«kiti lâzım gelip gelmediği ği 14 SONTEŞRİN — 1938 “İnebolu,, kazasına İnebolu kazası etrafındaki tahki - kat devam ediyor, Kazaya kurban gi. erden cesetleri bulunanların ce - 376 merasimi dün İzmirde yapılmış- Kurbanlar kaç kişi? Kazaya kurban gidenlerin sayısı, Maalesef dün Ekonomi Bakanlığının İebliğinde bildirilmiş © olan sayıdan fazladır. İngiliz Polo vapurunun önce haber Verildiği gibi 11 kişi değil, 8 kişi kur. , Sardığı anlaşılmaktadır. Bu vapur 3 de ölü getirmiştir. İstiklâl vapuru 114 kurtarmış, 7 de ceset O bulmuş. » Bu vaziyete ve yolcu adedi 146 olduğuna göre ortada 14 kişi de kayıp lanmaktadır. Halbuki gemide ücrete tabi olma - rı için yolen listesine isimleri ya. Xlmiyan “çocukların da (bulunduğu Anlaşılıyor. Bunların 15 ve 18 kişi ol u tahmin ediliyor. Bn vaziyette Ka- 73 kurbanları 24 kişiden de fazladır. Yeniden hiç bir ceset o bulunama. Adliye tahkikatı İnebolunun birinci süvarisi Meh - met Ali dün İzmirde müddelumumi Muavini Orhan tarafından üç saat “ Müddetle sorguya çekilmiş, sonra tev hakkında karar verilmek üzere istintak hâ - liğine gönderilmiştir. Hâkim tevkif kararı vermiş, kap - lan ceza evine gönderilmiştir. Kaptan ne diyor ? Birinci kaptan Mehmet Ali vazife. hakkiyle yaptığını iddia ve mü - batı itham etmektedir; diyor ki: “— Kâbahat bende değil. Mürette - Li vazifesini iyi yanmadı. o Vaktin - den evvel telâşa düştüler. Benim va- #iyetimde bulunan bir adam gemiyi karaya oturtamazdı. Ben üzerime dü - vazifeyi hakkile yaptığıma kaniim, bip Mİ $ Hatim yoktur. Iddia edildiği gibi ge, | Mide fazla yük yoktu. Gemiye 950 ton : | | P | i iu e koymuştuk... Fakat buna mukabil başta geminin irinei çarkçısı olduğu halde hemen dütün mürettebat kaptanı suçlu gös N | İsrmektedir. Meselâ çarkçıbaşı Salim Söyle diyor: Vapur demirlediği zaman ocak- hir fanliyetteydi. Emir verilseydi ka - Yaya oturabilirdik, Vapur. demirle. Mkten yarım saat sonra battı. İstikbal Vapuru yetişmeseydi bugün hepimizin “haze merasimimiz yapılacaktı. Kaptanı suçlu gösteriyorlar Kaptan aleyhinde bir başka itham “a Şudur; Yolcuların söylediklerine göre va- İda gayri tabiilik Rodos açıkların - şlamıştır. Burada bazı yolcular çuvalları denize atmak istemiş - r. Bunu gören Mehmet Ali mâni 4Ş, çuvalları ellerinden alarak: ”Siz karışmayın!,, demiştir. ap emet Ali vapurun obatacağına değilmiş, batarken bile kayıkları 'rmek istememiştir. A&purun yan yatarak yol almakta anlaşılmıştır. Makineler stop tayg demirin atlrması hata olarak dedilmektedir. Demirin suya inme vapur büsbütün yana yatmıştır. , tün bunlarla beraber yirmi beş emektar ve ayni zamanda de. çok iyi bilir bir kaptan olan Alinin itidalinde hâkim ola - telâşa düştüğü ve (vazifesini dığı söyleniyor, ir gazeteleri vapurun fazla yük olmasını hata olarak kaydedi - Ye bundan Denizyolları idaresi Timan başkanlarının ve kap çlandırılması gerektiğini söy. liman relsinin sözleri ir liman reisi Zühtü ise şunları yor; i Vapurdan defterler