e... ÖİLKKÂNUN — 1935 HABER — Akşam postası Prens Abdullahın hazinesi ZAVALLI MARİ|X.9 ONU HER HALDE BULUR. RE Şi İDEŞİNİ GETİRDİK GORE z SEKMİSİNİZ. -.. ? ACABA ONU X:*9 Yahut Dekster, evvelee müthiş bir haydut olup bilâhare ıslahı hâl etmiş olan Mişelden bir mektup alıyor. Mişel bu mektubunda Maroni adında bir haydudun Nevyorkta bulunan ve dünyanın en zengin adamlarından biri olan Prens Abdullahın milyon değerindeki (o hazinesini çalmak için tertibat aldığını bildiriyor. X:9 daha (azla İzahat almak İçin kendisini bul » duğu bir sırada Maroninin adamları Mişel öldürüyorlar, Ve kız kardeşi Şilâşı öldürmek için de tertibat alıyorlar. X:9 Buna mâni olmak için rıhtım boyu serserilerinden sarışm Liri kıyafetine giriyor ve Maroninin adamları kendisini şef Maroniye takdim ediyorlar, Maroni kendisine işin ehemmiyetini ve bunun tarihte en büyük hırsızlık olacağını söylüyor. Sarışın Liri, yahut hakiki ismile X:9 bu işi yapmayı kabul ediyor. Bu sırada sişman Jorjla Şilânm zenci hizmetçisi Meri, Şilâyı götürmek için gelmişlerdi. Şilâ buna ehemmiyet verip gitmek istemiyordu, Tam bu sırada Maroninin adamları da Şilâyı kaçırmak LE $in onların bulundukları otele geliyor.lar. Sişman Corçla hizmetçi Mari Şilânın yanından ayrıldılar. Fakat tam bu sırada Mari bir gürültü işitmişti. Şişman Corç korkmamasını eye ve Marinin başına bir örtü ek sıkıca bağladı. Şilâyı kaçırmak istiyenler Mariyi alıp götürmüşler ve Corcu da kuvvetli bir yumrukla yere yuvarlamışlardı. ye GA : 4 AAA LK Radyolin En büyük sergilerde 18 diploma 48 madal- ya kazanmıştır. Böyle güzel dişler yalnız Diş tabipleri diyor ki: RADYOLIN Kullananların disleridir. Diş tabipleri diyor ki: “Dişlerin ve ağzın sıhhati sa- boh ve akşam (günde 2 defa İstanbul asliye ikinci ticaret mah. kemesinden: Mustafa oğlu Mehmet tarafından Taksimde Feridiye çorbacı sokağında 8 numaralı hanede mukim Şükran ve Muazzez aleyhine ikame olunan ala- cak davasının cari muhakemesinde i. kametgâhları meçhül olduğundan ya- pılan ilânen tebligat üzerine muayyen olan günde mahkemede bulunamadık. larmdan haklarında gıyaben muha - kemeleri icra edildiğinden omüddei Mustafa oğlu Mehmet vekili Halil ta. rafından müddeialeyhler Şükran ve Munzzeze borçları bulunmadığına da- ir yemin teklif eylediğinden yemin i çin mahkemeye gelmeleri ve gelme. dikleri takdirde yeminden imtina vu- İ , v kunda müddeibihi kabul etmiş addolu dinlerinndemisğemekle... > kahiı naeaklarına dair bir ay müddetle il. Si nen tebligat icrasına ve muhakeme - Radyolin, bilkimya saf Kalaylı Ü | nin 7—1—936 saat 14 de bırakılması tüblerdedir. ME | na karar verildiği ilân olunur, (17859) YAZIK Kİ, ONUN AŞK ROMANININ SAHİFASI KAPANDI.... Genç ve güzel... Ne yazık ki, câzibesi yok, yüzü parlıyor... ö Kendinizi böyle bir tehlikeye kaplırmayınız; ve unulmayınız ki, cildinizin naturası ne olursa olsun, 1. T. PİVER * in MATITE güzellik pudrası size bütün erkeklerin boşuna giden kadife man- zaralı mat çebreyi temin edecektir MATİTE»İsvkalidesmet biropudradır ; çünkü, kendisi talksız ve açindeki maddeler de mattır. Parfümöri L. T. PİVER A.