7 SONKANUN — 1945 gg Ağa oğlunun bir- yazısı Bazı radyolarda mühim bir r olunca, ötekiler, kendi nes- Tiyatlarmı tatil ediyorlar; konse- ri nakille iktifa ediyorlar. Bugün ben de ayni şeyi yapayım, Ahmet Ağa oğlumun bir makalesini hülâ- sa ederek geçireyim, bilgin! lerimiz, ediplerimiz, e rimiz, hülâsa her kültür şubesin “| de çalışanlarımız için ne mü 5 kemmel muhtıra, İşte Aağaoğlu:! nun yazdıkları; | Ariz ve kıymetli sairimi, ya Ke| mal Türls edebiyatı leri er peyenatta çok sağlam esaslı ve üzerin- de durulmağa değer fikirler serdetmiş- &. .. İ , | Garblileştirme teşebbüsü frahsir edebiyatın: benimsetnekten ibaret kaldı. Millileştirmeğe gelince Yahya Ke- malin dediği gibi: “Ana vatari Anzdolu- YE'şiir Ve hesrinizin yeğüne kaynağı 0 larak Bösterenler ancak bir narariye serdetiniş vaziyette kaldılar o Bunds 20 seye evel bik româncıya: “Kalk, gt! orta Anadoluda bir köye yerleş köylü- ye karış, onun tomanmı yaz, diyenleri İLE gidenler de oldu, Lâkin orada a) Dostoyevskinin romanı nevinden hizlkın ruhu kokan bir eser getirmediler! Fakat neden böyle oldu? “Neden Rutlar Döstoyevekiden daha gok evvel. daha Püakin ve Lermankot zamanından, | yani on dokuzuncu germ iptidalarmdan bile hem garblileşmeğe ve hem de milli- iefmeğe muvaffek oldular da biz İrâlâ alamadık? > N Yahya Kema! yüksek zekâsı ve gö- IŞ kültürile bu suslin cevabını seziyor. fakat üzerinde lâzem olduğu kadar dur- üyör. Halblei bizce asıl izah zahmeti- e'değer olan nokta budur. Yahya Kemal bsyanatınm bir yetim de diyor Ki: “Avrupa kültürü bir mek- tepdir. Mektöbde (okunur, O öğrenilir.! terbiye edilir, yetişilir. oradan çıktlir,| sonra memlekete gi . Bms ari» gairimiz garbiile yolunu gayet doğru olarak tayin etmiş oluyor. Avrupadan metot, teknik ve &- sal alır, edebiyat alınmaz! Biz Fransız eserlerini taklit etmek yolunu tutmiya-! caktık, o esirlerin nasıl vücude getiril. mis olduğunu öğrenecektik. Beyahatınm diğer biz yerinde de ,gâir bü fikrini tamanılıyarak diyor ki: “Dostoyevskiden evvelki Ruğ Elit #üm. resi garp edebiyatını bizim anladığı- mezdan çok daha başka © türlü ve çok daha derinden anlamış bir zümre idi. İşte meselenin #ml'can noktası! Ruslar Avrupadan metot, teknik Ve Usul akbılar, Eser taklidinden ziyade N Metoda ve tekniğe İstymet verdiler, Sanatkâr demek, yaratıcı demektir. ya: satmak ise taklidle olmez, Yaratıcı küv- vetin metot ve teknikle işlemesi saye: sinde olur, Sonra Ruslar, Avrupa kük türünün ta ruhunu ve kaynağını srâdı- Yar.ve doğrudan doğruya o ruha ve kay- Dağa mlirasaat ettiler. Greko-. Romen “debiyatınm şaheserlerini — ki Avrüpa- nm kendisi için de örnek o olmuştur > lisanlamne © çevirdiler ve yahut klâsik mekteplerde öğrendikleri iâtin ve yu- nanca vasıtasile doğrudan doğruya on- larla temasa geldiler. *Yyaha on doku. suncu aörim — İptidalarnıdı | Homeus ve Eshilden büşlyirak © bütün Yunan saheserleri Tuscâya terciime edilmişti. | Bununla, betaber Avrupanın flâsik ede. vE ihmal edilmedi. Pransır, İn - İNE. Alman, ftalyan İspanyol edebiyat. Harim bütün sna eek Puşkin ve! Leritikof bile kendi İisanlarında oku- yabilirlerdi. Ve bunu yaparken Ruslar Ge siğünl harekit etmezferdi. Rus ta- a a hayatı onlar için ilham kay. j Kii. bu tafsilâttan alınacak netiee ne & teibiye ile Greko » Rö-! pileli Felan, te ağ : 'e kiymet verelim. har; ve Grek ee sina | Ka gelmek ve Avrupanm ş3- eri rini heskesin eline vermek imkân | * düşünelim! İ Ne Zâriptir: Ben bu sözleri el gyalimde »vaktile Rus jimnazında A3 sl. €debiyat tarhile bugün ço- <meztmn elindeki edebiyat tarihini | ettim. Birincisinde o edebiyat! mekteplerinin tarihçesi yazılırken her | mektebe mensup şair ve nasirlerden en! mükemmellerinden birer parça abim.) İle doğrudan dek:| ken ok En “. Meselâ romantik Odevrine 'dair şii”| Eski Türk musiki eserleri | Tetkikler yapan | heyet vazifesini . | bitiriyor İ Konservatuvarda üç yıldanbe - ri eski Türk musiki o üstatlarının eserlerini tetkik eden heyetin me-| saisi şayanı dikkat bir safhaya girmiş ve sonuna yakınlaşmıştır.! Evvelce merhum Rauf Yektanm başkanlığında çalışan bu heyet | üstadm ölümünden sonra da me- saisine aynı hızla devam etmiştir. Bu tetkikat sonunda adı bile bi - linmiyen birçok Türk sanatkâr - larmın eserleri meydana çıkarıl - mıştır. İ Öğrendiğimize göre heyetin | tetkikleri son büyük musiki inkı.. lâbımıza kadar devam edecektir. Heyet bu değisimi de yazdıktan | sonra elde edilen eser Konserva- tuvar tarafmdan “Büyük Türk ! Musiki Taribi;, narar altında bas- tirilacaktır. Bu eserin bir kısmının! evvelden basılması da mevzuuba. histir. Heyet bazı sanatkârların işitra- kiyle toplanılan eserleri bundan birkaç yıl önce bir konser halinde halka arzetmişti. o Fakat büyük musiki inkılâbından sönra bu eski alaturka eserlerin halka dinleti! - mesi faydeli görülmemiştir. parçaları olasık Vietör o Hügodan vel Bayrondah, nesir nütilmesi olmak Uze- re de Balzaktan parçalar alınmıştı. Bu! parçalar Rusyadan da ayni mektebi tem! Sil eden şair ve masirlerin eserlerle yanyana getirilerek mukayese yapılıyor” du, ; Halbuki Türk edebiyat ağ böyle o şeylere * tesadüf — olunmüuyor.! Tüzk mektebinde, taleb: böyle: bir im-! kânden mahrum kalıyor. ,* « | Hülâsa gerek mektep (dahilinde ve! gerek önüm haricinde yapacak pek çeki t vardır. Yahya Kemal kültürün ta. olan edebiyat üterine d kkat çek- mekte pak isabet etmiştir. EMA İ 12 esere mükâfat vadedildiği! bu sene zarfında, kültür mesele ği sine fazla ehemmiyet verilecek! demektir. Bana kalırsa, şimdiye! kadar klâsiklerin terceme edil - memesine belli başlı sebep, son & sırda Türk dilinin geçirdiği mü, - temadii stihalelerdi. Fakat,diğer ci) hetten, eğer klasikler terceme'e - dilseydi bu istihaleler, en makül cereyanı alırdı. Şimdi ise, son in kılâp hareketile, Türkçe, hem mevcut zenginliğini muhafaza et- miş,hem de elestikiyet peydala - mıştır. Zararın neresinden dönül- se küârdir, derler: Rusların bir asir evel yaptığı * na varalım biz simdi başlıyalım.. Elverir ki, başlıyalım... VvA-0) yazmiştık. Bügün de devam ediyoruz: “3 -< İstiklâl caddesinden Ağahamamı caddesine inen Bürsa sokağı yokuşunun son kısmı belki mir görmemiştir, ileriki tamir plânlarımda nazarı dikkate alınsın diye hartrlatıyorum. 4 Sirsmervilerde Alman hastanesinin tam karşısına asırdanberi | temir görmemiş: olacik. Her taraf s& çukurları, çamur gölleri ie dolu,. Daha fenası burada sokak feneri de yok, Sırasel- itabet edeni yol da * herhalde'yarim | kurşun hırsızlığı yapılmıştır. Bu “Cumartesi yevmiyesini tam vermeyen fabrika Bir gecede 800 kilo kurşun çalmışlar! Eyüpte bir medresede o'an bu hırsızlığın nasıl yapıldığına | herkes şaşıyor Camileri, türbeleri ve medrese- leri pek bol olan Eyüpte büyük bir kurşun hırsızlığı bayramın ilk ge- cesi yapılmış olmakla beraber da- ha yeni dayulmuştur. Hırsızlığın yapıldığı yer