Prens Abdullahın Hazinesi BİL... BENİ KANDIRDI... VE OTOMOBİLİ ALINCA GİTTİ ŞNUN BİR DELİLİK YAP, GI MUHAKKAK DIR. > HER OTOMOBİLİ KUL LAN DIĞINIZI GiLME DIĞİNİZ: SÖYLE Yor z İORİ $U POLİSE PEK sini, LENİ YORUM» SENİN ER AA. AMAN ÇAN — TAM DüşDÜ... | $MDi GETİ REYİM... T9.. SEFA GELDİNİZ, ĞÜZEL BAYAN Sizi İŞTE ADRES Bur * RADA DIR... - Polis hafiyesi X:9 yahud Dekster ıslahıhal etmiş'bir haydut olan Mişelden bir mektup alıyor. Bir ohaydudun Nevyorkta bulunan Prens Abdullahın milyonlar değerindeki hazinesini çal“ nak üzere olduğunu haber vermektedir. Fakat Maroninin adamları Mişeli öldürüyorlar, Ve sırlarını bilen Mişelin kız kardeşi Şilâyı da takip elmzğe koyu luyorlar. X:9 Prens Abdullahı haydutların elindes kurtarmayı kararlaştırıyor. Bunun için haydut kıyafetine girip onlarla beraber çalışmağa başlıyor. Fakat Şilânın hizmetçisi Mari abtallıkla x9 u ele veriyor. X:9 kaçıyor. Prens Abdullah da bu sırada mücevherat kolleksiyonunu teşhir etmeğe karar vermiştir. Polisler bundan endişe ediyorlar. Fakat bu endişelerini belli etmek istemiyorlar. Halbuki Maronl Prens Abdullahın vekilharcı olan Aliyi de elde etmiştir. Şimdi de X:9 u ortadan kaldırmak çarelerini araştırıyor. altına bomba koyarak onu hav: atlıyarak ölümden kurtuluyor, Fakat kendi haydutları kandırıyor. Oturduğ sini ölmüş gibi bildirerek a uçuruyorlar, Fakat X:9 yanında bulunan şişman Jorjla birlikte paraşütle evin üstünden PARDAYANIN Bu sefer bir kadın sesi cevap ver — Hiçbir şeyden korkum yok kont. Rüjjiyeri sarararak: — Deoda! diye mırıldandı. Katerin dö Mediçi de: — Jan Dalbre!., Sus dinliyeyim, sözlerini ilâve etti. Kont dö Mariyyakın sesi duyuldu. — İşte kapı budur madam bakı. nız. Bahçenin içinde bir ışık görünü.|! yor. Şüphesiz Alis tezkerenizi almış - tır. bekliyor. Ah madam, için titriyorsun oğlum? — Birçok acı tatlı vakalarla öm. rümde bu geceki kadar (büyük bir heyecan yaşamamıştım o Düşününü ki bu anda bütün hayatım, bütün sa. adetim bir pamuk ipliğine (o bağlıdır. Her ne olursa olsun, benim için kat - Tandığınız bu zahmeti (o hiç bir vakit unutmıyacağım. — Deoda, seni öz oğlum kadar sev diğimi bilirsin! — Evet kraliçem bilirim, Heyhat?! Bu lütfü, ben başkasından görecektim. Bakınız madam, tahta köprü yanında. ki evde buluştuğumuz zaman annemin beni tanıdığımı, heyecanımı gördüğü - ni, ruhumun yarasına dokunduğunu, ka'"'Tsin acılarmı anladığını dü ü yor, Gene ağzından bir şefkat ke -! Ire“e çıkmadı, Ve taştan heykel gi - bi d“ygusuz kaldı. Kontun göğsünü sarsan bir hıçkı- Yık, Katerinin kulağma kadar geldi. KraNçenin gözlerinde bir hiddet ve düşmanlık alevi yandı, Jan Dalbre, delikanlının düşün cesini başka bir yola çevirmek için: tekrar i ÖLÜMÜ — Cesar Umarım ki bir saate kadar seni sevindirecek olan haberi getireceğim dedi. Bu sözleri söyler söylemez Navar kraliçesi hızla sokağı geçerek bu yeşil kapıyı çaldı. Bir saniye sonra kapı Jan Dalbre o Alis dö Lüksün girdi. Kont dö Mariyyak da kollarını çaprastvari göğsünün üzerinde ka - vuşturarak kuleye dayanıp bekleme - ğe başladı. Başı hemen hemen deliğe dokunu. yordu. / Sessizlik içinde birer birer geçen bu uzun dakikalar o içinde bu üç kişi neler dü üyorlardı, Müneccim: Baba!.. Kraliçe: An - ne!.. Deoda: Çocuk!. Bunlar biribir- lerinden yalnız duvarım - kalınlığiyle ayrılmışlardı