Ş.. İstanbul Şubesi Şişli Ahmet Bey sokak No. 56. Telelon : 43044 PARDAYANLAR 417 —— — Gel! dedi, Bunun üzerine her ikisi de aşağı ya inerek kapıyı açtılar. Kalkıştıkları fedakârlıklu Jan dö Piyenin iki Padayanı nasıl kurtarmış olduğunu yukarıda görmüştük. Iki kadın yaralıları içeriye ala - yak kapıyı iyice kapadıktan Sonra hemen bu zavallıların yaralarını sar- mağa koştular. Yaraların hiç biri teh Yikeli değildi. İki Pardayanın halsiz. liği fazla kan kaybetmiş olmaların - dan ileri geliyordu. Baba ile oğul bir şey söylemeden kadınlarm yaralarmi temizlediklerini, sardıklarmı seyre - diyorlardı. — Bu küçük kızın elinde tedavi o- Iunmak için her gün yaralanmağa ra. zıyım diye düşünüyordu. Oğin ise kendi kendine; — Cennetteyim! diyordu . Terbiye icabı olarak Jan dö Pi - yen şövalyeye ve Luiz de ihtiyar Par. dayana bakıyordu. Şövalyenin evin i çine girdiği andan itibaren genç kız neşesini bulmuştu. Bir çok (kereler bakışı şövalyeninkine rastlamış ve 0- na bakmaktan vazgeçememişti. Şö - salye ise ciddilikten ayrılmamıştı. Yaraları temizlemek ve sarmak sona erince İhtiyar Pardayan otur - duğu koltuktan kalkıp kadınları ne - zaketle selâmlıyarak: — Madam, şövâlye dö Pardayanı ve kendimi, Hanri dö Pardayanı #ize takdim etmekle iftihar duyarım âile- miz, Longdokda yüksek hareketlerile dalma şöhret kazanmış olan Arman- yak ailesinin bir koludur. Madam, gerçi biz fakir isek de kalbimiz pek 420 PARDAYANLAR ———— — büyüktür. Bunu size söylemekten mak sadım da, minnettarlığımızın son ne. fesimize kadar devam (edeceğini ve kurtarmış olduğunuz iki hayatın bun- dan sonra emrinize hazır o olduğunu arzetmektir, dedi. — Müsyö, yaptığım hareketle teşek kür duygularımı göstermekten başka bir şey yapmış olmuyorum. — Anlıyamadım madam, — Beni tanımıyor musünuz? O. Zursüz gecede Parise giderken kızı - min göğsüne bıraktığınız şu elması da hatırlamıyor musunuz? Monmoransi- nin ciyarındaki ormanda rastlamış ol. duğunuz zavallı kadını unuttunuz mu? — Tamamen aklımda madam. Maksadım,minnttarlığınızı anlamadı. Zımı söylemekti, Çünkü benden nef . ret etmeniz lâzrmgeliyordu. — İşte ben de bundan dolayı hay. ret ve heyecan içinde (bulunuyorum ya, Siz çocuğumu bana geri verensi , niz, isminizi hiçbilmiyorum. Kulübede, çocuğumu bana getirdiğiniz ozaman söylemiş olduğunuz isim, Luizi kaçı « Tan adamın ismi idi. — Şimdi hayretinizi gidereceğim, Hanri dö Monmoransiye itaat ederek çocuğu kaçıran ve onu size tekrar ge tiren adam yalnız bir kişi idi. Ve o da İşte şimdi karşmızda bulunuyor. E - vet, doğrudur madam. Ben bu cinaye. ti işledim ve sefil hayatımda bundan başka fena görülecek hiç bir hareke. tim yoktur, Şunu da söyliyeyim ki, bundan dolayı çok acı çektim. Ve