169 — Jori: — Burada yaşıyan insanlar biz - den daha medenidirler. Fakat neden yanımıza 80. kulmuyorlar anlamıyorum. 170 — Yolcular eşyalarını taşımağa karar verdiler. 168 — Jorjun bulduğu bir kitapta yazılar fos- forlu gibi parlıyorlardı 173-— Jorjı - Bursaraydaki Miyiz. Şimdiye kadar bizi her za 172 — Salamon-saraya girmekte tereddüt e- diyor, korkuyordu. 306 . PARDAYANLAR PARDAYANLAR dı, burada, yanımda bulunacaktı. Pa zar günleri kiliseye gelen öbür ço - cukların yanında » ıbaları ya an neleri bulunuyor... Benimse ne annem ne de babam var. Papaz bu sözler üzerine mahzun ve şaşkın bir halde kaldı. başladı: Çocuk tekrar söze — Öyle değil mi? benim ne annem ne de babam var, Dü zım. ada Yapayalnı Nihayet papaz başka bir çocuğu kor kutacak bir sesle: tiyebildi Küçük Jak, onu dikkatle süzdü. — Ya ben?.. Ben kimim? Sen mi? sen benim baham değil si Papaz sapsarı kesilerek tahta bir heykel gihi donakaldı. Halbuki hiş bir acı içindeydi. Bir ân kadar A cuğunu alıp kolları arasında max için kendisini zor tuttu, İçinden: — Ah sefil kalp! Ben çocuğa sahip çıkmak için kendimi baba diye güs . teriyorum. Sen de oğlunu kucaklamak ve Öpmek istediğini itiraf etsene.. söz lerini söyledi. Acı bir sessizliğe dalarak o çenesini büzülen elleri içine alıp, önünde do - i | aşan kadınım güzel hayalini hem is | tiyerek hem de ondan nefret © ederek seyrediyordu. Çocuk, papazın bu halini görünce derse devam olunamıyacağını anlıya 0 m —— ——— — — elleri arasina koydu. Ve parlak gözle. rini bir noktaya dikerek öylece kal - dı. Onun oynaması bu idi. Bu iki fa basının kalbinde çırpınan iadan hangisinin, yani ba» acının mr, yoksa yetimliğinin verdiği azap ile kalbi burkulan oğlunun ki mi daha acıklı olduğu tayin edilemezdi. Bu anda aralarında büyük bir ben . k vardı. Çönkü çocuğun gözünün canlandırmağa çalıştığı şey an nesi olan kadının yüzü olduğu gibi, papazm da uğraştığı bu idi. Çocuk: — Annem herhalde baştan ayağa kadar beyazlar giyinmiş o bulunacak, Şuradan, bahçenin kapısından girecek, bana simdiye kadar kimsenin bakmadı atlı bir bakışla (o bakacak. Haydi, küçük Jan, gel beni kucakta, senin am $ nenim! diyecek.. O zaman ben de dün. yada yapyalnız olmaktan kurtulaca - Zım... Anasız bir çocuk olmıyacağım artık diye düşünürken papas da: — Dehşet, aer, sonsuz aşk! Onu bos yere kafamdan çıkarmağa uğrasıyo * rum. Bu kadın her zaman karşımda - dır duruyor, Gülüşüyle ruhumu okşr. yor. Evet rabbim, bana o kadar bü * yük bir dehşet verdiği halde gene be- ni kendisine çekiyor. Ah, ayaklarıma kapanarak ağladığı zaman ne kadar ıstırap çekmiştim. Nasıl olup da kili. sede günah dolabının parmaklıkları ” İrrmak ve onu kollarımın arasmdı Birdenbire oturduğu (O kanapeden kalktı. Düşünceli bir halde, çocuğu unutarak hücresine doğru yürüdü. Jak papazın geri dönüşünü görme ! mişti. Pani Garola hücresinde biraz fe rahladı, Bu hücrenin duvarları beyaz kireç. | le badana edilmişti. Eşya namına dar| bir karyola, bir masa, iki tahta iskem le ve karyolanın karşısında duvara dayalı üzerinde bir kaç kitap, kapı nm tam karşısında bir istavroz var - dr. Papazlar vere diz çökerek dua et. tikleri için dua iskemlesi yoktu. Pani Garola istavroza yüzünü dö nerek dirseklerimi masaya (dayayıp oturdu. İ Bu esnada gözleri, bir saniye ka dar istavrozun üzerine çırıl cıplak o -| larak mıhlanan İsanın heykeline rast. Tadı Simdi düşünüyordu: — İsa, sana hâlâ inanıyorum. Duy gularımı, düşüncelerimi, ruhumu din) ismi verilen bı anlık denizin derin liklerinde boğuu kat bu pek boş bir çalışma. Bir türlü çalışıyorum. Fa - inanamıyorum, bütün ömrümee de i nanamıy m, Her zaman acı çeke »#ğim. Ey İsa, senden ne kadar imdat | istedim? Artık düşünmemek, kendime hâkim olmak, bir iskelet gibi o hissisz bulunmak için az mı uğraştım. Ey İsa, vardı.| Manas benee€ hayat sen varsın diye Seni bütün arzumla aradım . hayata eriştim. Bu ve yeis toplanmıştı bir hiç! Derin bir nefes ; masaya vurdu. — Onu herhalde Günah dolabı vaka nan duygularım bi du. Yoruluyorum, leyin sabahlara ka dumu harap ediyo kin bir halde uyk katten daha acı o onu görüyorum. F alıyorum... Oh, on yim. Fakat ona n çürümüş ruhumu güzel bir ruha dö! ışığı nereden bula: Bunun üzerine fırtına şiddetlendi Dişlerini gıcırd kırıklarını duyma ni ısırdı. Kendini ganı başına çekti, — Ondan bana olmasından bana olsun!.. Casusluk luğun en ağı de ne? Alis! Nerede rum, seni seviyor Yavaş rem Pani Garola larını caprasvari enç papazlı sarardığını