Canlanan erkek Sana daima dertlerimi, hisle -| Yimi, düşüncelerimi yazarım, kar- | deşim... Bu sefer de yine yazacağım... Zaten genç kızlığımın aşk ma - <erasını da bilirsin ya: Ben, Adil ismindeki bir komşu çocuğunu se Viyordum. Fakat, o, benimle aşa. &ı yukarı yaşıttı. Henüz yirmisin- deydi, Bense, on altısme Kendisine delice b Ona varmak için çıldırıyordum... Geceleyin sabahlara kadar gözya- # döküyordum. Adil henüz meslek sahibi ola - Mamıştı. Mektebe devam edip dur | Füyordu. Tahsilini bitirmesine de hayli zaman vardı. Para kazan* mak kolay mı: Daha da ne tecrü- beler, ne stajlar geçirecek... Annem, ona duyduğum aşkı hissetmekle beraber, babamın ar- zularına karşı gelmek cetaretini kendinde bulamadı. On sekizine bastığım vakit, be | ni kozama verdiler... Kırk beşin de bir adam... Aramızda bir çey- Tek asırlık fark var.. Nasıl mesud olabilirdim? Evet, o zengindi... Fakat, zem ginlik, saadeti için kâfi sebep midir? temin Kısacası mesud olamadım.. Kocam beni kollarile sardığı Zaman, gözlerimi kapatırdım.. O. çlarımda, alnım- | ulaşırken, der! bal hayalimi işletirdime Sanki kocam, yanımdan silinir. di. Onun yerine, genç, ateşli, cev- Val biri gelirdi: Adil..., Seni temin ederim ki, bir gece | bile olsun, kocamın koynunda ma nen yatmış değilim... Bal ayını ha. Yalen hep Adille beraber geçir - dim... Hattâ ondan sonraki ayları da... Fakat, zaman, neyi insanın dr | mağından silmez?... Yavaş yavaş, | Adilin şiddetli aşkı bende kaybol. du, Yanımdaki adamı başkasile de, | Ziştirivermek alışkanlığını ise kay” | edim, Kocam, ne zaman beni kolları | Arasına alsa, artık hayalimde meş ir şahıslar canlanıyordu: Pala - bıyıklı kahramanı hürriyet Niya- 2i Bey... Bütün kadınlarını terke - derek sözde yalnız bana öşek ol. Muş Abdülhamit. Hattâ dünya . hin çıldırdığı Don Juan, Napol - Yon Bonapart... Sezar... Sonra bütün okuduğum romanların kah . Tamanları... Sinemalardaki şahsi - Yetler: Tarzan'a varmcaya kadar,. Kısacası, beynimin içinde, bü- Yük bir değişiklik meydana gel - Mişti... Sevmek, sevilmek meleke- > im tereddi etmişti». Birinin ye” tihe ötekini koymadan gönlüm ra t etmiyor, hissiyatım galeyana #elmiyordu. Bu hal, böylece yirmi sene de- Vüm etti, Hep hayalât ile yaşadım... Nihayet, biliyorsun, koram bun m beş sene evvel, sizlere ömür Vefat etti. Dulluk hayatım, evliliğimden | beter hir çoraklık içinde devam et | » durdu. | kan münakaşanın bu şekilde gaze. Felek, insanlara, ne oyunlar oy. | namaz. | Bunad a bir muziplik etti: Bundan iki gün evvel bizim A- dille karşılaştım... Anadolunun bil mem nerelerinde bunca seneler gezmiş durmuş-.. Hayatın rütbe - lerini pek yavaş te:fi etmiş... Bun- dan dolayı da yı mış, bezmiş. O.| muzları çökmüş, gözlerinin feri sön işmanlamış... Sazları dö - , Hattâ ön tarafta iki tane de dişi eksik... Hülâsa, eski sevgilimin ismini ve karikatür halinde bazı şekil mi, raslarını taşıyan bir bedbaht. Ne de o'sa, buna hatıralar var. O tatlı günleri konuştuk. Gölüştük... Senelerin hasret'ni andık... Yek diğerimizi nasıl özlediğimizi söy. İedik... Bütün bu konuşmaların netice . sinde kendimizi birbirimizin kol. ları arasında bulduk. Ve ben, senelerin verdiği iti - yatla, gözlerimi kapadım... Ya * nımdaki erkek, derhal hayalim - den silindi... Bir başka erkek onun yerine hayalimde belirdi ve canlandı: Yirmi sene evvelki Adil. Nakleden : Hatice Süreyya Fıtra ve zekât üç cemiyete verilecek Türk hava kurumu bu seneki fat. ra ve zekâtın hava kurumile birlikte Kızılay ve Çocuk esirgeme kurumuna verilmesi için hazırlıklarını tamamla- mıştır. Bunun için