K İ MY “Orı arasında istihlâk edilen şarap hi adam bışıma yılda 100 litre düş - dır. . miş şoförlerle, genel emniyete teh- En çok şarap ve bira içilen memleket | spirtolu içkilere karşı ar- sıulusal mücadele teşkilâ- & bürosu şarap ve bira istihlâkine dair alâkaya değer bir takım sta - tistikler neşretmiştir. En büyük şarap müstehliki o - lan Fransada 1928 ile 1933 yılla » mektedir. Fransadan sonra Yuna- nistan, İta'ya, İspanya ve İsviçre! gelmektedir. Buralarda da adam başına yılda 50 den 95 litreye ka dar şarap düşmektedir. Bulgaristan, Macaristan ve A - vusturyada beher adam yılda 15 den 45 litreye kadar şarap içmiş- tir. Almanya, Belçika ve Çekoslo » vakyada ise beher adamın bir yıl- da içtiği şarap 6 litreyi geçmemek- tedir. Bira istihlâkine gelince; rekor Belçikadadır. Burada her adama senede vasati 100 litre bira düş » mektedir. Bundan sonra adam ba- sına 75 İitre senelik ( istihlâk ile Almanya gelmektedir. Üçüncü sr- rayı 50 den 75 litreye kadar İngil- tere ile Çekoslovakya tutmakta - Eğer ispirtolu içkiler (o istihlâki ispirto miktarma göre hesap edi - lecek olursa adam başına yirmi İitre gibi mühim bir yekünla birin ciliği Fransa almaktadır. Bunda şarap da dahi! olduğu halde bü - tün içkiler vardır. -Şoförlere karşı | 7 tedbirler ge eriinde belediye yasalarma! karşı gelecek olan otomo-| bil şoförlerine karşı belediye baş» kanlığı yeni ve şiddetli tedbirler almıştır. Istikbalde emir ve nizamlara muhalif hareket eden şoförlerin arabalarına tâ uzaklardan görü- leb'lecek büyüklükte sarı renkte kocaman bir istavroz işareti bası- lacaktır. İyi bakılmıyan ve sey" rüsefer muayenelerinde kusurlu ol. dukları görülen otomobillere de sarı bir daire resmi çizilecektir. Böylece halk, nizamlara karşı geli keli olan otomobilleri uzaktan görüp tanıyacaklardır. Almanya, dans Orkestrası arıyor ğ |, ePris radyo istasyonundan verilen şu tebliğ dinlen- miştir: “En iyi Alman dans orkestra İnrmı arıyoruz. Zenci müzikacıla- ra karşı olan mücadelemizde vals, kadril, köylü havaları ve diğer Al. ınan danslarını iyi çalmasını bilen! hakiki Alman musikişinaslarına ihtiyacımız var. Bir müsabaka açılmıştır. Bi rinci gelene 18.000 mark ücretle üçaylık bir angajman verilecek- tir.,, Japon hizmetçile- rine öğütler | J apon turizm teşkilâtı Tok- yo otellerindeki hizmetçi- lere hitaben “Yabancıların karşı sında nasıl davranmalı?,, adlı bir kitap neşretmiştir. Kitaptan bir- kaç satırı beraber okuyalım: “Yakınınızda yabancılar varsa kendi aranızda fısıldaşmayınız ve gülmeyiniz. Sinemalarda gördü- günüz artistlerin zestlerini taklit malıkça bir yabancıya yaşını sor- mayınız. Hafif lâtifeler iyi olabilir, fa- ket bunlar karşıdakini sinirlendi resek kadar aşırı olmamalıdır. Par ları ağzınıza sokmayınız. Yaban- maklarınızla oynamayınız ve bur» cıyı ancak banyonun eşiğine ka- dar takip edebilirsiniz. Hattâ hiz- met etmek için bile olsa eşikten ötzye katiyen gitmemelisiniz.,, Bulgar ve Yugoslav — operaları V ugoslavBulgar kültür ya kımlığı için çok çalışmakta olan Bulgaristanım Belgrad sefiri Kzasof, Belgratta Yugoslav milli tiyatro direktörü ile yaptığı te - mastan sonra, her iki milletin mil- li tiyatrolarında Sofya ve Belgrat da gidip gelmeleri kararlaştırırl- mıştır. Belgrattan Sofyaya gidecek o lan (Opera grubu) artistleri ara - sında, Yugoslavyada büyük bir san'atkâr olarak tanılmakta olan Müslüman kızı Bahriye Nuri Ha- ciç de bulunacaktır. Amerikada Milyarderler müzesi meriklılar, kendi mem - leketlerinde doğup yetiş - miş olan milyarderlerin nam ve hatıralarını anmak maksadle bir “Milyarderler müzesi,, açmak üze redirler, Müzede, Karnekinin