözlerinin önünde (açılan bir manzara ile kendisinden geçmek dere- cesine gelerek kapının önünde durdu. Mari Tuşe, açık bir pencerenin önünde sabah elbisesile oturmuştu. Kucağın- da, pembe, tombul yanaklı, iki yumuk elini emdiği memeye dayâyan hir çe. cuk bulunuyordu. Yavrücuk sırıtarak sevincini gösteriyordu. Mari gülümsiyerek ona bakıyor ve: — İç yavrum. İç! Ne de aç gözlü. diye mırıldanıyordu. i Şarl kımıldanmıyordu. Nihayet karnı doyan çocuk uyu- du. O vakit, Mari Tuşe kalkarak yav- rusunu beşiğine yatırdı. Ve beşiğin ya.|* nında durdu, Bu sırada Şarl gürültüsüzce oda- ya girdi ve genç kadını arkadan tuta- rak İki eliyle gözlerini kapadı. Mari onu hemen tanrdıysa da ke. casmın sakasma Şaka ile karşılık ver mek için güzel bir gülüşle: — Kim 07. Yavrumu © görme! kim engel oluyor. Ah, büt çok bi bir hakarzlıktır. Krala şikâyet edece- ğim, diye bağırdı, Sarl ellerini çekerek ve geriliye.| rek: — Haydi şikâyet et bakalım. İşt kral karşmda duruyor dedi, Mari âşığınm Kolları arasına at. larak dudaklarını uzattı ve: — Sevgilim, ilk öpücük benimdir, dedi. Kral onu öpünce genç kadın: — Simdi de oğlunuzu öpünüz sö- zilnü ilâve etti: Kral beşiğin üzerine eğilmişti. İki ÖLÜMÜ n9 baş biribirine dokundu. İkisi de hayret ve sevinç içindey- diler. Ru güzel, sevimli yavru onun oğlu muydu? Kral tereddüt ediyordu. Yavrusunu öpecek bir yer bulamıyor- du. Nihayet buna cesaret edemiyerek Marinin dudaklarından öpüp: — işte bu öpücüğü ona sen ver! Ben belki onu incitirim dedi. Sonra ikisi de kalkarak ayakları. nin ucuna basa basa yemek odasina gittiler. Kral; — Uykusuzluktan ve yorgunluk. tan halim kalmadı. diyerek bir kol. tuğun üzerine kendisini bıraktı. Mari Tuşe, Şarlin dizleri üzerine oturarak saçlarım okşamağa başladı ve: — Ne kadar sararmışsın? Gene nen var, neve böyle üzüldün, anlat bakalım”? dedi — Mari, müthiş bir nöbet (o geçir. dim. Asıl fenası hastalığımın o çoğal, mış olmasıdır. Biliyorsun ki eskiden nöbetler pek kısa sürerdi. o Gerçi çek ıstırap çekiyordum. Fakat nöbet ge- çince kendimi toplayabiliyordum. Şim diyse kafamda bir şeyin bozulduğuna hissediyorum. Nöbet geleceğini anladı ğtm zaman, kalbimde insanlara karşı bir kin doğuyor, bu anda etrafımda bulunan her sey! kırmak, yıkmak, s4» na hikâyesini anlattığım Roma impt- ratoru Neron gibi Parisi yakmak, vur mak, öldürmek istiyorum. Ah Mari, kralların insanları korkuttukları, her» kesi öldürdükleri zaman daha kuvvet li olduklarını hana söylemişlerdi. Gö. rüyorsun ya, bu zehirli düşünce benim de benliğimi kapladı, Kanıma karıştı. — Haydi, haydi. Böyle düşüncde-