fıtra zarfları ha. zırlanmış ve hava kurumu nahiye te şekküllerine gönderilmiştir. Zarflar hafta içinde evlere dağıtı- lacak ve bayramın birinci günü topla. nacaktır, Hava kurumu bu yıl ilk defa olarak bütün kaza ve nahiyelerde teş- kilât yapmak imkânmı bulduğundan bu yılki fıtra ve zekât miktarının ge. çen yıllardan çok fazla olacağı mu . hakkak görülmektedir. Bir düzeltme ve bir izah Yüksek kaldırımda 5 numara| t apartmanda oturan Rüknettin den dün şu mektubu aldık : Gazetenizin 5/12/935 nüshası. nın 4 cü sayfasında (İki yerde iki gurup kumarbaz) serlevhası altın. da şerefimi İekelemeğe yeltenen çirkin bir iftirayı teessürle oku » dum. Hadise tamamen bambaşka- dır. Arkadaşlardan Hayrı ile Sa-| lim arasında beraberce oturduğu muz; bir lokanta hesabından çı - tenize verilerek haysiyet ve gere fim rencide edildiğinden bu yazı, | nin müsebbipleri aleyhinde şikâ - yetçi olduğumu ve lütfen bu tek * zibimin gazetenize yazılmasını de. rin saygılarımla dilerim. HABER : Biz bu vakayı Em niyet müdürlüğü istihbarat daire” sinden alıp yazmıştık. Kenan Hulüsi Bir yarasa Bir kıza âşık oldu Yakında kitap halinde çıkıyor Tefrika numarası: 91 Yazan:(Vâ-N0) Tayfalar bana iftira atıyor! Ben gemici umum- hanelerinin orospusu değilim... Ben asılzadeyim.. Ikinci kaptana sorun!.. Beni tanıması lâzımdır! Geçen kısımların hülâsası Düşes Cülyeto di Piti, hiristi , yan gemisini Hızırın donunması na teslim ediyor. Kaptan da, çen ber sakal Marki Fernandoyu öl dürdüklen sonra, onun üzerine atılıyor. Fakat, Hasan, karşı du ruyor. Küçük Hasan, telâş bile etme- di. Üzerine doğru yürüyen kap tanla genç kız arasında durdu. Gözünü düşmanından ayırmak sızın başmı işöyle hafifçe yansı döndürerek : — Rağıp! * dedi. Bn esnada, kaptanlarının hü cuma geçtiği ören tayfalar ara” sında umumi bir hareket baş gös” termişti. Hepsi de, koskoca bir do nanma ile sarılı olduklarını unut" muşlardı. Kendilerine hıyanet e den bu küçük tayfayı temizlemek için, ileri atılacaklardı. Bu arada dört Türkü de, kahir ekseriyetle"! riyle ezeceklerdi. Fakat, Rağıp, bu esnâda bir mucize yaptı. Gözle kaş arasında boşanan bir zenberek sür'atiyle, elini beline attı. Kuşağından bir cenbiye çıkardı ve onu, ileri doğ | Tu koşan kaptanın #'rtlağına ya * pıştırdı. Dindon sakal, bir hırıltı çı-| kararak yere, Çenber sakalın üze rine yuvarlandı. Fakat,gemide hareket durma: mıştı. Küçük Hasan, gür bir sesle hay kırdı: — Bir adım atarsanız sizi de kaptanmıza döndürürüz. Görüyor sunuz ya: daha ben hançerime el bile atmadım... Gelişi güzel bi; neferimiz, kaptanınızı temizledi... Küstahlığın cezası verildi... Artır bizim esirimizsiniz.. Ne kadar| mantıklı, terbiyeli davranırsanız o kadar istifade göreceksiniz.. Us: lu oturun... Sizin için yapacak şey | derhal filikalarmızı indirmek, içi | ne yirmi beşer yirmi beşer binerek İşte şu gemiye gelmek, teslim o' maktır. Razı mısınız?.. Yoksa... Gemi halkı, boyun eğerdi: — Razıyız.. — Hah.. Aferin... Ona göre... böyle kolay teslim olmak, sizin menfaatinizedir... Şimdi bana cephanenin yerini söyleyin.. — Burası... — Alâ... verin anahtarımı. Kin se geminin anbarında kalmasın. Hepiniz yukarı... Eğer son ferdi niz çıktıktan sonra gemiyi batır - mağa falan kalkarsanız yahut bir türke en ufak bir zarar getirirse - niz keyfiniz bilir... Bütün ömrünüz ce cezayı çekersiniz... Anlaşıldı mı?... Biz gidiyoruz. Yirmi beşer yirmi beşer siz de gelin! Tıs... ğ Ne bir itiraz, ne bir cümle... Esir geminin halkı, filikaları indirmeğe koyuldu. Bu esnadı genç tayfa. başındaki küçük şap: kayı çıkardı. Sarı, sırma saçları omuzlarına ( döküldü. Takma bıyıklarını söktü,) attı. Tayfalar: Ab. Cülyeto... - diye haykır dılar. İ — Evet benim... Benim... Bir tayfa: — Umumhane kaçkını!