im- zaladığı ilk çek, Rokfellerin ka - zandığı ilk dolar. Edisonun genç- liğinide bir fabrikaya girdiği za- man ilk eline aldığı küçük bir çe- kiç, Yendelbil gazete müvezzii iken satmış olduğu ilk gazete, ve bunlara benzer orijinal şeyler teş- hir olunacaktır. Kocasını kezzapla öldüren kadın RF ravadide bir Bulgar ka- dını, kocası polis komseri Nedelçin Bomovof'u evinde uyur” ken yüzüne kezap dökerek öldür- müştür. Komser, vazifesinden gelirken yemek yemiş ve uyumağa yatmış- tır. İçindeki müthiş kıskançlık kini ni hiç belli etmiyen kadın, koca- s derin bir uykuya dalınca yatağa yaklaşmış bir şişe kezzabı adam cağızın yüzüne boşaltmıştır. Yüzü gözü yanıp kavrulan ko- miserin çılğınlıkları bütün mahal- leden duyulmuş ve kadm derhal tevkif olunmuştur. Komiser, büyük iztiraplar içinde hastahanede can vermiştir. Ticaret serbestisi ve basım hürriyeti ğvvesin Svendborg şehri iç» ki aleyhtarları cemiyeti üstlerinde “Bira tehlikelidir., ya- zıları olan kocaman afişler bastır- mışlar ve bunu şehrin birçok yer lerine asmışlardır. Bu hareket Svendborg bira fab. rikatörleri sendikasmın mahkeme- ye müracaat ederek içki düşman larr aleyhine “Ticaret serbestisine karşı suikast,, davası açmalarına sebep olmuştur. Mahkeme bu afişlerin yasak e- dildciği takdirde matbuat ve fikir hüsriyetine karşı bir darbe indi- rilmiş olacağımı “leriye sürerek bir racılar sendikasının davasını red- etmeyiniz. Gerçekten lâzım ol detmiştir. HABER — Akşam postası Yenicami avlusunda An'ane perest kunduracılar - Krizde kim? - Çok defa, alma.. cuzluğuyla veya taponluğuyla a lay maksadiyle: “— Yahu, bunu nereden, Yeni: camiden mi aldın?,, derler. Bu lâtifenin hikmatini geçer gün bittecrübe anladım. “Bittec rübe,, tabirine bakıp benim de Ye. nicamiden bir şey aldığımı sanma ymız. Yolum düşmüştü, Yenica mi kemerinin mukabil tarafında , ki sokağa saptım. Hani sıra ile vitrinsiz kullanıl mış ayakkabı, 5 ““*-ânlar| vardır. İşte o tarafa doğru gu.- tim. İ Budükkânların mal teşhir tarz)? ları, on sekizinci asırdaki vaziye- tini muhafaza ediyor. İri iri çizmeler, altlarma temel çivileri gibi kalın demirler kakıl- mış ormancı ayakkabıları, arka dan çekmeli yemeniler, çarıklar, mercan terlikleri sucuk demetleri gibi tavanlara, kepenklerin üzer lerine asılmış... Her halde çok ayak değiştir. dikleri biçimlerinden belli olan renk renk, boy boy ıskarpinler, fo- tinler, galoşlar dükkânların önün- deki yaya kaldırımlarma sıralan” mış... Dükkânların içi de eski â- lem... Arkalıksız küçük iskemle"! ler, dört ayaklı saç mangallar, ke- yun postları eski yerlerinde duru yor. irili kunduracıları, İngi- Nrlar gibi am'amamansak İmleri Camiin tam karşısında kemere doğru giderken sol koldaki ayak-| “ kabı mağazalariyle bu kunduracı- lar, iki ayrı sınıf halkın sembolü gibi... Fakat, Yenicami etrafı bayağı bir pazar halini almış... Kundura»| cılardan sonra hazır elbiseci dük kânları, çamaşırcılar, gömlekçi- ler, şapkacılar geliyor. Bu dük kânlar da diğerleri gibi... Camiin arkasındaki meydanda ayak »* cılarmın çokluğu buraya or kö panayırı manzarasını veriyor. Bü-| yük taş duvarın dibine kundura boyacılar: sıralanmış... Yenicami boyacıları damping yapmışlar, bir ağızdan şöyle ba- ğırıyorlar: — Ucuzluk burada... Yüz para ya, yüz paraya, yüz paraya... Dükkânların önünde kalabalık eksik olmuyor Kıyafetlerinden hamal, esnaf, amele, köylü olduk: ları anlaşılan birçok insan bura- larda kılık kıyafet düzüyorlar. İri yarı, şalvarlı, pos bıyıklı bir adam, bir kunduracı dükkânında yere oturmuş, beyaz yün çorapla- rının üstüne tamir görmüş bir 1s- karpın giymeğe çalışıyordu. Fakat