Me A e . mey” : HABER — Akşam postası 3 SONTEŞRİN — 1995 > Zi MAKEDONYA İhtilal Komitesi Bolkanları ölüm ire SN yeri 5 * haline getirmiş olan teşkilâtın iç yüzü Tefrika No Amerikay ala- e. kaçırılan 3 Yazan: Stoyan Kristof Hacı Dimoff bu teklifi çok mu- vafık bulmakla ayni zamanda ken dinin de idam hükmünü imzala. mış oldu. Çünkü az sonra yapı - lan temizlikte bu adam yüreğin - den yediği bir kurşunla öldürül - dü. Hem onu öldüren adam 9 Teşrinde Yugoslav kralı A- leksandrla, Frana cumhuri- yeti Dış işleri bakanı Lo- uiş Barthou'yu öldüren katildi. Wmronun altıncı kongresinin, programı veçhile toplanmamış ol duğunu söylemeğe lüzum var mı bilmem; çünkü hava bir toplan - maya engel olacak kadar nefret, itimatsızlık ve intikam için ateşli hırslarla dolu idi. Toplantıyı, bir komitecinin atacağı kurşunlarla bir mzbahaya çevirmesine karşı koymak çok zordu. Belki de bu toplanmâyı geriye bırakan el, teş- kilâtın sıralarında bir taraflı ve tam bir temizlik yapabilmek için mahsus böyle davranmıştı. Bir isyan ilk mühim adımını büyük muvaffakiyetle başarmıştı.| & İkinci mukabil isyan da şimdiye kadar Aleksandrofun birinci yar- dımcısı ve müşaviri ve gelecek on yılda teşkilâtın başkanlığını omu zana yüklenecek olan delikanlı tarafından hazırlandı. Makedonya komitecilerinin en ileri gelenlerinden altmış kişi ile Sofyadan hemen çağırılmış olan| £ arkadaşlarile akrabası huzurunda Aleksandrofun cesedi Pirin dağın da gömülürken onun ölümü bütün dünyadan gizli tutulmuştu. Liderle muhafızı Panzonun ce- setleri üstüne taze topraklar atı - hrken, mezarın ayağında İvan Mi hailoff adlı delikanlı “duruyordu. Bu adam on beş gün sonra kendi şefinin intikaramı aldığı gibi, o- Da halef oldu. Acayib cenazealayından son - ra ibtilâlcılar dağıldılar. Liderler bir grup halinde dağların arasın- da gizli olan Sugarevo köyüne gittiler. Orada bir eve girdiler ve daha hepsi oturmadan miralay A- * tanassof ne yapılacağını sordu. İvan Mihailoff kısık çenelerini açtı ve ilk iş olarak Vmroya karşı açik yahut gizli savaşa girmiş olanları temizlemek lâzım geldiği- ni söyledi, Mümkün olduğu kadar çabuk bir toplantı yapılarak bu işlerin bir karara bağlanmasını teklif etti. Mihailoff böyle bir tek lifte bulunmakla bütün asilere yardakçılarını bir çatı altında top lamak ve intikamı toplu bir halde alabilmek amacını gözetiyordu. Ötekiler de bu teklifi kabul etti- ler çünkü böylece gerek Mihailoff gerekse Aleksandrofun diğer ta - raftarlarımı ortadan kaldırmak İsatı çıkacaktı.İşte bunun üzerine yukarı Cumada 12 Eylül gecesi toplanmanın yapılmasına karar verildi. Yukarı Cuma eski bir Türk şehridir. Buranm basık evlerinin pencereleri kafesli, sokakları yam ri yumru taşlarla kaldırımlıdır. Şurada burada yapılmış asri bina lar da eksik değildir. 