kurtarıla- hangi rota İle geldiği bel . Karadan takriben bir, bir mil mesafede batmıştır. Vapur oturturabilirdi. Fakat kaptan tin ne düşünmüştür. Şunuda Rise, ek Yzımdir ki belki karaya Mania vapur gene batabilirdi. Bütün mahkemede anlaşılacaktır. Ekonomi bakanlığının fikri Ekonomi bakanlığı kaza etrafında ehemmiyetle tahkikat yaptırmakla - dır, İzmirde bir heyet tetkikat yap - makla meşgul bulunduğu gibi, Eko - nomi bakanlığının Denizyolları genel direktörü Sadettin dedün şehrimize gelmiştir. Sadettin, idareye gelir gelmez son vaziyet üzerinde İzmirle (görüşerek işletme şefi Zekeriyadan malümat al. mış ve Ankaraya bildirmiştir. Sadettin kaza etrafında söylemiştir: “— Çok acı duyulacak bir (felâket karşısındayız. Kaza ne suretle vukua gelmiştir? Bu kat'i surette bilinmiyor, Ortada söylenen birçok sözler vardır. Fakat hakikat yapılmakta olan tahki. kat sonunda belli olacaktır. Denizyolları müdürü vapurun İsti abmdan fazla yük almış bulunduğu hakkındaki haberler tzerine de de - miştir ki: “.— Vapur 1089 tonluktur. Su ve kö. mürü dahil olduğu halde 995 ton yük alabilirdi. Vapur dönüş seferini yapı - yordu. Onun için su ve kömür mevcu. du en fazla 150- 200 tondu. Muhtelif iskelelerden aldığı hamule de 763 tondur. Demek oluyor ki istiabından fazla yük almamıştır. Aldığı yükün havaleli olduğu, yolda devrilmemek için yüklerin aktarma e. dildiği ve daha yolda iken gemiyi su bastığı haberlerine gelince, gemi An - talyadan İzmire hareket ettikten son. ra yolda yapılan telsiz muhaberelerin de bu noktalara temas eden hiçbir kayit görülmemiştir. Mukabili iddia Ekonomi bakanlığğı omümessilinin bu sözlerine mukabil (şehrimizdeki milli Reassurans şirketi direktörü R Celâl Bayar büsbütün aksi kanaatte - dir, R, Celâl Bayar diyor ki: “.- Bizde gemi sigortası maalesef henüz itiyat haline gelmemiştir. Bu - nun yegâne sebeplerinden birisi, ge - milerin çok yaşlı olmasıdır. Deniz - yolları idaresi eskidenberi gemilerini sigorta ettirmemektedir. Bence deniz kazalarındaki en büyük noksanı, ge - milerde yapılan muayenenin az sıkı olmasında aramak lâzımdır.. Bunun. la beraber gemilerimizin bir seneden - beri büyük bir dikkatle muayene edil. diklerini de biliyorum. Fakat, gemile.. rin eksikliği, kendilerinden beklenen şunları sağlamlığı uzaklaştırmaktadır. Gemilerin sigorta ettirilmemesi büyük bir noksandır, İnebolu vapurunun ba. tışının yegâne sebebi, geminin çürük - lük ve bakımsızlığından ziyade alınan hamulenin çokluğudur. Bizdeki malümata göre, “İnebolu,, 43 yaşındadır. 