Eyüp-! te, Bostan iskelesi caddesinde| Mihrişah valide sultan türbesi ve medreseleridir. Bu medreselerin ve türbenin damındaki kurşunlar dan bir kısmı şaşılacak bir meha- retle ve söylendiğine göre bir g€- ce içinde sökülerek çalınmıştır. Dün bu hususta mahaliinde tah- kikat yapan bir muharririmizin aldığı malümata göre bu medre seleri ve türbeyi on beş yıldanbe | ri bir bekçi beklemektedir. Bun dan birkaç yıl evvel burasının kur sunlarmı çalmak için bir teşebbüs olmuş, fakat Eyüp zabıtasının bu raya bir polis noktası koyarak ter- tibat alması üzerine teşebbüs a - Duyduğumuza. göre, Sirkecide | Salkımsöğütte, İbrahim karyola “we madeni eşya fabrikası, işçileri- ne, cumarlesi yevmiyesini tam o- larak vermemeğe karar vermiştir Evvelce, cumartesi - pazar tatili çıkmadan evvel, bu fabrikada iş- çiler (9) saat çalışmaktaymışlar. Cumartesi » pazar tatili çıktıktan sonra, fabrika sahibi, ameleye cu: marteti yevmiyesini tam vermek için, işçilerin eskiden bir saat yap- tıkları öğle tatilini yarım saate in l direrek ve iş müddetini biraz uza. tarak; (10) saat çalışma usulünü! koymuğtur- İşçiler, cumartesi yev: miyesini tam almak için buna razı Ortodoksların © (bayramı Dün Ortodokslarm ve gregori yen ermenilerin yortuları olma - sı dolayısile bazı Türk ermeni ve rumlarının dükkânları kapalı bu- lunuyordu. Yarın yortuları bitmiş olaca | ğindan patrik intihabr da yapılar caktır. . Evvelce de yazdığımız gibi, bü tün ihtimaller, patrik namzedle - rinden Kadıköy metropolidi Mak- simus üzerinde toplanmaktadır. | “ŞEHRİN DERDLERİ Firuzağa semti Dün Remzi adlı bir okuyucumuzdan aldığımız mek- tupla Taksim Firüzağa semitinin dertlerinin bir hasmını hâdiselerden... yarım asırdır ta- | | rma kaldı. | bileceğinden, esasen devletin de cemiyetinin kongresi vilere doğru ilerliyen bir adamın karşıda hastanenin kapı”, sındaki kuvvetli ışıkla gözleri kamaşınca önündeki çukur- | larda dizlerine kadar çamurlara (o gömülmesi her gereki 5 — İtalyan hastanesinin bulunduğu ve inen yokuş geceleri sokak köpeklerinin hâkimiyeti altın da... Beyoğlunda üç bin şu kadar köpek o öldüten bu işle vazifedar belediye memurları bir gece buraya da uğrayıp bir kaç kuyruk toplasalar fena olmıyarak galibal.. Felâkete bakın ki dertler bugün de bitmedi, Sonu ya kim kalmıştır. Medresenin bekç: ! leri ramazanın sonlarında medre se civarında gene iki çahsın do - laşmakta olduğunu görmüşler ve zabıtaya vaziyeti haber vererek tertibat alınmasını istemişlerdir Nitekim bir müddet sonra bay ramın ilk gecesi bu hırsızlık vuku bulmuştur. Asıl işin garibi hırsız larm bayramın üçüncü gecesi İr bu ziyaretlerini tekrarıamalarıdır Fakat bu defa bekçinin müdaha lesi üzerine birşey çalamadan git mişlerdir. Yapılan bir keşfe göre çalınan kurşunlar yirmi parçadır. Alâka darlar bu miktar kurşunun 800 ki lo geleceğini söylemektedirler.Bu bir tona yakın kurşunun çok yük sek olan kubbelerden nasıl çalın. dığı ve bunun ne vasıta ile götü rüldüğü hayret uyandırmaktada Tahkikata devam olunuyor. olmuşlardır. Fakat vaziyet bir müddet böyle gittikten sonra; bu hafta, fabrika sahibi, artık cumartesi yevmiyele- rini tam vermiyeceğini işçilerine bildirmiştir. , Hepsi kazandıkları yevmiyeler- le günü gününe geçinen fakir in - sanlar olan işçilerin, böylece ya - rım gündeliklerinin daha kesilme- si, kendilerini çok sıkıntıya soka pek yakında çıkacak (iş kanunu? ile, menedeceği bu gibi