12 Eylül gecesi şehrin havasma sanki korkunç bir ağırlık çökmüş- tü, Ahali erkenden evlerine çekil- di. Ordu ile polisi de verilen gizli emirlerle kışla ve karakollarda kadarak, şehri sokaklarda birer cadr gibi dolâşan korkunç yüzlü ' adamlara bıraktılar, ği 2a mi Şehrin merkezinde olan il binalardan birinde general Proto geroff, Aleko Paşa, miralay Ata- nassof ve başkaları oturmuşlar, İvan Mihailofu bekliyorlardı. Bu delikanlının yakın arkadaşların - dan dört kişi gelmiş, bekliyenle - rin arasma katışmışlardı. Mihai - lofun böyle gecikmesinden dolayı sabırsızlık ve kızgmlık gösterilme ğe başlanmıştı, İçlerinden bazı - ları bunu açıktan açığa gösteriyor lardı, Arkadaşları bile onun hak kında arasıra boşagitmiycek söz- ler söylüyorlardı, Nihayet geceleyin saat ona doğ ru, genç bir haberci sanki çok u - zak bir yoldan koşa koşa gelmiş gi bi yorgun argın göründü. Oysam Vmro komitecilerinden bir tp ki delikanlı bitişik evden geliyor- du. Soluk soluğa söze başladı. Ne fes almak için boyuna sözünü ke - siyordu. Mihailof yolda birdenbi- re hastalandığı için bu toplanma- ya gelemiyeceğini haber verdi. Aleko Paşa ile Atanassoff'un fana halde kızdıkları yüzlerinden a am mm me DK EM MEM MARE MM dığı gibi altı kuşrun birden boşalt| belli oluyordu. Bununla beraber vaziyeti kendi başlarına tasfiye et meğe karar verdiler, Fakat ancak yirmi yaşında hem de cihan har - binde kemiklerini savaş alarıların da bırakmış meşhur bir Bulgar miralayının oğlu olan bu delikanlı yi ne yapacaklardı? Çocuğun olup bitenden herhal de bilgisi yoktu; kurşunlar pat - lamağa başlarken onu burada ala koymak manasızdı. İşte bunun için Aleko Paşa a- yağa kalkarak Mihailofun genç ha bercisini bir şey söyliyeceğim diye dışarıya çağırdı. Kapmın eşiğinde durarak çocuğa çıkması için işa - ret etti. Fakat iyi yetiştirilmiş ve terbiyeli bir çocuk olan bu genç ihtilâlın muhteşem liderlerinden Aleko Paşanın önünde saygı gör termek için yerlere kadar eğildi ve koca adamın kendisinden evvel geçmesini bekledi. Aleko fıçı kadar kocaman gö beğile kapıdan geçerken, geride kalan delikanlı tabancasını çıkar Cim afyon çubuğunu hafit ve seyrek çestiği belde başı dönme- ğe başlamıştı. Biraz daha çekecek olursa, sa.hoş olup sızacağından korkuyordu. Tazı ba sırada karşısındaki kü- çük kapınm perdesi aralandı ve perdenin arasından projektör gibi iki göz ışıidadı. Cim ustasının pözlerini tanımış” tr. — İşte Tomson geldi! Diye bağırmak istedi. Kendin: zor tutuyordu. Zabıta mesleğine girdiği gündenberi bu kadar müş- kül vaziyete düştüğünü hatırlamı- yordu. Misafirlerin ikisi de iyice siz - mışlardı. Cim, eliyle tehlike yok işa * retini verdi.. Ve Tomson ayağının ucuyla basarak yürüdü.. Perdenin arkasından meydana çıktı.. Yavaş yavaş muavininin yanma yaklaş - tı.. Kulğma eğildi: — Bu ne hal Cim? Buraya na al düştünüz? Cim mağrurane bir tavırla mı- rıldandı: — Orasını şimdi sorma! İkisi de uyuyor. İlk önce Türk kızını