900 ton kadar gayrisa- fi yük alabilir: Bu miktardan gemide bulunması Jâzımzelen mevcut tank . ların tatlı suyunu ve kömürü çıkara - cak olursak — ki takriben bunun 250 — 300 ton olması lâzımdır. Geminin azami 600 ton haddi istinbisi ovardır. Halbuki bugünkü gazetelerde geminin batmadan evvel 765 ton hamule yük- lemiş olduğu yazılmaktadır. Bu ra - kam doğru ise geminin yükü alırken batmadığına hayret etmemek (elden gelmez. Haddi istiahisinden fazla yilk Tü gemilerin, değil herhangi bir dal - ga, alelâde bir manevra bile muvazene sini değiştirip derhal batmasını intaç edebilir. Ben, geminin kendi kıymeti hariç olarak içindeki emtianın değerini 450 — 500 bin lira olarak tahmin ediyo - rum. Buna mukabil bu eşyanm sigor - tasr 200 bin lira raddesindedir, Ümit ederim ki, bir çok yurttaşm boğulmasile neticelenen bu facladan sonra denizyolları idaresi (gemilerin sigortası işleri üzerinde esaslı surette meşgul olsun... Mmebolu sigorla edilemezdi R. Celâl Bayarın bu sözlerini Deniz yolları idaresinin vaziyet ile alâkalı bir zatın şu sözleri de teyit etmektedir: “— Gemilerin sigorta kumpanyala - rınca sigorta edilebilmesi için, beynel. milel bir komisyonun daha önce şe - hadetname vermiş olması lâzımdır. Halbuki, bizim gemiler sağlam oldük- ları halde muayyen yaş haddini aş. tıkları için bu şehadetnamenin alm - ması mümkün değildir. Sigorta işrketleri, böyle gemileri ancak bir sefer için sigorta etmekte -| dirler. Çok masraflı olan bu şeklin; tercih edilmesi imkânsızdır. Doğru çıkmıyan riyayet'er Kazadan sonra, yolda birinci kap -. tan ile ölen ikinci kaptan Besim ara - sında kavga çıktığı ve eBsimin kapta - na tabanca çektiği söylenmişse de son radan bu rivayetin doğru olmadığı an Jaşılmıştır. Aslı çıkmıyan diğer bir rivayet şu. dur: dair tafsilât Ölen ikinci kaptan Besim (sandala bindikten sonra güya tabanca çekerek yolcuların sandala binmemelerini söy lemiştir. Lâkin bu da doğru değildir. tarmağa çalışmıştır. Ölenlerin cenaze meras'mi Karada boğulanların cenaze mera - mi dün İzmirde yapılmıştır. İzmirde gömülenler dokuz kişidir. Bir kişi de Urlada gömülmüştür. Dün cenaze merasimi yapılanların isimleri şunlardır: Jandarmalıktan yeni terhis edilen Ünye kazası Pınar köyünden Ali oğlu Ali, Tarsusta oturan Giritli 256 do - İnebolu Kazaya ilk yetişen İstiklâl va- puru ikinci kaptanı Ömer de ha- diseyi şöyle anlatmıştır: — Pazartesi günü saat 17 de İstanbula gitmek üzere Punta » dan hareket etmiştik. Yeni ka - leden çıkıp da Pelikan fenerini bir iki mil geçtikten sonra ile- riden bir geminin geldiğini gör - dük. Biraz ay aydınlığı vardı am- ma gelen gemiyi pek iyi farkede- miyorduk. Vapur uzak sahadan önümüz- den bir dolaştı ve gerisin geriye döndü. Tekrar İzmire doğru sey- rine devama başladı. Bu manevra nazarı dikkatimizi celbetmekle be raber bir mana veremedik. Zira gemi istimdat işareti vermemişti. Az sonra iki vapur borda bor- Kurtulan yolculardan biri Facıayı anlatıyor İnebolu faciasmı bizzat yaşamış o - lan bir yolcu bu felâketin bütün saf - halarımı şu şekilde anlatmıştı: — Daha Antalyada iken bile vapur tamamile dolmuştu. Vapurun kaptanı hem: — Yük tamam fazla almam! diyor, hem de mütemadiyen yük almakta de vam ediyordu. Ambarlar tamamile dol muştu. Artık küfeler, sandıklar gemi. nin bordasma yükleniyordu. Böylece tamamile işba edilmiş bir halde yola çıktık. Rodosa kadar hiç bir fevkalâde