açılarak evine Rüjjiyeri, pek ağır ve fark edil miyecek bir hareketle Katerinin ko - lunu delikten çıkarmasına o engel o - lecak bir şekilde yer aldı. Acaha kalbinden nasıl müthiş bir şüphe geçiyordu? Katerin dainın, süslü kısa bir hançeri yordu ki bü da kraliçenin elinde müt- hiş bir silâhtı. Rüjjiyeri o titriyordu. Çünkü bu hançerin ucuna kendi eli - le son derece tesirli bir zehir sürmüş tü. Bu hançerle açılacak en ufak bir yara ölüme sebebiyet verebilirdi. Kreliçenin hemen kolunu uzata - rak vurmak düşüncesi aklından geç » mediği ne malümdü. Bunünla beraber, Katerin de mik neccim ve Mariyyak gibi sakin bir halde kaldı, keskin ve kmı yanında taşı » PARDAYANIN ÖLÜMÜ 19 Saat on biri ve sonra on bir bu ./ çuğu çaldı, Ölülere benziyen bu İnsanlar ve. feslerini bile hissetmek imkânsızdı. Nihayet geceyarısını anlatan saat darbeleri tunç akislerle inlerken Na -| var kraliçesi de Alis dö Lüksün evin.| den çıktı. Boynunu uzatmış, ıstıraptan bit. kin bir halde kalmış olan kont, bir a- dım atamıyarak onun geldiğini yak - laştığını gördü. Katerin dinlemeğe hazırlandı, Fakat Kont dö Mariyyaka yakla şan Jan Dalbre sadece: — Geliniz oğlum, hemen konuşa- cak bazı şeylerimiz var.. dedi. Ve ikisi de uzaklaştılar. Onların uzaklaşmasından sonra Katerin: — Şimdi ışığı yakabilirsin dedi. Müneccim itaat etti, Gerçi eli tit. remiyor ve bakışı sakin bulunuyorsa da yüzü mosmor kesilmişti, Katerin onu dikkatle“ süzdükten sonra: — Zannedersem onu öldüreceğimi sandın? sözlerini söyledi. — Evet! — Bundan mı korkuyordun? İ — Bundan korkuyordüm madam! ana onun ölmesini İstemedi | Zimi söylemedim mi? Bana faydası! dokunacaktır, Demedim di? Görüyor- duyduğumuz şeyden sonra ığına göre ben onu (o öldürmeği düşünmemiştim, Sen de duydun değil mi? Bana gelince, sözleri hâlâ ku.! Yaklarımda cınlıyor, Rene, annesi ol - duğumu o biliyor. Müneccim sustu. — Bu ana kadar ben de şüphe içinde idim. Fakat şimdi, — artık her şey bitti, Ağzından duydum. Biliyor Rene! Katerinin bu sözleri Rüjjiyeriden başka hiç kimseye tesir etmezdi. Fa kat müneccim kraliçeyi iyi tanıyor ve iyi biliyordu. Metresinin sesi kendisi- ne o kadar müthiş geldi ki, gözlerini yere dikerek karşısında sakin bir ta. vırla söyliyen kadına bakmağa cesaret edemedi, Kraliçe, kederli, ağzı kısılmış, ba kışları kontun gözden kaybolduğu ta. rafa dönmüş olduğu halde söze baş - Tadı. — Artık korkacak bir şey kalma - dığını görüyorsun. Benim sevgili Re, nem, babalık duygularınla haşbasa ve rahat olarak kalabilirsin, Rüjjiyeri titredi. Yüzünü kaplı - yan sarılık daha fazla arttı. — İçin rahat etti değil mi? — Hayır madam. Çünkü, oğlu - mun öleceğini ve dünyada hiç bir kuv. vetin onu kurtaramıyacağını biliyo - rum. Hiç bir şey omadam. Ne benim Sevgim ve ne de sizin kudretiniz!;. Hayrette kalan Katerin, münecci- me tuhaf bir bakış fırlattı. Sonra bir koltuğa oturarak han . çerinin altın zincirile oynamağa baş. lıyarak: — Niçin? Bunu bana anlat!.. dedi. Rüjjiyeri doğruldu, Yüzlinde bir güzellik hattâ bir ihtişam vardı. Mü » neccim bir şarlatan değildi. Karışık yaradılışı, en müthiş işleri itirazsız kabul etmesi bakımından zayıf ahlâk. İı, yalar kendisinin hiç bir o suretle düşünemiyeceği cinayetlerin yapılma. masında pek katı kalpli, kendi haline terkedildiği zaman merhametli, kra-