yakalıyalım, Yardımcı arkadaş getirdin mi? — Yalnız çıkmıştım. Fakat, bi- raz önce senin burada yattığını gördüm.. Müdüriyete telefonla bik dirdim. Gelen polisler yanımız - daki salonda bekliyorlar. — Nasıl, (o bu kahramanlığımı beğendin mi? Tomson, çetin bir kaleyi fethe- den muzaffer bir kumandan eda: siyle muavininin omuzunu okşa - — Ben senin istidat ve kabili - yetini çoktan keşfetmiş ve kendi » me muavin olarak seçmiştim. Teb rik ederim, Cim! Yarın bütün A - merika matbuatı senin bu muvaf - fakiyetinden bahsedecekler. tı, iri yarı Aleko da soluk bile almaksızın cansız olarak yere se- rildi. Delikanlmın patlattığı kurşun hareket için bir işaret olduğu gibi bizzat hareketinin başlangıcı idi. O dakikadan sabaha kadar Yuka rı Cuma (Gorma Cumaya) sanki bir harp sahnesi oldu. Ertesi sabah güneş doğunca, bütün sokakların kaldırım taşları kıpkızıl karlar ve et pıbtllarile bulaşmıştı. Ahali döşemelerle ka- eşiklerini ellerine fırç © ve tahta bezlerile temizledi. Komünistler İvan Mihailofun o gece iki yüz kişiyi öldürmüş olduğunu iddia ederler. Mihailo - fun kendisi ise Vmronun Aleksan drof katlinde suçlu olanlardan yal nız yirmi kişi idam ettirdiği.i söylüyor. Ölenler arasında tabit Aleko Paşa ile miralay Atanassoff da vardı. Bu sefer bayılmamış olw maymun iştahlı general öldürül - TÜ mel mi İL GİLd Mnimnl Cim yattığı sedirden kalktı ve ustasına sokuldu: — Siz buradan uzaklaşınız. — Neden? — Sizi tanımasmlar... Daha iyi olmaz mı? vi — Fena bir fikir değil! Ben sa» londa bekliyeyim.. Memurlar bu- raya gelsinler ve onlar uyurken, kelepçeleri kollarıma taksmlar. — Kollarına kelepçe takmadan tevkif etsek daha muvafık olmaz mı? Çünkü, Neelâ, nihayet banka- dan parasmı almak istiyen bir ka» dındır.. Mücrim değildir. — Ya öteki? — Onun bir zengin fabrikatör rolü oynadığını sanıyorum. Şim - diki halde Neclânm âşıkıdır. — Bunu nereden anladın? — Neclâ kendisi söyledi. — O halde bu adamın sahte Hopkins olması (o muhtemeldir. Neclâ da bu vaziyet karşısmda ©- nun cürüm arkadaşı (sayılabilir. Tahkikat ve takibatımızı kolay » rk Kızı Neclâ'yı âşıkı ile beraber, Çinlilerin esrarke$ odalarında yakaladılar. Türk kızı gözünü açtığı zaman kollarını kelepçelenmiş görünce şaşırdı laştırmak için, ikisini de tevkif etmeğe mecburuz. — Pekâlâ. Tomson, odanın boğucu hava - sından bunalmıştı. Sedirde ya - tan genç kadına uzaktan baktı ve içinden: — Nihayet elimize düştünüz! Diyerek kollarımı kabarttı. Per deyi tekrar açtı ve yanındaki salo- na geçti, O gece Çinli esrarkeşler, polis baskınına uğradıklarından korka- rak birer birer uyanıp kaçmak is temişlerdi. (o Tomson esrarhane sahibini çağırdı: — Bu adamlardan hiç birini ta- kip etmiyoruz. Herkes keyfine baksın. Biz, şu küçük odadaki ka- dınla erkeği tevkif edeceğiz. Ve polislere işaret ederk: — Haydi, içeriye giriniz! Diye seslendi. Gelen resmi