hal olmadan gittik. Fakat bundan sonra yavaş yavaş vapurumuz bocalamaya ve bazan sola, bazan da sağa doğru yatmağa başlamıştı. Yoleular endişeye düşmüşlerdi. Bir ara tayfalar bize: — Ne duruyorsunuz? Canmızı kur tarmak için çalışmanız lâzım. Haydi, çuvalları karşı tarafa taşıyın! dedi- ler, Biz de bunlar sağdan sola, sol. dan sağa taşrmağa başladık! Fakat gemi bir türlü düzelemiyor - du. Nihayet Pelikan fenerinin hizası. na gelmiştik yanımızdan sonradan İstikbal vapuru olduğunu öğrendiği - miz bir vapur geçiyordu. Bizim ma - kinelerde hemen hemen stop etmek ü- zere İdi, Vapurun vaziyeti gittikçe fe- cileşiyordu. Artık makineler nerede ise stop €- deceklerdi. Vapur Iyiden iyiye su al. mağa başlamıştı. Nihayet İmdat dü - dükleri de çalmağa başladı. Aman Allahım ne idi o feci sah - kalbini parçalıyor, tüylerini diken di . ken ediyordu. Analar telâşlarından . yavrularını çiğniyorlar, herkes bir ân evvel tahli- siye simitlerini takmağa uğarşıyorlar dı. Gemide bir kontrol kalmamıştı. Feci sahneler * Yüzmek bilenler yavaş yavaş kendi lerini denize atıyorlardı. Bilmiyenler gitgide kapkaranlık denize doğru daha fazla yatan geminin bordasında çıl . gınlar gibi koşuyorlardı. o Bu arada bilhassa bir alle nazarı dikkati celbe. diyordu. İhtiyar bir ana baba, Oyirmi beş yaşlarında kadar bir kızları ve üç ya- şında bir torunları bir kenarda biri - birlerinin kucaklarına atılmışlar, bir insanın değil de bir ağnem bile kal - bini parçalıyacak bir şekilde ağlıyor - lardı. Sonradan öğrendim ki bu za - vallı aile hep birlikte boğulmuşlar. Geminin sağından solundan imdat seslerile beraber tekbirler de yükseli. yordu, Nihayet gemi iyice yana yattı. Kazanın patlaması, ve makinelere su- ların hücumu bir kaç saniyede oldu. Birdenbire kendimi denizin üzerinde buldum. neler! Feryatlar, haykırışlar en hiç biridare Denizde Denizde yüzerken önüme bir genç kız tesadüf etti, Kızın imdadına git. mek istedim, Fakat o beni görür gör - mez: — Beni bırak, ben boğulayım. Fa - kat ihtiyar anacığımı (kurtar! diye haykırdı, Fakat heyhat! Zavallı ana - cığını çoktan kara sular yutmuştu. Gene denizde yüzerken elime bir ci. sim tesadüf ettim. Bu beş yaşında ka- dar zayıf bir kız çocuğu idi. Onu ku - caklıyarak kurtarmak istedim. Fakat çok geç kalmıştım. Zavallı çocuk çok. tan boğulmustu. Zayıf ışıkta cam gibi parlıyan iri ölü gözlerini hayatımda asla unutamıyncağım. Isttikbal vapuru bize iyiden iyiye yanaşmıştı. Bize halat, tahlisiye simt- leri atıyorlardı. Kayıkları da müte « madiyen denizde yüzenleri kurtarıyor du. İstiklâl vapurunda Nihayet İstikbal vapuruna çıktık, Takatimiz ve kuvvetimiz kesilmişti, Orada karşılaştığımız sahne deniz. dekinden daha az elemli sayılamaz - dr. Feryatlar, ağlaşmalar devam edi - yordu. Kaybettikleri sevgilileri arı - yanların feryatları ölüm kadar sert ve hazindi. Bir polis memuru gördüm ki iki yavrusunu koltuğu altında İs - tikbal vapuruna kadar getirdi. Bunlardan büyüğü