KI YE İİ KRALİÇESİ | 204 — Sonra amyanttan yapılmış, yâanmiıyan bir elbise giydirerek... 203 — Onu fabrika gibi bir yere götürerek bi. yük makineler gösterdiler, 202 — Güzel adamlardan biri işaretlerle sanki Salamonu teselli ediyordu. 201 — Büyük bir ateş yanıyor ve bir takım a. damlar uzun değneklerle bu ateşi karıştırıyorlar. 206 — Salamon: — Aman Allahım! Burası cehennemdir. Beni affet! diye haykırdı. 205 — .. asansörle daha aşağılara indirdiler. PARDAYANLAR Merdiven şiddetle pencereye kondu.) Üst tarafı camları parça parça ede - rek çerçeveye dayandı. Ihtiyar kurt pencereyi açarak a - şağıya bakınca yedi sekiz kişinin biri- biri arkasından çıkmakta olduğunu gördü. Baha ile oğul biraz daha bekledik - ten sonra merdivenin yukarı ucundan tutarak kuvvetle ittiler, Merdiven bir saniye kadar orta yer de muvazenette kaldıktan sonra ge - riye doğru yuvarlandı. İki kişi ezildi. Üç dört kişinin kolu bacağı okırıldı. Ayni saniyede tencere de o pencere - nin kenarma getirildi. Şidedtli bir sa. deme ile iki Pardayan bunu tamamen boşalttılar. Askerler ve ahali dehşetli bir va - veylâ kopartarak kaçıştılar. İçlerin - den on beş tanesi yaralanmış ve haş | Yanmış olarak çekilmeğe mecbur kal. dılar, Lâkin öbürleri baba oğlu yakala maktan hâlâ vazgeçmemişlerdi. Katu soğuk kanlılıkla tencereyi ge- ne ateşin üzerine koydu. İçine bir küp yağ daha dökerek kaynatmağa baş. ladı. Yalnız içini çekip: — Böyle nefis ceviz yağına yazık oluyor sözlerini mırıldandı. Dışardakiler yeni bir hücum için hazırlanıyorlardı. Kelüs: — Bir adam gönderiniz, daha asker gelsin, diye bağırdı. Mojiron ise: — Galiba bu şeytanlar (o yakalığı- ma yağ döktüler. Bak bakayım Ke - Tüs 'diyordu, Hakikaten Mojironun ensesi yan , miş, ve derisi parça parça kabar - mıştı, Moröver : — Mademki bu kudurmuş herifler yakan şeylerden hoşlanıyorlar. Öyle ise biz de onları yakalım dedi. — Evet, evet! Bu ahirla © içindeki domuzları yakalım. — Evi yakınız. — Büyük Pardayan bu sözleri duy- du, Diri diri yanmak korkusu dudak larmı manalı bir şekilde buruşturdu. Yalnız: — Oğlum, şarap ver de içeyim söz lerini söyledi. Şövalye üç bardak şarap doldur du. Üçü de içtiler, Delikanlı: — Zannedersem. bu gürültü yakmda dinecek dedi, Katu: — Mösyö, bu adamların bizi yaka. caklarır İnanıyor omusunu?? diye sordu. İhtiyar Pardayan: — İnanıyorum. Adam sen de, far. zet ki ölmüşün de cehenneme gitmiş - sin! cevabını verdi, Şövalye birdenbire: — Katu, bu duvarın öte tarafında nevar? diye sordu. — Komşum bulunan tavuk tücca * rının eyi, Babası bağırdı: — Düşünceni anladım oğlum. Ta. vuk tüccarının evine geçmeğe çalışa - ım, Şövalye kazmayı yakalayıp duva * rTa vürmağa başladı. Babası bir hare » ketle oğlunu durdurdu. dı. PARDAYANLAR 331 — Bu herif, kazma sesini duyarak askerlere haber verebilir. Kaçacak yer de bu heriflerin girebilmesi için bir delik açmış oluru, Şövalye soğuk bir tavırla: — Eğer buişte öyle bir tehlike varsa, ben göğüs göğüse çarpışarak Ölmeği, biraz sonra kor haline gelecek olan bu evde diri diri yanmağa tercih ederim dedi. — Öyle ise yık oğlum. Kazma darbeleri yeniden başladı. Duvar sağlam ve kalındı. Bereket ver sin ki dışarda gürültü devam ediyor- du. Fakat evin altına da çalı yığınları dolduruluyordu. Bu çok müthiş ve tehlikeli bir an - dı. BüyükPardayan: —Bari tavuk tüccarı duyması diye söylenirken oğlu da duvarı kaz - ma ile delmeğe uğraşıyordu. Kata, ihtiyar askeri pencereye ça - Zırdı, Parmağiyle sokakta ağlıyan, saç Jarını yolan bir adamı göstererek: — İşte, tavuk tüccarı budur! dedi. Bu anda dışardaki halk: Şenlik, şenlik! diye o bağırmağa. başladılar. . nliğin bu işle One ilgisi var? diye söylendi. Bunda da hakkı vardı. Halkın sen lik! diye bağırması ise çalılara ateş verilmesinden ve iki tanrmadıkları a- damın diri diri yanacağından ileri ge- liyordu. Çünkü, insanların yandığını gör - mek insanlara zevk verir. Birkaç saniye sonra bu © sevinç son dereceyi buldu. Kalm bir duman sü - tunu yükselerek arkasında alevler meyhaneyi kapladı. Moröver yangına sevinçle bakarak Şövalyenin kılıciyle yaralanmış olan yüzünü kaşıdı. Meyhane tamamen yanip kül oldu, İşte henüz adalet fikrinin tamamen mevcut olmadığı o zamanlarda hak yerine böyle getiriliyordu. Yangın bitişik evlere geçecek bütün mahalleyi yakmak tehlikesini göstere dikten sonra güçbelâ söndürüldü, Komşulardan bazıları mühim zarar « lara uğradılar. Fakat buna aldırış e « dilmiyordu, Asrl mesele Moröver, Ke « Tüs, ve Mojironun kolkola saraya git « miş olmalariydi. Kelüsle Mojironun Moröverle dost olmaları (o böylece ilk defa olarak vaki oluyordu. Moröver kraliçe Katerin tarafın « dan kabul edildi. Jantiyom, kıskançlığından sapsarı kesilen Nanseyin önünde: — Madam, intikamınız alındı. Genç serseriyi, ininde yakalanan bir tilki gibi ele geçirerek bulunduğu evi ya « lap kendisini de kavurduk, Eğer Ke. lüsle Mojiren biraz gevşek davranmış olmasalardı bu işi daha iki saat evvel bitireçektim dedi. — Moröver, sizi krala methederek mükâfatlandırılmanızı istiyeceğim . — Beni ihya ediyorsunuz Haşmet « penah. Asıl hoşuma giden şey elimle öldürmeğe muvaffak olabildiği dalanm yanması değil, kavrulanların Hügno olduğunu söylediğim zaman halkda uyanan sevinçdi. Kraliçe gülümsiyerek » — Sus! Hügnolarla sulh yaptığı * mızı bilmiyor musun? diye yapma «- cık bir tavırla çıkıştı.