memurlar sekiz ki- memişti. Tabanca ve tüfekler ça - tir çatır işlerken yaşlı general di-! çökmüş ve hayatmın bağışlanma- sını ağlıya ağlıya yalvarmıştı. Her ne ise Petro Şoleff Viyans duğundan şimdi Venronun mer - kez heyeti üyesi olarak yalnız ge- neral Yukarı Cumada kendisile birlikte suikast tertib etmiş olan ve bir akşam evvel gebertilen arkadaşlarımın idam hükümlerini Vmro namına imzaladığı gibi öl dürülecek daha bir çok kişilerni hükümlerine imzasmı koydu. Komünistler generalın kendi- lerine hiyanet ettiğini sandılar. O da ancak bazı maksatlar için sağ bırakılmıştı; bunlardan biri- si de idamlara kanuni bir mahiyet vermek içindi. Eğer general kur- şuna dizilmiş olsaydı Vmro başsız kalırdı; halbuki ölüm hükümleri» ni imzalamak için başta Atanas - sanın verdiği salâhiyetleri haiz bir adamın bulunması lâzım ge - liyordu. İ , (Devamı vur) ' şi idiler.. Birer birer küçük girdiler. Tomson vaziyeki uzakifi tecessüs ve idare ediyordu. Polisler içeriye girince, ilk w ce Neclânı âşıkının kollarını K*" lepçelediler.. i Zengin fabrikatör rolünü 07” yan adam yavaş yavaş saniye kımıldandı: — Bana bir çubuk daha Lama! Memurlardan biri kolumu gf” rek: 4 #es S3 Haydi, gözlerini açi Tev$i” haneye gideceksin! Diyince, bu sözden ilik 8000” yanan Neclâ oldu. > Genç kadın gözlerini açmes İİ. şısında dikilmiş bir sürü polis # dü. Gözlerini uğuşturarak dandı: | — Rüya mı görüyorum, e Cimin sersemliği hâlâ üzerini! idi.. Ayakta durduğu yerde #9, deliyordu. Neclânm yanma sok9” de görmediniz mi? j Cim bu sözleri söylerken, pisi gibi kabarıyor ve dişlerinin a18*” Piposunu na kıstırdığı yakıil” çalışıyordu. j Genç kadın, rüya görmediği anlamıştı. Yanmdaki adama “ lendi: b — Budala. Hâlâ uyuyor 5” sun? Kalk.. Gözlerini aç ve karffh| da dikilen cehennem zabanilerif iyise görl kelepf” Aİ KIŞA Neclânm kollarına da vurmuşlardı. Neclâ: — Ben adam mr öldürdü” Hırsızlık mı yaptım? Benined”” tevkif ediyorsunuz? Diye bağırmağa başladı. Fabrikatör de gözlerini a5 tı. Fakat bir türlü ayılam; O kadar çok afyon çekmişti Kİ” Belki de polis müdüriyetine gi ciye kadar da ayılamıyacaktı. Neclâ muhakemesini toplağ” Yeni dost olduğu Cimin baktı: — Affedersiniz! Siz de yüzümüzden rahatsız oldum”. Fakat, emin olunuz ki, ben ve * krm, hayatta hiç bir cürüm ii ınsanlar değiliz. Görüyorsunu? bizi, bilmediğimiz bir sebepifi dolayı, tevkif ediyorlar. A Yarın, öbür gün hakikat e anlaşılacaktır. Dostluğumuza lel gelmesini istemem.. Şüphe ki yarın polis müdüriyetinde kımın hüviyeti anlaşılınca iki de serbest bırakacaklar. Yarm ce her halde sizi gene Macis kantasında yemeğe bekleriz. Cim: — Merak etmeyiniz.. Bu felâketler hepimizin, herkesin şına gelebilir. “ Ee EMO YLM AZ 4 Diyerek kenara çekildi. Ve 5, i müurlar Neclâ ile aşıkını yakalı?! in rak Nevyork polis müdüriyeti NN kifhanesine götürdüler. “ai var) | * (Devamı 1 e yg