sağ, kügüğü ölü idi. Zavallı baba ölü yavrusunun ü - zerine eğildi, onun soğumuş vücudunu nefesile ısıtarak canlandırmağa çalış tı. Bütün gayretlere (o rağmen ölüye hayat verilemedi. Burada vaparun is- karaları üzerinde ısınmağa çalıştık. Nihayet kendimizi İzmirde Hilâliah . merin ve Urayınızın şefkatli yardım - larile çevrilmiş bulduk. Kaptan Besim bilâkis yolcuları kur -' ğumlu İsmail oğlu Ali, Mersinden İz. mirdeki annesine gelmekte olan Ru - meli muhacirlerinden 30 yaşlarında Mürüvvet, İnebolu vapurunun ikinci kaptanı Besim, İzmirde Servili tepede oturtan Giritli Sait oğlu altı yaşında Muzaffer, polis Necmeddin oğlu Ali, Mersinden Çanakkaleye gelmekte o » lan Edirnenin pınarbaşı “köyünden Çavuş oğlu Ahmet, karısı 50 yaşında Fatma, kızı 23 yaşında Hatice Hati - cenin çocuğu üç yaşında Ekrem. Cenaze merasimine İzmir © valisi Fazlı Güleç, İzmirin mülki ve askeri ileri gelenleri, halk bulunmuştur; Merasimde Vali Fazlı, ölülerin me zarı başında bir nutuk söylemiştir . vapuru süvarisi suçludur! Kazaya uğrıyan vapurun ilk imdadına koşan İstiklâl vapurunun ikinci kaptanı böyle diyor ve ilâve ediyor : “İnebolu'dan çıkan mürettebat yolcuların imdadına gitmediler daya, bir hizaya geldi. Aramızda ki mesafe ancak yarım mil kadar- dı, O zaman gördüğümüz vapu- run İnebolu olduğunu anladık. Ine bolu istimdat düdüğünü çalmağa başlamıştı. Derhal cevap verdik. Tehlikede olan vapurun imdadıma yetiştik, haşerallah,, denilecek halde buldu lar. İçerden ahlar, feryatlar yük - seliyordu. Belli idi ki müthiş bir panik yolcuları da mürettebatı da sarmıştı. Herkes kendini denize atıyordu. Tayfalarımız çocukların kadmlarım feryatları yürekleri par çalıyordu diyorlar. Denizin üzerinde çırpmanlara biraz mukavemet edebilmeleri i - çin tahlisiye simitleri attık. Vapu rumuzun her tarafmdan halatlar sarkıttık. Bu halatlara sarılan bed. bahtları gemiye almak zorlu bir işti. Bununla beraber elimizden geldiği kadar çalıştık. Denizin üze ri anlatılamıyacak bir facia sah - nesiydi. Kurtarılıp ta - kayıklara alınanlardan kimisi yavrusunu, ki, misi anasını arıyodu. Bu arada İnebolunun müret - tebatı kendi sandallarile bize gel- diler. Gemiyi ve yolcuları kendi ballerine bırakmışlardı. Onlara fazlayı çıkarm. Bir kısmınız kaza yerine dönerek kurtarma işine yar dım ediniz,, dedik. Bu ihtarımıza kulak veren ol- madı. Hepsi gemiye atıldılar, On- ların brraktıkları sandala da ken- di mürettebatımızı yerleşlirerek kazazedeleri toplamakta devam ettik. Bu sırada İngiliz Polo vapuru da geçiyordu. İstimdat düdüğü ça. larak onun da yardıma koşmasını temin ettik. Biz İneboluya adama- kıllı yanaştık, Halat attık. Fakat halatı alan olmadı. Çünkü vapur da mürettebat adına kimse yoktu. Vapur da yarıya kadar suya kay- mış bulunuyordu. Eğer halatı attığımız zamanda onu alacak kimse olsaydı kurtarı- lanların sayısı muhakkak ki daha fazla olacaktı, rüzgâr vapuru açı» yordu. Bu vaziyette biz de demirle meğe mecbur olduk. i j i