hallerin. fabrika sahipleri tarafından sim. diden yapılmaması lâzımdır diye düşünüyoruz. Mütekaütler Umum Mütekaidini Askeriye Cemiyeti Başkanlığından: Cemi -| yetimizin senelik kongresi 26/ son kânun pazar günü saat 13 de Vez. necilerde umumi merkezde top * lanacaktır. Cemiyette kayıtlı olan ve te - mel yasasının 18 inci maddesi ow cibince son sene aidatını dahi tes- viye etmiş bulunan âzanın dul! varakalariyle gelmeleri rica olu . nur. Tophaneye Değerii eserlere mi köfat a Maarif Vekâleti, o her sene, on ike değerli eserin beherine beşyüz İiradan aşağı olmamek üzere mükâfat verecek» miş. Bu mevzu bugün bem Peyami Sa- fayı, hem de Akşamcıyı tahrik o etmiş. İşte yazdıkları: SE eğ e : * Eh'iyels zler mükâfat amesn Peyami diyor kı: Bu “değerli, vasfmın tayini, baliba ves kâlette ilim veya edebiyatla alâkası meç* hül ellere bırakılmıştır ve bu yüzden şim diye kadar,biçbir kültür haysiyeti olira- yan, hatti manas'z ve zararlı bir sürü kitaplara bol tahsisatlar verildiği hal- de asıl kıymet sahibi eserler satın almi- mamıştır. Nitekim Bakanlığın neşriyat işlerile meşgul dairesi veya omemuru, şimdiye kadar matbuatın birçok istek- lerine rağmen, satım aldığı bu kitaplarm listesini neşretmedi. İlim ve Edebiyat mükâfatlarile kül. türünü teşvik etmek istiyen Bakanlığın bu neşriyat himayesi prensibini de bir usule bağlamasını ve kıymetlerin tak- diri işini şahıslardan ziyade şahsiyetles rin eline bırakmasını temenni ederiz. MR ii rel Akşamcı ise büsbütün bodbin! Ma- arif Vekâletinin, sekiden de eserleri teş- vik icin muhtelif usullere başverduğumu yazıyor. Himaye ettiği memurlara eser- ler tercüme ettirmiştir. Bu, olmamıştır. Sonra da kıymetli bulduğu eserlerden yüzlercesini satm almıştır. Bu da nafile... Akşamcı son şekli de şöyle tenkit e- diyor: Bu müküfatr o muharrir mi alacak? Tâbi mi? Tâbi alacaksa muharrire ne? Muharrir alacaksa, kitaln kim basacak? Şimdi, bir muhatrir hem çalışatak hem para bulup kitahr bastıracak. Sonra da kendisine verilmesi muhtemel bir mü- kâfatı bekliyecek! Bu hiç pratik bir usul değildir. Bek lediğimiz faydanın temin ediletniyeseği; bir kaç sene sonra bundan da vazgeçi- leceği muhakkaktır. Beyhude vakit kay» betmekten ve para ziyan oetmektense şimdiden bunu daha (pratik ve hayırir bir şekle sokmanın çaresini o düşünmek iktira eder. * Namık Kemali inkâr eden yok Gezgin, (Eski Seyyah), “Yeni baş- tan baha biçerken, serlevhasile, Namik Kemal hakkında geçen gün HABER'de yazılanı bir yazıyı tenkit ediyor. Tarihin verdiği kaklara dokunmıya- ım. Şöhreti, Namık Kemal kadar pa- halıya maletmiş dlinyada pek az adam vardır. Seyyah, haklıdır. e Esasen, Namık Kemalin kıymetini kimsenin inkâr et- mediğine dair, o Yazıda da bir kayrt vardı. Ancak, mevcut vesikalar ve eser- | er iyice okunmamış, tasnif edilmemiş, hükümler çıkarımamıştır. Ve bu hü- kümler, eski “Müntehabat,, ve Mukta- tayfat,,ım hall arasına yayılmış hükümle ri yerine geçmemiştir. Hâlâ hâkim olan eski görüşlerdir. (Hat — Sür) — amkk Haliç s'rketi hissedarlesrı toplanamadılar Haliç Şirketi hissedarları bu gün on birde Gala'ada Hovakim- yan hanında fevkalâde bir top lantı yapacaklardı. Ekseriyet olmadığından 11 şu. bat salr günü sabahma bırakıl - mıştır. artarsa. Borjiyalarını cildletmek isteyenler Borjiya romanlarını eildlet. mek isteyen okuyucularımız formalarını on beş gün içinde Ankara caddesinde (Vakıt) kü- tüphanesine hırakmalıdırlar.