—de- di.—Orospu! —Sus... Terbiyesiz... Müfteri. | —Hayır iftira deği!..Bu kadını| içimizde umumhanelerde tanımı | yan yok gibidir. Tayfalar: — Evet, hepimiz tanıyoruz. Cülyeto Hasan döndü: — Demin bunlar beni sahiden | öldürmek istediler. Fakat, muvaf-| fak olamadıklarını görünce . bu! sefer, manen öldürülmem için ça- lışıyorlar.. Halbuki, ben, çok ne zih, çok temiz bir kadınım... Ben Düşes di Pitiyim... İşte ikinci kap tan... İşte şu zabitler.. Hepsi de| asılzade muhitindendirler., Beni tanımaları iktiza eder... Yemin et tirin ve sorun: ben, söyle söyledik! leri gibi fena bir kadın mıyım, t yoksa asılzade miyim? i İkibci" kaptan: İ — Asılzadedir... —dedi.—fa - kat, dininin ve milletinin düşmanı İ; bir asılzade.... i Cülyeto: —O taraf başka.. Onun hesa -/8 bını size verecek değilim... | Tayfalar, küçük tayfanın ka dın oluşuna ve zabitlerinin fahişe Cülyetoya Düşes di Piti demesi üzerine hayrette kalmışlardı. İ Bu hileleri vaktile nasıl keşfe" | dememişlerdi?.. Bu kadın şeytan mıydı ki böyle kılıktan kılığa, kr-| yafetten kıyafete giriyordu?.. Onlar, düşüne dursunlar, tü ler, geldikleri filikaya bindi. Yal nız gemide içlerinden birini nöbet çi koydular. Onun yerine de , san) dala Cülyetoyu aldılar. Yolda giderlerken, Hasan: — Mesele nedir?—dedi. —Ben, bir gece, rüyamda sizin peygamberinizi gördüm. Müslü - man oldum. Peygamberiniz, ba na: “senin de, denizlerdeki ümme| timin de selâmeti senin Hızırla be raber olmandır!,, dedi. Ve şahadet getirmeği bana öğretti. Hasan sordu: — Şahadet nasıl getirilirmiş? Düşes, vaktiyle, bütün bunları Çenber sakallıdan öğrenmişti. Öğrendiğini sattı. — Görüyorsunuz ki, yalanım yoktur. yi Maiyettekilerden bir türk: —Sakın bu işler hile olmasın? dedi. i — Hile diye size koskoca bir. donanmayı esir aldırtabilir mi-| yim?.. Beni Hızırın huzuruna çıka rın.Ona düşman donanmasının ne| rede bulunduğunu haber verece ğim. Eliyle koymuş gibi, gitsin, teslim alsın... — Sözün doğru çıkmazsa çeke ceğin var, kadın... — Çekeceğim olsun... Hasan, düşünüyordu. Kendi kendine: “ — Vaktiyle bizim Yani de kâfir olurken böyle, müslümanlır ğa karşı duyduğu muhabbetten bahsetmişti. Haydi hayırlısı... Ba- kalım netice neye varacak.. Şunu Hızır reisin huzuruna çıkaralım... Fakat, bu kadın casus bile olsa yanından şimdiye kadar nasıl is tifade ettikse ondan da ayni suret İ le ederiz!,, diye düşündü. Amiral gemisine yanaşmışlar- dı. Hasan: — Haydi Düşes... Çıkım baka lım..— dedi. — Ben artık Düşes değilim... Müslümanlıkta asalet yoktur... Bana bir müslüman ismi veriniz? (Devamı var) PEBEBEM LER: e KE Gayyur usulile 48 derste kendi kendine iFransızca Bay M. Gayyur tarafından! yazılıp gazelemizde tefrika e dilmiş olan (48 derste kendi! kendine fransızca) notları bu defa Vakıt matbaast tarafın. dan kitap halinde çıkarılmıştır Memar, işçi, talebe ve herkes için faydalı olacak olan bu ki. taba, 320 sayfa olmasına rağ men, yalnız 75 kuruş fiyat ko. nulmuştur. Tevzi merkezi Va. kıt kütüphanesi, Ankara cad.; desi, İstanbul'dur. j İREM SAN EEE RAN SA SASA DERE GERME HABER AKŞAM POSTASI IDARE EV! Ankara Caddesi Posta kutusu: Istanbul 214 Telgraf adresi ; istanbul HABER Yazı işleri telotonu » 21872 Istanbul idare veilân : 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 730 409 w 1s TARİFESİ armın satım 12,86 ören 10 kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaos KUPON 332 11:12-935 e edin a ağ iz