ancak ço cuğu size teslim ettikten sonra rahat rahat nefes alabildim. Bununla bera. ber çocuğunuzu getirmekliğim, işle - duymuş olduğumdan dolayı beni affe.! diniz. Istemiyerek (dinledim. Buda bende fena bir huydur. Etarafımda geçen şeyleri öğrenmek maksadile söylenenleri dinlemek #detimdir, Bu. na mecburum dedi, Bu sözleri söyler söylemez. Casus kızın sararan yanaklarından aşağıya gözyaşları akmağa başladı. Jan, bu zavallı kadma, bir nevi korku ile ba- “ kıyordu. Etrafı dinlemeği Âdet etme- ğe mecbur olduğunu söyliyen bu tu. haf kadın kim oluyordu? Alis dö Lüks sözüne güçlükle de - yam etti. — Her ne İse, söylediklerini duy - dum, Elinizde oavucunuzda bir şey yok. Ben bunu (düşünecektim. Ma - dam, ben isetediğimden fazla zengi - nim. Pariste iki üç evim var. Otur . mak için bunlardan © birisini kabul etmek ister misiniz? Jan dö Piyen tereddüde kapıldı. Alis: — Ne kadar bedbahtım. Bu kadın - Jar, şu teklifimin altında bir tehlike- nin bulunduğunu düşünmeğe mecbar değiller mi? sözlerini kekeledi. Siyah elbiseli kadın: — Hayır madam. Böyle fena bir dü- şünceye kapılmayacağıma emin olu. nuz. Bizi serbest bıraktığınız için bir çok fenalıklara uğrıyabileceğinizi an- lıyorum. Size son derecede itimadım vardır, diye bağırdı. — O halde bu tereddüt? Oh, bana ufak bir minnettarlığa mecburiyet duyuyorsanız brrakınızda biraz da iyi. lik edeyim. Mademki evlerimden biri sinde oturmağr istemiyorsunuz, ma - demki ben de size itimatsızlık duygu-| su verecek böyle hir teklifte bulun . mak haksızlığını fsledim, o halde şa-| nu kabul ediniz bari. , Bu sözleri söyliyerek Alis, masanın üzerine içinde yüz kadar altm Ekü bu lunan bir kese bıraktı. Jan dö Piyenin yüzü kıpkırmızı ke- sildi, Luiz de üzüntü ile arkasını çevirdi. Alis diz çökerek son derece o yelsli bir sesle: — Madam, bu sevimli ve melek kı- . zın ilk günlerini ihtiyaçtan uzak tuta cak gu ufak şeyi kabul etmenizi size ölmek üzere bulunan bir kadm takdim ediyor, dedi. Jan kızma bakarak titredi. i — Size bir çok fenalıklar yaptım, Sizi evimde hapsetmeğe mecbur ol . duğum için kalbim (parçalanmıştı. Size yemin ediyorum. Şu küçük hedi.” yeyi kabul ederek bir talisiz kadının ömrünün son dakikalarını 'sandetle süsliyeceksiniz. Çünkü bunu almış o i Tursanız beni affetmiş olduğunuza i nanacağım., Jan dö Piyen Alise şefkat dolu bir bakış fırlattı, Son bir tereddütle bir saniye kadar durdu. Fakat kalbinden taşan duygulara karşı koyamıyarak i. ki elini Alise uzattı. Alis ise bu elleri hararetle öptü. Bunun üzerine Jan keseyi aldı. Kendisine karşı büyük (bir acmis duyduğu bu tuhaf kadına bir kaç ve. da kelimesi söylemek istediyse de A » Tis, ayağa kalkmış ve sessizce uzak * Jaşmıştı. O vakit Jan. — Gidelim, dedi. Sokağa çıktıkları zaman Jan d8 Piyen: — Ne tuhaf kadın? Kimbir, o belki bu kadınm hayatı, benimkinden da - ha müthiş bir felâketle (zehirlidir. © Heyhat! Dünya, felâket çiçeklerinin