ayakkabı bir türlü olmuyor.. Onu çıkarıyor, dükkâncmın verdiği da- ha büyük bir ıskarpini tecrübe edi yor. Fakat nafile... Çünkü adam- cağızdaki ayaklar onumarasız!. Dükkândaki en büyük numaralı a- yakkabıların hemen hepsi elden geçiyor.. Hiç biri olmuyor. Adam» cağız eski salapuryalarmı ayak: larına geçirirken mütevekkilân: söyleniyor: — Ne yapalım kısmet değilmiş! Fakat dükkândaki bütün pa - puçları indirip koymak suretiyle yarım saat uğraşan dükkâncınm canı burnunda... Hiddetie cevabı yetiştiriyor: İ cı boyuna çene çalıyor Yeni camide bir — Bizde bu kısmet, sende o a yak varken öyle... Pos bıyıklı adam dik dik ba kıyor: — Banabak, terslenme... — Terslenirsem ne ocak? — O zaman görürsün! Müşteri. ye böyle mi bakılır... Ayağımıza olsaydı alacaktık işte... — Babacığım, sen biraz daha dursaydın ananın karnından aya': çıkacakmışsın. Onlara göre aya!" kabı bulunmaz.,, Yeni cumide eski elbise dükkânla rından biri ) | Fakat, adamcağızın lâfı ağzın da kaldı. Çünkü, bu sözlere fena halde içerliyen müşter: eline ge çen, altı, kat kat tersine vurulmus köseleli bir futbol panucunu kal- dırdığı gibi dükkâncın;:"ı kafasına indirdi. Döğüştüler, bağırıştılar ve... tabii karakolluk oldular. Bir hazır elbiseci, yeni terhis olmuş askerlerden mürekkep bir kalabalığa elbise satıyo>. Dükkân — Bu en birinci İngiliz malıdır Bu kumaş on sene dayanır... Bu müstameldir. Bu gayri müstamel dir. Bu kostüm birinci maldır. (| kinci malımız da vardır | Müşteriler gösterilen malları €- virip çevirerek muayene ediyorla *, giyip çıkarıyorlar. Ve sonra pa- zarlık başlıyor: — Bu kaça? — Sizin için beş lira. -— Anam, bir katır parası! — Pahalı mı? Siz ne veriyor; sunuz? ».. Bir yahudi çocuğu ihtiyar bi: köylüye eski bir ceketi (o satmağa çalışıyor: — Ağa! Böyle sağlam mal hiçbir yerde bulamazsın Bu Avrupa ma * bir saate benim de ihtiyacım Boyacıların damningi-Kelepir saat ve saf müşteri kunduracı dükkânı lıdır. Metresi 12 liradır. Çarıklı adam bu sözlere aldırit bile etmiyor, manidar bir gü şunu soruyor: — Metresi 12 lira da neye bun” (2) liraya veriyorsun? — Keriz, kriz! — Kriz kim? — Yani, buhran demek istiy©" TUM. — Buhran ne? — Ortalıkta para yok; işler 88 Köylü, bu sözlere cebinden bi? gümüş lira çıkarıp o göst mukabele ediyor. Ve yahudi ç9 * cuğu, bir lirayı alıp ceketi Yer” meyi çene çalmaya tercik ediyor Tie Meral, sin lie” ma bu dükkâncılardan biri Taştı: — Bayım, dedi, yabancıya be” ziyorsunuz. Şu karşıda gördüğü ” nüz çarşaflı kadınla vanındaki” erkek size bir şeyler satmak ister” lerse aldanmaymız. Çönkü ma tarcıdırlar, Kadını gözlerimle takip etmeğ? başladım. Üzerinde siyah bir 69“ şaf, yüzünde kalın bir peçe var Elinde küçük bir paket tutuyo” Etrafına bakınıp duruyordu. Bir aralık bana doğru gel Fakat baia yaklaşmadan önüm” den geçen siyah paltolu, temiz Li yafetli bir baya seslendi: — Affedersiniz. Kocam öldü Sıkımtıda kaldık. Kıymetli bir w atim var, alır misiniz? Paltolu zat durdu. Bu sırada 5” nitacı kadınm ortağı olsn ad di da yanaştı ve kadının etindeki ** ati alarak: , — Ne o bunu satıyor musW” diye sordu ? — Evet efendim. —Kaçpara istiyorsun ? — Beş lira. — Peki, alıyorum. Bu sırada siyah paltolu adı” atıldı: — Birader, ben alacaktım. Şer araya girdin. — Peki canım! Alacaksan “ al. Ben beş lira verdim. Sen far w verirsen, tabii alırsın. Röyle Şe dı. — Benaltılira veririm. MN Av, kafese girmek üzereydi damcağız cüzdanını çıkarıY©" Fakat bu gibi manitacıları tek'? den bir sivil memur camiin 8” sından çıkıverince kadır bir va fa, erkek bir tarafa kaçtı ik müşteri de elinde paralar, al lik bakakaldı. , Ihsan Ari e”